Search
English Turkish Sentence Translations Page 16098
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Stop beating him! | Dövmesene onu! Bırak çocuğu! | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
He's the one who stole your lambs. | Koyunlarını çalan bu çocuk! | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
Even if he's a thief you shouldn't beat him that hard. | Hırsız bile olsa, ona öyle sert vurmamalısın! | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
How could you eat in my house? | Ne yüzle gelip, evimde yemek yersin? | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
Don't beat him. Why did you do it? | Onu dövme. Bunu neden yaptın? | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
Thank you. I have to go. | Çok sağ ol. Gitmem gerek. | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
My sister said you should bring back some food to your sister. | Giderken kardeşine yiyecek bir şeyler götürmen gerektiğini söylüyor. | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
I don't need it anymore she's already dead | Ablam öldü, götürmeme gerek yok. | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
Chang ho, I'm leaving but I should keep my promise. | Chang ho ben gidiyorum, ama verdiğim sözü tutmalıyım. | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
Which promise? | Ne sözü? | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
You said a soccer game was planned I'll come back for that. | Futbol maçı düzenleneceğini söylemiştin, onun için geri geleceğim. | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
Jeong jin brought you a present today | Jeong jin bugün sana bir hediye aldı. | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
He failed to find a stamp so he brought this missile. It's difficult to get this too. | Pul bulamadığı için, bu füzeyi almış. Bunu almakta çok zor. | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
What happened between you two? | Siz ikiniz arasında ne oldu? | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
What should we do for the soccer game? I'm afraid we might lose again. | Futbolu maçı için ne yapmalıyız? Korkarım, yine kaybedebiliriz. | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
We can win. | Yenebiliriz. | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
Who? The deaf girl. | Kim? Sağır kız. | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
Surgery will be very simple don't worry. | Basit bir operasyon olacak, endişelenmeyin. | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
Take good care of her. Yes, I will. | Ona çok iyi bakın. Elbette. | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
Soccer game is scheduled for this afternoon. | Futbol maçı bu öğleden sonra oynanacak. | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
We should win. We can win. Jeong jin, play with us. | Yenmeliyiz. Yenebiliriz. Jeong jin bizimle oyna. | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
Hey, Kwang chun | Hey, Kwang chun! | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
pass me the ball! | Pas ver bana! | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
You are not the only player, | Tek oynayan sen değilsin. | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
you, bastard! Hurry up! | Seni piç kurusu! Çabuk ol! | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
Pass me the ball! | Bana pas at! | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
You, son of bitch! I'll kill you! | Orospu çocuğu! Seni öldüreceğim! | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
Let him go. | Bırakın onu gitsin. | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
Come down to us. Come down quickly, my boy. | Aşağı in! Hemen in aşağı, oğlum. | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
Chang ho! | Chang ho! | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
Why did you say she was deaf? | Neden onun sağır olduğunu söyledin? | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
What do you mean? Why did you lie? | Nasıl yani? Neden yalan söyledin? | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
The Mariana Resort. | Mariana Apartmanı. Mariana Resort Oteli. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Seventy four guestrooms, | Pasifik Okyanus'una bakan... Yetmiş dört oda... | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
all overlooking the Pacific Ocean. | ...74 daire. Pasifik Okyanus'u manzarası... | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Right? | Tamam mı? ...değil mi? | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Which way is the Pacific from here? | Pasifik neremizde kalıyor? Pasifik Okyanusu ne tarafta kalıyor? | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Hey, Hwa yoo. Yeah? | Hey, Hwa yoo. Evet? Hey, Hwa yoo. Evet? | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Hurry up and eat. We're late. | Çabuk yemeğini ye. Geç kalıyoruz. 1 Acele et ve ye. Geç kalacağız. 1 | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Honey. Should I take my bikini or not? 1 | Canım, bikinimi yanıma alsam mı acaba? Tatlım, bikinimi yanıma almalı mıyım? | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Without me... Don't ask me. | Bunlar bensiz... Bana sorma. Bensiz mi gidiyorsunuz? Bana bakma. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
You knew my military service is almost over. | Askerî hizmetimin bitmesine çok az kaldığını biliyordunuz. Askerlik hizmetim bitmek üzere, biliyorsun. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
I forgot that you were in the military, | Askerde olduğunu unuttum ben... Asker olduğunu unutmuşum. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
since you're working at a research lab and all. | ...araştırma laboratuarında çalıştığın için. Araştırma laboratuarlarında çalışmaya başladığından beri. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Soldiers can't travel overseas? | Askerler denizaşırı ülkelere gidemiyor mu? Askerler deniz aşırı ülkelere gidemez mi? | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Then what about all those guys that went to Iraq? | Irak'a giden o elemanlar ne ayak öyleyse? Ee, o zaman Irak'a giden onca adama ne demeli? | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Why didn't you go too? | Sen neden gitmedin ki? Niye sen de gitmedin? | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Oh, right. You're not a soldier. | Doğru ya. Asker değilsin sen. Evet. Sen bir asker değilsin. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Or are you? I'm not that kind of soldier. | Yoksa asker misin? O tarz bir asker değilim. Yoksa öyle misin? O tür asker değilim. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
But then... | Ama yine de... Kardeş... Ama o zaman... | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Sis... | Kardeşim... | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
