• en flag English
    • tr flag Turkish

Search

English Turkish Sentence Translations Page 164346

English Turkish Film Name Film Year Details
The toxin? Toksin mi? The Happening-1 2008 info-icon
The toxin's affecting them? Toksin onları etkiliyor. Toksin onları da mı etkiledi? The Happening-1 2008 info-icon
Are those people killing themselves?! Bu insanlar kendi kendilerini mi öldürüyorlar? Onlar kendilerini mi öldürüyorlar? The Happening-1 2008 info-icon
You were with the Private, what do we do? Askerle birlikteydiniz, ne yapalım? Er'in yanında olan sendin. Şimdi ne yapacağız? The Happening-1 2008 info-icon
We need to do something! Just let me think... Bir şey yapmamız gerek! Düşünmeme izin verin... Bir şeyler yapmalıyız. Düşünüyorum... The Happening-1 2008 info-icon
They're dying! I need a second... Ölüyorlar! Bir saniyeye ihtiyacım var!... Ölüyorlar. Bir saniye... The Happening-1 2008 info-icon
They released it? We're not near the roads! Yayılıyor.Yolun yakınında bile değiliz. Toksini saldılar mı? Yolda bile değiliz ama. The Happening-1 2008 info-icon
We can't just stand here as uninvolved observers! Burada durup seyirci kalamayız. Hiçbir şey yapmadan bekleyemeyiz. The Happening-1 2008 info-icon
I need a second okay? Just give me a second! Bana bir saniye verin lütfen! Sadece bir saniye verin. Biraz müsaade edin. Bırakın da düşüneyim. The Happening-1 2008 info-icon
We're not gonna be one of those assholes on the news... Haberlerde olanlara bakıp bir şey yapmayan... The Happening-1 2008 info-icon
who watches a crime happen and not do something! o pisliklerden biri değiliz! The Happening-1 2008 info-icon
We're not assholes! Just a second! Sadece bir saniye! Biz o pisliklerden değiliz. Bir saniye. The Happening-1 2008 info-icon
There were children in that group! Elliot please tell us what to do! Gurupta çocuklar vardı. Elliot, lütfen bize ne yapacağımızı söyle? Çocuklar da vardı. Elliot, lütfen ne yapacağımızı söyle. The Happening-1 2008 info-icon
I need a second okay? Why can't anybody give me a goddamn second?! Bir saniye verin tamam mı?Neden kimse bana kahrolası bir saniye bile vermiyor? Bir saniye diyorum. Neden bir saniye çenenizi kapatmıyorsunuz? The Happening-1 2008 info-icon
All right, be scientific, douchebag. Pekala, bilimsel düşün, Pekâlâ, bilimsel düşün, ahbap. The Happening-1 2008 info-icon
Identify the... rules... design the experiment... değişkenleri tanımla... İki tane grup... Değişkenleri sapta, deneyi tasarla... The Happening-1 2008 info-icon
careful observation, measurements, that's what I'm trying to do... Tabiat Yasaları. Dikkatli gözlem ve ölçüm, benim de yapmaya çalıştığım şey bu... ...ölçümleri dikkatlice yap. Ben de öyle yapıyorum. The Happening-1 2008 info-icon
interpret the experimental pattern, interpret... Verilerin yorumlanması, yorumlama... Deneysel modeli yorumla. The Happening-1 2008 info-icon
What if it is the plants? Ya gerçekten bitkilerse? Ya neden bitkilerse? The Happening-1 2008 info-icon
That group was larger than ours. This thing's been escalating all day. Onların grubu bizimkinden büyüktü. Bu şey bütün gün yükseldi. O grup bizden daha kalabalıktı. Bu şey her saat daha da yaygınlaştı The Happening-1 2008 info-icon
Smaller and smaller populations have been setting this off. Küçük gruplar bile onu etkiliyor. Hep küçük yerleşimler buna maruz kaldı. The Happening-1 2008 info-icon
They react to human stimulus. Belki de insan uyarımına tepki veriyorlardır. İnsan uyarıcılarına tepki veriyorlar. The Happening-1 2008 info-icon
Maybe people are setting off the plants? Belki bitkileri insanlar tetikliyordur? İnsanlar bitkileri tahrik ediyor olmasın? The Happening-1 2008 info-icon
What are you saying? That guy was crazy! We have to save them! Ne diyorsun? Bu adam delirmiş olmalı. Onları kurtarmalıyız. Ne demek istiyorsun? O adam delinin tekiydi. Onları kurtarmalıyız. The Happening-1 2008 info-icon
