Search
English Turkish Sentence Translations Page 158222
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| And tomorrow morning, after the FBI either lock you up or shoot you dead, | FBI seni yakaladıktan veya öldürdükten sonra, yarın sabah benim tıpkı diğer günler gibi... | Taken-6 | 2002 | |
| Get some water for Charlie, will you please, Cynthia? | Lütfen Charlie için de su getirir misin Cynthia? | Taken-6 | 2002 | |
| CYNTHIA: Yeah. | Evet. | Taken-6 | 2002 | |
| Is that okay? Yeah. | İyi mi? Evet. | Taken-6 | 2002 | |
| We got to get him out of here, Ray. | Onu buradan çıkarmalıyız Ray. | Taken-6 | 2002 | |
| Yeah? Let's just hope this lady coming up the stairs now | Öyle mi? İnşallah şu anda merdivenlerden çıkan kadın da sizinle aynı fikirdedir. | Taken-6 | 2002 | |
| I felt good about this guy as soon as I saw him. | Bu adamı ilk gördüğümde hakkında iyi şeyler düşünmüştüm. | Taken-6 | 2002 | |
| LISA: Me, too. | Ben de. Kimse burada Tanrı değildir. Hepimiz aynı gemideyiz. | Taken-6 | 2002 | |
| Answer it. | Bak şuna. | Taken-6 | 2002 | |
| Out of the way, Dr Penzler. Let me see her. | Çekilin önümden Dr. Penzler. Onu görmeme müsaade edin. | Taken-6 | 2002 | |
| Are you the one who asked for the FBI? | FBI'ı çağıran sen misin? Evet. | Taken-6 | 2002 | |
| I'm here. You can talk to me. | Buradayım. Benimle konuşabilirsin. Sana burada neler olduğunu anlattılar mı? | Taken-6 | 2002 | |
| Man in therapist's office holding ten hostages demands FBI agent. | Terapistin ofisinde silahlı bir adam on kişiyi rehin tutuyor. | Taken-6 | 2002 | |
| I asked for someone from the FBI extraterrestrial project. | FBI'ın uzaylı projesinden birilerinin gelmesini istemiştim. Uzaylıları bilen birisinin. | Taken-6 | 2002 | |
| You mean, like on X Files? | X Files'daki gibi mi? | Taken-6 | 2002 | |
| I'm the one you want. | O benim. | Taken-6 | 2002 | |
| RAY: Okay. | Tamam. | Taken-6 | 2002 | |
| Let me bring you up to speed on our situation here. | Sana durumu özetleyeyim. | Taken-6 | 2002 | |
| I shot him. | Onu vurdum. Eğer tıbbi yardım almazsa ölecek. Bu bir. | Taken-6 | 2002 | |
| After that, if I don't get what I ask for, | Sonra, eğer istediğim yapılmazsa, buradakilerin hayatının benim için hiç değeri yok anladın mı? | Taken-6 | 2002 | |
| That was the lady in the park, the one who tried to grab me. | Bu beni parkta yakalamaya çalışan kadın. Anladın mı? | Taken-6 | 2002 | |
| This is what I want you to do. I want you to go public. | Yapmanı istediğim şu: Halkın önüne çıkacaksın. | Taken-6 | 2002 | |
| Go public? | Halkın önüne mi? New York Times'ı, CNN'i ara. | Taken-6 | 2002 | |
| Tell 'em everything you know, tell 'em this is all real. | Bildiğin her şeyi anlat. Onlara bunun gerçek olduğunu söyle. | Taken-6 | 2002 | |
| You just signed our death warrant. | Ölüm fermanımızı imzaladın. Ben bunun olmasını istemedim. Seni dürüstlüğümle etkileyip, kardeşin hakkında bilgi koparacaktım. Ama böyle olmadı. | Taken-6 | 2002 | |
| You think she cares about killing 11 Shut up! | 11 kişinin ölmesi onun umurunda mı? Kapa çeneni! | Taken-6 | 2002 | |
