Search
English Turkish Sentence Translations Page 15942
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Drink what you have to drink, and when I'm back, no more booze. | İçeceğinizi için, geri geldiğimde içki falan yok. Ne içecekseniz için. Döndüğümde, başka içki içilmeyecek. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
Lisowski! You're in charge. Yes sir. | Lisowski, komuta sende. Emredersiniz. Lisowski! Sorumluluk sende. Emredersiniz. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
From the top rank down! | En üst rütbeden en alt rütbeye! Üst rütbeden alta doğru! | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
Somebody took our picture. | Biri fotoğrafımızı çekmiş. Birisi fotoğrafımızı çekmiş. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
In the hotel, in Jastarnia. | Jastarnia'daki otelde. Jastarnia'daki oteldeyken. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
Get inside. | İçeri gir. İçeri gir. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
Militia from Sanok arrived. | Sanok'dan milisler geldi. Sanok'tan askerler geldiler. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
They started looking | Köyde... Köyde tırım tırım... | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
for an arsonist in the village. | ...bir kundakçı aramaya başladılar. ...kundakçı aramaya koyuldular. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
They've found some evidence at the site of the fire. | Yangın alanında bazı deliller buldular. Yangının çıktığı yerde bazı bulgulara rastladılar. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
But no one was caught red handed. | Ama kimseyi bulamadılar. Ama kimseyi suçüstü yakalayamadılar. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
So they went away and the next week | Sonra gittiler ve ertesi hafta... Onlar da bir sonraki hafta çekip gittiler. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
2 more barns burned down. | ...2 ambar daha yandı. 2 ahır daha yandı kül oldu. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
Thus we called up a citizens watch | Bu yüzden bir bekçi çağırdık... Böylece biz de vatandaşların nöbet tutmasına karar verdik... | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
and agreed with Madecki, our fire brigade chief, | ...ve itfaiye şefimiz Madecki ile... ...ve itfaiye şefimiz Madecki'yle geceleri devriye... | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
to patrol at nights. Because all the fires started at night only. | ...geceleyin devriye atılmasını kararlaştırdık. Çünkü bütün yangınlar gece çıkmıştı. ...gezme konusunda anlaştık. Bütün yangınlar geceleri çıkıyordu çünkü. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
The Militia was snooping around again. They even suspected Janek, | Milisler yine ortalığı kolaçan ediyordu. Janek'den bile şüphelendiler... Askerler yine burunlarını sokuyorlardı işe. Janek'ten bile şüphelenmişlerdi, | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
because he had no alibi for one night. | ...çünkü geceleyin başka bir yerde olduğunu ispatlayamadı. ...yok neymiş, o gecelerden biri için kendini aklayacak mazereti yokmuş. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
But everything was cleared up eventually. | Ama sonunda her şey ortaya çıktı. Ama her şey kısa sürede ortaya çıktı. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
And on the following night another shed is burning. | Ertesi gece bir kulübe yanıyordu. Sonraki gece başka bir ahır daha yanıyordu. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
We ran with Janek to help put out the fire. | Janek'le birlikte yangını söndürmeye koştuk. Janek'le ateşi söndürmeye koştuk. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
Madecki sees the wind's pushing flames toward the forest. | Madecki, rüzgarın alevleri ormana doğru götürdüğünü gördü. Madecki rüzgârın alevleri ormana sürdüğünü gördü. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
He orders to call in reinforcements, because he can't handle it alone. | Destek çağırmak istedi, çünkü tek başına söndüremiyordu. Takviye çağırılmasını emretti, bunu kendi başına halletmesine imkân yoktu. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
Janek went to make a call. | Janek telefon etmeye gitti. Janek telefon etmeye gitti. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
There are 3 phones in the village. at parson's, | Köyde 3 telefon var. Papaz'ın evinde... Köyde hepi topu 3 telefon vardı. Rahibin evinde, | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