They're already dead! Onlar zaten öldü. Onlar öldü bile. The Happening-1 2008 info-icon
What if they're targeting us as threats? Ya bizi birer tehdit olarak görüyorlarsa? Ya bizi tehdit olarak algılıyorlarsa? The Happening-1 2008 info-icon
This part of the field may not have been set off. Belki de bu taraf henüz harekete geçmemiştir. Belki de alanın bu tarafı henüz tahrik edilmemiştir. The Happening-1 2008 info-icon
Something in this field could be releasing the chemical into the air... Bu arazide bir şey fazla sayıda olduğumuz zaman.. Eğer bizim grup daha kalabalık olsaydı... The Happening-1 2008 info-icon
when there's too many of us together. ...kimyasal maddenin havaya yayılmasını sağlıyor olabilir. The Happening-1 2008 info-icon
Let's just stay ahead of the wind! Rüzgarın önünde olmalıyız. Rüzgârı arkamıza alalım. The Happening-1 2008 info-icon
Let's break up into groups! Daha küçük gruplara bölünmeliyiz. Gruplara ayrılalım. The Happening-1 2008 info-icon
Here it comes! Gelin! Buradan! Geliyor. The Happening-1 2008 info-icon
Don't you let go of my hand! Elimi bırakma. Sakın elimi bırakma. The Happening-1 2008 info-icon
Is the size of the groups. Bu grubun boyutuyla alakalı. Mesele kişi sayısındaymış. The Happening-1 2008 info-icon
Can this really be happening? Gerçekten böyle bir şey olabilir mi? Gerçekten böyle mi oluyor? The Happening-1 2008 info-icon
What are your names? Sizin isimleriniz ne? Adlarınız nedir? The Happening-1 2008 info-icon
Jared. Josh. Jared. Josh. The Happening-1 2008 info-icon
Wait, wait! Bekleyin. Durun, durun! The Happening-1 2008 info-icon
I'm going to go see if that truck has a map. Arabada harita var mı diye bakacağım. The Happening-1 2008 info-icon
Why aren't they looking into nuclear power plants? Neden nükleer santrallere bakmıyorlar? Nükleer santraller neden incelenmiyor? The Happening-1 2008 info-icon
There are fifteen or more in the North East alone! Sadece kuzeydoğuda on beşten fazla santral var. Sadece Kuzey Doğu'da 15'den fazla var. The Happening-1 2008 info-icon
More than anywhere else in the United States. Amerika'nın tamamından daha fazlası. Amerika'da her yerden çok var. The Happening-1 2008 info-icon
There's probably been some leak or something. Bir yerde sızıntı falan vardır. Muhtemelen bir sızıntı falan olmalı. The Happening-1 2008 info-icon
Probably poisoning the air. Havayı da zehirliyordur. Büyük ihtimalle havayı zehirliyordur. The Happening-1 2008 info-icon
There's a house over there. Come on! Şurada bir ev var, gelin! Orada bir ev var. Gelin! The Happening-1 2008 info-icon
It could have been some terrorist booby trap someone stepped on it... Bu teröristlerin araziye biri basınca patlasın diye yerleştirdiği bir... Dışarıda birilerinin kurduğu bubi tuzakları... The Happening-1 2008 info-icon
out in the field. A field in Bubble Town, Pennsylvania? ...bubi tuzağı da olabilirdi. Pensilvanya'da ki bir arazide mi? ...olabilirdi. Pennsylvania'nın Bubble kasabasında mı? The Happening-1 2008 info-icon
A toxin dissipates quickly in the air, it has to be close to the field, not in it! Bir toksin havada çok çabuk kaybolur, sadece belirli bir süre etkili olur. Toksin havada çok hızlı yayılır. Ama sadece belli yoğunluğu olan yerlerde. The Happening-1 2008 info-icon
Here's one. Burada bir tane var. Bir tane buldum. The Happening-1 2008 info-icon
Plants have the chemistry to do this. Bitkilerin kimyası bunu yapıyor. Bitkilerin bunu gerçekleştirecek kimyasalları var. The Happening-1 2008 info-icon
They release cotransporters into the air. Havaya kimyasal yayıyorlar. Havaya taşıyıcılar salarlar. The Happening-1 2008 info-icon
You think it could be plants? I don't know. Sence bitkiler bunu yapıyor olabilirler mi? Sence neden bitkiler mi? Bilmiyorum. The Happening-1 2008 info-icon