| She's not gonna call CNN, Ray. She's gonna have us all killed. | CNN'i falan aramayacak Ray. Hepimizi öldürtecek. | Taken-6 | 2002 | |
| I can't tell you how many times I've wanted to make that call. | Kaç kez böyle bir şey yapmak istediğimi sana anlatamam. | Taken-6 | 2002 | |
| My people have a very old fashioned, Cold War slant on things. | Ama bizimkilerin kafası hala Soğuk Savaş dönemindeki gibi çalışıyor. | Taken-6 | 2002 | |
| It's not right...keeping something like this secret... | Eminim herkes benimle aynı fikirdedir. Böyle bir şeyi sır olarak saklamak doğru değil. | Taken-6 | 2002 | |
| This is news that belongs to the world. | Dünyanın bundan haberdar olmaya hakkı var. | Taken-6 | 2002 | |
| How do you know she's from the government, Ray? | Onun devlet görevlisi olduğunu ne biliyorsun Ray? Onlardan biri olmadığı ne malum? | Taken-6 | 2002 | |
| Why don't you let the little girl come with me? | Neden küçük kızı benimle göndermiyorsun? Bu tarz bir iyi niyet sana çok yardımcı olur. | Taken-6 | 2002 | |
| Give me the girl, and I promise, I'll do everything I can for you. | Kızı bana ver. Söz veriyorum senin için elimden geleni yapacağım. | Taken-6 | 2002 | |
| WILSON: Look at the eyes, Ray. | Gözlerine bak Ray. Gördün mü? Onlar uzaylı gözleri. | Taken-6 | 2002 | |
| RAY: Wilson, shut up. | Wilson kapa çeneni. Kızı bana ver. Şu an güçsüz. Alabilirsiniz onu. | Taken-6 | 2002 | |
| Let Allie go, Ray. She doesn't have to get hurt. | Allie'yi bırak Ray. Onun zarar görmesine gerek yok. | Taken-6 | 2002 | |
| Allie, stand up. | Allie ayağa kalk. | Taken-6 | 2002 | |
| You've got something I want, now I've got something you want. | Sende benim istediğim bir şey var. Şimdi ben de senin istediğin bir şeye sahibim. | Taken-6 | 2002 | |
| MAN: Here comes your dad. | İşte baban geldi. | Taken-6 | 2002 | |
| He's gonna kill the girl unless we call CNN and tell the world we're not alone. | CNN'e çıkıp, evrende yalnız olmadığımızı açıklamazsak kızı öldürecek. | Taken-6 | 2002 | |
| You two were going to pick her up. This was supposed to be easy. | Siz kızı alacaktınız, bunun basitçe hallolması gerekiyordu. | Taken-6 | 2002 | |
| It got a little complicated. I'm handling it. | Biraz karıştı ama hallediyorum. Nasıl? | Taken-6 | 2002 | |
| I say what I have to, promise him anything he wants. | Kızın zarar görmemesi için mecburen ona yardımcı olacağımı söyledim. | Taken-6 | 2002 | |
| No one's going to get killed here today. | Bugün burada kimse ölmeyecek. | Taken-6 | 2002 | |
| You got a nice move to the post. | Kalede çok iyiydin. Dün o çocuk seni geçebileceğini sandı. Ama sen oradaydın. | Taken-6 | 2002 | |
| What I do is I fool myself. | Yaptığım şey kendimi kandırmak. | Taken-6 | 2002 | |
| I make myself believe I'm really going to cover. | Kendimi, onu gerçekten durduracağıma inandırıyorum. Ben inanınca o da inanıyor. | Taken-6 | 2002 | |
| How do you get yourself over to the post? | Nasıl kaleci oldun? Bilmiyorum. | Taken-6 | 2002 | |