in the state farm | ...devlet çiftliğinde... ...devlet çiftliğinde... | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
and at Madecki's, because he's a fire chief. | ...ve Madecki'nin evinde, çünkü o itfaiye şefi. ...ve itfaiye şefi olmasından dolayı Madecki'nin evinde. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
Stop it! | Dur. Kes şunu! | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
Why this stench of petrol? Damn, if you squeal a word... | Bu pis benzin kokusu ne? Gördüklerini bir kişiye söylersen... Burası niye leş gibi benzin kokuyor? Ağzından tek kelime kaçırayım deme... | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
And he draws a knife from his pocket. | Cebinden bir bıçak çıkarır. Demiş, ve cebinden bıçak çıkarmış. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
And it turned out to be what? What? | Sonra ne oldu dersin? Ne? Sonra ne oldu dersin? Ne? | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
Blacharz was setting sheds on fire. | Barakaları Blacharz yakıyordu. Ahırları ateşe veren Blacharz çıktı. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
Madecki was out to quench them, and at that time Blacharz was screwing his wife. | Madecki barakaları söndüremiyordu, o sırada da Blacharz onun karısını beceriyordu. Blacharz herifin karısıyla sikişirken, Madecki ateşi söndürmekle meşguldü. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, extinguishing a barn can take the whole night. | Evet, alevlenmiş barakaları söndürmek bütün gece sürebilir. Tabii, ahırı söndürmesi bütün geceni alabilir. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
Fiery love affair, that's how they called it in a paper. | Ateşli bir kaçamak, kağıt üstünde adı böyle geçiyor. Ateşli Aşk İlişkisi, gazetelerde böyle yazdı. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
And what happened with this Blacharz? He's serving time. | Peki şu Blacharz ne oldu? Zaman öldürüyor. Peki Blacharz'a ne oldu? Hapiste şu an. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
In the nearby jail. | Hapishanenin yakınlarında bir yerde. Bu civardaki hapishanede. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
They say, he's got a walleye. | Şaşı olmuş diyorlar. Şaşı olduğunu söylüyorlar. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
And a huge chunk of forest went up in smoke, | Janek telefonu kırdığı için... Ormanın büyük bir kısmı cayır cayır yandı, | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
because Janek smashed the phone. | ...koca bir orman duman oldu. ...sırf Janek telefonu kırdığı için. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
Such a scheme, Mr. Dziabas, only to get laid... | Çok acayip, Bay Dziabas, uçkur uğruna... Amma da dolap kurmuş herif, Bay Dziabas, hem de yalnızca sevişebilmek için. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
Why are we so formal? | Neden bu kadar resmiyiz? Niye bu kadar resmiyiz? | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
I'm older so I should propose. | Ben daha yaşlıyım, bir önerim var. Ben daha yaşlı olduğuma göre, bu soruyu benim sormam uygundu. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
Zdzisiek. Edek. Edward. | Zdzisiek. Edek. Edward. Zdzisiek. Edek. Edward. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
Who ever will talk to me, gets cigarettes. | Devlet çifliği hakkında benimle konuşan... Kim benimle konuşursa, sigarayı kapar. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
About the state farm. | ...sigaraları alır. Konu Devlet Çiftliğiyle... | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
And the zootechnician who disappeared. | Şu kaybolan hayvan bilimcisi hakkında. ...ve kaybolan zooteknistle ilgili. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
Anyone knows who I am taking about? | Kimden bahsettiğimi bilen var mı? Kimden bahsettiğimi bilen var mı? | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
Militia issue? | Milis olayı mı? Askeri mesele mi? | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
That was, when they elected the pope. | Papazı seçtikleri zamandı. Papayı seçtiklerinde, öyleydi. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
Will do? | Verecek misin? Dediğim işine yarar mı? | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
No... It was earlier. The pope was in October. On the 16 th. | Hayır, daha önce oldu. Papaz 16 Ekim'de seçildi. Yanlışın var... Daha erken tarihti. Papa Kasım'da seçilmişti. 16'sında. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
