Search
English Turkish Sentence Translations Page 158167
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Just write the check, babe, okay? | Çek yaz, hayatım. Tamam. Görüşürüz. Çek yazarsın bebeğim, olmaz mı? Olur. Güle güle. Çek yazarsın bebeğim, olmaz mı? Olur. Güle güle. Çek yaz, hayatım. Tamam. Görüşürüz. Çek yaz, hayatım. Tamam. Görüşürüz. Çek yaz, hayatım. Tamam. Görüşürüz. Çek yazarsın bebeğim, olmaz mı? Olur. Güle güle. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| No more food. | Daha fazla verme. Daha yemek verme. Daha yemek verme. Daha fazla verme. Daha fazla verme. Daha fazla verme. Daha yemek verme. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| You, eat. | Sen ye. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| CURTIS: Yeah, let's keep going with that bit. | Böyle devam edelim. Evet, bu uçla devam edelim. Evet, bu uçla devam edelim. Böyle devam edelim. Böyle devam edelim. Böyle devam edelim. Evet, bu uçla devam edelim. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| It'll go another 10 feet. | 3 metre daha gider. 3 metre daha gider bu uç. 3 metre daha gider bu uç. 3 metre daha gider. 3 metre daha gider. 3 metre daha gider. 3 metre daha gider bu uç. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| We won't get the gravel pack down today. | Çakılı bugün boşaltamayız. Bugün çakıl taşlarını istifleyemeyiz. Bugün çakıl taşlarını istifleyemeyiz. Çakılı bugün boşaltamayız. Çakılı bugün boşaltamayız. Çakılı bugün boşaltamayız. Bugün çakıl taşlarını istifleyemeyiz. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| Why not? | Neden? Neden olmasın? Neden olmasın? Neden? Neden? Neden? Neden olmasın? | Take Shelter-1 | 2011 | |
| Clouds. | Bulutlara bak. Bulutlara baksana. Bulutlara baksana. Bulutlara bak. Bulutlara bak. Bulutlara bak. Bulutlara baksana. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| We're gonna have to call it. | Paydos etmemiz lazım. Bunu bildirmek zorundayız. Bunu bildirmek zorundayız. Paydos etmemiz lazım. Paydos yapmalıyız. Paydos yapmalıyız. Bunu bildirmek zorundayız. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| Happy hour starts at 5:00, Dewart. | İndirimli içki servisi 5'te başlıyor Dewart. Parti saat 5'te başlayacak Dewart. Parti saat 5'te başlayacak Dewart. İndirimli içki servisi 5'te başlıyor Dewart. İndirimli içki servisi 5'te başlıyor Dewart. İndirimli içki servisi 5'te başlıyor Dewart. Parti saat 5'te başlayacak Dewart. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| Not if it's raining. | Yağmur yağarsa durum değişir. Yağmur yağmazsa tabii. Yağmur yağmazsa tabii. Yağmur yağarsa durum değişir. Yağmur yağarsa durum değişir. Yağmur yağarsa durum değişir. Eğer yağmur yağmazsa. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| Ready? Oh, yeah. | Hazır mısın? Evet. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| And, oh, my God, it was like I was being in a museum | Kendimi bir müzede gibi hissettim. Aman Tanrı'm, sanki maymunların erkeğe dönüşme aşamasını... Aman Tanrı'm, sanki maymunların erkeğe dönüşme aşamasını... Kendimi bir müzede gibi hissettim. Kendimi bir müzede gibi hissettim. Kendimi bir müzede gibi hissettim. Aman Tanrı'm, sanki maymunların erkeğe dönüşme aşamasını... | Take Shelter-1 | 2011 | |