| I'm afraid if I ever stop to think about it, | Eğer bu şekilde düşünmezsem işe yaramayacağından korkuyorum. | Taken-6 | 2002 | |
| Do you know why you're here? | Neden burada olduğunu biliyor musun? Bunlar neden oluyor biliyor musun? | Taken-6 | 2002 | |
| I'm not sure yet, but I think we're gonna find out soon. | Henüz emin değilim. Ama sanırım yakında öğreneceğiz. | Taken-6 | 2002 | |
| This is the year for the "big ideas," right? | Bu büyük fikirlerin yılı değil mi? | Taken-6 | 2002 | |
| I may pass out here. No, you won't. | Her an bayılabilirim. Bayılmayacaksın. | Taken-6 | 2002 | |
| Do you know CPR? Uh, n no. | İlk yardımdan anlar mısın? Hayır. | Taken-6 | 2002 | |
| You're gonna need to take my right arm and put it across my chest. | Sağ kolumu alıp göğsümün üzerine koyman lazım. | Taken-6 | 2002 | |
| Okay. Make sure I don't roll over. | Tamam. Baygınken dönmememi sağla. | Taken-6 | 2002 | |
| Then what do I do? | Sonra ne yapacağım? | Taken-6 | 2002 | |
| You're gonna have to give me mouth to mouth. | Suni teneffüs yapman lazım. | Taken-6 | 2002 | |
| I'm sorry I said those things about the way you live. | Hayatın hakkında o sözleri söylediğim için üzgünüm. Korkmuştum. | Taken-6 | 2002 | |
| It's like Allie said people get mean when they get scared. | Allie'nin dediği gibi insanlar korktuğu zaman kırıcı olurlar. | Taken-6 | 2002 | |
| She's a wonderful girl, Lisa. You did great. | O harika bir çocuk Lisa. Çok iyi yetiştirmişsin. | Taken-6 | 2002 | |
| You want CNN here so badly, why don't you call 'em yourself? | CNN'i bu kadar çok istiyorsan neden kendin aramıyorsun? | Taken-6 | 2002 | |
| Because they'd just think he was crazy, | Çünkü deli olduğunu düşünürler, oysa onun amacı insanları deli olmadığına inandırmak. | Taken-6 | 2002 | |
| The media'll be here in 15 minutes. | Medya 15 dakika sonra burada olacak. | Taken-6 | 2002 | |
| We're almost home, fruit loops. | Eve gitmenize az kaldı kaçıklar. | Taken-6 | 2002 | |
| Who took that shot? | Kim ateş etti? | Taken-6 | 2002 | |
| What the hell do you think you're doing?! | Ne yaptığınızı sanıyorsun? Böyle bir şey denerseniz neler olacağını bilmiyor musun? | Taken-6 | 2002 | |
| It was a miscommunication. I'm sorry. It won't happen again. | Bir yanlış anlaşılma oldu. Özür dilerim, tekrar olmayacak. | Taken-6 | 2002 | |
| You're damn right it won't! | Kesinlikle haklısın, olmayacak! Eğer böyle bir şey tekerrür ederse... | Taken-6 | 2002 | |
| ...the little girl is coming out of the window with a bullet in her head. | Küçük kız dışarı kafasında bir kurşunla çıkar. | Taken-6 | 2002 | |
| Oh, what the hell, Ray? Leave the little girl alone. | Aman be Ray. Küçük kızı rahat bırak. | Taken-6 | 2002 | |
| You stay right there. | Orada kal. | Taken-6 | 2002 | |
| You sad little man. | Seni zavallı küçük adam. Kim olduğunu sanıyorsun? Tanrı' mı? Mary Crawford'un proje hakında önemli yeni bilgileri olduğunu söyle. | Taken-6 | 2002 | |
| He's not God, Dorothy. | O Tanrı değil Dorothy. O zavallı bir insan müsveddesi. İnancı olmayan bir adam. | Taken-6 | 2002 | |
