Search
English Turkish Sentence Translations Page 158402
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| It's brutally candid. | Acımasızca açık sözlü. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| You lay yourself completely bare. | Kendini açıkça ortaya koymuşsun. Kendini açıkça ortaya koymuşsun. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| It's a bit over written. It needs a good edit, but, uh, | Biraz fazla uzun. İyi bir düzenlenmesi gerekiyor ama ee.. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| it's very moving. | ..çok etkileyici. .. çok etkileyici. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| have I done my duty? | Görevimi yerine getirdim mi? | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Admirably. | Takdire şayan şekilde. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Now do I get my treat? | Ödülümü alıyor muyum o zaman? | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| You are so cheesy. | Çook bayat bi adamsın. Çok bayat bir adamsın. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Zero Ben sightings in two whole months. | Zero Ben tam iki aydır görünmüyor | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Last time I saw Plastic, she looked like a minger. | Plastik burunluyu son gördüğümde çok tipsiz görünüyordu. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| All red eyed and gutted. | Gözleri kızarmış ve bıkkın. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Ben's a love rat. | Ben bir aşk sıçanı. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| You gotta face it, she should move on. | Kabul etmelisin bunu aşmalı artık. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| She's probably topped herself. | Muhtemelen kendini gebertmiştir. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| I would, if Ben dumped me. Jode, don't say that. | Ben beni terketseydi kesin öyle yapardım.I would, if Ben dumped me. Jode, öyle söyleme. Ben beni terk etseydi kesin öyle yapardım. Jode, öyle söyleme. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| What if she's done something? | Ya bir şey yaptıysa? | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Like got in the bath with her heated tongs? | Ateşli tangalarıyla banyoya girmek gibi mi? | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Like taken a stack of pills. Think she might be lying there, | Bir avuç hap yutmak gibi.. Belki orda kusmuk ve | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| all choked in vomit and drug froth? That'd be dire. | ve ilaç köpüğü içinde yatıyordur. Bu çok korkunç olurdu. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| If we find her, we'II get in the papers. Oh, my God. | Eğer onu bulursak gazetelere çıkarız. Aman tanrım. Eğer onu bulursak gazetelere çıkarız. Aman tanrım. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Rock chick dead at Winnards Farm. | Rock hatunu Winnards çiftliğinde ölü bulundu! | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| [WHISPERING] What's Uncle Andy doing here? | Andy amca n'apıyor burda? Andy amca ne yapıyor burada? | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Ass biscuits. | Göt krakeri ! Göt krakeri! | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| She could've been there days. She could be all putrid like, rancid. | Günlerdir orda yatıyor olabilir. Çürümüş leş gibi kokuyor olabilir. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Oh, no, gonna chuck. | Oh, hayır , kusucam Oh, hayır, kusucam | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| All bloated and all greeny. Uncle Andy will find her by the smell. | Şişmiş ve yeşile dönmüş. Andy amca kokudan bulacak onu. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Ugh. Shh. | Uh,şş | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Oh, bollocks, she's alive. AND Y: Haven't seen you for a while. | Öf be, hayattaymış. Bir süredir göremiyorum seni. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Thought you might be ill or something, or depressed. | Hastasın falan sandım, ya da bunalımda. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| L've had my head down, writing. | Yazmaktan kafamı kaldıramıyorum. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Come for a drink. | Gel bir şeyler içelim. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Let's lighten up. L'd love to, but, | Biraz kafa dağıtalım. Çok isterdim fakat, | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| l'm kind of on one with my writing, and... | Bir yazım üzerinde çalışıyorum şu an ve.. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Can we do it soon, though? | Daha sonra çıkabilir miyiz peki ? Daha sonra çıkabilir miyiz peki? | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| I really would like to. Just not right now. | Gerçekten çok isterim. Ama sadece şimdi olmaz. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| NICHOLAS: What is he doing here? | Ne işi varmış burda? Ne işi varmış burada? | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Oh, he just came by on the off chance. | Ah, bir ihtimal, gelmiş işte. ...dikkatimi dağıtan başka bir şey daha. Bence gerçekten harika. Ah, bir ihtimal, gelmiş işte. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Off chance of what? | Neyin ihtimali ? Neyin ihtimali? | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Something about the roofing for the shed. | Ahır çatısının onarımıyla ilgili bir şey. Nasıl mı beceriyorum? Kaldığım yerden devam etmeyi biliyorum, Greg. Ahır çatısının onarımıyla ilgili bir şey. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Do you think he's in with a chance? No way. | Sence hatunla bir şansı var mı? İmkanı yok. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Why not? He's fit. L'd do him. Jody, he's my uncle. | Neden ki? Yakışıyor. Ben olsam onunla yapardım. Jody, o benim amcam. Neden ki? Ben olsam onunla yapardım. Jody, o benim amcam. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| She'd be mad not to have him. Bet he goes like a train. | Onunla olmaması için deli olmalı. Bahse girerim hayvan gibi sevişiyordur. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Let's go, my knickers are wet. | Gidelim, donum ıslandı. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| CASE Y: Wait, wait. | Bekle , bekle Bekle, bekle | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Nicholas, go. | Nicholas, git artık. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| 'Prolific author of intelligent crime novels.' | Entellektüel cinayet romanlarının üretken yazarı. Entelektüel cinayet romanlarının üretken yazarı. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Fucking D list. How could she do that after Ben? | Kodumun ikinci sınıf şöhreti. Ben'den sonra nasıl yapar bunu. Kodumun ikinci sınıf şöhreti. Ben'den sonra nasıI yapar bunu. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| He's not even a proper celeb. Maybe she's numbing the pain. | Bu herif şöhret bile sayılmaz. Belki kadın acısını hafifletmeye çalışıyordur. Bu herif şöhret bile sayıImaz. Belki kız acısını dindirmeye çalışıyordur. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Trying to tear love... | Aşkı kalbinden söküp atmaya.. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Oh, shut up, Case. She's just a slag. | Aah kapa çenini Case, kevaşenin teki işte. Aah kapa çeneni Case, kevaşenin teki işte. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| She went out and pulled a married man. | Gidip evli adamın biriyle oynaşıyor. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Like that bitch that went off with my dad. | Babamla oynaşan şu kalkak gibi. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| I know who I feel sorry for. | Asıl kimin için üzüldüğümü biliyorum. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Then there'II be the divorce and acrimony, | Sonra boşanma ve tatsızlık olacak. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| and Beth's world will fall apart. Yeah. | ve Beth'in dünyası başına yıkılacak. Evet. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| But maybe one day, she'II put the bitterness behind her, | Ama belki bir gün tüm üzüntüsünü ardında bırakacak, | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| and find a new love. | ve yeni bir aşk bulacak. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Don't be daft. She's old, you sop. | Aptallaşma be, kadın yaşlı seni dingil. Aptallaşma be, kadın yaşIı seni dingil. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| That's D list's car. | "İkinci Sınıf Şöhretin" arabası. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| This is where he hides his car when he goes to shag Plastic. | Plastik burunluyu düdüklemeye gittiğinde arabasını buraya saklıyor. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Yeah. Dirty git. Big old turd. | Evet, pis moruk Bunak bok herif. Evet, pis moruk Bunak bok herif. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| He's a rotten cheater. Like my dad. | Aşağılık bir hain. Tıpkı babam gibi. AşağıIık bir hain. Tıpkı babam gibi. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Come on, Case. Let's fuck him up. | Gel hadi Case, ağzına sıçalım şunun. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Shit salad. | Bok salatası ! Bok salatası! | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Oh, poor you. What a drag. | Oo zavallı şey. Ne can sıkıcı. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Yes, it's a frightful bore. | Evet kocaman bir baş belası. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| BETH: L'll hold off on the paella then. | İmam bayıldıyı fırına sonra atıyorum o zaman :) İmam bayıldıyı fırına sonra atıyorum o zaman | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| You're a marvel. See you soon. | Sen bir tanesin. Görüşürüz. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Did you...? | Şey yaptın mı... | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Beth, can I use the printer? | Beth, yazıcıyı kullanabilir miyim ? Beth, yazıcıyı kullanabilir miyim? | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Nicholas is stuck on the motorway with a flat tire, | Nicholas patlak bir tekerle yolda kalmış. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| but I couldn't hear traffic, just rooks. | Ama trafik sesi duyamadım, sadece kuş sesleri vardı. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Sorry, um, did you want me to read something? | Afedersin, şey, bir şey okumamı mı istiyordun? Affedersin, şey, bir şey okumamı mı istiyordun? | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| No. Can I use the printer? | Hayır,yazıcıyı kullanabilir miyim ? Hayır,yazıcıyı kullanabilir miyim? | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Nicholas, someone knows. | Nicholas, birileri biliyor. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Maybe we should... Who cares? | Belki biz... Kimin umrunda ? Belki biz... Kimin umurunda? | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Casey, pop them. Pop them. | Casey, fotoğraflarını çek fotoğraflarını çek ! Casey, fotoğraflarını çek fotoğraflarını çek! | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Fucking bingo. | Tam isabet anasını satim ! Tam isabet anasını satayım! | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Hello, Casey, how are you? Hello. | Selam Casey, N'aber ? Merhaba Selam Casey, nasılsın? Merhaba | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| All right. Waiting for the bus? | İdare eder. Otobüsü mü bekliyorsunuz ? İdare eder. Otobüsü mü bekliyorsunuz? | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Bus got scrapped. Oh, so it did. | Otobüs hurdaya döndü. Aa evet öyle oldu. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Well, hope it doesn't rain. | Umarım yağmur yağmaz. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Gutted for her. Me too. | Acıyorum ona. Ben de. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Fat arse though, hasn't she? | Götü biraz büyük ama sanki değil mi ? Götü biraz büyük ama sanki değil mi? | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Send her the photo, Case. I can't. | Fotoğrafı yolla ona Case, Yapamam. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Why not? What if it ruins her life? | Neden ? Ya hayatını alt üst ederse ? Neden? Ya hayatını alt üst ederse? | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| We gotta do something. Plastic's an idiot. | Bir şeyler yapmamız lazım. Plastik burun tam bir geri zekalı. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| She fucked it up with Ben. We fucked it up with Ben, Jode. | Ben ile işleri mahvetti. Ben ile işleri biz mahvettik Jode. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| It's like... | Şey... | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| We've gotta rescue her from D list. | Hatunu o ikinci sınıf şöhretten kurtarmalıyız. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Casey. What? | Casey. Ne? | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| She's back in touch with him. She's got an e mail from Ben. | Onunla tekrar konuşmaya başlamış. Ben'den bir e mail almış. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| 'Tamara, Fran's baby has come.' | " Tamara, Fran'in bebeği doğdu.." " Tamara, Fran'in bebeği doğdu.. " | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Case, he says it's a little brown girl with curly black hair. | Case, diyor ki küçük kahverengi kıvırcık siyah saçlı bir bebekmiş! Case, diyor ki küçük kahverengi kıvırcık siyah saçIı bir bebekmiş! | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Oh, cute. | Oo çok tatlı. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| 'I think we can safely say it's Steven Culley's, not mine. | " Sanırım artık benden değil, Steven Culley'den olduğunu söyleyebiliriz." Sanırım benden değil, Steven Culley'den olduğunu söyleyebiliriz. " | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Truth is, I feel free. | İşin aslı, gerçekten özgür hissediyorum. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Gig in Paris for a few days. | Bir kaç gün içinde Paris'te konser var. | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| If I bring him down, would you have Boss?' | Getirsem, köpeğim Boss'a bakabilir misin? | Tamara Drewe-2 | 2010 | |
| Yes. Yes, he's coming back. | Evet evet, geri geliyor ! Evet evet, geri geliyor! | Tamara Drewe-2 | 2010 |