You've introduced Martial Law, so you have it. | Sıkı yönetim ilan etmiştiniz, hepsi sizde. Sıkıyönetim ilan etmiştiniz, alın size sıkı yönetim. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
Booze sold from 1.00 pm and smokes only for the chosen. Bloody hell. | İçki saat 01:00'den itibaren, sigara ise sadece belirli kişilere satıldı. İçkiler 1.00 Pm'den satılıyor, sigarayı da anca... | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
Jan Stec. Sung so nicely at church. | Jan Stec. Kilise de çok güzel şarkı söylerdi. Jan Stec. Kilisede çok hoş bir edayla söylerdi. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, religious, he was. | Evet, dindar biriydi. Harbiden, dindardı kendisi. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
Only didn't like beer. Said it muddles him. | Birayı sevmezdi sadece. Dengesini bozuyormuş. Ama bira sevmezdi. Kafasını bulandırıyormuş. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
Once he shit in the milk can. | Bir keresinde süt şişesine sıçmıştı. Bir keresinde süt kovasına sıçmıştı. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
He didn't drink with us. Most often with the priest. | Bizimle birlikte içmezdi. Genellikle rahiplerle birlikte içerdi. Bizimle hiç içmedi. Genelde rahiple içerdi. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
With the priest he was up to something else. | Rahiplerle başka bir şeyler yapardı. Rahiple içmesinin sebebi farklıydı. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
Quiet, you pervert. Laying pipe or blowing it. | Sussana, sapık seni. Boruyu döşer ya da öttürür. Sapık, sussana sen. Ya sikişle ya da ağzına almakla meşguldü. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
Fuck, give us the whole bag! They have everything without ration coupons! | Hepsini versene bize! İstihkak karnesiz her şey onlarda. Sokarım ama, versene hepsini! Karne kuponları yok, ama her şeyi alıyor onlar. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
Solidarity! | Birlik! Dayanışma! | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
...Satan can use to his ends... because aren't nuclear holocausts... | ...Şeytan onları sona götürmek için... çünkü nükleer felaketler... ...Şeytan kendi akıbeti için kullanabilir... Zeten nükleer holokostlar değil midir... | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
Because, nuclear holocaust... holocausts, Jesus... aren't they. | Çünkü nükleer felaket... felaketler, Tanrım...değil mi? Zaten nükleer holokost... holokostlar, Yüce İsa... değil mi onlar... | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
Aren't nuclear holocausts the proceeds... | Nükleer felaketler... Nükleer holokostlar hep olmaya devam etmezler mi... | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
And the totalitarian Stalinist state... | Ve totaliter Stalinist devlet... Totaliter Stalinist devlet ise... | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
I am not interested in politics. Just criminal cases. | Ben politika ile ilgilenmem. Sadece suç olaylarıyla ilgilenirim. Politika beni ilgilendirmiyor. Beni ilgilendiren, cinayet davaları. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
I'd like to talk about the zootechnician. | Hayvan bilimcisi hakkında konuşmak istiyorum. Zooteknistle ilgili konuşacaktım. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
Jan Stec. | Jan Stec. Jan Stec. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
...so one must think of something to substitute in this place... | ...bu yüzden birileri mevsimlik talebi karşılamak için... ...buradaki mevsimlik talebi karşılamak için onunla... | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
to quench this seasonal demand. | ...alternatifler düşünmeli. aynı işlevi görecek bir şey düşünmeliyiz. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
What other problems are there with the rainwear? | Peki yağmurlukla ilgili başka hangi problemler var? Yağmurluk başka hangi sorunlara gebe? | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
It seems we have only an umbrella at our disposal. | Görünüşe göre elimizde sadece bir şemsiyemiz var. Görünen o ki, elimizin altında yalnızca şemsiye var. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
I'm impressed, as you must have made an extensive market analysis, | Etkilendim, sanki kapsamlı bir piyasa analizi yapmışsınız... Etkilendim, kapsamlı bir pazar analizi yapmış olmalısın, | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