| and I saw the progress from apes to men. (BABY CRYING) | Maymundan insana geçiş aşamalarını izliyordum resmen. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| (LAUGHS) | Gördüm. Geleceği gördüm. İzledim. Geleceği izledim. İzledim. Geleceği izledim. Gördüm. Geleceği gördüm. Gördüm. Geleceği gördüm. Gördüm. Geleceği gördüm. İzledim. Geleceği izledim. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| Dewart, that was him, | Dewart da 20 sene sonra aynen o hâle gelecek. Dewart'ı izledim, 20 sene sonraki halini. Dewart'ı izledim, 20 sene sonraki halini. Dewart da 20 sene sonra aynen o hâle gelecek. Dewart da 20 sene sonra aynen o hâle gelecek. Dewart da 20 sene sonra aynen o hâle gelecek. Dewart'ı izledim, 20 sene sonraki halini. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| Let me tell you, you laugh. | Gülüyorsun ama... Sen gül, ben söyleyeyim de. Sen gül, ben söyleyeyim de. Gülüyorsun ama... Gülüyorsun ama... Gülüyorsun ama... Sen gül, ben söyleyeyim de. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| You laugh. But this little one in your arms | Gülüyorsun ama kucağındaki o bebek de aynı onlar gibi barlarda sürünecek. Gül sen. Ama o kollarına tuttuğun ufaklık, onlar gibi bar müdavimi olacak. Gül sen. Ama o kollarına tuttuğun ufaklık, onlar gibi bar müdavimi olacak. Gülüyorsun ama kucağındaki o bebek de aynı onlar gibi barlarda sürünecek. Gülüyorsun ama kucağındaki o bebek de aynı onlar gibi barlarda sürünecek. Gülüyorsun ama kucağındaki o bebek de aynı onlar gibi barlarda sürünecek. Gül sen. Ama o kollarına tuttuğun ufaklık, onlar gibi bar müdavimi olacak. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| Yep. | Aynı onlar gibi. Hayır. Evet. Hayır. Evet. Hayır. Aynı onlar gibi. Hayır. Aynı onlar gibi. Hayır. Aynı onlar gibi. Hayır. Evet. Hayır. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| Don't listen to her. | Onu dinleme. Ona kulak asma sen. Ona kulak asma sen. Onu dinleme. Onu dinleme. Onu dinleme. Ona kulak asma sen. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| Hannah! What? | Hannah! Ne oldu? | Take Shelter-1 | 2011 | |
| You guys okay? KID: Yeah. | İyi misiniz çocuklar? Evet. Çocuklar iyi misiniz? Evet. Çocuklar iyi misiniz? Evet. İyi misiniz çocuklar? Evet. İyi misiniz çocuklar? Evet. İyi misiniz çocuklar? Evet. Çocuklar iyi misiniz? Evet. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| No. Don't touch. | Hayır. Ona dokunma. Hayır, dokunma. Hayır, dokunma. Hayır. Ona dokunma. Hayır. Ona dokunma. Hayır. Ona dokunma. Hayır, dokunma. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| You understand? | Anladın mı? Anlıyor musun? Anlıyor musun? Anladın mı? Anladın mı? Anladın mı? Anlıyor musun? | Take Shelter-1 | 2011 | |
| Okay. Come here. | Tamam. Gel bakayım buraya. Tamam. Gel buraya. Tamam. Gel buraya. Tamam. Gel bakayım buraya. Tamam. Gel bakayım buraya. Tamam. Gel bakayım buraya. Tamam. Gel buraya. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| Go play... | Git oyna hadi. Git oyun oyna. Git oyun oyna. Git oyna hadi. Git oyna hadi. Git oyna hadi. Git oyun oyna. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| Hey, DJ. Bring the girls inside. | DJ, kızları içeri götür. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| What? | Ne oldu? Ne? Ne? Ne oldu? Ne oldu? Ne oldu? Ne? | Take Shelter-1 | 2011 | |
| It's not my fault. I told you. | Benim hatam değil, söylemiştim. Tamam. Benim hatam değil. Sana söylemiştim. Evet, haklısın. Benim hatam değil. Sana söylemiştim. Evet, haklısın. Benim hatam değil, söylemiştim. Tamam. Benim hatam değil, söylemiştim. Tamam. Benim hatam değil, söylemiştim. Tamam. Benim hatam değil. Sana söylemiştim. Evet, haklısın. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| All right, I'm calling it. | Peki, paydos. Kapa makineyi. Pekâlâ aramayı yapıyorum. Makineyi kapat. Pekâlâ aramayı yapıyorum. Makineyi kapat. Peki, paydos. Kapa makineyi. Peki, paydos. Kapa makineyi. Peki, paydos. Kapa makineyi. Pekâlâ aramayı yapıyorum. Makineyi kapat. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| Bye, guys. Thank you for coming. | Görüşürüz çocuklar. Lions Kulübü yemeği için arayacağım seni. Güle güle çocuklar. Ayağınıza sağlık. Aslanlar Kulübündeki yemek için ararım. Güle güle çocuklar. Ayağınıza sağlık. Aslanlar Kulübündeki yemek için ararım. Görüşürüz çocuklar. Lions Kulübü yemeği için arayacağım seni. Görüşürüz çocuklar. Lions Kulübü yemeği için arayacağım seni. Görüşürüz çocuklar. Lions Kulübü yemeği için arayacağım seni. Güle güle çocuklar. Ayağınıza sağlık. "Lions Club"deki akşam yemeği için ararım. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| Okay. Love you. Bye, Sam. | Tamamdır. Hoşça kal Sam. Tamamdır. Seni seviyorum. Görüşürüz Sam. Görüşürüz Hannah! Tamamdır. Seni seviyorum. Görüşürüz Sam. Görüşürüz Hannah! Tamamdır. Hoşça kal Sam. Tamamdır. Hoşça kal Sam. Tamamdır. Hoşça kal Sam. Tamamdır. Seni seviyorum. Görüşürüz Sam. Görüşürüz Hannah! | Take Shelter-1 | 2011 | |
| Bye, Cam! | Görüşürüz Hannah! | Take Shelter-1 | 2011 | |
| Can you sign | Dediğimi yazabilir misin? Şunu yazabilir misin... Şunu yazabilir misin... Dediğimi yazabilir misin? Dediğimi yazabilir misin? Dediğimi yazabilir misin? Şunu yazabilir misin... | Take Shelter-1 | 2011 | |
| S T O R M? | F I R T I N A? F I R T I N A? F I R T I N A? F I R T I N A? F I R T I N A? F I R T I N A? F I R T I N A? | Take Shelter-1 | 2011 | |
| Storm. | Fırtına. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| I gotta get home. (OPENS CAN) | Eve gitmem lazım. Eve gitmeliyim. Eve gitmeliyim. Eve gitmem lazım. Eve gitmem lazım. Eve gitmem lazım. Eve gitmeliyim. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| Nat and me been looking into a threesome. | Nat'le ben üçlü yapmak istiyoruz. Nat ve ben üçlü yapmak için bir arayış içerisindeyiz. Nat ve ben üçlü yapmak için bir arayış içerisindeyiz. Nat'le ben üçlü yapmak istiyoruz. Nat'le ben üçlü yapmak istiyoruz. Nat'le ben üçlü yapmak istiyoruz. Nat ve ben üçlü yapmak için bir arayış içerisindeyiz. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| We've been chatting with this girl online from Canton. | Canton'dan bir kızla internette yazışıyoruz. Canton'dan bir kız ile internetten sohbet ettik. Canton'dan bir kız ile internetten sohbet ettik. Canton'dan bir kızla internette yazışıyoruz. Canton'dan bir kızla internette yazışıyoruz. Canton'dan bir kızla internette yazışıyoruz. Canton'dan bir kız ile internetten sohbet ettik. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| Yeah. Big old girl. | İri ve olgun bir kız. Evet. Dolgun ve olgun bir hatun. Evet. Dolgun ve olgun bir hatun. İri ve olgun bir kız. İri ve olgun bir kız. İri ve olgun bir kız. Evet. Büyük, olgun bir hatun. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| What's big? | İri derken? Dolgundan kastın nedir? Dolgundan kastın nedir? İri derken? İri derken? İri derken? Büyükten kastın nedir? | Take Shelter-1 | 2011 | |
| She's about 250, 275. (CURTIS LAUGHING) | 120 kilo falan. 110 120 kilo falan işte. 110 120 kilo falan işte. 120 kilo falan. 120 kilo falan. 120 kilo falan. 110 120 kilo falan işte. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| She can't be no taller than five foot. | Boyu en fazla 150 cm'dir. Boyu da 1,5 metreden fazla değildir. Boyu da 1,5 metreden fazla değildir. Boyu en fazla 150 cm'dir. Boyu en fazla 150 cm'dir. Boyu en fazla 150 cm'dir. Boyu da 1,5 metreden fazla değildir. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| Oh, shit, man. | Yok, yok. Salla, adamım. Salla, adamım. Yok, yok. Yok, yok. Yok, yok. Salla, adamım. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| I don't see me and Sam getting into something like that. | Sam'le öyle bir şey yapabileceğimizi hayal bile edemiyorum. Sam ile benim öyle bir şey yapabileceğimizi hayal edemiyorum. Sam ile benim öyle bir şey yapabileceğimizi hayal edemiyorum. Sam'le öyle bir şey yapabileceğimizi hayal bile edemiyorum. Sam'le öyle bir şey yapabileceğimizi hayal bile edemiyorum. Sam'le öyle bir şey yapabileceğimizi hayal bile edemiyorum. Sam ile benim öyle bir şey yapabileceğimizi hayal edemiyorum. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| No. I don't guess you would. | Bence de edemezsin. Evet. Hayal edemezsin. Evet. Hayal edemezsin. Bence de edemezsin. Bence de edemezsin. Bence de edemezsin. Evet. Hayal edemezsin. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| You got a good life, Curtis. | İyi bir hayatın var Curtis. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| I think that's the best compliment you can give a man, | Bir adama söyleyebileceğin en iyi şey bu bence. Bence bir adama yapabileceğin en iyi iltifat... Bence bir adama yapabileceğin en iyi iltifat... Bir adama söyleyebileceğin en iyi şey bu bence. Bir adama söyleyebileceğin en iyi şey bu bence. Bir adama söyleyebileceğin en iyi şey bu bence. Bence bir adama yapabileceğin en iyi iltifat... | Take Shelter-1 | 2011 | |
| take a look at his life and say, "That's good. | Hayatına bir bakıp "İyi bir hayatın var" demek. ...onun hayatına bakıp, iyi olduğunu söylemektir. ...onun hayatına bakıp, iyi olduğunu söylemektir. Hayatına bir bakıp "İyi bir hayatın var" demek. Hayatına bir bakıp "İyi bir hayatın var" demek. Hayatına bir bakıp "İyi bir hayatın var" demek. ...onun hayatına bakıp, iyi olduğunu söylemektir. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| "That guy's doing something right." | "Bu adam bir şeyleri doğru yapıyor olmalı." Bu adamlar, doğru olanı yapıyorlar. Bu adamlar, doğru olanı yapıyorlar. "Bu adam bir şeyleri doğru yapıyor olmalı." "Bu adam bir şeyleri doğru yapıyor olmalı." "Bu adam bir şeyleri doğru yapıyor olmalı." Bu adamlar, doğru olanı yapıyorlar. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| Well, it ain't always so easy. | Zorluklar da oluyor elbet. Her zaman çok kolay olmuyor. Her zaman çok kolay olmuyor. Zorluklar da oluyor elbet. Zorluklar da oluyor elbet. Zorluklar da oluyor elbet. Her zaman çok kolay olmuyor.. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| Hell, I know that. | Olmaz mı? Elbette, bunun farkındayım. Elbette, bunun farkındayım. Olmaz mı? Olmaz mı? Olmaz mı? Elbette, bunun farkındayım. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| Mañana? | Yarın görüşürüz. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| Hey, baby. | Merhaba hayatım. Selam bebeğim. Selam bebeğim. Merhaba hayatım. Merhaba hayatım. Merhaba hayatım. Selam bebeğim. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| She do all right today? | İyi miydi bugün? Bugün uslu durdu mu? Bugün uslu durdu mu? İyi miydi bugün? İyi miydi bugün? İyi miydi bugün? Bugün uslu durdu mu? | Take Shelter-1 | 2011 | |
| She was fine. | İyiydi. Evet usluydu. Evet usluydu. İyiydi. İyiydi. İyiydi. Evet usluydu. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| She's still not playing with the others, though. Mmm. | Ama hâlâ diğerleriyle oynamıyor. Diğer çocuklar ile oynamıyor hâlâ. Diğer çocuklar ile oynamıyor hâlâ. Ama hâlâ diğerleriyle oynamıyor. Ama hâlâ diğerleriyle oynamıyor. Ama hâlâ diğerleriyle oynamıyor. Diğerler çocuklar ile oynamıyor hâlâ. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| She can't connect. | İletişim kuramıyor. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| Honey, you gotta clean up that trash pile in the back. | Hayatım, arka bahçedeki o çöp yığınını temizlemen gerek. Tatlım, arkadaki çöp yığınını temizlemelisin. Tatlım, arkadaki çöp yığınını temizlemelisin. Hayatım, arka bahçedeki o çöp yığınını temizlemen gerek. Hayatım, arka bahçedeki o çöp yığınını temizlemen gerek. Hayatım, arka bahçedeki o çöp yığınını temizlemen gerek. Tatlım, arkadaki çöp yığınını temizlemelisin. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| She fished out a board that had nails on it. | Üzerinde çivi olan bir tahta bulup çıkarmış oradan. Üzerinde çivileri olan bir tahta bulup çıkarmış. Üzerinde çivileri olan bir tahta bulup çıkarmış. Üzerinde çivi olan bir tahta bulup çıkarmış oradan. Üzerinde çivi olan bir tahta bulup çıkarmış oradan. Üzerinde çivi olan bir tahta bulup çıkarmış oradan. Üzerinde çiviler olan bir tahta bulup çıkarmış. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| I'll get to it this weekend. | Bu hafta sonu hallederim. Bu hafta sonu ilgilenirim. Bu hafta sonu ilgilenirim. Bu hafta sonu hallederim. Bu hafta sonu hallederim. Bu hafta sonu hallederim. Bu hafta sonu ilgilenirim. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| I still take off my boots, | Onu uyandırmayayım diye botlarımı çıkartıyorum hâlâ. Onu uyandırmayayım diye gene botlarımı çıkardım. Onu uyandırmayayım diye gene botlarımı çıkardım. Onu uyandırmayayım diye botlarımı çıkartıyorum hâlâ. Onu uyandırmayayım diye botlarımı çıkartıyorum hâlâ. Onu uyandırmayayım diye botlarımı çıkartıyorum hâlâ. Onu uyandırmayayım diye gene botlarımı çıkardım. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| I still whisper. | Ben de hâlâ fısıldıyorum. Ben de gene fısıldıyorum. Ben de gene fısıldıyorum. Ben de hâlâ fısıldıyorum. Ben de hâlâ fısıldıyorum. Ben de hâlâ fısıldıyorum. Ben de gene fısıldıyorum. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| Curtis? What? | Curtis? | Take Shelter-1 | 2011 | |
| You got to be home, showered, | Eve gelip duşunu alıp akşam saat 6'da kapıda hazır olman lazım. Akşam 6'da evde olup, duşunu almış bir vaziyette kapının önünde hazır olmalısın. Akşam 6'da evde olup, duşunu almış bir vaziyette kapının önünde hazır olmalısın. Eve gelip duşunu alıp akşam saat 6'da kapıda hazır olman lazım. Eve gelip duşunu alıp akşam saat 6'da kapıda hazır olman lazım. Eve gelip duşunu alıp akşam saat 6'da kapıda hazır olman lazım. Akşam 6'da evde olup, duşunu almış bir vaziyette kapının önünde hazır olmalısın. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| Nothing. I just want her to eat her breakfast | Bir şey yok. Şu lanet köpekle oynamayı kesip yemeğini yemesini istiyorum sadece. Hiçbir şey. Sadece kahvaltısını yapmasını ve bu aptal köpekle oynamamasını istiyorum. Hiçbir şey. Sadece kahvaltısını yapmasını ve bu aptal köpekle oynamamasını istiyorum. Bir şey yok. Şu lanet köpekle oynamayı kesip yemeğini yemesini istiyorum sadece. Bir şey yok. Şu lanet köpekle oynamayı kesip yemeğini yemesini istiyorum sadece. Bir şey yok. Şu lanet köpekle oynamayı kesip yemeğini yemesini istiyorum sadece. Hiçbir şey. Sadece kahvaltısını yapmasını ve bu aptal köpekle oynamamasını istiyorum. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| She's fine down there. She had toast already. | Bırak oynasın. Tostunu yedi zaten. Orada iyiydi. Tost yedi zaten. Pekâlâ. Ne? Orada iyiydi. Tost yedi zaten. Pekâlâ. Ne? Bırak oynasın. Tostunu yedi zaten. Bırak oynasın. Tostunu yedi zaten. Bırak oynasın. Tostunu yedi zaten. Orada iyiydi. Tost yedi zaten. Pekâlâ. Ne? | Take Shelter-1 | 2011 | |
| All right. SAMANTHA: What? | Tamam. N'apıyorsun? | Take Shelter-1 | 2011 | |
| Hannah. Come here. Hannah. | Hannah. Gel buraya Hannah. Hannah. Gel buraya. Hannah. Hannah. Gel buraya. Hannah. Hannah. Gel buraya Hannah. Hannah. Gel buraya Hannah. Hannah. Gel buraya Hannah. Hannah. Gel buraya. Hannah. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| Curtis? (LOUDLY) What? | Curtis? Ne var? | Take Shelter-1 | 2011 | |
| You didn't eat anything. | Hiçbir şey yemedin. Olsun. Hiçbir şey yemedin. Böyle iyiyim. Hiçbir şey yemedin. Böyle iyiyim. Hiçbir şey yemedin. Olsun. Hiçbir şey yemedin. Olsun. Hiçbir şey yemedin. Olsun. Hiçbir şey yemedin. Böyle iyiyim. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| JIM: I didn't say you had control over the weather, Russell. | Hava şartlarını sen belirliyorsun demedim tabii, Russell. Hava durumunu kontrol etmediğini söylemedim Russell. Hava durumunu kontrol etmediğini söylemedim Russell. Hava şartlarını sen belirliyorsun demedim tabii, Russell. Hava şartlarını sen belirliyorsun demedim tabii, Russell. Hava şartlarını sen belirliyorsun demedim tabii, Russell. Hava durumunu kontrol etmediğini söylemedim Russell. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| What I did say was that the top shelf | Ben sana, üst tabakayı ayın 15'ine kadar temizlemiş olun dedim. Üst katmanın 15'i itibariyle temizlenmiş olması gerektiğini söylemiştim. Üst katmanın 15'i itibariyle temizlenmiş olması gerektiğini söylemiştim. Ben sana, üst tabakayı ayın 15'ine kadar temizlemiş olun dedim. Ben sana, üst tabakayı ayın 15'ine kadar temizlemiş olun dedim. Ben sana, üst tabakayı ayın 15'ine kadar temizlemiş olun dedim. 15. mevkinin oradaki katmanın temizlenmesi gerektiğini söylemiştim. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| That's non negotiable. | Bunun tartışılacak bir yanı yok. Bu tartışmaya açık değil. Bu tartışmaya açık değil. Bunun tartışılacak bir yanı yok. Bunun tartışılacak bir yanı yok. Bunun tartışılacak bir yanı yok. Bu tartışmaya açık değil. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| Curtis? Where we at on that East 82nd site? | Curtis? 82. Doğu Bölgesi'nde ne durumdayız? Curtis? Doğu 82 mevkisinde ne durumdayız? Curtis? Doğu 82 mevkisinde ne durumdayız? Curtis? 82. Doğu Bölgesi'nde ne durumdayız? Curtis? 82. Doğu Bölgesi'nde ne durumdayız? Curtis? 82. Doğu Bölgesi'nde ne durumdayız? Curtis? Doğu 82 mevkisinde ne durumdayız? | Take Shelter-1 | 2011 | |
| Yesterday slowed us down. | Dün biraz hızımız kesildi. İkinci kılavuz deliği açamadık. Dün bizi yavaşlattı. İkinci öncü deliği açamadık. Dün bizi yavaşlattı. İkinci öncü deliği açamadık. Dün biraz hızımız kesildi. İkinci kılavuz deliği açamadık. Dün biraz hızımız kesildi. İkinci kılavuz deliği açamadık. Dün biraz hızımız kesildi. İkinci kılavuz deliği açamadık. Dün bizi yavaşlattı. Öncü deliği açamadık. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| It rained for two hours yesterday. | Dün iki saat yağmur yağdı. Dün 2 saatliğine yağmur yağdı. Dün 2 saatliğine yağmur yağdı. Dün iki saat yağmur yağdı. Dün iki saat yağmur yağdı. Dün iki saat yağmur yağdı. Dün 2 saatliğine yağmur yağdı. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| Two hours, and our entire schedule went in the toilet? | İki saat yağmur yağdı diye tüm programımız boşa mı gitti? 2 saat için tüm vardiyaların üstüne sifon mu çektiniz? 2 saat için tüm vardiyaların üstüne sifon mu çektiniz? İki saat yağmur yağdı diye tüm programımız boşa mı gitti? İki saat yağmur yağdı diye tüm programımız boşa mı gitti? İki saat yağmur yağdı diye tüm programımız boşa mı gitti? 2 saat için tüm vardiyaların üstüne sifon mu çektiniz? | Take Shelter-1 | 2011 | |
