• en flag English
    • tr flag Turkish

Search

English Turkish Sentence Translations Page 164345

English Turkish Film Name Film Year Details
When I approached the base, I saw military personnel in... Üsse yaklaştığımda, askeri personeli... Üsse vardığımda, askeri personeli... The Happening-1 2008 info-icon
the barbed wire in... the fence. ...dikenli tellerde, parmaklıklarda gördüm. ...dikenli tellerde buldum. The Happening-1 2008 info-icon
So I suggest no one take that road. Kimse o yoldan gitmesin. The Happening-1 2008 info-icon
There's a town about eight miles behind us. 12 kilometre kadar arkada bir kasaba var. Yaklaşık olarak 8 mil arkamızda... The Happening-1 2008 info-icon
There were bodies on the road into town. ...kasabada yol üstünde cesetler vardı. The Happening-1 2008 info-icon
Cheese and crackers. Aman Tanrım! Lanet olsun! The Happening-1 2008 info-icon
That still leaves us two directions. Halen iki tane gidebileceğimiz yön var. O zaman iki yolumuz kalıyor. The Happening-1 2008 info-icon
Stop! Stop the vehicle! Durun! Aracı durdurun. Dur. Arabayı durdur. The Happening-1 2008 info-icon
I'll talk to them. Onlarla konuşacağım. Onlarla ben konuşurum. The Happening-1 2008 info-icon
Hello. Please, stop. Merhaba! Lütfen durun. Merhaba, durun lütfen. The Happening-1 2008 info-icon
Who's Joey? Joey kim? The Happening-1 2008 info-icon
No one. Hiç kimse değil. Hiç kimse. The Happening-1 2008 info-icon
Any luck? Biri var mı? Ulaşabildin mi? The Happening-1 2008 info-icon
I can't get Julian on his cell phone. Julian'a cep telefonundan ulaşamıyorum. Julian cevap vermiyor. The Happening-1 2008 info-icon
I'm sure he'll be alright. They'll be okay. Eminim Julian iyidir. Onlar gayet iyi. Eminim bir şey olmayacak. Sağ salim dönecekler. The Happening-1 2008 info-icon
Maybe he knows something. Belki bir şeyler biliyordur. Belki o bir şeyler biliyordur. The Happening-1 2008 info-icon
What are you talking about? Neden bahsediyorsun? Ne demek istiyorsun? The Happening-1 2008 info-icon
Why it started in parks? Niçin parklarda başladı? Bu şey neden parklardan başladı? The Happening-1 2008 info-icon
It's the same story. About nine miles back. Aynı hikaye. Yaklaşık 9 mil geride... 15 km. geride de durumun aynı olduğunu söylüyorlar. The Happening-1 2008 info-icon
They say there is a bus on a lake... ...gölde bir otobüs olduğunu söylediler. Gölde bir otobüs görmüşler. The Happening-1 2008 info-icon
Five miles back. Buradan 5 mil geride... 8 km. geride. The Happening-1 2008 info-icon
There were dozens of bodies. ...düzinelerce ceset varmış. Düzinelerce ceset varmış. The Happening-1 2008 info-icon
Okay. Nobody's going anywhere. Tamam, hiç kimse bir yere gitmiyor. Pekâlâ. Kimse bir yere gitmiyor. The Happening-1 2008 info-icon
We're going to stay right here for a while. Bir süre tam burada kalacağız. Bir süreliğine burada kalacağız. The Happening-1 2008 info-icon
This woman's talking to her daughter. Şu kadın Princenton'daki... Bir kadın kızıyla konuşuyor. The Happening-1 2008 info-icon
She's talking to her daughter in Princeton. ... kızıyla konuşuyor. Princeton'daki kızıyla. The Happening-1 2008 info-icon
Isn't that where your friend went? Arkadaşınız orada değil mi? Arkadaşınız oraya gitmemiş miydi? The Happening-1 2008 info-icon
It's okay, honey, honey, it's okay. Tatlım, tamam yok bir şey. Tamam, hayatım. Geçti. The Happening-1 2008 info-icon
She's so scared... Çok korkmuş... Çok korkmuş. The Happening-1 2008 info-icon
You just stay in that room, you don't open the door for nothing. Sadece o odada kal. Hiç bir nedenle kapıyı açma. Odanda kal, ne olursa olsun kapıyı açma. The Happening-1 2008 info-icon