| Faith? | İnanç mı? | Taken-6 | 2002 | |
| You're gonna talk to me about faith? | Bana inançtan mı bahsedeceksin? | Taken-6 | 2002 | |
| God comes down and, pluck, there goes your son, no more Luke. | Tanrı uzanır ve oğlunu alır. Bam. Luke yok artık. Bay bay...Neden Dale neden? | Taken-6 | 2002 | |
| Because He's up in His Heaven and all's right with the world? | O Cennette otururken, dünyada her şey yolunda olduğu için mi? | Taken-6 | 2002 | |
| Or because we live in a stinking sewer where nothing makes one bit of sense? | Yoksa bizim yaşadığımız bu kokuşmuş lağımda hiçbir şeyin anlamı olmadığı için mi? | Taken-6 | 2002 | |
| RAY: But you have faith. | Ama senin inancın var. | Taken-6 | 2002 | |
| Your son dies for no reason, but you have faith. | Oğlun sebepsiz yere ölüyor ama sen inanıyorsun. | Taken-6 | 2002 | |
| You get taken and tortured, but you have faith. | Seni alıp işkence ediyorlar ama sen inanıyorsun. | Taken-6 | 2002 | |
| If I didn't, then I wouldn't have any reason to go on living. | Eğer inanmasam, yaşamak için bir sebebim olmazdı. | Taken-6 | 2002 | |
| Then you crawl away and you die, because this right here | O zaman sürünerek geberebilirsin, çünkü ileriki hayatın şu andakinden daha mantıklı olmayacak. | Taken-6 | 2002 | |
| What are you doing? | Ne yapıyorsun? Sana kimsenin ölmesini istemediğimi söylemiştim. | Taken-6 | 2002 | |
| What am I doing? I'm trying to keep the little girl alive. | Ne mi yapıyorum? Küçük kızın sağ kalmasını sağlamaya çalışıyorum. | Taken-6 | 2002 | |
| I put a man up there, I told him if he had a clean shot, he should take it. | Oraya bir adam koydum ve eğer iyi bir açı yakalarsa ateş etmesini söyledim. | Taken-6 | 2002 | |
| And he missed, and we'll be lucky to get her out alive. | Ve ıskaladı. Şimdi kızı oradan sağ çıkarabilirsek şanslıyız demektir. | Taken-6 | 2002 | |
| Pull everybody back. | Herkesi geri çek. Sonra ne yapalım? Ne öneriyorsun? | Taken-6 | 2002 | |
| We should call CNN for him? | Onun için CNN'i çağırmalı mıyız? | Taken-6 | 2002 | |
| This little girl is everything. She's what it's all about. | Küçük kız bizim her şeyimiz. Çok önemli. Bütün bunlar onun için. Onu kaybetmeyi göze alamayız. | Taken-6 | 2002 | |
| Yes. Ray. | Evet. Ray. Pencerede olan için çok üzgünüm. | Taken-6 | 2002 | |
| There are some people out here | Burada çok fazla sayıda "Cehennem Silahı" izlemiş adam var. | Taken-6 | 2002 | |
| Look up at the window. | Pencereye bak. | Taken-6 | 2002 | |
| You get me what I want. Do it now. | İstediğim şeyi yapın. Hemen. | Taken-6 | 2002 | |
| RAY: Go sit down with your mum and dad. | Git annenle babanın yanına otur. | Taken-6 | 2002 | |
| You don't have to be scared, Mum. | Korkmana gerek yok anne. Her şey yoluna girecek. | Taken-6 | 2002 | |
| A lot of things are going to happen because of this. | Bu yüzden çok şey olacak. Hepsi bu. Ama yoluna girecek. | Taken-6 | 2002 | |
| You better hope you're right, | İnşallah haklısındır, yoksa büyükbabanın tarafından gelen hokus pokus için dua etmeye başla. | Taken-6 | 2002 |