| We lose the permit if you're not out of there, end of day. | Akşama kadar oradaki işinizi bitirmezseniz izin kâğıdını kaybederiz. Günün sonunda işi halledemezseniz ruhsatımızı kaybederiz. Günün sonunda işi halledemezseniz ruhsatımızı kaybederiz. Akşama kadar oradaki işinizi bitirmezseniz izin kâğıdını kaybederiz. Akşama kadar oradaki işinizi bitirmezseniz izin kâğıdını kaybederiz. Akşama kadar oradaki işinizi bitirmezseniz izin kâğıdını kaybederiz. Günün sonunda orada olmazsanız ruhsatımızı kaybederiz. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| Yes, sir. End of day, Curtis. | Tamam patron. Akşama kadar Curtis. Evet efendim. Günün sonunda Curtis. Evet efendim. Günün sonunda Curtis. Tamam patron. Akşama kadar Curtis. Tamam patron. Akşama kadar Curtis. Tamam patron. Akşama kadar Curtis. Evet efendim. Günün sonunda Curtis. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| All right. Valerie tells me | Valerie'nin dediğine göre baba oğul krep yapma turnuvası... Pekâlâ. Valerie bana, baba oğul krep pişirme... Pekâlâ. Valerie bana, baba oğul krep pişirme... Valerie'nin dediğine göre baba oğul krep yapma turnuvası... Valerie'nin dediğine göre baba oğul krep yapma turnuvası... Valerie'nin dediğine göre baba oğul krep yapma turnuvası... Pekâlâ. Valerie bana, baba oğul krep pişirme... | Take Shelter-1 | 2011 | |
| Hey, I gotta make a stop before we head out there. | Yol üzerinde bir yere uğramam lazım. Oraya gitmeden önce bir yere uğramam gerekiyor. Oraya gitmeden önce bir yere uğramam gerekiyor. Yol üzerinde bir yere uğramam lazım. Yol üzerinde bir yere uğramam lazım. Yol üzerinde bir yere uğramam lazım. Oraya gitmeden önce bir yere uğramam gerekiyor. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| Think we got time? | Zamanımız var mı ki? Var, var. Zamanımız var mı? Evet var. Zamanımız var mı? Evet var. Zamanımız var mı ki? Var, var. Zamanımız var mı ki? Var, var. Zamanımız var mı ki? Var, var. Zamanımız var mı? Evet var. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| Shit. | Siktir. Kahretsin! Kahretsin! Siktir. Siktir. Siktir. Kahretsin! | Take Shelter-1 | 2011 | |
| Son of a bitch. | Şerefsizin evladı! Aşağılık alet. Aşağılık alet. Şerefsizin evladı! Şerefsizin evladı! Şerefsizin evladı! Aşağılık alet. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| DEWART: We stripped that bit. | Dişi kırdık. Evet. Aletin ucunu yalama yaptık. Evet. Aletin ucunu yalama yaptık. Evet. Dişi kırdık. Evet. Dişi kırdık. Evet. Dişi kırdık. Evet. Ucu çıkartmıştık. Evet. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| Well, bring it up. We gotta reset it. | Yukarı çek, yeniden kurmamız lazım. Kaldırıp yeniden ayarlamalıyız. Kaldırıp yeniden ayarlamalıyız. Yukarı çek, yeniden kurmamız lazım. Yukarı çek, yeniden kurmamız lazım. Yukarı çek, yeniden kurmamız lazım. Uç getirip, yeniden ayarlamalıyız. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| You ever see birds fly like that? | Kuşların böyle uçtuğunu gördün mü hiç? Ne? Kuşların böyle uçtuğunu hiç görmüş müydün? Ne? Kuşların böyle uçtuğunu hiç görmüş müydün? Ne? Kuşların böyle uçtuğunu gördün mü hiç? Ne? Kuşların böyle uçtuğunu gördün mü hiç? Ne? Kuşların böyle uçtuğunu gördün mü hiç? Ne? Kuşların böyle uçtuğunu hiç görmüş müydün? Ne? | Take Shelter-1 | 2011 | |