Just keep watching out the window with the tree, baby. Ağaçlı pencereden bakmaya devam et bebeğim. Ağaçlı pencereden dışarıyı izle, bebeğim. The Happening-1 2008 info-icon
Someone will come and get you soon. Yakında birisi seni gelip alacak. Elbet biri gelip seni alacaktır. The Happening-1 2008 info-icon
Tell her not to go near the window with the tree, just tell her! Ona ağaçlı pencerenin yanına yaklaşmamasını söyle. Söyle ona! Ağaçlı pencereye gitmesin. Söyle ona. The Happening-1 2008 info-icon
Baby, don't go near the window with the tree! Bebeğim ağacın oradaki pencerenin yanına gitme. Bebeğim, ağaçlı pencerenin yanına gitme. The Happening-1 2008 info-icon
Ask her if Princeton's been affected. Ona Princenton etkilendi mi diye sor. Princeton'un etkilenip etkilenmediğini sor. The Happening-1 2008 info-icon
Honey, someone wants to know if Princeton's had any problems. Tatlım, birisi Princenton'da sorun var mı bilmek istiyor. Hayatım, biri Princeton'da bir sorun olup olmadığını öğrenmek istiyor. The Happening-1 2008 info-icon
She says everyone's dead outside. Dışarıdaki herkesin öldüğünü söylüyor. The Happening-1 2008 info-icon
You just stay in your room... Sen sadece odanda kal... Sen sakın odandan çıkma... The Happening-1 2008 info-icon
Honey, honey you're talking funny, what's wrong with you? Tatlım? Garip konuşuyorsun, neyin var? Bebeğim, çok tutarsız konuşuyorsun. Neyin var senin? The Happening-1 2008 info-icon
What do you mean? Everyone's dead?! Ne demek istiyorsun? Herkes ölmüş mü? Nasıl yani? Herkes ölmüş mü? The Happening-1 2008 info-icon
What? Stacy, you're scaring me. Ne var? Stacy beni korkutuyorsun. Ne? Stacy beni korkutuyorsun. The Happening-1 2008 info-icon
I don't understand what you're saying. Ne dediğini anlamıyorum. Dediklerinden bir şey anlamıyorum. The Happening-1 2008 info-icon
What, baby? She's just not making any sense. Ne var? Bebeğim. Anlamlı şeyler söylemiyor. Nasıl, bebeğim? Hiç mantıklı konuşmuyor. The Happening-1 2008 info-icon
Calculus. Hesap Hesap. The Happening-1 2008 info-icon
I see... in calculus. Hesapta görüyorum Görüyorum... hesaplamada. The Happening-1 2008 info-icon
Calculus. Calculus. Hesap.. Hesap. Hesap. Hesap. The Happening-1 2008 info-icon
Stacy Ann! Stacy Ann! The Happening-1 2008 info-icon
Oh, my God... Allahım!... Aman Tanrım! The Happening-1 2008 info-icon
I hear the wind from outside. Dışarıdaki rüzgarı duyuyorum. Dışarıdaki rüzgârı duyabiliyorum. The Happening-1 2008 info-icon
No, no, no, no, no... Stacy! Stacy! Stacy... Hayır! Hayır! Stacy! Stacy! Stacy... Hayır, hayır, hayır... Stacy! Stacy! Stacy... The Happening-1 2008 info-icon
We are going to get back to the car, okay, Jess? Arabaya geri gideceğiz, tamam mı, Jess? Şimdi arabaya döneceğiz tamam mı, Jess? The Happening-1 2008 info-icon
Elliot's resilient, isn't he? Elliot çok çabuk toparlanıyor, değil mi? Elliot kendini çabuk toparladı, değil mi? The Happening-1 2008 info-icon
Yeah, he never gives up. Evet, asla pes etmez. Evet, o asla pes etmez. The Happening-1 2008 info-icon
You know plants have the ability to target specific threats. Bitkilerin belirli tehditlere karşı bazı yetenekleri vardır. The Happening-1 2008 info-icon
Tobacco plants when attacked by heliothis caterpillars... Tütün bitkisi ne zaman heliothis tırtılının saldırısına uğrasa... Tütün bitkisi, tırtıl tarafından saldırıya uğradığında... The Happening-1 2008 info-icon
will send out a chemical attracting wasps to kill just those caterpillars. Yaban arılarını çeken bir kimyasal yayar ve onlarda tırtılları öldürür. ...sırf onları öldürmesi için arıları çeken bir kimyasal madde yayar. The Happening-1 2008 info-icon