But if it is, and people are setting it off in groups... Eğer böyleyse, insanlar gruplara ayrılmalı... Eğer öyleyse ve insanların gruplaşması onları tahrik ediyorsa... The Happening-1 2008 info-icon
we need to go to the least populated place to be safe. ...güvende olabilmek için insanların az olduğu yerlere gitmeliyiz ...güvende olmak için en az nüfuslu bölgeye gitmeliyiz. The Happening-1 2008 info-icon
We can't walk to the boarders when this is happening, Alma. It's too far. Bunun olmadığı sınıra kadar yürüyemeyiz, Alma. Çok uzak. Şu durumda sınıra gidemeyiz, Alma. Çok uzak. The Happening-1 2008 info-icon
Whatever it is... terrorists, a nuclear leak, plants... Bu her neyse... terörist, nükleer sızıntı ya da bitkiler... Bu her ne olursa olsun... Terörist, nükleer sızıntı, bitkiler... The Happening-1 2008 info-icon
it's probably safe to get away from people right now. ...şu an için insanlardan uzak durmak en iyisi. ...muhtemelen insanlardan uzaklaşmak en iyisi. The Happening-1 2008 info-icon
This must be Arundell. It's 10 miles from here. Burası Arundell olmalı. Buradan 10 mil mesafede. Burası Arundell olmalı. 16 km. uzaklıkta. The Happening-1 2008 info-icon
Okay, this place must have a bathroom. Tamam, burada bir tuvalet olmalı. Pekâlâ, burada tuvalet vardır herhalde. Jess'i de hazırlayayım da gidelim. The Happening-1 2008 info-icon
I'm going to take Jess and we can leave. Jess'i götüreyim, ondan sonra gidebiliriz. The Happening-1 2008 info-icon
My name is Elliot Moore. Benim adım, Elliot Moore. Benim adım Elliot Moore. The Happening-1 2008 info-icon
I'm just going to talk in a very positive manner, giving off good vibes. Sadece olumlu bir tavırla, iyi titreşimler yayarak konuşmak istiyorum. Havaya güzel duygular yayıp, seninle güzellikle konuşacağım. The Happening-1 2008 info-icon
We're just here to use the bathroom, and we're just going to leave. Tuvaleti kullanmak için buradayız, sonra buradan ayrılacağız. Sadece tuvaleti kullanacağız. Sonra da çekip gideceğiz. The Happening-1 2008 info-icon
I hope that's okay. Umarım sorun olmaz. Umarım senin için bir sorun yoktur. The Happening-1 2008 info-icon
I'm talking to a plastic plant. Yapma çiçekle konuşuyorum. Plastik bir bitkiyle mi konuşuyorum? The Happening-1 2008 info-icon
I'm still doing it. Halen konuşuyorum. Ve hâlâ da konuşuyorum. The Happening-1 2008 info-icon
You guys are ready to leave? Çocuklar gitmeye hazır mısınız? Gitmeye hazır mısınız? The Happening-1 2008 info-icon
This people must have left in a hurry, leaving the front door unlocked. Bu insanların acelesi vardı galiba. Ön kapıyı kilitlememişler bile. Buradakilerin acelesi vardı herhalde. Ön kapıyı açık bırakmışlar. The Happening-1 2008 info-icon
Hey, everything's fake! Her şey sahte. Hey, burada her şey sahte! The Happening-1 2008 info-icon
Why is this happening? I don't know for sure, Josh. Neden oluyor bu? Emin değilim, Josh. Bu neden oluyor? Emin değilim, Josh. The Happening-1 2008 info-icon
But I read this article about the coast of Australia. Avustralya kıyısı ile ilgili bir makale okumuştum. Bir ara Avustralya kıyıları hakkında bir makale okumuştum. The Happening-1 2008 info-icon
They said they found large quantities of a primordial bacteria... Çok yüksek miktarlarda ilk zamanlara ait bakteri bulunduğu yazıyordu... Orada eski çağlara ait bakteriler bulmuşlar. The Happening-1 2008 info-icon
and hadn't been around for billions of years, they just appeared in the water. Milyonlarca yıl ortada yokken, birden denizde belirmişler. The Happening-1 2008 info-icon
It's toxic to humans, fishermen that are in contact with it are dying... İnsanlar için zehirliymiş. Onlara dokunan balıkçılar ölüyormuş. İnsanlar için zehirliymiş ve onlarla temas kuran balıkçılar ölüyormuş. The Happening-1 2008 info-icon
It feels kind of similar to that. Ona benziyor biraz... Bu durumla oldukça benzeşiyor. The Happening-1 2008 info-icon