| (INAUDIBLE) | Kahretsin. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| Come on, we gotta go. | Hadi, gidiyoruz. Hadi, gitmemiz gerek. Hadi, gitmemiz gerek. Hadi, gidiyoruz. Hadi, gidiyoruz. Hadi, gidiyoruz. Hadi, gitmemiz gerek. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| Honey, I can really use a shower. | Hayatım, duş alsaydım iyiydi. Tatlım, gerçekten duş alabilirim. Tatlım, gerçekten duş alabilirim. Hayatım, duş alsaydım iyiydi. Hayatım, duş alsaydım iyiydi. Hayatım, duş alsaydım iyiydi. Tatlım, gerçekten duş alabilirim. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| TEACHER: So if you continue with the basic vocabulary, | Temel kelime haznesinin dışına çıkmazsanız... Eğer temel kelimeleri kullanmaya devam ederseniz... Eğer temel kelimeleri kullanmaya devam ederseniz... Temel kelime haznesinin dışına çıkmazsanız... Temel kelime haznesinin dışına çıkmazsanız... Temel kelime haznesinin dışına çıkmazsanız... Eğer temel kelimeleri kullanmaya devam ederseniz... | Take Shelter-1 | 2011 | |
| this will allow you to communicate with your children better. | ...çocuklarınızla daha iyi bir şekilde iletişim kurabilirsiniz. ...bu çocuğunuzla daha iyi bir iletişim kurmanızı sağlar. ...bu çocuğunuzla daha iyi bir iletişim kurmanızı sağlar. ...çocuklarınızla daha iyi bir şekilde iletişim kurabilirsiniz. ...çocuklarınızla daha iyi bir şekilde iletişim kurabilirsiniz. ...çocuklarınızla daha iyi bir şekilde iletişim kurabilirsiniz. ...bu çocuğunuzla daha iyi bir iletişim kurmanızı sağlar. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| Between the ages of four and seven, | Dört ve yedi yaşları arasında... 4 ve 7 yaş arasındaki çocuklar... 4 ve 7 yaş arasındaki çocuklar... Dört ve yedi yaşları arasında... Dört ve yedi yaşları arasında... Dört ve yedi yaşları arasında... 4 ve 7 yaş arasındaki çocuklar... | Take Shelter-1 | 2011 | |
| the focus is more on the sign. | ...işaret dili daha ön plandadır. ...işaretlere daha fazla odaklanırlar. ...işaretlere daha fazla odaklanırlar. ...işaret dili daha ön plandadır. ...işaret dili daha ön plandadır. ...işaret dili daha ön plandadır. ...işaretlere daha fazla odaklanırlar. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| And then later, we'll begin adding the alphabet | Ama sonraları yardımcı kuvvet olarak... Ondan sonra öğrenmelerini pekiştirmek için... Ondan sonra öğrenmelerini pekiştirmek için... Ama sonraları yardımcı kuvvet olarak... Ama sonraları yardımcı kuvvet olarak... Ama sonraları yardımcı kuvvet olarak... Ondan sonra alfabeyi öğretmeye başlarız... | Take Shelter-1 | 2011 | |
| as more of a support system. | ...alfabeyi de kullanmaya başlayacağız. ...alfabeyi göstermeye başlarız. ...alfabeyi göstermeye başlarız. ...alfabeyi de kullanmaya başlayacağız. ...alfabeyi de kullanmaya başlayacağız. ...alfabeyi de kullanmaya başlayacağız. ...ki bu da destekleyici sistemden ötürüdür. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| Now, in ASL, | Amerikan işaret dilinde "erkek" işaretini alın bölgemizde gösteririz. Amerikan işaret dilinde erkek işareti alın bölgesinden yapılır. Amerikan işaret dilinde erkek işareti alın bölgesinden yapılır. Amerikan işaret dilinde "erkek" işaretini alın bölgemizde gösteririz. Amerikan işaret dilinde "erkek" işaretini alın bölgemizde gösteririz. Amerikan işaret dilinde "erkek" işaretini alın bölgemizde gösteririz. Şimdi de yaş, cinsiyet, yer üstünde duralım, erkek işareti alın bölgesinden yapılır. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| For example, "father," is signed up here like this. | Mesela "baba" derken şöyle yapıyoruz. Mesela, "baba"nın işareti bu şekilde yapılır. Mesela, "baba"nın işareti bu şekilde yapılır. Mesela "baba" derken şöyle yapıyoruz. Mesela "baba" derken şöyle yapıyoruz. Mesela "baba" derken şöyle yapıyoruz. Mesela, "baba"nın işareti bu şekilde yapılır. | Take Shelter-1 | 2011 | |
| Father. Very good. | "Baba". Çok güzel. Baba. Çok güzel. Baba. Çok güzel. "Baba". Çok güzel. "Baba". Çok güzel. "Baba". Çok güzel. Baba. Çok güzel. | Take Shelter-1 | 2011 |