Search
English Turkish Sentence Translations Page 164198
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
You and Rose. | Senin ve Rose'un yardımına. Sen ve Rose'a. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Okay, look, I'm really sorry for what you've been through. I am. | Tamam, bak. Başına gelen şeyler için gerçekten üzüldüm... Pekala, başına gelenler için gerçekten çok üzüldüm. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
And I believe that you want to help, | Yardım etmek istediğine inanıyorum... Yardımcı olmak istediğinden de eminim... | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
but this ceremony or whatever, we can't be a part of it. | ...seremoni ya da her neyse ona katılamayız. ...fakat bu seremoni her neyse, bunun bir parçası olamayız. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
If the curse is not stopped, more people will die. | Eğer laneti durdurmazsak çok daha fazla insan ölecek. Eğer bu lanet durdurulmazsa, daha birçok insan ölecek. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
You must understand. I'm sorry. | Anlamak zorundasın. Üzgünüm. Anlaman gerek. Üzgünüm. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Come on, Rose. Time to go. Let's go. | Hadi, Rose. Gitme zamanı geldi. Hadi gidiyoruz. Haydi toparlan Rose. Gitme vakti. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Let's go home now. Get some lunch, yeah? | Hadi hemen eve gidelim. Biraz yemek yeriz, tamam mı? Eve dönüp, yemeğimizi yiyelim, olur mu? | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Max. Hey, we need to talk. Get Rose out of here. | Max. Konuşmalıyız. Rose'u buradan götür. Max. Konuşmamız gerek. Rose'u buradan uzaklaştır. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Why? What's going on? Just do it. | Neden? Neler oluyor? Just do it. Neden, ne oldu ki? Sen dediğimi yap. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Look, I think we might need to get out of here. | Bak, bence hemen buradan gitmeliyiz. Düşünüyorum da, burayı terk etsek iyi olacak. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
I talked with Naoko today. | Bugün Naoko ile konuştum. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Wait, you talked to Naoko? Yeah. | Bekle, Naoko ile mi konuştun? Evet. Dur bakalım, Naoko'yla mı konuştun? Evet, öyle. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
She thinks we might be in danger. | Tehlikede olduğumuzu düşünüyor. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
That's nice. | Çok güzel. Bir bu eksikti. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
She doesn't have time to sign her credit application | Kontrata imza artacak zamanı yokmuş da... Daha sözleşme imzalayacak vakit bulamıyor... | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
but she's got time to tell you that we're in danger? | ...tehlikede olduğumuzu söyleyecek zamanı mı varmış? ...ama sana tehlikede olduğumuzu söyleyecek kadar vakti var, öyle mi? | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Are you even listening to me? I'm saying that I'm worried. | Beni dinliyor musun? Sana endişe içinde olduğumu söylüyorum. Sen beni dinliyor musun? Burada endişe duyduğumdan bahsediyorum. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
What have you got to be worried about? | Ne için endişeleniyorsun? Neden endişeleniyorsun ki? | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
You're out of here soon. It's not your problem now, is it? | Yakında gidiyorsun. Bu artık senin sorunun değil, değil mi? Yakında buradan ayrılıyorsun, seni ilgilendiren bir durum yok. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Miss Saeki is not answering in her room. | Bayan Saeki odasından cevap vermiyor. Bayan Saeki telefona cevap vermiyor. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
We'll leave a message for her at the front desk. | Onun için resepsiyona bir mesaj bırakacağız. Bir mesajınız varsa kendisine iletebiliriz. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
This is what you wanted. Yeah, I did. I do. | İstediğin şey buydu. Evet, istedim. İstediğin şey buydu. Evet istiyordum. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Do you want to tell me what changed? | Bana değişen bir şey mi olduğunu söylemek istiyorsun? Peki fikrini değiştiren nedir, söyler misin? | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Andy... You said it yourself, Lisa. | Andy... Bunu kendin söyledin, Lisa. Andy... Senin fikrindi, Lisa. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
