Search

English Turkish Sentence Translations Page 166349

English	Turkish	Film Name	Film Year	Details
I wanted to be like everyone else when I was little.	Küçükken hep diğerleri gibi olmak isterdim.	The Longest Yard-8	2005
The reason I like you is because you're nothing like everyone else.	Senden hoşlanmamın sebebi diğerlerine hiç benzememen.	The Longest Yard-8	2005
You're not so bad yourself.	Sen de çok kötü sayılmazsın.	The Longest Yard-8	2005
I think before I met you, the closest thing I came to cattle was...	Sanırım seninle tanışmadan önce bir sığıra en yakın olduğum an...	The Longest Yard-8	2005
Yeah, there you go, just like that. Lay your hands down.	Evet, oldu. Aynen öyle. Ellerini aşağı indir. Tamam.	The Longest Yard-8	2005
How are you doing that?	Onu nasıl yapıyorsun?	The Longest Yard-8	2005
You know, I have to admit	Biliyor musun, itiraf etmeliyim. Ata çok iyi biniyorsun.	The Longest Yard-8	2005
I bet you couldn't beat me to the barn.	Ahıra koşsak beni geçemeyeceğine bahse girerim.	The Longest Yard-8	2005
Well, this is, um... This is home.	İşte burası... evim. Vay canına. Güzelmiş.	The Longest Yard-8	2005
Really nice. Yeah.	Yani... Çok güzel.	The Longest Yard-8	2005
Oh, you make soup, too?	Çorba da mı yapıyorsun?	The Longest Yard-8	2005
Put your hands right here.	Ellerini tam buraya koy.	The Longest Yard-8	2005
The goal's pretty simple.	Amaç çok basit. Tek yapman gereken, 8 saniye dayanmak.	The Longest Yard-8	2005
Yeah, some bulls are nice like that.	Evet, bazı boğalar böyle naziktir.	The Longest Yard-8	2005
This is... Yeah, okay.	Burası... Evet. Tamam.	The Longest Yard-8	2005
Excuse us, sorry.	Affedersiniz. Pardon. Pardon.	The Longest Yard-8	2005
So how do you know which one you're gonna get?	Hangisi sana çıkacak, nereden biliyorsun? Bilmiyorsun.	The Longest Yard-8	2005
You pick from a bowl.	Kura çekiyorsun.	The Longest Yard-8	2005
And the fan favorite from Walkertown, North Carolina...	Hayranların favorisi, Walkertown, North Carolina'dan: Luke Collins!	The Longest Yard-8	2005
Number four is the chip you selected...	4.numarayı seçtin ve o da Barut & Kurşun, Luke.	The Longest Yard-8	2005
If you are off balance even a little, you lose points.	Biraz bile dengeni kaybedersen, puanın düşer.	The Longest Yard-8	2005
But if you control the bull, you get style points.	Ama boğayı kontrol edersen, stil puanı alırsın.	The Longest Yard-8	2005
The bull is judged too, on speed, agility and power.	Boğa da değerlendiriliyor. Hız, çeviklik ve güç bakımından.	The Longest Yard-8	2005
Whether it bucks or blows out, turns back around on you.	Üstünden fırlatıyor mu, atıyor mu, tekrar arkasını dönüyor mu.	The Longest Yard-8	2005
Some bulls are just plain mean.	Bazı boğalar sadece huysuzdur. Ama diğerler...	The Longest Yard-8	2005
This is certainly better than the hospital, isn't it?	Bu kesinlikle hastaneden daha iyi, değil mi?	The Longest Yard-8	2005
The better question is, how do I look?	Bu sorunun daha iyisi şu: Nasıl görünüyorum?	The Longest Yard-8	2005
The woman I'm working for this summer...	Bu yaz yanında çalışacağım kadının bir müşterisinin...	The Longest Yard-8	2005
Ruth also loved art. Yeah.	Ruth da resmi severdi. Evet.	The Longest Yard-8	2005
Yeah, I remember the story with the painting in the hotel lobby.	Evet, otel lobisindeki tablo hikayesini hatırlıyorum.	The Longest Yard-8	2005
I'm doing my senior thesis on it right now.	Şu anda son sınıf tezimi onun üzerine yazıyorum.	The Longest Yard-8	2005
Are you sure this is how you want to spend your honeymoon?	Balayını böyle geçirmek istediğinden emin misin?	The Longest Yard-8	2005
I'd rather we'd just stayed in bed.	Seninle yatakta kalmayı tercih ederdim.	The Longest Yard-8	2005