We don't know how plants obtain these abilities. Bitkilerin bu özelliği nasıl aldığını bilemeyiz. Bitkilerin bu yetenekleri nasıl edindiğini bilmiyoruz. The Happening-1 2008 info-icon
They just evolve very rapidly. Çok çabuk bir şekilde evrim geçirirler. Çok hızlı evrimleşiyorlar. The Happening-1 2008 info-icon
Which species is doing it if you think it's true? Eğer bu doğruysa hangi türün bunu yaptığını düşünüyorsun? Eğer bu doğruysa, bunu hangi tür yapıyor? The Happening-1 2008 info-icon
Plants have the ability to communicate with other species of plants. Bitkilerin diğer bitki türleriyle iletişim kurma yetenekleri vardır. Bitkiler diğer bitki türleriyle iletişim kurma yeteneğine sahiptirler. The Happening-1 2008 info-icon
Trees can communicate with bushes, and bushes with grass... Ağaçlar çalılarla, çalılar çimenlerle... Ağaçlar çalılarla, çalılar çimlerle... The Happening-1 2008 info-icon
and everything in between. ...ve diğer hepsi birbirleriyle iletişim kurar. ...ve herhangi bir tür, başka bir türle. The Happening-1 2008 info-icon
The radio says this attacks started happening in the cities... Radyoda saldırıların şehirlerde başlayıp... Radyonun söylediğine göre olaylar önce şehirlerde başlamış... The Happening-1 2008 info-icon
and went to the towns, and now the roads. ...küçük kasabalara, ve şimdi de yollara yayıldığını söylüyorlar. ...sonra da kasaba ve yollara sıçramış. The Happening-1 2008 info-icon
That's right. Bu doğru. Doğru. The Happening-1 2008 info-icon
Whatever is happening, is happening to smaller and smaller populations. Her ne oluyorsa nüfuzun azaldığı yerlerde oluyor. Her ne oluyorsa, küçük küçük yerleşimlere oluyor. The Happening-1 2008 info-icon
We shouldn't be on the roads then. O zaman yollara çıkamayız. O zaman yolda olmamalıyız. The Happening-1 2008 info-icon
The terrorists or whatever could be watching the roads. Teröristler ya da her neyse yolları izliyor olabilir. Teröristler ya da her neyse, yolları izliyor olabilirler. The Happening-1 2008 info-icon
I don't have any reason to disagree right now. Şu an için karşı çıkacak bir nedenim yok. Buna karşı çıkmak için hiçbir neden görmüyorum. The Happening-1 2008 info-icon
We are in the area of attack. Biz şu an saldırı bölgesindeyiz. Saldırı bölgesinde bulunuyoruz. The Happening-1 2008 info-icon
If you can't find a way through the area of attack... Bize eğer saldırı bölgesinden uzaklaşamazsanız... Eğer saldırı bölgesinden bir çıkış yolu bulamıyorsak... The Happening-1 2008 info-icon
we are told to find a safe zone within the area being attacked. ... saldırı yapılan alanın içinde güvenli bir bölge bulun denmişti. ...saldırı bölgesi içerisinde güvenli bir yer bulmamız gerekiyor. The Happening-1 2008 info-icon
They're attacking populations. Kalabalığa saldırıyorlar. Yerleşim yerlerine saldırıyorlar. The Happening-1 2008 info-icon
We need to go were there aren't many people. İnsan sayısının çok olmadığı yerlere gitmemiz gerek. Gitmemiz gereken yer, çok kimsenin yaşamadığı bir yer olmalı. The Happening-1 2008 info-icon
Where people don't travel. İnsanların seyahat etmediği yerlere. Seyahat etmeyen insanların olduğu bir yer. The Happening-1 2008 info-icon
This is Mr. Collins, he's a realtor that works in this area. Bu Bay Collins, bu bölgede emlak işi yapıyor. Bu Bay Collins, bu bölgede emlakçılık yapıyor. The Happening-1 2008 info-icon
If we go West, we'll hit a county called Arundell. Batıya doğru gidersek, Arundelle varırız. Eğer Batı'ya yol alırsak, Arundell adlı bir kasabaya varırız. The Happening-1 2008 info-icon