If things work out in New York, it's only gonna help Rose. | Eğer New York'ta işler yolunda giderse bunun Rose'a yardımı olacak. Eğer işler New York'ta yolunda giderse, bunun Rose'a çok faydası olacak. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
It's just with... What? Gretchen dying? | Bu sadece... Ne? Gretchen ölümünden mi? Bu sadece... Nedir, Gretchen'ın ölümüyle mi ilgili? | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Yeah. She was a nice lady. You don't think it's strange? | Evet. Güzel bir bayandı. Sen de bunun tuhaf olduğunu düşünmüyor musun? Evet, iyi biriydi. Sence de garip değil mi? | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
What? All those people dying? | Ne? Tüm o insanların ölmesini mi? Nedir garip olan, bir çok insan ölüyor. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, it's a tragedy. But... | Evet, bu bir trajedi. Fakat... Evet kötü bir şey tabii ki. Ama... | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
You can't let it stop you from living. | Bunun gitmemize engel olmasına izin vermemelisin. Burada kalmaya devam ederek olanları durduramazsın. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
I mean, it's over. | Yani, her şey bitti. Demek istediğim, ölenle ölünmez. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
I'm not so sure that's true. Thanks. | Bunun doğru olduğunu hiç sanmıyorum. Teşekkürler. Ben bundan pek emin değilim. Teşekkürler. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Look, the thing with that kid, it's creepy, yeah. | Bak, şu problemli çocuk çok ürkütücü, evet. Bak, o çocuğa olanlar gerçekten ürkütücü. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Scary? Okay, maybe. | Korktum mu? Evet, belki. Korktum mu? Evet, belki de. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
But real? No way. You don't know that. | Fakat gerçek mi? Olamaz. Bunu bilemezsin. Ama gerçek mi? Hiç sanmıyorum. Bunu bilemezsin. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
You're just seeing connections you want to see. | Bu sadece görmek istediğin şeyle bağlantılı. Ne görmek istiyorsan onu görüyorsun. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
It all leads back to those murders in Japan. It's all connected. | Tüm bunlar geçmişte Japonya'da olan katliam ile ilgili. Hepsi bağlantılı. Her şey dönüp dolaşıp Japonya’da olan cinayete bağlanıyor. Hepsi birbirine bağlı. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Lisa, like, please. You're not even listening to me. | Lisa, lütfen. Beni dinlemiyorsun bile. Lisa, yapma lütfen. Beni dinlemiyorsun bile. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
You know what? You're just anxious about leaving. | Biliyor musun? Sadece gitme fikri seni geriyor. Bak ne diyeceğim seni asıl geren, burayı terk etme düşüncesi. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
All right? And I get that. | Tamam mı? Bunu anlıyorum. Tamam, bak anlıyorum seni. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Hey, we're doing this together, though. | Bunu beraberce yapacağız. Bununla birlikte baş edeceğiz. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
I'm not going to New York, Andy. | New York'a gitmiyorum, Andy. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
I'm sorry, but my family needs me. | Üzgünüm ama ailemin bana ihtiyacı var. Kusura bakma ama ailemin bana ihtiyacı var. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
What? Just like that? Sorry. | Ne? Sadece bu mu yani? Üzgünüm. Nasıl yani? Bu mudur? Üzgünüm. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Okay. Okay. | Tamam. Tamam. Tamam, peki. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
If you're not going, I'm not going. | Eğer sen gitmiyorsan ben de gitmiyorum. Eğer sen gitmiyorsan, bende gitmem. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
There's no reason for you to stay. | Burada kalman için bir neden yok. İyide senin kalman için bir sebep yok ki. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
How could you say that? | Bunu nasıl söylersin? Nasıl böyle söylersin? | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Lisa, the reason I'm staying is the same reason why I was going. | Lisa, burada kalma nedenimle oraya gitme nedenim aynı. Lisa, gitmek istememin sebebi neyse, kalmak istememin sebebi de aynı. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Rose, where is he? He said he had to work. | Rose, o nerede? Yapacak işleri olduğunu söyledi. Rose, canım Max nerede? İşi varmış. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
