• en flag English
    • tr flag Turkish

Search

English Turkish Sentence Translations Page 164342

English Turkish Film Name Film Year Details
Nice answer, Jake. Güzel cevap, Jake. The Happening-1 2008 info-icon
Science will come up with some reason to put in the books. Bilim adamları kitaba konacak bir nedene ulaşacaklar... Bilim, kitaplara konu olacak bir sebep bulacaktır. The Happening-1 2008 info-icon
But in the end, will be just a theory. ...ama sonuçta bunlar sadece teori olacak. Ama sonuçta, bu sadece bir teori olacak. The Happening-1 2008 info-icon
We will fail to acknowledge that there are forces at work... Anlayışımızın ötesinde güçler olduğunu... Bizim idrak edemeyeceğimiz güçlerin iş başında olduğu gerçeğini... The Happening-1 2008 info-icon
beyond our understanding. kabul etmekte başarısız olacağız. ...kabul etmekte başarısız olacağız. The Happening-1 2008 info-icon
To be a good scientist, you must have a respectful awe for the laws of nature. İyi bir bilim adamı olmak için, doğa kanunlarına hürmet etmelisiniz. İyi bir bilim adamı olmak için, doğanın kanunlarına hep saygı ile yaklaşmalısınız. The Happening-1 2008 info-icon
How much does the human nose grow each year? Burun her yıl ne kadar büyür? İnsan burnu her sene kaç santim büyüyordu? The Happening-1 2008 info-icon
It's miniscule, buddy. Okay? Don't worry about it. Fazla değil, ahbap. Bunun için endişelenme. Çok az büyür, ahbap. Kafana takma bunu. The Happening-1 2008 info-icon
You're going to be a heartthrob your whole life. I was just messing with you. Bütün hayatın boyunca çekici olacaksın. Sadece seninle uğraşıyordum. Hayatın boyunca çok çekici bir erkek olarak kalacaksın. Seninle kafa buluyordum. The Happening-1 2008 info-icon
The dark lord. Don't look into her eyes! Karanlık hükümdar. Gözlerine bakmayın! Karanlıklar lordu. Sakın direk gözlerine bakmayın. The Happening-1 2008 info-icon
Vice principal! What can we do for you? Müdür yardımcısı! Sizin için ne yapabiliriz? Sayın Başkan Yardımcısı. Nasıl yardımcı olabilirim? The Happening-1 2008 info-icon
I'm afraid I have to interrupt you for a second, Mr. Moore. Korkarım bir dakikalığına sözünüzü keseceğim, Bay Moore. Korkarım biraz ara vermek zorundayız, Bay Moore. The Happening-1 2008 info-icon
Okay, guys, calm down. I'll be right back. Tamam çocuklar. Sakin olun. Hemen dönerim. Tamam çocuklar, sakin olun. Birazdan dönerim. The Happening-1 2008 info-icon
What is it? I don't know. Ne oldu? Bilmiyorum. Bu da ne? Bilmiyorum The Happening-1 2008 info-icon
You excused all the teachers? Bütün öğretmenler çağırıldı mı? Bütün hocaları mı çağırdınız? The Happening-1 2008 info-icon
The Administration makes us teach with a foot of snow on the ground. Müdüriyet yerde bir karış kar olsa bile bizi çalıştırırdı. The Happening-1 2008 info-icon
What is this? Ne var? Neler oluyor? The Happening-1 2008 info-icon
All right. Pekala. Evet. The Happening-1 2008 info-icon
There appears to be an event happening. Bir olay gerçekleşti. Bir durumla karşı karşıyayız. The Happening-1 2008 info-icon
Central Park was just hit by what seems to be a terrorist attack. Central Park terörist bir saldırıya uğradı. Central Park, terörist işi olduğu sanılan saldırılara maruz kaldı. The Happening-1 2008 info-icon
They are not clear on the scale yet. Henüz saldırının büyüklüğü bilinmiyor. Olayın vahameti henüz tam olarak belli değil. The Happening-1 2008 info-icon
It's some kind of airborne chemical toxin... Park çevresine havadan gelen... Park etrafında, havadan salıverilen... The Happening-1 2008 info-icon
that's been released in and around the park. ...bir tür kimyasal zehir yayıldı. ...kimyasal bir zehir olduğu sanılıyor. The Happening-1 2008 info-icon
They said to watch for warning signs. Uyarılara dikkat edilmesi gerektiği söylendi. Uyarı belirtilerine dikkat etmemizi söylediler. The Happening-1 2008 info-icon
The first stage is confused speech. İlk aşama; konuşma bozukluğu. İlk aşama kafa karışmış şekilde konuşma. The Happening-1 2008 info-icon