Is not on that map, only on local maps. Haritada da yoktur. Sadece yerel haritalarda var. Bu haritada yok. Sadece yerel haritalarda var. The Happening-1 2008 info-icon
Dirt roads. Hardly anybody leaves out there. Yollar toprak, ama oralarda kimse yaşamaz. Toprak yolları var ve çok az kişi yaşıyor. The Happening-1 2008 info-icon
There's no significant population there. That's our safe zone. Orada kayda değer bir nüfus yok. Orası bizim güvenli bölgemiz. Orada belli bir nüfus yok. Orası güvenli bölge. The Happening-1 2008 info-icon
We'll wait out there until it's over. Bu iş bitene kadar hepimiz orada bekleyeceğiz. Her şey bitene kadar orada konaklarız. The Happening-1 2008 info-icon
Is everyone in agreement? Herkes hem fikir mi? Buna uymayan var mı? The Happening-1 2008 info-icon
We should go into two groups. İki gruba ayrılmalıyız. 2 grup halinde gidelim. The Happening-1 2008 info-icon
Those that are ready to go right now... Şimdi gitmeye hazır olanlar... İlk grup şu an gitmeye hazır olanlar... The Happening-1 2008 info-icon
and those that need to get things from their cars. ve arabalarından almaları gereken şeyler olanlar.. ...diğer grup arabasında eşyalarını toplayacaklar. The Happening-1 2008 info-icon
We need to stay in groups! Stay together! Grup halinde kalmamız gerekiyor. Bir arada kalın. Gruplar halinde kalmalıyız. Hep birlikte. The Happening-1 2008 info-icon
We'll go soon, honey, we'll go soon. Birazdan gideceğiz tatlım. Birazdan. Biz sonra gideriz, hayatım. Sonra. The Happening-1 2008 info-icon
Maybe we should wait for the rest of them... Belki de diğerlerini bekleyip... Bence, Er'in söylediği gibi büyük gruplar... The Happening-1 2008 info-icon
and stay in a big group like the private said. ...askerin dediği gibi büyük bir gurup olmalıydık. The Happening-1 2008 info-icon
Your phone is out too? Senin de telefonun çekmiyor mu? Seninki de mi çekmiyor? The Happening-1 2008 info-icon
Okay, I was going to tell you, okay? Tamam, sana söyleyecektim. Sana söyleyecektim, tamam mı? The Happening-1 2008 info-icon
There was this guy, Joey. His name is Joey, he's at work. İş yerinde Joey diye biri var. Joey adında biri var. İş yerinden. The Happening-1 2008 info-icon
We went out and we had dessert. Bir kere çıktık ve tatlı yedik. Beraber dışarı çıkıp tatlı yedik. The Happening-1 2008 info-icon
I went out and had dessert with him when I told you I worked late... Geç saate kadar çalışacağım dedim, sonra da çalışmadım. Mesaiye kalacağımı söylediğimde tatlı yemeğe gitmiştik... The Happening-1 2008 info-icon
and I didn't work late and I'm feeling really guilty in case we're gonna die. Öleceğiz diye suçluluk duygusu hissediyorum. ...ölürsek eğer, yalan söylediğim için suçlu hissedecektim. The Happening-1 2008 info-icon
My firearm is my friend! It will not leave my side! Silahım benim dostumdur. Kesinlikle yanımdan ayrılmaz! Silahım benim yoldaşımdır! Yerimi asla terk etmem! The Happening-1 2008 info-icon
Private Auster? Er Auster? The Happening-1 2008 info-icon
My firearm is my friend! Silahım benim dostumdur. Silahım benim yoldaşımdır! The Happening-1 2008 info-icon
Jesus! Tanrım! Lanet olsun! The Happening-1 2008 info-icon
Oh no... What "oh no"? Oh, olamaz!... Ne olamaz? Olamaz. Ne olamaz? The Happening-1 2008 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 164340
  • 164341
  • 164342
  • 164343
  • 164344
  • 164345
  • 164346
  • 164347
  • 164348
  • 164349
  • …
  • »
  • »»
Restricted Mode:   
  • Contribute
  • About Us
  • Disclaimer
  • Contact