Search
English Turkish Sentence Translations Page 158184
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Do you mind keeping out of this please?! | Karışma lütfen! | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| I don't want to discuss it unless we're alone. | Yalnız olana kadar bunu konuşmak istemiyorum. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| Well, I want to discuss it now! | Ben şu anda konuşmak istiyorum! | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| Alright, you don't want to discuss it alone... | Tamam, yalnız konuşmak istiyorsun demek ki... | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| O.k. I'm going to the next room and if you want to talk about it | Tamam. Yan odaya geçiyorum ve bunu şu anda Tamam. Yan odaya geçiyorum ve bunu şu anda... | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| right now! | konuşmak istiyorum! ...konuşmak istiyorum! | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| I can't come in alone I'm chained. | Yalnız gelemem. Zincirliyim. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| We can't be alone unless we go some place | Alet edevatı olan bir yer bulana kadar Alet edevatı olan bir yer bulana kadar... | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| where they have tools or something. These guys are with me for good now. | yalnız olamam. Yoksa bu adamlar sonsuza kadar benimle kalır. ...yalnız olamam. Yoksa bu adamlar sonsuza kadar benimle kalır. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| How do you think I feel? | Ben ne hissediyorum sence? | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| I'm a young woman sleeping alone here every night. | Genç bir kadınım ve her gece burada yalnız uyuyorum. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| Don't you think that mean something to me? | Sence bu benim için önemli birşey değil mi? Sence bu benim için önemli bir şey değil mi? | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| How do you think I feel? | Ne hissediyorum sanıyorsun? | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| I look back to the days when you were in the Philharmonic. | Filarmonide olduğun günlere dönüp bakıyorum da... Filarmoni'de olduğun günlere dönüp bakıyorum da... | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| I was never in the Philharmonic. | Hiç filarmonide olmadım. Hiç Filarmoni'de olmadım. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| You used to lie in bed... Shut up! | Yatakta da yalan söylerdin... Kapayın çenenizi! | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| You used to make love to me... you used to recite poetry and... | Benimle sevişirdin... Bana şiirler okurdun ve... | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| Poetry? And play with that doll you got me... | Şiir mi? Ve bana aldığın bebekle oynardın... Şiir mi? Ve bana aldığın bebekle oynardın... | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| Darling look... you guys look away for a minute... | Hayatım bak... Siz biraz döner misiniz... | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| Sweet heart, don't you know, no matter what happens | Tatlım, bilmiyor musun, ne olursa olsun, Tatlım, bilmiyor musun, ne olursa olsun... | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| you're going to mean the same to me. | benim için hep aynı olacaksın. ...benim için hep aynı olacaksın. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| You... would you stop giggling? | Sen.. Kikirdemeyi kesin! Sen... kikirdemeyi kesin! | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| You'd always mean the sun and the earth and the moon to me. | Benim için hep, güneş, yeryüzü ve ay olacaksın. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| Oh Christ! | Aman Tanrım! | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| With Louise's help, the chains are removed from Virgil's ankle. | Louise'in yardımıyla, Virgil'in bileklerinden zincirler çıkartılır. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| Once more the family takes flight. | Bir defa daha aile uçuşa geçer. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| Feeling guilty about their son's education, Louise tries tutoring him. | Oğullarının eğitiminde suçluluk duyduklarından, Louise ona ders vermeye başlar. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| He's been very depressed. | Çok canı sıkkın görünüyordu. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| I think... I think if he'd been a successful criminal | Sanıım başarılı bir suçlu olabilseydi Sanırım başarılı bir suçlu olabilseydi... | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| he would of felt better. | daha iyi hissedecekti. ...daha iyi hissedecekti. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| You know he never made the "Ten Most Wanted" list. | Hiçbir zaman "En Çok Aranan 10" listesinde olmadı. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| It's very unfair voting. It's who you know. | Hiç adil olmayan bir oylama. Hep bildik kişiler. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| Virgil Starkwell embarks on a series of crimes | Virgil Starkwell bir dizi suç işler Virgil Starkwell bir dizi suç işler... | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| that make him a wanted desperado. | Ve bu onu aranan bir haydut yapar. ...ve bu onu aranan bir haydut yapar. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| Here he attempts to rob the vault of a bank. | Burada bir bankanın kasasını soymaya çalışırken görülüyor. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| But, finds a family of gypsies are living there. | Ama orada yaşayan çingene bir aileyle karşılaşır. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| By the end of six months the FBI regard Virgil as a menace. | Altıncı ayın sonunda FBI onu bir tehdit olarak görmeye başlar. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| Although he doesn't make the "Ten Most Wanted" list, | "En Çok Aranan 10" listesine giremese de, "En Çok Aranan 10" listesine giremese de... | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| he does win "gangster of the year" award | "Yılın Haydutu" ödülünü alır. ..."Yılın Haydudu" ödülünü alır. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| and is asked to speak at many luncheons and universities. | Ve birçok davet ve Üniversitelerde konuşma teklifleri alır. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| While the end of the story, We spoke to Mr. Daniel Miller | Hikayenin sonuna yaklaşırken, Bay Daniel Miller ile görüştük. Hikâyenin sonuna yaklaşırken, Bay Daniel Miller ile görüştük. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| an FBI agent and the author of the book "Mother was a Red". | Kendisi bir FBI ajanı ve "Annesi Bir Koministti" kitabının yazarı. Kendisi bir FBI ajanı ve "Annesi Bir Komünistti" kitabının yazarı. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| The FBI actually wanted Virgil very badly. | FBI aslında Virgil'i fena halde yakalamak istiyordu FBI aslında Virgil'i fena hâlde yakalamak istiyordu | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| Mr. Hoover was quite upset by Mr. Starkwell and his activities. | Bay Hoover , bay Starkwell'e ve yaptıklarına çok üzülüyordu. Bay Hoover, Bay Starkwell'e ve yaptıklarına çok üzülüyordu. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| In fact, he confided to me on several occasions... uh... | Aslında, birçok fırsatta bana içini dökmüştü... şey... | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| I can remember one very well. | Bir tanesini çok iyi hatırlıyorum. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| After a bowling match, on a Thursday night, | Bir bowling maçından sonra, bir Perşembe akşamı, Bir bowling maçından sonra, bir perşembe akşamı... | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| he said he couldn't sleep nights and was smoking a little too much. | geceleri uyuyamadığını ve biraz fazla sigara içtiğini söyledi. ...geceleri uyuyamadığını ve biraz fazla sigara içtiğini söyledi. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| And um, he thought that this, uh... this criminal as he put it, | Ve, içeri tıktığı suçlular, Ve, içeri tıktığı suçlular... | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| might very well be part of a subversive plot. | yıpratıcı hikayelerin kahramanları olabilirler dedi. ...yıpratıcı hikâyelerin kahramanları olabilirler dedi. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| Obviously, uh, an atheist and uh, a pinto, | Belli ki, ee, bir ateist, ve ee bir benekli at Belli ki,...bir ateist, ve...bir benekli at... | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| and a time general to disturb our society. | Ve bir emekli general toplumumuzu rahatsız eden şeyler olabilir. ...ve bir emekli general toplumumuzu rahatsız eden şeyler olabilir. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| We finally traced him to a cheap neighborhood down | En sonunda biz de onu New York'un aşağı doğu kesminde En sonunda biz de onu New York'un aşağı doğu kesiminde... | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| Where he was living at the time at a sleazy run down tenement house. | O zaman yaşasığı yer pespaye, köhne, harap bir evdi. O zaman yaşadığı yer pespaye, köhne, harap bir evdi. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| Virg, I remember him. I used to live with him a matter of fact, | Virg, hatırlıyorum onu. Aslında onunla aynı kiralık Virg, hatırlıyorum onu. Aslında onunla aynı kiralık... | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| in the same rooming house that is. | odalarda oturuyorduk. ...odalarda oturuyorduk. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| One day he told me he was a gynecologist. | Birgin kendinin bir jinekolog olduğunu söylemişti. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| He couldn't speak no foreign languages... who is he kidding? | Hiçbir yabancı dil konuşamıyordu. Kimi kandırıyor? | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| I thought I saw his picture on the post office. | Onun resmini postanede gördüm sanırım. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| I don't remember if it was on a wall or on a stamp. | Duvarda mıydı pulda mıydı hatırlamıyorum. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| Do you remember Virgil? Oh, yeah. | Virgil'i hatırlıyor musunuz? Evet. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| What was he like? | Nasıl biri? | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| Well, now I think he's brilliant. I mean absolutely brilliant. | Bence harika biri. Yani kesinlikle harika. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| When I just found out that he was a criminal, | Bir suçlu olduğunu farkettiğimde, Bir suçlu olduğunu fark ettiğimde... | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| I just couldn't believe it... I just thought I was gonna die. | inanamadım... Öleceğim sandım. ...inanamadım, öleceğim sandım. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| Because he's a he just did the best cover up job | Yani hayatımda hiç görmediğim Yani hayatımda hiç görmediğim... | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| I have ever seen in my life. | en gizli işi yapıyordu. ...en gizli işi yapıyordu. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| I mean unbelievable acting job. I actually believed he was an idiot. | Yani en inanılmaz oyunculuk işleri. Aslında onu bir gerizekalı sanıyordum. Yani en inanılmaz oyunculuk işleri. Aslında onu bir gerizekâlı sanıyordum. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| I mean I really believed... and I wasn't the only one... like | Yani gerçekten öyle.... Ve Yalnız da değildim... Herkes Yani gerçekten öyle.... ve yalnız da değildim...herkes... | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| everybody thought so... everyone just thought he was a shemeal | Öyle düşünüyordu... Herkes onun tam bir beceriksiz olduğunu ...öyle düşünüyordu... herkes onun tam bir beceriksiz olduğunu... | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| and it turns out that he's a criminal. | Ve sonunda da bir suçlu olduğunu düşünüyordu. ...ve sonunda da bir suçlu olduğunu düşünüyordu. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| Just to think that... that idiot was a criminal I just can't believe it. | Bence o gerizekalı bir suçlu. Buna inanamıyorum. Bence o gerizekâlı bir suçlu. Buna inanamıyorum. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| I mean you never met anyone like this ...you'd never meet such a nothing. | Yani asla böyle birine rastlayamazsınız Böyle bir hiçle karşılaşamazsınız. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| I can't believe it, there was a mind working in there. | İnanamıyorum, orada işleyen bir zihin var. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| That could rob banks. It's phenomenal. | Bu banka soyabiliyor. Bu olağanüstü. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| You know, once... once I said to him what do you do | Bir keresinde... Ona ne iş yaparsın diye sordum. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| he said, uh, I rob banks. | Banka soyarım dedi. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| Go no, right! | Çaktınız mı numarayı? | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| But we finally caught up to him. | Ama sonunda onu yakaladık. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| Oh I think it was April 11 when we finally captured Virgil. | Sanırım sonunda Virgil'i yakaladığımız gün 11 Nisandı, Sanırım sonunda Virgil'i yakaladığımız gün 11 Nisandı... | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| It sorta was a very odd circumstances, uh, an amateur photography | Çok uygun br ortamdı, bir amatör fotoğrafçı ...çok uygun bir ortamdı, bir amatör fotoğrafçı... | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| happened to be there at the time. | tam zamanında oradaydı. ...tam zamanında oradaydı. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| And, um, took the only known films of his capture. | Ve bilinen tek görüntüsünü çekmişti. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| You see, as a matter of fact, I just brought my pants | Aslında, pantolonumu temizlikçiye getirmiştim Aslında, pantolonumu temizlikçiye getirmiştim... | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| into the cleaners and I was sorta angry with him. | ve ona sinirlenmiştim. ...ve ona sinirlenmiştim. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| Because last time I brought 'em in I asked him to sew a button | Çünkü son götürdüğümde ona bir düğme dikmesini istemiştim. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| on it and they hadn't. | Ama dikmediler. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| Could you get to the point? | Konuya gelir misiniz? | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| Oh yes, well... I'll tell you exactly what happened this morning, | O Evet, şey... O sabah tam olarak ne olduğunu anlatacağım size, Evet, şey... o sabah tam olarak ne olduğunu anlatacağım size... | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| uh, with me... and about the camera. | Bana ne olduğunu... şey... kameramla ne olduğunu. ...bana ne olduğunu... şey... kameramla ne olduğunu. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| Well, back to this thing with which I became known, | Tanınmama sebep olan şu olaya dönersek, Tanınmama sebep olan şu olaya dönersek... | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| mainly because of what had happened and I happened to have the camera. | Aslında olanlardan dolayı ünlüyüm ve elimde de o an kamera vardı. ...aslında olanlardan dolayı ünlüyüm ve elimde de o an kamera vardı. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| I was having breakfast in the morning. I think it was two fried eggs, a toas | Sabah kahvaltı yapıyordum. Sanırım iki sahanda yumurta ve bir tost Sabah kahvaltı yapıyordum. Sanırım iki sahanda yumurta ve bir tost. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| I don't know if it was orange juice or grape fruit... | Portakal suyu muydu, greyfurt muydu bilmiyorum... | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| but I remember I had a juice... I don't remember what it was. | Ama meyve suyu olduğunu hatırlıyorum... Ne olduğunu hatırlayamadım. ...ama meyve suyu olduğunu hatırlıyorum. Ne olduğunu hatırlayamadım. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| But at that time... | Ama tam o an... | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| it was orange juice... that's right! Can you get to the point! | Portakal suyuydu. Tamam! Konuya gelir misiniz? | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| In fact, I got 'em right here. I'd like to show them to you. | Aslında tam burada Size göstermek isterim. Aslında tam burada, size göstermek isterim. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| The very last films of Virgil Starkwell being captured by the FBI. | Virgil Starkwell'in FBI'ca yakalanmadan hemen önceki son görüntüleri. Virgil Starkwell'in FBI tarafından yakalanmadan hemen önceki son görüntüleri. | Take the Money and Run-1 | 1969 | |
| Now get your hands up, it's a stickup! | Eller yukarı, bu bir soygundur! | Take the Money and Run-1 | 1969 |