Search
English Turkish Sentence Translations Page 157997
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Written by a 4 year old? ... Jefferson. | 4 yaşında bir çocuk mu yazmış? Jefferson. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Written by a 4 year old? | 4 yaşında bir çocuk yazmış ha? | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Well, Azpiazu killed himself when he was 5. | Azpiazu 5 yaşındayken intihar etti. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Why did he kill himself? I don't know. Why did you? | Neden kendini öldürdü ki? Bilmiyorum. Sen niye ettin? | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| I said, why would you? | Dedim ki, sen niye ederdin? | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Yeah, I wanna bring my production to New York... | Eserimi New York'ta sergilemek istiyorum... | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| ...to get it seen by people, you know, who matter. | ...daha fazla insan izlesin istiyorum. Bilirsin, kim olursa. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| The sooner the better. This theater, centrally located. | Ne kadar erken olursa o kadar iyi. Bu tiyatro, merkezde konuşlanmış. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Heart of the theater district, so, you know, great for plays. | Tiyatronun kalbinin attığı yer, yani oyunlar için mükemmel. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Yeah? Oh, yeah. Absolutely. There it is. | Öyle mi? Evet. Kesinlikle. İşte burada. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| What was this used for? Plays. | Bu ne için kullanılıyordu? Oyunlar için. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Like, theater plays? Shakespeare. | Tiyatro oyunları gibi mi? Shakespeare. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| The storm. | The storm. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| You see, the idea is to do a massive theater piece. | Amaç çok güzel bir tiyatro oyunu sergilemek. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| You know, uncompromising, honest. | Dik duran, dürüst. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Here's what I think theater is. It's the beginning of thought. | İşte sanırım tiyatro bu. Düşüncenin başlangıcı. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| It's the truth not yet spoken. | Dile getirilmemiş bir gerçek. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| It's what a man feels like after he's been clocked in the jaw. | Bir erkeğin kadın dırdırının içinde sıkıştığı zaman hissettiği şey. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| It's love in all its messiness. | Tüm derbederliğiyle aşık olmak. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| You know, and I want all of us, players and patrons alike... | Bilirsin, oyuncular ve müdavimler beraberce hepimizin... | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| ...to soak in the communal bath of it... | ...umumi bir banyoda yıkanmasını istiyorum. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| ...the mikvah, as the Jews call it. | Yahudilerin dediği gibi, Mikvah. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Because we're all in the same water, after all. | Çünkü sonuçta hepimiz aynı sulardayız. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| You know, soaking in our very menstrual blood... | Bilirsin, kendi adet kanımız ile ıslanmak gibi... | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| ...and nocturnal emissions. | ...ya da gece boşalmalarımız gibi. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| This is what I wanna try to give people. | İşte bu benim insanlara vermeye çalışacağım şey. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Okay, here you go. Here's your salad. | Tamam, al bakalım. İşte salatan. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Here's your soup. Thanks. | Bu da çorbanız. Teşekkürler. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Thank you. Enjoy. | Ben teşekkür ederim. Afiyet olsun. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| What are you doing? Salivating. | Ne yapıyorsun? Tükürük salgılıyorum. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| The biofeedback training. | Rehabilitasyon egzersizi. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| So I was wondering if you'd help. In your box office? | Bana yardım edebilecek misin? Gişe çalışanı olarak mı? | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| No, as my assistant. | Hayır, asistanım olarak. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| I'm not sure I can work with you, Caden. | Seninle çalışabileceğimden emin değilim, Caden. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| I'm kind of angry. | Biraz kızgınım. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| I just wanna normalize it. | Sadece bunu normalize etmek istiyorum. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| I think we'd have a lot of fun together. | Sanırım birlikte çok eğlenirdik. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Really disturbing. I know. | Gerçekten rahatsız edici. Biliyorum. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Dear diary, thank you for being my new best friend. | Sevgili günlük, yeni en iyi arkadaşım olduğun için teşekkür ederim. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| My name is Olive Cotard, and I'm 4 years old. | Benim adım Olive Cotard ve 4 yaşındayım. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| I like chocolate, and my favorite color is pink. | En sevdiğim renk pembe ve çikolata seviyorum. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Next. Hi. | Sıradaki. Merhaba. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| We'll start by talking honestly... | İşe dürüstçe konuşmakla başlayacağız... | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| ...and out of that, a piece of theater will evolve. | ...ve bunun sonunda, tiyatro kendiliğinden gelecektir. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| I'll begin. | Ben başlayacağım. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| I've been thinking a lot about dying lately. | Son zamanlarda ölümü çok düşünür oldum. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| You're gonna be fine, sweetie. Well, I appreciate that, Claire, but... | İyi olacaksın tatlım. Şey, ben bunu takdir ediyorum Claire, ama... | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| You are, you poor thing. | İyi olacaksın, seni zavallı şey. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Yeah, well, regardless of how this particular thing works itself out... | Evet, peki, bu şey kendi kendine nasıl gerçekleşecek bilmiyorum. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| ...I will be dying. | Ben ölüyor olacağım. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| And so will you. | Ve sen de. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| And so will everyone here. | Ve diğer herkes de. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| And that's what I wanna explore. | Ve işte benim keşfetmek istediğim şey bu. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| We're all hurtling towards death. | Hepimiz ölüme doğru hızla koşuyoruz. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Yet here we are, for the moment, alive... | Buna rağmen işte buradayız, şimdilik... | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| ...each of us knowing we're gonna die... | ...canlı, ama her birimiz öleceğimizi biliyoruz. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| ...each of us secretly believing we won't. | Her birimiz içten içe ölmeyeceğimize inanıyoruz. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| It's Karamazov. | Bu Karamazov. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Stop. I'm just asking. | Dur. Sadece soruyorum. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| You're so obnoxious. You're so obnoxious. | Çok kötüsün. Çok kötüsün. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| You do not wanna cross me. Don't I? | Beni kandırmak istemiyorsun. Öyle mi? | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Hi. Hazel. | Merhaba. Hazel. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Yeah. No, no. I know, I know. Hazel. You're the box office. | Evet. Hayır, hayır. Biliyorum, biliyorum. Hazel. Sen gişecisin. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Yeah, I'm the box office. How are you? | Evet, ben gişeciyim. Nasılsın? | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Wonderful. You? | Harika. Sen? | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Yeah, yeah. I'm good. I'm fine. Thank you. | Evet, evet. Ben iyiyim. İyiyim. Teşekkürler. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Actually, I'm meeting Caden here. You know Mr. Cotard, right? | Aslında ben Caden ile buluşacaktım. Bay Cotard'ı biliyorsun, değil mi? | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Yes, I recall Mr. Cotard. | Evet Bay Cotard'ı hatırlıyorum. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Yeah. I'm waiting... | Tamam, bekliyorum. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Hey. Hi, Caden. | Selam. Merhaba, Caden. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Hi, Caden. Hi, Hazel. Hi, Claire. | Merhaba, Caden. Merhaba, Hazel. Merhaba, Claire. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| This is Derek. Hi, Derek. | Bu Derek. Merhaba Derek. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Hi, Derek. Hi, Derek. | Merhaba Derek. Merhaba Derek. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Well, we'll leave you be. It's nice to see you again. | Biz sizi yalnız bırakalım. Seni tekrar görmek güzeldi. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Take care. Why am I bowing? Okay, bye. | Kendine iyi bak. Neden eğiliyorum? Tamam, hoşça kal. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| That was awkward. Yeah, I guess. | Bu çok garipti. Evet, sanırım. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Do you like beaver...? | Sakal sever misin? | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| So could you tell me maybe what it is that you want from me? | Belki de bana, benden ne istediğini söylemek istersin. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| You know, like, from my character. | Bilirsin, yani, karakterim ile ilgili. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Well, we'll build it over time together. | Peki, bunu zamanla beraber yaratacağız. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| You know, try to find a real person, maybe, to model it after. | Gerçek bir insan bulmaya çalışıyorum. Belki daha sonra modellemek için. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| That Hazel girl's kind of interesting maybe. | Şu Hazel denen kız ilginç olabilir belki. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| You know, like, why...? Although... | Bilirsin, şey gibi, neden? Gerçi... | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Why is she still working at a box office at her age? | Onun yaşında bir insan neden hala gişede çalışır ki? | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| I don't know. Probably not that interesting. | Bilmiyorum. Belki de o kadar ilginç değildir. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Maybe she wanted to be an actress, but she lacked the confidence. | Belki de aktris olmak istiyordu ama kedine güveni yoktu. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Yeah, we'll talk about it. I'm so excited. | Tabi, bunun hakkında konuşacağız. Çok heyecanlıyım. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Because I think that it's brave. | Çünkü bence bu çok cesurca. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| And I just feel like I'm gonna be part of a revolution. | Ve kendimi bir devrimin parçası olacakmış gibi hissediyorum. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| I keep thinking about Artaud, Krapp's Last Tape... | Sürekli Artaud hakkında düşünüp duruyorum, Krapp's Last Tape... | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| ...you know, and Grotowski, for chrissake. | ...ve Grotowski. Tanrı aşkına. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| I don't know what I'm doing. | Ben ne yaptığımı bilmiyorum. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| But that's what so refreshing. | Ama bu çok umut verici. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Knowing that you don't know... | Bilmediğini bilmek aslında... | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| ...is the first and the most essential step to knowing, you know? | ...bilmeye atılan ilk ve en gerekli adım, değil mi? | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Well, I'm proud of you. Thanks. | Seninle gurur duyuyorum. Teşekkürler. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Don't say that, not to me. Oh, sorry. | Bunu söyleme, bana değil. Üzgünüm. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| My mother died last night. | Dün gece annem vefat etti. | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| Oh, my God. I'm so sorry. What are you doing out? | Aman Tanrım. Ben çok üzgünüm. Dışarıda ne yapıyorsun? | Synecdoche, New York-1 | 2008 | |
| This is me. Well... | Bu benim. Peki... | Synecdoche, New York-1 | 2008 |