Search
English Turkish Sentence Translations Page 158403
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| CASE Y: What are you doing? Dear, Ben, | Ne yapıyorsun ? "SEVGİLİ BEN, Kızın hafif çilli suratından ve göz alıcı profilinden bahsediyorsunuz.. Ne yapıyorsun? "SEVGİLİ BEN, | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| I have found a reliable dog lover in the village. | KÖYDE GÜVENİLİR BİR KÖPEK SEVER BULDUM. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Who? Please call Jody, | Kim? " LÜTFEN JODY'İ ARA" | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| You can't send that. On 07700 900 929. | Gönderemezsin onu 07700 900 929. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| L'm getting him back down here! For who? You? | Onu buraya geri getiriyorum ! Kimin için ? Senin için mi? Onu buraya geri getiriyorum! Kimin için? Senin için mi? | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Why not me? Are you mental? | Neden benim için olmasın ? Kafayı mı yedin sen! Neden benim için olmasın? Kafayı mı yedin sen! | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| 'Reliable dog lover'? You're making a great big mess... | 'GÜVENİLİR KÖPEK SEVER'? Büyük bir hata yapıyorsun, | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| l'm making something happen! | Bir şeyler olması için çabalıyorum ! Bir şeyler olması için çabalıyorum! | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Otherwise, my whole life will go by, | Eğer yapmazsam, tüm hayatım böyle geçecek. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| and l'II be 34 and washed up like my mom. | ve 34 yaşıma geleceğim ve annem gibi işi bitik olacağım. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| And no one decent will ever even have snogged me. | Ve eli ayağı düzgün birisi bana sarılıp öpmemiş bile olacak. Ve eli ayağı düzgün birisi bana sarıIıp öpmemiş bile olacak. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| If you do this, you're on your own. | Eğer bunu yaparsan, tek başınasın. Kendini küçük düşürüyorsun. Eğer bunu yaparsan, tek başınasın. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Fuck off, then. | Siktir git o zaman ! Siktir git o zaman! | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| You twat. | Seni kancık. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| There's the festival brochure. You're on in the Lanson marquee. | Festival broşürü burda. Sen Lanson çadırında olacaksın. Festival broşürü burada. Sen Lanson çadırında olacaksın. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| And, um, l've marked a few bits, in case you want to read. | Ve okumak istersin diye bir kaç bölümü işaretledim. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| You're a marvel. Cheers. | Sen bir tanesin. Teşekkürler. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Oh, don't. You hate festivals. | Oh yapma, festivallerden nefret edersin. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| But it's only Hadditon. L'II come. | Ama bu hemen Hadditon'da. Geleceğim. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| It'II be completely boring. You'II hate it. | Çok sıkıcı olacak. Hiç hoşuna gitmez. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Stay here. | Burda kal sen. Burada kal sen. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Wanker! Aah! Right. | Öküz arabası ! Aaah! Demek öyle .. Öküz arabası! Aaah! Demek öyle.. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Ha ha ha. Finished. | Ha ha ha. Bitti. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| L'm doing this cake in celebration. Well done. | Bu pastayı kutlama için yapıyorum, tebrikler. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Well, to Hardy. | tebrikler Hardy'e. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Yeah, even though I can't bear the man for what he did to his wife. | Evet, karsına yaptıklarına katlanamasam da... Evet, karsına yaptıklarına katlanamasam da. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Oh, thanks, Andy. Just pop them over there. | Saol Andy, şuraya bırakıver. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| How do I find out who sent this? | Bunu kimin yolladığını nasıl anlarım ? Bunu kimin yolladığını nasıI anlarım? | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| It says 'number withheld.' | Numara gizlenmiş diyor. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Did you know? | Bundan haberin var mıydı? | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| I couldn't tell you. | Sana söyleyemedim. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| L'm sorry, Beth. | Üzgünüm Beth. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Her. | Onunla.. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Oh, this is just... This is just horrible. | Bu çok.. Bu çok korkunç | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Right under my nose. | Burnumun dibinde | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Oh, it's so shitty. God, I feel sick. | Çok boktan bir durum. Midem bulanıyor. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| So insulting. You do not deserve to be treated like this. | Çok aşağılayıcı. Böyle davranılmayı haketmiyorsun sen. Çok aşağılayıcı. Böyle davranıImayı hak etmiyorsun sen. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| If you're kind to me, l'II cry. | Eğer bana nazik davranırsan ,ağlarım. Eğer bana nazik davranırsan, ağlarım. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| And I don't want to cry, I must be very clear. | Ve ağlamak istemiyorum, gayet açık ve net olmalıyım. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| If there's anything that I can do... | Eğer yardım edebileceğim bir şey olursa... Eğer yardım edebileceğim bir şey olursa.. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| I have to do it by myself. | Bunu kendim halletmeliyim. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Oh, come on. Come on, Beth. Come on. | Oh hadi , hadi Beth, yapma hadi. Oh hadi, hadi Beth, yapma hadi. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| I trod in the sponge mix. | Pasta karışımının üstüne bastım.. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Jody? This is Ben Sergeant. | Jody? Ben Sergeant. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Yeah, that's right. I love dogs. | Evet doğru, köpekleri severim. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Yeah, so l'II see you at Winnards Farm at 2:00. | Evet, o zaman saat 2 de Winnards çiftliğinde görüşürüz. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Yeah. Perfect. | Tamam, süper. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Hey, how are you? | Hey, nasılsın ? Hey, nasılsın? | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| I wondered if you wanted to go for that drink? | Bir şeyler içmeye gitmek istermisin diye merak ettim. Bir şeyler içmeye gitmek ister misin diye merak ettim. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| I need a friend at the mo... You and Nicholas Hardiment. | Şu sıralar bir arkadaşa ihtiyacım.. Sen ve Nicholas Hardiment. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| That's a nice piece of work, isn't it? | İşinin erbabı değil mi ? İşinin erbabı değil mi? | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| I get it from his point of view. He's always been a cheating wanker. | Adamın hayat anlayışından biliyorum. Her daim karısını aldatan bir tipti. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Loves having his cake and eating it. | Herşeyin tadını çıkarmakta üstüne yoktur. Her şeyin tadını çıkarmakta üstüne yoktur. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| But since when did your standards drop so low? | Fakat senin standartların ne zamandır bu kadar düşük ? Fakat senin standartların ne zamandır bu kadar düşük? | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| You could have anyone. | İstediğin herkesi elde edebilirsin. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| All you have to do is bat your eyes. Andy. | Tek yapman gereken bir bakış atmak. Andy. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| I care a lot about Beth. She helped me out when I was at rock bottom. | Beth'e çok değer veririm. En dipte olduğum zamanlarda çekip kurtardı beni. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| L'm not going to split them up. | Onları ayırmayacağım. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| It's just... A bit of fun? | Bu sadece.. Gönül eğlendirmek mi? | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| It's none of your bloody business. | Seni alakadar etmez ! Seni alakadar etmez! | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Andy Cobb knows. Cock pie. Has he told Beth? | Andy Cobb biliyor. Çük pastası.. Beth'e söylemiş midir? | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| I don't know, but he might. And I wouldn't blame him. | Bilmiyorum, belki. ve söylediyse onu suçlayamam. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| I suppose it has to come out sometime. | Sanırım eninde sonunda ortaya çıkmak zorundaydı. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| It's a good thing. Feels like a relief. It means we can think about | Bu iyi bir şey. Rahatlamış olduk. Artık geleceğimiz hakkında.. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| our plans for the future. What future? | ..planlar yapabiliriz. Ne geleceği ? .. planlar yapabiliriz. Ne geleceği? | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| I know it's been hard for you, sharing me with Beth. | Biliyorum beni Beth ile paylaşmak senin için çok zor oluyor. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| But l'm yours now. L'm gonna leave her. | Ama ben şimdi seninim. Onu terkedeceğim. Ama ben şimdi seninim. Onu terk edeceğim. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Mr. Hardiment. It's time. | Bay Hardiment. Vakit geldi. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| I want a new life with you. | Yeni bir hayat istiyorum, seninle. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| It's a nice dog, Mom. | O iyi bir köpek, anne. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Well, I don't like having dog hair and slobber all over the place. | Evin her tarafında köpek tüyü ve salya istemiyorum ben canım! | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| But I said yes. | Ama evet dedim ! Ama evet dedim! | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| No dogs, no way, and that's final. | Köpek möpek yok, o kadar ! Köpek möpek yok, o kadar! | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| You loser, I hate you! You want to ruin my life! | Seni ezik ! Nefret ediyorum senden ! Hayatımı mahvetmek istiyorsun ! Seni ezik! Nefret ediyorum senden! Hayatımı mahvetmek istiyorsun! | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Live the dream, Jody. | Rüyanı yaşa , Jody. Rüyanı yaşa, Jody. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Well, it all runs very smoothly. | Oldukça pürüzsüz devam ediyor. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| I start a book in the summer and publish it the following spring. | Yazın bir kitaba başlarım ve gelecek baharda yayınlarım. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Bit of a factory, really. | Bir bakıma fabrika gibi.. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| So you've finished Like The Night, which is the 17th of the Inchcombe adventures. | Inchcombe maceralarının 17.si olan "Gece Gibi" yi bitirdiniz. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| And we all assume you're planning the next one already. | Ve hepimiz gelecek kitabı şimdiden planlamaya başladığınızı var sayıyoruz. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| there isn't gonna be a next one. | Gelecek bir kitap olmayacak. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| MAN 1: No. WOMAN 1: What? | Hayır. Ne? | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Frankly, l'm sick to death of Inchcombe. | Açıkçası , Inchcombe'yi öldürmeyi çok istiyorum. Açıkçası, Inchcombe'yi öldürmeyi çok istiyorum. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| In fact, l'm about to kill him off. | Hatta, öldürmek üzereyim. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| WOMAN 2: No. MAN 2: He can't do that. | Hayır. Yapamaz bunu. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Well, I think that's what we call in the trade, | Sanırım bu, burdaki hayranlarınız için, bizim meslekte dediğimiz gibi Sanırım bu, buradaki hayranlarınız için, bizim meslekte dediğimiz gibi | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| a bit of a bombshell, for your fans here. | bir miktar "bomba etkisi" yaratacak. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Yes, but l'm moving on to fresh pastures. | Evet ama yeni limanlara yelken açıyorum. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| WOMAN 3: No. | Hayır | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Inchcombe is about to meet a very sticky end, | Inchcombe çok acı bir sonla karşılaşmak üzere.. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| and it's one murder l'm really looking forward to. | tek ihtiyacım olan bir cinayet.. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Now, at this point, we should get some questions, I think. | Şimdi bu noktada, sanırım bir kaç soru kabul etmemiz gerekiyor. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| And l'm... Yes, there's a lady over there. | Ve.. Evet şurdaki hanım efendi. Ve.. Evet şuradaki hanım efendi. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| WOMAN: You write a lot about adultery, is that from personal experience? | Zina ile ilgili çok fazla yazıyorsunuz. Acaba bu kişisel deneyimlerinizden mi geliyor? Zina ile ilgili çok fazla yazıyorsunuz. Acaba bu kişisel deneyimlerinizden mi? | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| NICHOLAS: Madam, | Hanfendi, Hanım efendi, | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| what a saucy question. Uh... | Ne de cıvık bir soru....ee Ne de cıvık bir soru... ee | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| But there's no need for an author's work to be autobiographical... | Fakat bir yazarın işlerinin kendiyle alakalı olması gerekmez.. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Why do you cheat persistently on your wife? | Neden ısrarla karınızı aldatıyorsunuz? | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| MAN: Who's that? | Bu da kim ? Bu da kim? | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Because she lets me. | Çünkü müsade ediyor. Çünkü müsaade ediyor. | Tamara Drewe-2 | 2010 |