My liquor cabinet. Right there. | Barım. Şurada. İçki dolabım. Orada. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
I marked all the bottles so don't even touch them. | Tüm şişelere işaret koydum o yüzden dokunayım deme. Tüm şişeleri işaretleyip not aldım. O yüzden dokunmayı aklından bile geçirme. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Don't think of having a party in here. | Burada parti vermeyi aklından bile geçirme. Peki, efendim. Parti vereyim deme sakın. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Since you're working so hard for your country, | Madem ülken için bu kadar çok çalışıyorsun... Ülken için çok sıkı çalışıyorsun... | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
do your mom a few favors too. | ...annene de birkaç iyilik yap. ...o yüzden biraz da annene iyilik yap. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
LISTOF CHORES 1. TAKE OUT THE RECYCLING | Günlük İşler Listesi 1. Çöpü at. YAPILACAK İŞLER 1. ÇÖPLERİ AT | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
2. DO THE LAWNDRY | 2. Çamaşırları yıka. 2. ÇAVMAŞIRLARI YIKA | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
LAUNDRY | Çamaşır. 'ÇAMAŞIRLARI' | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
A BRAVE NEW WORLD | CESUR YENİ DÜNYA YENİ CESUR DÜNYA | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
No matter how much I clean... | İstediğin kadar... Ne kadar temizlersem temizleyeyim... | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
You've received one new voice mail. | Bir sesli mesajınız var. Yeni sesli bir mesajınız var. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
YOON Seok woo! | Seok woo Yoon! YOON Seok woo! | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Hurry up and come out. | Elini çabuk tut. Acele et ve dışarı çık. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Don't make your blind date wait, dude! | Buluşacağın kızı bekletme, dostum! Sana ayarladığım kızı bekletme, dostum! | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Wait. Garbage bags... | Bekle. Çöp poşetleri... Bekle, çöp poşetleri... | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
She's hot and her body is hotter. | Kız ateşli. Vücudu daha da ateşli. Kız çok ateşli ve çok seksi... | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Garbage bags... | Çöp poşeti... Çöp poşetleri... | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Time for you to get a life, man! | Kendine birini bulmanın vakti geldi, dostum! Artık bir hayata sahip olma zamanın geldi, adamım! | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
DON'TFORGET TO EMPTY THE FLOWER PRINTBUCKET | Çiçekli tencereyi dökmeyi unutma. ÇİÇEKLİ TENCEREYİ BOŞALTMAYI UNUTMA | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Seven o'clock at Hongdae. | 7'de Hongdae'de. Hongdae'de saat yedide buluşacaksınız. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Don't be late! | Geç kalma! Geç kalma! | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
FOOD WASTE DISPOSAL BIN | Yemek Artığı Bidonu YEMEK ARTIĞI ÇÖPÜ | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Are you sure you're okay with barbecue? | Izgara yemek istediğine emin misin? Evet. Barbekü'yü sevdin mi? | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
What is it that you keep on shooting? | Neyi çekip duruyorsun? Niye resim çekip duruyorsun? | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
I want to leave a record of every moment. | Her anın bir kaydı olsun istiyorum. Her anı kaydetmek istiyorum. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Whether it's good or bad, | İyi ya da kötü olsun... İyi ya da kötü farketmez. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
all you have left are your memories. | ...insana tek kalan sadece anıları. Sonuçta hepsi hatıra, değil mi? | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Is that weird? No. That's great! | Tuhaf mı geldi? Hayır. Bence harika! Garip mi kaçtı? Hayır, bu harika! | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Hey, this one is done. | Bu pişmiş. Bu pişmiş. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Compliments of the chef. We just got it in! | Şefin ikramı. Daha yeni çıktı! Bu yeni çıktı. Şef'in hediyesi. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Waitress! Yes, coming! | Garson! Geliyorum! Garson! Geliyorum. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
You don't like beef liver? | Dana ciğeri sevmez misin? Sığır karaciğerini sevmez misin? | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
This is the best part right here. | En iyi tarafı da bu. Bu en iyi kısmıdır. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
What's an apple peel doing in there? | Elma kabuğunun burada ne işi var? Elma kabuğunun burada ne işi var? | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Then have some of this. | Şunlardan da al. Şundan biraz ye. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Seok woo! | Seok woo! Seok woo! | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
I think I should go home now! | Sanırım artık eve gitsek iyi olacak! Sanırım artık eve gitmeliyim. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Yoo min... | Yoo min... Yoo min... | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
I have to go back into the lab tomorrow. | Yarın laboratuara geri dönmem gerek. Yarın laboratuara dönmek zorundayım. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
My house is right by here. | Evim buralarda. Dilin damağın kurumadı mı? Evim hemen şurada. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Aren't you thirsty? | Susamadın mı? | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
But yesterday you didn't want to go home | Ama dün eve gitmek istememiştin, ailen gitmeden önce. Ama dün ailen ayrıldığında... | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
since your family left. | ...eve gitmek istemiyordun. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
No, no. That was yesterday and today is today. | Hayır, hayır. Dün dündü. Bugünse bugün. Hayır. O dündü. Şimdi istiyorum. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Seok woo, It's only been three days since we met, | Seok woo, daha tanışalı 3 gün oldu... Seok woo, tanışalı daha üç gün oldu. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
and you'll be done with the military in a month. | ...ve bir ay içinde askerliğin bitecek. Ve bir hafta içinde askerliğin bitiyor. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Yoo min! | Yoo min! Senden çok hoşlanıyorum. Yoo min! | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
I really like you. | Senden hoşlanıyorum. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
I'm not that kind of guy. | Ben o tür erkeklerden değilim. Seni seviyorum Yoo min! O tür adamlardan değilim. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |