Search
English Turkish Sentence Translations Page 164194
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Yeah, l'll be home soon. | Evet, yakında evdeyim. | The Grudge-5 | 2004 | |
| Please, don't leave me in here. | Lütfen, beni burada bırakma. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| Jake, I promise I won't be long. | Jack, söz veriyorum bu çok uzun sürmeyecek. Jake, söz veriyorum kendimi özletmeyeceğim. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| She'll kill me before you get back. | Sen geri dönene kadar beni çoktan öldürmüş olur. Sen geri dönene kadar beni öldürür. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| You're very safe here. | Burada oldukça güvendesin. Burada gayet güvendesin. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| All right? Nobody's gonna harm you. | Tamam mı? Kimse sana zarar vermeyecek. Tamam mı? Kimse sana zarar veremez. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| We're only locking the door | Sadece kapıları kilitledik. Tekrar kaçmak isteyebileceğin için... | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| because we're worried you might try and leave again. | Çünkü bir daha kaçmaya çalışmandan endişeleniyorduk. ...kapıyı kilitliyoruz. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| I left because she was in here. | Kaçtım, çünkü o buradaydı. O burada olduğu için kaçmıştım. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| Why? Why are you doing this to me? | Neden? Bunu bana neden yapıyorsun? Neden? Neden bana böyle yapıyorsunuz? | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| I promise you, Jake, | Söz veriyorum, Jake... | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| I would never let anything bad happen to you. | Sana kötü bir şey olmasına asla izin vermeyeceğim. ...başına kötü bir şeylerin gelmesine asla izin vermeyeceğim. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| Jake, I'm not trying to punish you, | Jake, seni cezalandırmaya çalışmıyorum. Jake, seni cezalandırmaya çalışmıyorum, ama diğer hastalara bakarken... | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| but I have to be sure that you're safe while I tend to other patients. | Diğer hastalarla ilgilenirken burada güvende olduğundan emin olmalıyım. ...senin güvende olduğundan emin olmalıyız. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| You see that camera up there? | Orada ki kamerayı görüyor musun? Şu kamerayı gördün mü? | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| Someone will be watching you the whole time. | Seni her zaman birisi izliyor olacak. Her zaman seni izleyen birileri olacak. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| That won't stop her. | Bu onu durdurmayacak. Bu onu durdurmaz. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| You have got to get some rest. | Dinlenmek zorundasın. Dinlenmen gerek. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| She killed my whole family. She's gonna kill me. | Tüm ailemi öldürdü. Beni de öldürecek. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| She's gonna kill me. Hey, easy. | Beni öldürecek. Sakin ol. O beni de öldürecek. Hey, nazik ol. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| Please. Please don't leave. | Lütfen. Lütfen beni bırakma. Lütfen. Lütfen bırakma. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| Nobody should have to go through what you've been through. | Başına gelenler kimsenin başına gelmedi. Sana olanlar, kimsenin başına gelmedi. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| It doesn't matter. | Bunun hiç önemi yok. Önemi yok. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| I'm already dead. | Zaten artık bir ölüyüm. Ben ölüyüm zaten. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| I'll be back as soon as I can. | Elimden geldiği kadar kısa sürede geri döneceğim. En kısa sürede geri geleceğim. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| No. She's here! Let me out! She's here! | Hayır. Burada! Çıkarın beni! O burada! Hayır. O burada! Beni dışarı çıkarın! O burada! | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| Dr. Sullivan, you'd better get down there. | Doktor Sullivan? Buraya gelseniz iyi olacak. Dr. Sullivan, buraya gelseniz iyi olur. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| Another nightmare? | Başka bir kâbus daha mı? Başka bir kâbus mu? | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| Sorry to wake you. | Seni uyandırdığım için üzgünüm. Uyandırdığım için üzgünüm. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| It's that same dream again? | Yine aynı kâbus muydu? Yine aynı rüya mı? | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| Go back to sleep. | Uykuna geri dön. Sen uyumana bak. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| It was left on my desk to shame me. | Beni utandırmak için masama bırakılmış. Beni utandırmak için masama bırakmışlar. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| It never stops. | Asla son bulmayacak. Bu asla bitmeyecek. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| "BIZARRE DEATH FOR AMERICAN TRAGEDY SURVIVOR" | "TRAJEDİDEN HAYATTA KALAN AMERİKALININ TUHAF ÖLÜMÜ" "FACİADAN KURTULAN AMERİKALININ TUHAF ÖLÜMÜ" | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| We'll move. We can leave Tokyo if you want. | Taşınırız. Eğer istersen Tokyo'yu terk edebiliriz. Taşınırız. İstersen Tokyo'dan gideriz. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| It's not just about what happened today. | Bu sadece bugün olanlar için değil. Bu sadece bugünkü yaşananlarla alakalı değil. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| What makes you sure this is part of it? | Bunun bir parçası olduğundan nasıl bu kadar emin olabiliyorsun? Peki ya seni bunun bir parçası olduğuna inandıran şey ne? | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| If you follow it from the beginning, it's all connected, | Eğer bunu başından takip edersen bunların hepsi bağlantılı... Buna başlangıçtan beri bakarsan, tüm bunlar bağlantılıydı... | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| and now it's in Chicago. | ...ve şimdi de Chicago'da. ...ve şimdi de Chicago da yaşandı. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| This happened in Chicago? Then it has nothing to do with us. | Chicago'da mı olmuş? O halde bunun bizimle bir alakası yok. Chicago da mı oldu? O halde bizimle bir işi olmaz ki. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| Yes, it does. | Evet, alakası var. Elbette, olur. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| I can't hide from this anymore. | Artık bundan saklanamam. Artık ondan kaçamam. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| Naoko, you're upset. People are talking. | Naoko, aklın karışmış. İnsanlar konuşur durur. Naoko, kafan allak bullak olmuş senin. İnsanlar hep konuşur. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| I told you, it's not about what happened at the office. | Sana söyledim, bunun ofiste olanlarla bir ilgisi yok. Söylediğim gibi, bunun ofiste olanlarla bir alakası yok. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| Naoko! Naoko! | Naoko! Naoko! | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| I understand your feelings, | Duygularını anlıyorum... Hissettiklerini anlayabiliyorum... | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| but it's out of your control. | ...fakat bu senin kontrolünün dışında olan bir şey. ...ama bu senin kontrolünde değil. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| People are dying. | İnsanlar ölür. İnsanlar ölüyor. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| There's nothing you can do about it. | Bunun için yapabileceğin hiçbir şey yok. Bunun için yapabileceğin bir şey yok. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| There is. There is! | Var. Var! | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| Wait, hey. What about me? | Bekle. Ben ne olacağım? Bekle, hey. Ya ben? | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| Watch out for the fire alarm. | Yangın alarmına dikkat et. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| There's a closet wall, too. Where're your keys? | Duvara da dikkat et. Anahtarların nerede? Burası da kapalıymış. Anahtarların nerede? | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| How many have we done it in? A lot. | Bunu içeride kaç kere yaptın? Birçok kez. Daha kaç kez böyle aceleye getireceğiz? Epey. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| You do know the only reason I'm dating you | Seninle birlikte olmamın tek nedeni... Seninle çıkmamdaki nedenin... | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| is 'cause you have the keys to a whole apartment building, right? | ...binadaki tüm dairelerin anahtarlarına sahip olman, tamam mı? ...tüm apartmanın anahtarlarına sahip olman olduğunu biliyorsun, değil mi? | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| I don't have the keys to anything. My brother does. | Ben de hiç anahtar yok. Kardeşimin var. Bende hiçbir şeyin anahtarı yok. Ağabeyimin anahtarları bunlar. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| You know the only reason I'm dating you | Biliyorsun seninle tek bir nedenden dolayı birlikteyim... Benim seninle çıkmamdaki sebepte... | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| is 'cause I need a fashion model for my designs. | ...tasarladığım elbiselere bir modele ihtiyacımın olması. ...tasarımlarım için bir mankene ihtiyaç duymam. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| You know I'm cool with that. You can dress me up. | Benim için bir sakıncası yok. Beni giydirebilirsin. Bu konuda usta olduğumu biliyorsun. Beni giydirebilirsin. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| I'm really happy we're doing this together. | Bunu seninle birlikte yaptığım için gerçekten çok mutluyum. Beraber olduğumuz için çok mutluyum. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| Yeah. New York's gonna be awesome. They have no idea what's about to hit them. | Evet, New York harika olacak. Onlara neyin çarptığı hakkında hiç bir fikirleri olmayacak. Öyle. New York korkunç bir yer oluyor. Başlarına geleceklerden hiç haberleri yok. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| Wait till you see what's about to hit you. Nice. | Seni çarpacak şeyi görene kadar bekle. Harika! Sana ne denk geldiğini görene kadar bekle. Güzelmiş. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| Oh, my God. Shit. | Tanrım! Siktir! Ah, Tanrım. Kahretsin. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| What apartment is this? | Bu hangi daireydi? Burası nasıl bir daire böyle? | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| Fuck, this is where that family... | Kahretsin, burası şu ailenin... Lanet olsun, bu o ailenin dairesi... | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| Come on. Let's go. Okay. | Hadi, gidelim. Tamam. Haydi. Çıkalım buradan. Tamam. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| Rose, why so many dolls? It's a going away party. | Rose, neden o kadar çok bebek var? Bu büyük bir parti olacak. Rose, neden o kadar çok bebek koydun? Davetten ayrılıyorlar. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| For who? Lisa. | Kimin için? Lisa için. Kimmiş bakalım bu? Lisa. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| Is it time for your medicine? No, I'm okay. | İlaç vaktin gelmedi mi? Hayır, iyiyim. İlaç vaktin mi geldi? Hayır ya, ben iyiyim. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| I'm letting Lisa take two of my dolls with her on the trip. | İki bebeğimi, yolculuğa çıkarken yanında götürmesi için Lisa'ya vereceğim. Lisa'ya gezintisinde eşlik etmeleri için iki bebeğimi almasına izin veriyorum. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| Are you? They wanna see the world. | Gerçekten mi? Dünyayı görmek istiyorlar. Öyle mi? Dünyayı görmek istiyorlar. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| And what about you, Rose? Do you want to see the world? | Peki ya sen Rose? Sen de dünyayı görmek istiyor musun? Peki ya sen, Rose? Sen dünyayı görmek istiyor musun? | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| I'm gonna when Lisa gets famous. | Lisa ünlü biri olduğunda göreceğim. Lisa adını duyurduğunda ben de göreceğim. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| Hey. Hey, just put it out of your mind, Lis. | Bunu aklından çıkar gitsin, Lis. Hey. Hey, kafanı bozma, Lis. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| Okay? Forget about it. We're out of here soon enough. | Tamam mı? Unut gitsin. Yakında buradan gideceğiz. Tamam mı? Unut gitsin. Oradan yeterince hızlı çıktık. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| Yeah, but I knew them. | Evet, ama onları tanıyorum. Öyle, ama onları tanıyordum. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| I know you did, but it's the past, and the past can't hurt you. | Tanıdığını biliyorum, fakat bu geçmişte kaldı ve geçmiş sana zarar veremez. Tanıdığını biliyorum, bunlar geçmişte kaldı ve geçmiş de seni incitemez. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| Hi, Rose. | Merhaba Rose. Selam, Rose. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| Hey, Gretchen. Where's Max? Right behind you. | Merhaba Gretchen. Max nerede? Hemen arkanda. Selam, Gretchen. Max nerede? Hemen arkanda. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| Thanks for watching her, Gretchen. Always a pleasure. | Onunla ilgilendiğin için teşekkürler, Gretchen. Benim için her zaman bir zevktir. Göz kulak olduğun için sağ ol, Gretchen. Benim için bir zevkti. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| Rose is an angel. | Rose bir melek. Rose tam bir melek. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| How's the painting going? | Resim işi nasıl gidiyor? Resim nasıl gidiyor? | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| Well, the arthritis makes it hard. I use more ointment than paint these days. | Arteritim bunu yapmamı zorlaştırıyor. Bugünlerde boyadan çok krem kullanıyorum. Kireçleme biraz zorlaştırıyor. Bugünler de daha çok merhem sürüyorum. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| Bye, Rose. Bye. | Hoşça kal Rose. Güle güle. Hoşça kal, Rose. Hoşça kal. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| Have a good party. I will. | İyi partiler. Teşekkürler. Güzel bir davet olsun. Tamamdır. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| Bye. Bye. | Güle güle. Hoşça kal. Hoşça kal. Hoşça kal. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| You're late. I had to ask Gretchen to look after Rose. | Geç kaldın. Rose'a bakması için Gretchen'den yardım istedim. Geciktin. Rose'a bakabilmesi için Gretchen'ı çağırmak zorunda kaldım. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| I'm sorry. I lost track of time. | Üzgünüm. Zamanın nasıl geçtiğini anlamadım. Özür dilerim. Aklımdan çıkmış. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| What? Cough them up. | Ne? Ver onları. Ne? Sökül bakalım. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| We just needed a little privacy. | Biraz özel yaşam hakkı istiyorum. Ufacık bir gizliliğe ihtiyacımız vardı. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| You're leaving town with the guy. Can't it wait? | Şehirde onunla birlikte yaşayacaksın. Bekleyemiyor musun? Şehirden bu herifle birlikte gidiyorsun. Bekleyemez mi yani? | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| Wait, where are you going? | Bekle, nereye gidiyorsun? Dur biraz, nereye gidiyorsun? | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| Well, now that I've got the keys, I can do some things that need to get done. | Şimdi anahtarlar ben de olduğuna göre halledilmesi gereken işleri yapabilirim. Anahtarlarımı aldığıma göre, yapmam gereken işler var. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| Okay. | Hayır. Pekâlâ. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| What's with Max today? He doesn't like people moving. | Bugün Max ile ne yaptınız? İnsanların taşınması hoşuna gitmiyor. Bugün Max ile ne yaptınız bakalım? İnsanların taşınmasından hoşlanmıyor. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| He doesn't like people moving out. | İnsanların taşınması hoşuna gitmiyormuş. İnsanların hareket etmesinden pek haz etmez o. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| Do boys like Mr. Potato Head? I guess. | Bay patates kafa çocuğun hoşuna gider mi? Sanırım. Erkekler Sayın Patates Kafa'dan hoşlanır mı? Sanırım. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| Come back in, Rose. | İçeri gir, Rose. | The Grudge 3-1 | 2009 | |
| I left him a toy. | Ona bir oyuncak bıraktım. | The Grudge 3-1 | 2009 |