He left you here alone? | Seni yalnız mı bıraktı? Seni burada yalnız mı bıraktı? | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
When is he coming back? | Ne zaman geri dönecekmiş? Ne zaman dönecekmiş peki? | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Have you eaten anything? | Herhangi bir şey yedin mi? Bir şeyler yedin mi? | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
I'm gonna make you something to eat. How does that sound? | Sana yiyecek bir şeyler hazırlayacağım. Ne dersin? Yiyecek bir şeyler hazırlayabilirim sana, ne dersin? | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Can you believe this? Do you want me to stay here? | Buna inanabiliyor musun? Burada kalmamı ister misin? İnanabiliyor musun? Kalmamı ister misin? | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
I can just call in sick. | Arar hasta olduğumu söyleyebilirim. Arayıp biraz rahatsız olduğumu söyleyebilirim. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
It's not like they're expecting me to work on my last day anyway. | Son günümde de işe gitmeyecektim ya! Zaten giderayak, son günümde işe gitmemi beklemiyorlardır herhalde. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
No, it's okay. You should go. | Hayır, önemli değil. Gitmelisin. Yo, gerek yok, gitsen iyi olur. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
I mean, if we're not going to New York, you might as well keep your job. | Yani, New York'a gitmiyorsak işini elinde tutmalısın. Yani demek istediğim madem New York'a gitmiyoruz işini aksatmasan iyi olur. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Anyway, I'm here. I'm gonna make her some dinner. | Her neyse, buradayım. Onu biraz yemek yapacağım. Her neyse ben yanındayım nasılsa, yiyecek bir şeyler hazırlayayım. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Okay. I'll give you a call when I'm off work. | Tamam. İş çıkışı seni ararım. Peki o zaman, iş çıkışı ararım seni. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
I love you, too. | Bende seni seviyorum. Bende seni. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
You don't have to pick that stuff up by yourself. | Bu şeyleri tek başına yapmamalısın. Burayı tek başına halletmek zorunda değilsin. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
I'll get somebody in here to clean it out when things get back to normal. | Her şeyi temizleyip tekrar eski normal haline getirmek için birini getireceğim. Her şey normale döndüğünde birilerini gönderip temizlettiririm. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
I've been over this, trying to make it work, | Bunun işe yaraması için çok uğraştım. İşleri yoluna koymak için, çabaladım... | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
but I gotta switch things up. | Fakat bazı şeyleri değiştirmek zorundayım. ...ama artık bazı şeyleri değiştireceğim. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
I'm going with the management company option. | Bir yönetim şirketi tercihini kullanacağım. Bir yönetim şirketiyle anlaşmayı düşünüyorum. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
They start the first of the month. | Ayın birinde başlayacaklar. Aybaşında başlayacaklar. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
You can stay, of course, | Tabii ki kalabilirsin. Tabii istersen kalabilirsin... | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
but you gotta pay rent like everybody else. | Fakat tıpkı diğerleri gibi kira bedelini ödemek koşuluyla. ...fakat herkes gibi kira vermen gerekir. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Might be temporary. Who knows? | Belki bu geçicidir, kim bilir? Belki geçici olarak, kim bilir? | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
What am I supposed to do now, Mr. Praski? | Şimdi ne yapmam gerekiyor, Bay Praski? Sizce ne yapmam gerekiyor, Sayın Praski? | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
How am I gonna take care of my family? Listen, business is business, kid. | Ailemi nasıl geçindireceğim? Dinle, iş iştir, evlat. Ailemi nasıl geçindireceğim? İş iştir evlat. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Then fuck business, and fuck you. | İşinin de senin de canı cehenneme. Başlarım işine de, sana da. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Look, you don't gotta like the news, kid, you just gotta take it. | Bak, eğer bu haber hoşuna gitmediyse, evlat. Bunun üstesinden gelmelisin. Vaziyet bu, hoşuna gitmese de, üstesinden gelmek zorundasın. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