The second stage is physical disorientation, loss of direction. İkinci aşama; fiziksel kavrama kaybı. Yön kaybı. İkincisi, yön kaybı. Yol şaşırma. The Happening-1 2008 info-icon
The third stage... is fatal. Üçüncü aşama... ölüm Son aşama ise ölüm. The Happening-1 2008 info-icon
Central Park? That is kinda odd. Central Park mı? Tuhaf. Central Park? Çok garip. The Happening-1 2008 info-icon
I spoke with the head of schools. He said we should dismiss the students. Okul yöneticisi ile konuştum. Öğrencileri evlerine göndermemiz gerektiğini söyledi. Okullar Genel Müdürü'yle konuştum. Öğrencileri salmamızı söyledi. The Happening-1 2008 info-icon
So, take your plans home so we can get back when this is over. Bu yüzden olaylar sona erince dönmek üzere planlarınızı yapın, evinize gidin. O yüzden işlerinizi eve götürün, bu sona erdiğinde geri döneriz. The Happening-1 2008 info-icon
All right? Pekala çocuklar. Anlaşıldı mı? The Happening-1 2008 info-icon
Let's do our jobs. İşimizi yapalım. Üstümüze düşeni yapalım. The Happening-1 2008 info-icon
You guys still got to do your science project for next week. Pekala çocuklar gelecek haftaki bilimsel projelerinizi hala yapmak zorundasınız. Haftaya bilim projelerinizi istiyorum, ona göre. The Happening-1 2008 info-icon
What are the rules for scientific investigation? Bilimsel bir araştırmanın kuralları nelerdir? Bilimsel araştırmanın esasları nelerdi? The Happening-1 2008 info-icon
Identify variables, design the experiment... Değişkenleri tanımlama. Deneyleri planlama. Değişkenleri saptayın, deneyi tasarlayın... The Happening-1 2008 info-icon
careful observation and measurement... Hassas gözlem ve ölçüm yapma. ...ölçümleri dikkatlice yapın... The Happening-1 2008 info-icon
interpretation of experimental data. Deneysel bilgileri yorumlama. ...ve deneysel verileri yorumlayın. The Happening-1 2008 info-icon
Hey, guys... Hey, Çocuklar... Çocuklar... The Happening-1 2008 info-icon
My mother called my cell again. She's hysterical. Annem yine cebimi aradı. İsteriktir. İsterik. Annem yine aradı. Kadın paranoyak oldu. The Happening-1 2008 info-icon
I told her the probability of something happening in Philadelphia is very low. Philadelphia'da olma olasılığı düşük dedim. Philadelphia'da bir şey olma olasılığının çok düşük olduğunu söyledim. The Happening-1 2008 info-icon
Nobody is telling us to leave the city, right? Yani kimse şehirden ayrılmamızı istemedi, değil mi? Kimse şehri terk etmemizi söylemedi, değil mi? The Happening-1 2008 info-icon
I threw her some figures. Ona bir şeyler uydurdum. Sanki elinden bir şey gelecekmiş gibi. The Happening-1 2008 info-icon
It's good to be a math teacher. People are comforted by percentages. Matematik öğretmeni olmak bazen iyi oluyor. İnsanlar yüzdelerle rahatlar. Bazen matematik öğretmeni olmak işe yarıyor. İnsanlar olasılıklar ile yatışabiliyor. The Happening-1 2008 info-icon
She still wants us to get of the city and come out to her house. Şehirden ayrılıp onu ziyarete gitmemizi istedi. Şehri terk edip evine gelmemizi istiyor. The Happening-1 2008 info-icon
She said for you and Alma to come. Sen ve Alma da gelebilirsiniz. Alma ve senin de gelmenizi söyledi. The Happening-1 2008 info-icon
Let me think about that, okay? Bırak da bunu düşüneyim, olur mu? Bunu bir düşüneyim, olur mu? The Happening-1 2008 info-icon
Did you hear about New York? New York' da olanları duydun mu? New York'ta olanlardan haberin var mı? The Happening-1 2008 info-icon
Are you okay? Come on, are you okay? İyi misin? Haydi, iyi misin? İyi misin? Basbayağı, iyi misin işte? The Happening-1 2008 info-icon
Yeah, me too. Listen, I want to talk about it. Ben de. Bunun hakkında konuşmak istiyorum. Ben de iyiyim. Dinle, sana bir şey diyeceğim. The Happening-1 2008 info-icon
Julian's mom wants us to get out of the city and stay with her. Julian 'ın annesi şehir dışında onunla kalmamızı istedi. Julian'ın annesi şehirden ayrılıp onun evinde kalmamızı istiyor. The Happening-1 2008 info-icon