With the bees disappearing, I don't know, feels like a pattern. Arıların kaybolması gibi Bilmiyorum. Arıların yok olması da bu olayın bir parçası sanki. The Happening-1 2008 info-icon
Nature events like the one in Australia crested and stop. Avustralya'da olan bu doğa olayı doruk noktasına ulaşmış ve birden durmuş. Avustralya’dakine benzer doğa olayları son raddeye ulaşıp sona ermişti. The Happening-1 2008 info-icon
We just have to be alive when it's over. Her şey bittiğinde hayatta olmamız gerekiyor sadece. Bizim de bu bitene kadar hayatta kalmamız gerek. The Happening-1 2008 info-icon
I don't believe it's nature. Ben doğa olduğuna inanmıyorum. Bunun doğa olayı olduğuna inanmıyorum. The Happening-1 2008 info-icon
May not be. It could be some other explanation. Belki değildir. Belki başka bir açıklaması olabilir. Bilmiyorum. Olmayabilir. O zaman başka bir açıklaması vardır. The Happening-1 2008 info-icon
There are people coming! Gelenler var! The Happening-1 2008 info-icon
We can't stay here. It's close to the roads. Burada kalamayız. Yola çok yakın. The Happening-1 2008 info-icon
More and more people will come here. Daha bir sürü insan buraya gelip duracak. The Happening-1 2008 info-icon
Is two groups coming together. İki grup bir araya geliyor. İki grup bir araya mı geldi? The Happening-1 2008 info-icon
There's too many of them together! Bir arada çok fazlalar. Çok kalabalıklar. The Happening-1 2008 info-icon
Is she your kid? No. Senin çocuğun mu? Hayır. Ufaklık senin mi? Hayır. The Happening-1 2008 info-icon
Got kids? No. Çocuğunuz var mı? Hayır. Çocuğun var mı? Hayır. The Happening-1 2008 info-icon
How come? You got... a problem? Nasıl olur? Bir sorunun mu var? Nasıl olur? Bir problemin mi var? The Happening-1 2008 info-icon
No. She wanted to wait. Really? For what? Hayır. O beklemek istedi. Gerçekten mi, neden? Hayır, o beklemek istedi. Gerçekten mi? Neden? The Happening-1 2008 info-icon
For me to grow up. Why are we talking about this? Benim büyümem için. Neden bundan bahsediyoruz? Beklemek istedi işte. Konuşacak başka bir konu kalmadı mı? The Happening-1 2008 info-icon
I used to love this. Can I see it? Bunu severdim. Görebilir miyim? Çok güzel. Bunları hep sevmişimdir. Bakabilir miyim? The Happening-1 2008 info-icon
You need to take a personal responsibility in a relationship. Bir ilişkide üzerine kişisel sorumluluk alman gerekir. İlişkilerinde sorumluluğu üstüne almalısın. The Happening-1 2008 info-icon
That will make a difference. Okay, thank you! Bu fark yaratacaktır. Tamam, teşekkürler. Bu, fark yaratacaktır. Peki, sağ olasın. The Happening-1 2008 info-icon
Hey, that's not a toy. It got meaning to me. Hey, o bir oyuncak değil. Benim için anlamı var. Hey, o oyuncak değil. Benim için çok değerli. The Happening-1 2008 info-icon
Elliot, look! Elliot, bak. Elliot, bak! The Happening-1 2008 info-icon
Emergency broadcast: Acil yayın: Son dakika gelişmesi; The Happening-1 2008 info-icon
All those who are still inside the affected area of the North East... Hala Kuzeydoğu'nun etkilenen yerlerinde bulunanların... Etkilenen Kuzey Doğu bölgesinden çıkamayan kişilerden... The Happening-1 2008 info-icon
are asked to procede to the police borders. Polis barikatlarına doğru ilerlemeleri istendi. ...sınır karakollarına gitmeleri isteniyor. The Happening-1 2008 info-icon
This is an emergency broadcast. Bu bir acil durum uyarısıdır. Son dakika gelişmesi; The Happening-1 2008 info-icon
...inside the affected area... ...etkilenmiş bölgelerde... ...Kuzey Doğu bölgesinden çıkamayan... The Happening-1 2008 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 164341
  • 164342
  • 164343
  • 164344
  • 164345
  • 164346
  • 164347
  • 164348
  • 164349
  • 164350
  • …
  • »
  • »»
Restricted Mode:   
  • Contribute
  • About Us
  • Disclaimer
  • Contact