It didn't have to be like this. | Böyle bir şey yapmak zorunda değildin. Bu raddeye getirmek zorunda değildin. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Manual labor. It's a bitch. | Çalışıyordum. Lanet iş. Kahrolası, amelelik yapıyordum. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
You left Rose alone. | Rose'u yalnız bıraktın. Rose'u yalnız bırakmışsın. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
She can't be alone ever. I know that. | O hiç yalnız kalmamalı. Bunu biliyorum. Bir daha yalnız kalmaması gerekiyor. Biliyorum. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
But I don't have Gretchen to count on anymore, now, do I? | Artık ona bakacak bir Gretchen'de yok, değil mi? Artık ona bakacak bir Gretchen'ınımız da yok, öyle değil mi? | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Listen, things are happening and I think we should leave. | Dinle, bazı şeyler oluyor. Bence gitmeliyiz. Bak diyorum ki, bazı şeyler oluyor ve burayı terk etsek iyi olacak. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
You're always making plans now, aren't you? | Her zaman planları sen yapıyorsun, değil mi? Her zaman plan yapmaz mısın zaten? | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
People are dying and you're acting like nothing is happening. | İnsanlar ölüyor ve sen hiçbir şey olmamış gibi davranıyorsun. İnsanlar ölüyor ama sen bir şey yokmuş gibi davranıyorsun. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
How do you want me to act, Lisa? Gretchen was old. Old people die. | Benden nasıl davranmamı istiyorsun, Lisa? Gretchen yaşlı biriydi. Yaşlı insanlar ölür. Nasıl davranayım, Lisa? Gretchen yaşlıydı ve yaşlılar da ölür. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Is that what you said to Rose? | Bunu Rose'da söyledin mi? Rose'a da böyle mi söyledin? | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
I have been saddled with Rose since Mom and Dad died. Not you, me. | Annem ve babam öldükten bu yana Rose'un sorumluluğu benim sırtımda. Senin değil, benim. Annem ve babam öldüğünden beri Rose'un sorumluluğu benim sırtımda, senin değil. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
She is not your problem! | O, senin sorunun değil! O yüzden seni hiç ilgilendirmez! | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Not a goddamn thing, that's what. | Hiçbir şey yok, olan bu. Hiçbir şeyim yok. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
I'm young, healthy. | Gencim, sağlıklıyım. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
I got all the time in the world since I was just fired. | Kovulduğumdan bu yana oldukça fazla zamanım var. Kovulduğumdan beri, bir sürü boş vaktim var. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, what, are you surprised? | Evet, ne, şaşırdın mı? Ne oldu, şaşırdın mı? | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Surprised that I couldn't manage a full time job | Tam zamanlı işimi başaramadığım için 8 yaşındaki... Bir işte tutunamadığım için... | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
while raising a chronically sick 8 year old? | ...hasta kız kardeşime de bakamayacağımı mı sandın? ...8 yaşındaki hasta kız kardeşime de mi bakamayacağım? | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
You should have said something. | Bana bir şeyler söylemeliydin. Daha önce söylemeliydin. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Gee, I wish I had. Wait, I did, | Tanrım, keşke söyleseydim. Bekle, zaten söyledim. Ah keşke, ama dur söyledim zaten... | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
but you were too busy fucking Andy all over the goddamn building to listen to me. | Fakat lanet binanın her yerinde Andy ile oynaşmakla o kadar meşguldün ki beni dinlemedin bile! ...ama sen Andy ile o kadar meşguldün ki, dinlemedin beni. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Max, please, can we just all go? I mean, if we don't have to be here. | Max, lütfen, hemen gidemeyiz mi? Yani, burada kalmak zorunda değilsek. Max, hepimiz burayı terk edemez miyiz, kalmak zorunda değilsek tabii. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
We're not going anywhere, sis. But you, maybe it's time you go. | Hiçbir yere gitmiyorum, kız kardeş. Fakat belki de senin gitme zamanın geldi. Hiç bir yere gittiğimiz yok, ama senin gitme vaktin geldi. | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |
Max, what are you talking about? What are you doing? | Max, sen neden bahsediyorsun? Ne yapıyorsun? | The Grudge 3-1 | 2009 | ![]() |