I'll bring Jess and Evette and I'll meet you at the station. Jess ve Evette'i getiririm. İstasyonda buluşuruz. Jess ve Evette'i aldıktan sonra seninle terminalde buluşurum. The Happening-1 2008 info-icon
Listen, Julian, if Alma is acting weird, just be cool about it, okay? Dinle Julian, eğer Alma tuhaf davranırsa, aldırma. Tamam mı? Julian, olur da Alma tuhaf davranırsa suyuna git, tamam mı? The Happening-1 2008 info-icon
She's acting odd. Just don't worry about it, okay? Tuhaf davranıyor. Endişelenme. Tamam mı? Garip davranıyor. Endişelenme yani, olur mu? The Happening-1 2008 info-icon
Odd? Look... Tuhaf mı? Bak... Garip mi? Bak... The Happening-1 2008 info-icon
She's acting like she's distant or something. O biraz mesafeli davranıyor. Çok mesafeli davranıyor sanki. The Happening-1 2008 info-icon
Why? I can't say anymore. Neden? Daha fazlasını söyleyemem. Neden? Hiç anlamıyorum. The Happening-1 2008 info-icon
Is she leaving you? I didn't say that! Seni terk mi ediyor? Böyle söylemedim. Seni terk mi edecek? Ben öyle demedim. The Happening-1 2008 info-icon
It's just talk. Just relax, please? Bu sadece konuşma. Rahat ol. Lütfen. Sadece uyarıyorum. Sakin olur musun, lütfen? The Happening-1 2008 info-icon
I'm gonna tell you something that you never say to your best friend. Sana bir şey diyeceğim, aramızda kalsın. Bunu sana en iyi arkadaşın olarak söylüyorum. The Happening-1 2008 info-icon
Why is everybody saying that? Neden herkes bunu söylüyor? Neden herkes aynı şeyi söylüyor? The Happening-1 2008 info-icon
I saw her on your wedding day. Again with the wedding. What? Onu düğününüzde gördüm. Yine düğün... Ne var? Düğününüzde onu gördüm. Onun düğünüydü. Ne olmuş? The Happening-1 2008 info-icon
I walk into a room by mistake, and she was crying. Yanlışlıkla odasına girdim, ağlıyordu ve... Yanlışlıkla bir odaya girdim ve onu ağlarken buldum. The Happening-1 2008 info-icon
She looked up, I saw her face. başını kaldırdı, Yüzünü gördüm. Bana baktı surat ifadesini gördüm. The Happening-1 2008 info-icon
She wasn't ready to jump in, Elliot. O evliliğe hazır değildi Elliot. Hiç de buna hazırmış gibi görünmüyordu, Elliot. The Happening-1 2008 info-icon
She will never jump in when you need her. Ona ihtiyacın olduğunda asla hazır olmayacak. Karakteri böyle. Ona ihtiyacın olduğu zaman asla yanında olmayacak. The Happening-1 2008 info-icon
So do federal state and local officials have a plan in place for this catastrofe... Federallerin ve yerel polislerin bu karmaşa için planları hazır... The Happening-1 2008 info-icon
Are you packed? Yes. Toplandın mı? Evet. Hazır mısın? Evet. The Happening-1 2008 info-icon
What are they saying? They're evacuating New York City! Neler diyorlar? New York Şehrini tahliye ediyorlar. Ne diyorlar? New York'u tahliye ediyorlar. The Happening-1 2008 info-icon
Our brains come equipped with a self preservation mechanism... Beyinlerimiz kendini koruma özelliğiyle donatılmıştır. Beynimiz, kendimize zarar verecek hareketleri engellemek için bir... The Happening-1 2008 info-icon
to stop us from harmful actions. Bu özellik bizi zararlı davranışlardan korur. ...koruma mekanizmasına sahiptir. The Happening-1 2008 info-icon
This is controlled by a combination of electrochemical signals in the brain. Bu işlem beyindeki bir elektrokimyasal... Bu mekanizma, beyindeki elektrokimyasal sinyaller tarafından kontrol edilir. The Happening-1 2008 info-icon
The blocking of neurotransmitters by certain toxins... Sinir ileticilerin toksin tarafından engellenmesi durumunda Nevrotransmiterlerin bazı toksinlerce engellenmesi... The Happening-1 2008 info-icon
has been proven to cause hallucinations, asphyxiation, and paralysis. halüsinasyonlara nefes darlığına ve felce neden olur. ...halisülasyonlara, nefes alamamaya ve felce neden olur. The Happening-1 2008 info-icon
This new neurotoxin basically flips the preservation switch... Bu yeni nörotoksin beyindeki bu mekanizmayı kapatıyor. Bu yeni nevrotoksin koruma kalkanını ortadan kaldırarak... The Happening-1 2008 info-icon
