Search
English Turkish Sentence Translations Page 157999
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| I'm here with Derek and the boys. A mini vacation. | Derek ve çocuklarla buradayım. Kısa bir tatil. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| The boys? Yeah. I thought you knew. | Çocuklar mı? Evet. Bildiğini sanıyordum. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| How old? Five. | Kaç yaşındalar? Beş. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Twins. Robert and Daniel and Alan. | İkizler. Robert ve Daniel ve Alan. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| They're nice names. Where are they? | Güzel isimler. Neredeler? | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Derek took them to the Natural History so I could shop. | Alışveriş yapabileyim diye, Derek onları Doğal Tarih müzesine götürdü. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| It's so good to see you, Caden. L... How are things? | Seni görmek çok güzel, Caden. Ne var ne yok? | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| You know, I was with Claire. | Bilirsin, Claire ile beraberdim. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| And we have a daughter. But we're separated. | Ve bir kızımız var. Ama ayrı yaşıyoruz. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| How about with you? | Senden ne haber? | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Good. I have a great job at Lens Shapers. | İyi. Lens Shapers'ta harika bir işim var. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Shapers. Great. You wear a lab coat. | Shapers. Harika. Laboratuar önlüğü giyiyorsun. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| It's so good to see you. Oh, good to see you, Hazel. | Seni görmek çok güzel. Seni görmek güzel, Hazel. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| I got you. Let me go. | Yakaladım seni. Bırak beni. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| How I love Maria. | Maria'yı nasıl seviyorum. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| She is so much more of a father than Caden ever was... | Caden'in sarhoş, hastalıklı vücudu ve dökülen dişlerinin yanında... | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| ...with his drinking and unfortunate body odor and rotting teeth. | ...onun hiç olmadığı kadar iyi bir baba. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| I could only loathe him, and perhaps pity him. | Ondan ancak tiksinebilirim ve belki de acıyabilirim. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| But Maria. | Ama Maria. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| I wanna take care of you and Olive. Ariel. Ariel. Fuck. | Sana ve Olive'e bakmak istiyorum. Ariel. Ariel. Kahretsin. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| No, no, no, it's so late. Please. | Hayır, Hayır, Hayır. Çok geç oldu. Lütfen. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| No, no, no. Please. | Hayır, hayır, hayır. Lütfen. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| My father died. | Babam vefat etmiş. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| They said his body was riddled with cancer and that he didn't know. | Bütün vücudu kanser ile kaplanmış ve farkında değilmiş. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| That he went in because his finger hurt. | Parmağı acıdığı için hastaneye gitmiş. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| They said he suffered horribly. | Korkunç derecede çektiğini söylediler. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| And that he... | Ve O beni... | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| That he called out for me before he died. | Ölmeden önce beni haykırmış. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| They said that he said he regretted his life. | Hayatından pişmanlık duyduğunu söylediler. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| And they said he said a lot of things. | Ve bir çok şey söylediğinden bahsettiler. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Too many to recount. | Anlatılamayacak kadar çok şey... | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| They said it was the longest... | Hepsinin duyduğu en uzun ve en hüzünlü... | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| ...and saddest deathbed speech any of them had ever heard. | ...ölüm döşeği konuşmaymış. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| There was so little left of him... | Ondan geriye çok az şey kalmış. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| ...they had to fill the coffin with cotton balls... | Sarsılmasını önlemek için... | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| ...to keep him from rattling around. | ...tabutu pamukla doldurmuşlar. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| I'm really sorry for your loss. | Kaybın için gerçekten çok üzgünüm. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Thank you. Can you excuse me a moment? | Teşekkür ederim. Bana biraz izin verir misin? | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Of course. I need to use the bathroom. | Elbette. Tuvalete gitmem gerekiyor. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| God bless you and your family. | Tanrı seni ve aileni korusun. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| God bless you. Will you excuse me? | Tanrı seni korusun. İzin verir misin? | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| It's Hazel. Leave a message or not. It's your dime. | Ben Hazel. Mesaj bırakın ya da bırakmayın. Karar sizin. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| It's left five people dead. | Geride beş ölü kaldı. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Caden? Hi, Derek. | Caden? Selam Derek. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Officials suspect arson. | Yetkililer kundaklamadan şüpheleniyor. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| In other news, German pharmaceutical giant... | Diğer haberler, Alman ilaç devi, kireçlenme tedavisinde kullanılan... | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| ...has won its libel suit against patients... | ... ilaçların kromozomsal hasar verdiği gerekçesiyle hastalar... | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| ...claiming chromosomal damage from use of the arthritis medication... | ...tarafından aleyhine açılan davayı kazandı. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Will you just tell me what to do? | Bana sadece ne yapmam gerektiğini söyler misin? | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| In Pakistan today, the government... | Bugün Pakistan'da, hükümet... | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Caden, everyone has to figure out their own life, you know. | Caden, herkes kendi hayatını çözümlemek zorundadır. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| I just want you to look at me the way you used to. | Ben sadece, bana eskiden baktığın gibi bakmanı istiyorum. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Oh, honey, I can't anymore. | Tatlım, artık bakamam. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| You know I'm sorry. | Üzgünüm. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| I screwed everything up, and I don't have any courage. | Her şeyi mahvettim ve hiç cesaretim kalmadı. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| And I'm sorry. Caden. | Ve ben çok üzgünüm. Caden. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| I'm okay. I don't want you to be okay. | Ben iyiyim. Ben senin iyi olmanı istemiyorum. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| I mean, I do, but it just... | Yani, istiyorum, ama bu... | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| It rips my guts out. | Bu beni mahvediyor. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| I'll help you through any way I can. | Elimden gelen her konuda sana yardımcı olacağım. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| And I'll help you through too. | Ve ben de sana. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| I have Derek. | Derek hayatımda. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Honey, I'm coming. | Tatlım, geliyorum. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Dear diary, today I felt a wetness between my legs. | Sevgili günlük, bugün bacaklarımın arasında bir ıslaklık hissettim. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Maria explained to me now I am a woman. | Maria bana artık bir kadın olduğumu açıkladı. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| And being a woman is wonderful with Maria to guide me. | Ve Maria'nın rehberliğinde, kadın olmak çok güzel. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Olive, it's Daddy. | Olive, ben babanım. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Olive, it's Daddy! Olive, it's Daddy! | Olive, ben babanım! Olive, ben babanım! | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Don't fucking stare at me! Olive! | Bana öyle dik dik bakma! Olive! | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Get off! It's my daughter! That's my daughter! | Bırakın! O benim kızım! Benim kızım! | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Get off! Get off! | Bırakın! Bırakın! | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| I won't settle for anything less than the brutal truth. | Acımasız gerçekten daha azıyla yetinmeyeceğim. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Brutal. Brutal. | Acımasız. Acımasız. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Just try and figure out your own divorce. | Annemle gittiğimiz pikniği hatırlıyorum. Bana bak. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| So in honor of that fact, we have Elke Putzkammer... | Bu günün şerefine, şiir ve edebiyatta güz mevsimini konuşmak üzere.... Bu günün şerefine, şiir ve edebiyatta güz mevsimini konuşmak üzere... Bu günün şerefine, şiir ve edebiyatta güz mevsimini konuşmak üzere.... | Synecdoche, New York-2 | 2008 | |
| ...professor of literature at Union college... | ...Union üniversitesi profesörlerinden.... ...Union üniversitesi profesörlerinden... ...Union üniversitesi profesörlerinden.... | Synecdoche, New York-2 | 2008 | |
| I thought from the way you asked... I just thought you said "urologist." | Sorma şeklinden düşündüm ki... Senin "ürolog" dediğini zannettim. | Synecdoche, New York-2 | 2008 | |
| In search of the elusive signal. The signal's good here, oddly. | Bu sinyal gerçekten zor bulunuyor. Garip ama buradaki sinyal gerçekten iyi. Bazen böyle güzel olabilmeyi istiyorum. | Synecdoche, New York-2 | 2008 | |
| "In fact, Hazel, you're very bright, and I love your eyes." | "Aslında Hazel, sen çok akıllısın ve ben senin gözlerine tapıyorum. " | Synecdoche, New York-2 | 2008 | |
| Then what do I say? | Sonra ben ne söylüyorum? Bilmiyorum Caden. Bir çok şey nasıl oluyorsa. | Synecdoche, New York-2 | 2008 | |
| I get kind of... | Uyuşturucu kullandığımda... | Synecdoche, New York-2 | 2008 | |
| Well done. It was very successful. I thought it was wonderful. | Aferin. Çok başarılıydı. Mükemmel olduğunu düşünüyorum. ...cesurca mücadele etti. | Synecdoche, New York-2 | 2008 | |
| P S Y is like if you're crazy, like Mama. | P S İ sanki deliymişsin gibi, annen gibi. P S İ sanki deliymişsin gibi, annen gibi. P S İ sanki deliymişsin gibi, annen gibi. | Synecdoche, New York-2 | 2008 | |
| S Y is like these ugly things on my face. | S İ ise yüzümdeki bu çirkin şeyler gibi. S İ ise yüzümdeki bu çirkin şeyler gibi. S İ ise yüzümdeki bu çirkin şeyler gibi. | Synecdoche, New York-2 | 2008 | |
| That would be the time to do it. I have a book that might help you get better. | Bunu yapmak için doğru zaman olabilir. Daha iyi olmanı sağlayabilecek bir kitabım var. | Synecdoche, New York-2 | 2008 | |
| In conclusion... Cats eat rats... | Sonuç olarak... Kediler, fareleri yer... Ellen, sorun ne? | Synecdoche, New York-2 | 2008 | |
| I won't let you off the hook this time by saying, "Never mind." | Bu defa ''boş ver'' diyerek bu işten kurtulamazsın. | Synecdoche, New York-2 | 2008 | |
| Written by a 4 year old? ...Jefferson. | 4 yaşında bir çocuk mu yazmış? Jefferson. | Synecdoche, New York-2 | 2008 | |
| I'm sorry. ...the apple of her mother's eye. | Üzgünüm. Annesinin göz bebeğiydi. | Synecdoche, New York-2 | 2008 | |
| Oh, everyone is tattooed. | Herkesin dövme yaptırıyor. Herkes dövme yaptırıyor. Herkesin dövme yaptırıyor. | Synecdoche, New York-2 | 2008 | |
| P S Y is like if you're crazy, like Mama. | P S İ sanki deliymişsin gibi, annen gibi. P S İ sanki deliymişsin gibi, annen gibi. P S İ sanki deliymişsin gibi, annen gibi. | Synecdoche, New York-3 | 2008 | |
| S Y is like these ugly things on my face. | S İ ise yüzümdeki bu çirkin şeyler gibi. S İ ise yüzümdeki bu çirkin şeyler gibi. S İ ise yüzümdeki bu çirkin şeyler gibi. | Synecdoche, New York-3 | 2008 | |
| I've talked to you before. This is not a play about dating. It's about death. | Seninle daha önce de konuştuk. Bu bir aşk oyunu değil. Ölümle alakalı. | Synecdoche, New York-4 | 2008 | |
| Make it personal. Move along. | Karaktere bürün. Çekil şuradan. | Synecdoche, New York-4 | 2008 | |
| He doesn't need to yell at them. | Onlara bağırmasına gerek yok. | Synecdoche, New York-4 | 2008 | |
| It is a play about dating. It's not a play just about death. | Bu aşkla da alakalı bir oyun. Tamamen ölümle alakalı değil. | Synecdoche, New York-4 | 2008 | |
| It's about everything. | Her şeyle alakalı bir oyun. | Synecdoche, New York-4 | 2008 | |
| Dating, birth, death, life, family... | Aşk, doğum, ölüm, yaşam, aile... | Synecdoche, New York-4 | 2008 | |
| ...all that. | ...her şey. | Synecdoche, New York-4 | 2008 | |
| This doesn't look real. What? | Bu gerçek gibi görünmüyor. Ne? | Synecdoche, New York-4 | 2008 |