You weren't able to engage your passion for contemporary art...	Küçük kasabamızda, çağdaş sanata olan tutkunu doyuramazdın.	The Longest Yard-8	2005
so Black Mountain College was a godsend.	O yüzden, Black Mountain Üniversitesi bir lütuftu.	The Longest Yard-8	2005
Really look at your work to understand it.	Anlamak için, eserine gerçekten bir bak.	The Longest Yard-8	2005
But I want to be able to control the accidents...	Ama kazaları kontrol edebilmek isterim.	The Longest Yard-8	2005
and not leave them to fate...	Kadere, Tanrı'ya, şansa, ya da ne derseniz deyin, ona bırakmak istemem.	The Longest Yard-8	2005
I teach you to see.	Size görmeyi öğretirim.	The Longest Yard-8	2005
Then even an accident will have purpose...	O zaman bir kazanın bile bir amacı, yönü olur.	The Longest Yard-8	2005
Then Kandinsky came and broke all the rules, all of them!	Sonra Kandinsky geldi ve tüm kuralları yıktı!	The Longest Yard-8	2005
From one happy day to the next...	Bir mutlu günden diğerine...	The Longest Yard-8	2005
Doesn't look like anyone's home.	Ev birinin değil galiba. Hayır, bence içeri girmemelisin.	The Longest Yard-8	2005
You wonderful person!	Sen harika birisin! Bekle, bekle! Buraya gel.	The Longest Yard-8	2005
There! First thing you see when you come in!	Şuraya! İçeri girince ilk bunu görürsün!	The Longest Yard-8	2005
Life was busy and happy for us.	Hayat bizim için meşgul ve mutlu geçiyordu.	The Longest Yard-8	2005
I took over my dad's booming business...	Babamın gelişen işini devraldım ve sen de okulda öğretmenliğe başladın.	The Longest Yard-8	2005
Who understands this, huh?	Kimler anladı? Şuna da bakın!	The Longest Yard-8	2005
You're all on your way to becoming math geniuses.	Hepiniz matematik dehası olma yolundasınız.	The Longest Yard-8	2005
Solve the problems on the board.	Tahtadaki problemi çözün. Sorunuz olursa, lütfen sorun.	The Longest Yard-8	2005
Wow, it sounds like you made her very happy.	Kulağa onu çok mutlu ettiniz gibi geliyor.	The Longest Yard-8	2005
He even tried to glue it to his head so it wouldn't come off!	Çıkmasın diye kafasına bile yapıştırmıştı! Anne!	The Longest Yard-8	2005
He broke his arm riding a calf when he was seven.	Buzağıya binerken, kolunu 7 yaşında kırdı.	The Longest Yard-8	2005
I found him sneaking into the barn at night to practice...	Gece çalışmak için ahıra girerken onu yakaladım.	The Longest Yard-8	2005
hanging on with his non cast arm.	Alçıya alınmamış koluyla tutunuyordu.	The Longest Yard-8	2005
Even then, I couldn't get him to stop riding when he shouldn't.	O zaman bile, binmemesi gerektiği halde ona engel olamadım.	The Longest Yard-8	2005
That's Luke's dad, Jack.	O Luke'un babası, Jack. Harika bir adamdı.	The Longest Yard-8	2005
Even if you stop now, you'd still have a better career than he had.	Hemen şimdi bile bıraksan, hala ondan daha iyi bir kariyerin olur.	The Longest Yard-8	2005
How about a little dessert?	Biraz tatlıya ne dersiniz?	The Longest Yard-8	2005
Luke, wait till you see what I made for you.	Luke, sana ne hazırladığımı görene kadar bekle.	The Longest Yard-8	2005
Sophia, it's worth the calories.	Kalorilere değecek, Sophia.	The Longest Yard-8	2005
How come your mom keeps talking about you giving up riding?	Nasıl oluyor da annen sürekli biniciliği bırakmandan bahsediyor?	The Longest Yard-8	2005
She's just being an overprotective mom.	Sadece aşırı korumacı bir anne.	The Longest Yard-8	2005
How bad did you get hurt?	Ne kadar kötü yaralandın? Sophia... Hayır.	The Longest Yard-8	2005
I know all riders are bound to get hurt.	Tüm biniciler mutlaka yaralanır, biliyorum. Bu bir ihtimal değil, zaman meselesi.	The Longest Yard-8	2005
I don't know. I guess a little of both.	Bilmiyorum. Galiba ikisinden de biraz.	The Longest Yard-8	2005
This is a new painting by an artist that Adrienne Francis represents.	Bu, Adrienne Francis'in temsil ettiği sanatçının yeni bir tablosu.	The Longest Yard-8	2005
You know, the woman I'm interning for?	Hani şu, stajyerlik yapacağım kadın.	The Longest Yard-8	2005
A lot of people think he's a genius.	Çoğu kişi onun dahi olduğunu düşünüyor.	The Longest Yard-8	2005
Are you sure that you wanna go to this gallery showing in Charlotte?	Charlotte'daki galeriye gelmek istediğine emin misin?	The Longest Yard-8	2005
Wow! Don't you look nice!	Vay be! Çok hoş görünüyorsun.	The Longest Yard-8	2005
Oh, that's my boss, Adrienne Francis.	O benim patronum, Adrienne Francis.	The Longest Yard-8	2005
I gotta go. Okay?	Gitmem gerek. Olur mu? Tabii. Git hadi.	The Longest Yard-8	2005
Hi. Sophia. Nice to meet you.	Selam. Ben Sophia. Tanıştığımıza memnun oldum.	The Longest Yard-8	2005
Hopefully, Sophia will be joining me in New York, and my team.	Umarım Sophia, New York'ta bana ve takımıma katılacak.	The Longest Yard-8	2005
You usually find these sort of things in process art or lenticular prints...	Genelde bu tip şeyleri süreç sanatı veya mercek baskılarda görürsünüz...	The Longest Yard-8	2005
If you have any questions, let me know. Thank you.	Sorunuz varsa haber verin. Teşekkürler.	The Longest Yard-8	2005
It'll be worth twice that a year from now.	Her yıl değeri ikiye katlanacak. Ama 20.000 dolar, hırsızlıktır.	The Longest Yard-8	2005
I'll fly you to New York. See the space, meet the team.	Seni New York'a göndereceğim. Mekanı görür, takımla tanışırsın. Evet!	The Longest Yard-8	2005
I know you have finals and other commitments.	Finallerin ve diğer sorumlulukların var, biliyorum.	The Longest Yard-8	2005
What did you think of tonight?	Bu akşamla ilgili ne düşünüyorsun?	The Longest Yard-8	2005
I think there's more bullshit here than where I work.	Bence burada, benim çalıştığım yerden daha çok bok var.	The Longest Yard-8	2005
I like him. Keep this one.	Onu sevdim. Elinde tut.	The Longest Yard-8	2005
How could you say that to her?	Bunu ona nasıl söylersin?	The Longest Yard-8	2005
You know how hard I have just tried to fit into your world.	Senin yaşamına uymak için ne kadar çabaladığımı biliyorsun.	The Longest Yard-8	2005
It was a joke, okay? She thought it was funny.	Şakaydı, tamam mı? Komik geldi ve güldü.	The Longest Yard-8	2005
Do you really see yourself living on a ranch?	Kendini çiftlikte çalışırken düşünebiliyor musun?	The Longest Yard-8	2005
Go out with your artist friends? Go to brunch?	Sanatçı dostlarınla çıkacak, brança mı gideceğim?	The Longest Yard-8	2005
But I know that I want to.	Ama istediğimi biliyorum.	The Longest Yard-8	2005
Do you think it could work between us?	Sence ilişkimiz yürür mü?	The Longest Yard-8	2005
We just come from such different worlds.	O kadar farklı dünyalardanız ki.	The Longest Yard-8	2005
Not everybody gets that.	Buna herkes sahip olamaz.	The Longest Yard-8	2005
It wasn't that simple.	O kadar basit değildi.	The Longest Yard-8	2005
As the years went by...	Yıllar geçtikçe, bir aile kurmayı ne kadar çok istediğini görebiliyordum.	The Longest Yard-8	2005
If anyone teases him about this,	Ona bir daha sataşan olursa, karşısında beni bulur.	The Longest Yard-8	2005
My name is Ruth Levinson. I'm Daniel's teacher.	İsmim Ruth Levinson. Daniel'ın öğretmeniyim.	The Longest Yard-8	2005
I came here because I'm slightly concerned.	Buraya geldim, çünkü biraz endişeliyim.	The Longest Yard-8	2005
He's falling asleep in class.	Sınıfta uyuya kalıyor.	The Longest Yard-8	2005
Maybe I could tutor him after class?	Okuldan sonra ona ders versem? Olur.	The Longest Yard-8	2005
Oh. Almost.	Neredeyse oldu.	The Longest Yard-8	2005