blocking neurotransmitters in a specific order... Sinir taşıyıcılarını belirli bir sırada bloke ederek, ...nevrotransmiterleri belli bir düzene göre engelleyip... The Happening-1 2008 info-icon
causing specific self damaging and catastrophic affects. kendine zarara ve feci etkilere neden oluyor. ...insanın kendine zarar vermesine ve feci sonuçlar oluşmasına neden oluyor. The Happening-1 2008 info-icon
Just how the toxin works... Toksinin nasıl çalıştığı... Toksinin etki göstermesi... The Happening-1 2008 info-icon
It makes you kill yourself. Kendini öldürmeni sağlıyor. Kendini öldürmene sebep oluyor. The Happening-1 2008 info-icon
Just when you tought that couln'd be any more evil that could be invented. Sen de yapılabilecek daha şeytanca bir şeyin icat edilemeyeceğini düşünüyordun. Nasıl oluyor da her seferinde daha şeytanca bir şeyler buluyorlar? The Happening-1 2008 info-icon
I'll be packed in two minutes. İki dakika içinde toplanırım. Ben de iki dakikada hazırlanırım. The Happening-1 2008 info-icon
No need to rush. Aceleye gerek yok. Acele etmeyin. The Happening-1 2008 info-icon
Sir, let me check your... Bayım, valizinizi kontrol etmemiz gerek. Efendim, bavulunuzu kontrol edeceğiz. The Happening-1 2008 info-icon
Elliot! Elliot! Elliot! Elliot! The Happening-1 2008 info-icon
Autopsies on the first victims confirm: İlk kurbanlara yapılan otopsi İlk kurbanların yapılan otopsileri sonucu... The Happening-1 2008 info-icon
The toxin is a natural compound. zehrin doğal bir bileşik olduğunu doğruladı. ...toksinin doğal bir bileşim olduğu anlaşıldı. The Happening-1 2008 info-icon
The attacks remain confined to the New York metropolitan area. Saldırılar New York şehir merkeziyle sınırlı kaldı. Saldırılar New York Şehri ile sınırlı kalabilir. Saldırının etkisi New York şehri sınırları içinde hapsedilmiş durumda. The Happening-1 2008 info-icon
Track three now boarding for Harrisburg. Harrisburg treni 3. perondan kalkıyor. Harrisburg için kalkış vakti. The Happening-1 2008 info-icon
Hey, Jess. Where's Evette? Selam Jess. Evette nerede? Hey, Jess. Evette nerede? The Happening-1 2008 info-icon
She was at a shop across town. She's stuck in traffic. Alışverişe çıkmıştı.Trafiğe takıldı. Kasabaya alışverişe gitmiş. Trafiğe sıkışıp kalmış. The Happening-1 2008 info-icon
She said she'd take the next train. Bir sonraki trenle geleceğini söyledi. Bir sonraki trenle geleceğini söyledi. Beklerdik. The Happening-1 2008 info-icon
We'll wait. Bekleyebiliriz. The Happening-1 2008 info-icon
She wanted us to get on this train with Jess. She'd feel safer. Hayır, Jess'i bu trene bindirmemi söyledi. Böyle daha iyi hissedecektir. The Happening-1 2008 info-icon
Where's Alma? Restroom. Alma nerede? Tuvalette. Alma nerede? Lavaboda. The Happening-1 2008 info-icon
Hey, Julian. Selam, Julian. Merhaba, Julian. The Happening-1 2008 info-icon
I bought them. Bunları aldım. Biletler hazır. The Happening-1 2008 info-icon
It was like getting one of those Cabage Patch dolls when they first came out. İlk çıktıkları zaman lahana bebeklerden birini almak gibiydi. Tıpkı bir kitap ilk çıktığında hemen satın almak gibi. The Happening-1 2008 info-icon
I'm a madass. How are you? Good. You? Nasılsın? İyi. Ya sen? Ben çılgının tekiyim. Nasılsın? İyi. Sen? The Happening-1 2008 info-icon
Okay, good. Why don't we...? I'm really glad you chose to come. Neden biz... Gelmeyi seçmene gerçekten sevindim. Peki o zaman. Hadi bine... Gelmeye karar verdiğine çok sevindim. The Happening-1 2008 info-icon
Thanks. Hmm... Elliot, can I talk to you for a second? Teşekkürler. Elliot, seninle bir dakika konuşabilir miyim? Peki. Elliot, seninle biraz konuşabilir miyim? The Happening-1 2008 info-icon
Show me your tickets, ladies and gentleman. Bayanlar baylar bana biletlerinizi gösterin. Biletleri görelim, bayanlar baylar. The Happening-1 2008 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 164337
  • 164338
  • 164339
  • 164340
  • 164341
  • 164342
  • 164343
  • 164344
  • 164345
  • 164346
  • …
  • »
  • »»
Restricted Mode:   
  • Contribute
  • About Us
  • Disclaimer
  • Contact