Search
English Turkish Sentence Translations Page 16095
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
You know what it is? All the old residents have left my neighbourhood. | Bunun ne olduğunu biliyor musun? Apartmandaki herkes mahallemi terk etti. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
Just those assholes. This is a civilized country, isn't it? | Sırf o denyolar yüzünden. Burası medeni bir ülke, değil mi? | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
They should put them all on a boat and ship them out. | Bunların hepsini bir tekneye toplayıp, uzaklaştırmalılar. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
All we ask of them is: Act normally. | Onlardan yalnızca normal davranmalarını istiyoruz. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
Load, back, pull the pin back to make things smoother. | Doldur, çek ve her şeyi yoluna sokmak için emniyeti kaldır. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
If somebody asks, you found it in an alley. | Soran olursa, ara yolda buldun. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
You have a lot of nerve walking around here. | Buraya geldiğine göre bayağı cesursun. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
I live in this city. Not anymore. | Ben burada yaşıyorum. Artık değil. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
You don't live here anymore. Leave me alone. | Artık burada yaşamıyorsun. Rahat bırak beni. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
Idiot. | Kazma. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
Get a grip on yourself. Who needs to get a grip? | Sakin ol. Kimin sakin olması gerek? | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
Apologize. | Özür dileyin. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
Now. I'm sorry, okay? | Hemen. Özür dilerim, tamam mı? | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
Say it. I'm sorry. | Söyle. Özür dilerim. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
Was that so hard? Now get out of here. Beat it. Go. | O kadar zor muymuş? Şimdi defolun buradan. Kaybolun. Gidin. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
Mrs Hendriksen, how are you? What do you want? | Bayan Hendriksen, nasılsınız? Ne istiyorsun? | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
I'm here to see your husband. | Kocanızı görmeye geldim. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
Mr Hendriksen, do you remember me? | Bay Hendriksen, beni hatırlıyor musun? | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
My colleague and I took you to the hospital. | Meslektaşım ve ben sizi hastaneye götürmüştük. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
She wasn't allowed to touch you, remember? | Size dokunmasına izin vermemiştiniz, hatırladınız mı? | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
'No fucking Moroccan puts her filthy paws on me.' | Hiçbir Faslı o pis pençelerini bana süremez. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
I want you to apologize for that. | Bunun için özür dilemenizi istiyorum. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
I'm not apologizing for anything. | Hiçbir şey için özür dilemiyorum. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
I'm asking you kindly one more time. | Size nazikçe bir kez daha soruyorum. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
Don't you have anything better to do? | Yapacak daha iyi bir işin yok mu? | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
Why can't you simply act normally? | Neden normal davranmıyorsunuz? | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
Do you consider this normal? | Sen bu yaptığını normal mi buluyorsun? | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
Threatening me with a gun because I don't say 'sorry'? | Sırf özür dilemiyorum diye beni silahla tehdit etmeni? | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
An old man. What kind of a world are we living in? | Yaşlı bir adamı. Nasıl bir dünyada yaşıyoruz biz? | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
You should be ashamed, punk. | Kendinden utanmalısın, serseri. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
Shoot. Come on. | Vur. Hadi. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
Shoot. Come on. | Vursana. Hadi. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
Christ, Max. You were going to get in touch. | Tanrım, Max. İletişimi koparmayacaktın. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
How much longer do I have to wait? | Daha ne kadar beklemem gerek? | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
We talked about this. | Bunu konuşmuştuk. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
'We don't want you here anymore?' | "Artık seni burada istemiyoruz mu" diyeyim? | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
I thought you had understood. | Anlamışsındır sanmıştım. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
You scared the hell out of me. You're a mess. | Ödümü patlattın. Rezil durumdasın. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
Come with me. I'm in my underwear. | Benimle gel. İç çamaşırımla duruyorum. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
Wait. Are you nuts? | Dur biraz. Delirdin mi? | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
Max, what are you doing? Untie me right now. Come on. | Max, ne yapıyorsun? Çöz beni hemen. Hadi. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
Amira is getting married. Congratulations. | Amira evleniyor. Ne güzel. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
What does that have to do with me? | Benimle ne alakası var? | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
She's getting married, quit her job. | İşini bırakıp evleniyor. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
She's the best nurse I saw in 20 years. | 20 yıldır gördüğüm en iyi hemşireydi. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
But she's quitting. | Ama işini bırakıyor. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
And that's your fault in part. My fault? I don't even know her. | Bunun bir kısmı senin hatan. Benim mi? Onu tanımıyorum bile. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
You need to put a gun to her head, not mine. What do I have to do with this? | Silahı onun kafasına dayaman gerek, benim değil. Benim elimden ne gelir ki? | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
Just be honest. | Dürüst ol. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
Tell me that you're in love with her, that you want to fuck her. | Bana ona aşık olduğunu, onu becermek istediğini söylesene. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
But she's fucking somebody else. | Ama başka biriyle yatacak. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
Face the facts. What can I do about it? | Gerçeklerle yüzleş. Ben ne yapabilirim? | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
Why do you make everything dirty? I tell the truth and that's dirty. | Neden her şeyi edepsiz bir hale sokuyorsun? | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
Why aren't you ever nice? Firemen drive to a burning house. | Neden nazik olamıyorsun? İtfaiyeciler yanan eve giderler. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
They don't drive to a house that's fine. That's such a dumb remark. | Şayet gitmezlerse, bir şey olmaz. Aptalca bir hareket olur o kadar. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
I do what I do. I know a trick. That's all it is. | Ne yapmam gerekiyorsa onu yapıyorum. Püf noktasını biliyorum. Hepsi bu. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
That's what I'm good at and people pay for it. That's how I make a living. | İyi olduğum ve karşılığında ücret aldığım şey bu. Hayatımı böyle kazanıyorum. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
Christ, Max, I'm not a hero. | Tanrım Max, ben bir kahraman değilim. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
Max, if... | Max, eğer... | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
If I say on television that you need to fight back, I say it to shock people. | ...televizyonda sana karşılık vermeni söylediysem bu insanları şaşırtmak içindi. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
Then I'm the one who says what people think. That's how it works. | İnsanların ne düşünmesini gerektiğini söyleyen kişiyim ben. İşler böyle yürüyor. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
You don't think that I believe ambulance workers should just beat up people? | Ambulans çalışanlarının... | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
Max, you don't think that, do you? | Max, öyle düşünmüyorsun değil mi? | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
I can make people say anything. They'll shout what I want: | İnsanlara her şeyi söyletebilirim. Ne istersem onu bağırabilirler. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
'You're a hero,' and of course they'll say you're a hero. | "Sen bir kahramansın" ve elbette onlar da senin kahraman olduğunu söyleyecekler. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
But that's not the truth. Do you know what the truth is? | Ama gerçek bu değil. Gerçek ne biliyor musun? | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
I made a mistake by helping you. I should have left you in the gutter. | Sana yardım ederek bir hata yaptım. Seni o kötü yolda bırakmalıydım. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
I thought: I'll be nice for a change. Okay. | Değişiklik olsun diye nazik oldum. Tamam mı? | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
I'll be nice and stroke rather than choke. | Boğaz sıkmaktansa nazik olup, sırt sıvazlayayım diye düşündüm. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
Do you want me to tell you how I really feel about you? | Senin hakkında gerçekte ne düşündüğümü söyleyeyim mi? | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
You're a loser. You're nothing more than a loser. | Sen bir eziksin. Ezikten başka bir şey değilsin. | Doodslag-1 | 2012 | ![]() |
Chang ho? | Chang ho? | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
I understand | Evet, biliyorum. | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
Don't come back too late! Ok. | Çok geç kalma! Peki. 1 | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
Who's that girl? She's my uncle's daughter. | Kim o kız? Amcamın kızı. | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
Where does she come from? She's from Domoon | Nereden geldi? Domoon'dan geldi. | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
Both of her parents passed away. 1 | Hem annesi, hem de babası öldü. | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
My mother was sick and didn't go to work that day. | Annem hastaydı, o gün işe gitmemişti. | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
If you're here to die, I can do it. | Canına susadıysan, seni şuracıkta öldürüvereyim! | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
Gwang chun, step back! | Gwang chun, geri çekil! | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
Chang ho | Chang ho. | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
Dummass, you're so stupid | Geri zekâlı, çok salaksın. | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
why should we give you some food? | Size niye yemek verelim? | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
They look pathetic, let's help | Acınacak haldeler, yardım edelim. | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
Asshole, which side do you belong to? | Aptal, sen kimin tarafındasın? | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
Wait a second, I'll go and get something to eat | Biraz bekleyin, gidip yiyecek bir şeyler getiririm. | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
On one condition. What condition? | Yalnız tek bir şartla. Ne şartı? | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
Tomorrow we'll play soccer together | Yarın hep birlikte futbol oynayacağız. | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
He's dead let's go | O, öldü. Gidelim. | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
Grandmother, where are you going? | Nine, nereye gidiyorsun? | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
When I was a young girl, I crossed it from the other side. Now I want to go back. | Karşı taraftan geldiğimde genç bir kızdım. Şimdi geri dönmek istiyorum. | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
North Koreans are starving to death, why would you go back? | Kuzey Koreliler açlıktan ölüyor. Niye geri dönmek istiyorsun ki? | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
How can you say that? There is plenty of food over there I know better. | Bunu nasıl söylersin? | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
fuck! | Piç kuruları kaçmış! | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
you? We promise | Sen niye gitmedin? Seninle sözleşmiştik. | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
He plays quite well | O bayağı iyi futbol oynuyor. | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
where are others? | Diğerleri nerede? | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
They all went to Inner China to spend winter there | Kışı geçirmek için, hepsi Çin'in iç bölgelerine gittiler. | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
I want you to join us when we play a soccer game | Futbol oynadığımızda, bize katılmanı istiyorum. | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |
We soon have to play the other village team. | Yakında öteki köyün takımıyla maçımız var. | Dooman River-1 | 2010 | ![]() |