because you hit the bull's eye as far as article assortments go. | ...çünkü şu ana kadar, bütün malların piyasasını doğru tahmin ettiniz. ...çünkü yazılanlar çeşitlilik gösterdiği sürece, hedefini tam on ikiden vurmaktasın. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
One has to say that today in such rainwear | Şunu söylemek gerekir ki günümüzde böyle yağmurluk olarak... Yağmurluk giyen biri bunu söylemeden duramaz. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
we generally can offer an umbrella. | ...genellikle bir şemsiye teklif edebiliriz. Biz genellikle şemsiye arz edebiliyoruz. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
Of course, you would be thinking about some interesting coat... | Bazı ilginç paltoları düşünmüşsündür tabii ki... Tabii şu da var, aklınıza ilgi çekici bir palto da gelebilir... | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
A coat, shoes, rubber boots. | Palto, ayakkabılar, lastik çizmeler. ...bir palto, ayakkabı, lastik çizmeler. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
I have to admit that the first issue that makes me uneasy | Kabul etmeliyim ki beni tedirgin eden ilk şey... Kabul etmeliyim ki, beni endişelendiren birincil mesele... | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
is the problem of a coat or a cape. | ...palto veya pelerin problemi. ...sorunun, palto ve pelerin sorunu olup olmadığıdır. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
The first clothing of such a type used to be a coat or a cape... | Palto veya pelerin olarak kullanılan ilk elbiseler... Eskiden giyilen ilk giysi ya palto ya da pelerindi... | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
Thank you. Delicious. Haven't tasted something that good in long time. | Eline sağlık. Çok güzel olmuş. Epeydir böyle güzel bir şey yememiştim. Elinize sağlık. Bayıldım. Uzun zamandır böylesini yememiştim. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
Nothing special, quickly made. | Özel bir şey değil, hazır yemek. Çok uğraşmadım zaten, hızlıca yaptım. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
You have asked a very bothering question. | Çok zor bir soru sordunuz. Çok zor bir soru sordunuz. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
The matter is, that for the longer period of time... | Problem şu ki, uzun zamandır... Sorun şu ki, uzunca bir süre boyunca, | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
...the industrial offer of such clothing has diminished. | ...böyle elbiselerin endüstriyel arzı azaldı. ...bu kıyafetlerin sınai arzı oldukça azaldı. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
It was delicious. I am full. | Çok lezzetliydi. Doydum. Elinize sağlık. Doydum ben. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
It's a very hospitable home here, | Beni çok iyi ağırladınız... Bana çok misafirperver davrandınız, | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
but I should be on my way. | ...fakat gitmem gerek. ...ama artık yola koyulmam lazım. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
Really, I have to be going. | Gitsem iyi olacak. Gitmem gerek. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
Are you uncomfortable here, Edek? | Burada rahat edemedin mi, Edek? Buradan rahatsız mı oldun, Edek? | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
No, quiet opposite. | Hayır, tam aksine. Hayır, tam tersine. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
At 4 there is nobody in the farm, except for the watchman. | Gecenin dördünde çiftlikte bekçiden başka kimse yoktur. Sabahın dördünde kimse çiftlikte olmaz, bekçiyi saymazsak. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
Bozena will tell you. Tell him Bozena. | Bozena da aynı fikirde. Söylesene, Bozena. Bozena da aynısını söyleyecektir. Söylesene, Bozena. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
Besides, do they know you are coming today? | Ayrıca, bugün geleceğinden haberleri var mı? Ayrıca, bugün geldiğini biliyorlar mı? | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
No. All they know is that I am coming this week. | Hayır. Bu hafta içinde geleceğimi biliyorlardı. Hayır. Tek bildikleri şey bu hafta gelecek olmam. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
See? You can sleep here. | Ne güzel işte. Burada uyuyabilirsin. Gördün mü işte? Burada uyuyabilirsin. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |
Janek won't come back tonight. You'll rest like a king. | Janek bu akşam gelmez. Krallar gibi yatarsın. Janek bu gece gelmez eve. Krallar gibi dinlenirsin. | Dom zly-1 | 2009 | ![]() |