Search
English Turkish Sentence Translations Page 157413
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Wait a minute. Aren't you supposed to be out on a mission right now? | Bekle bir dakika, senin görevde olman gerekmiyor muydu? Bir dakika. Senin şu an görevde olman gerekmiyor muydu? Bekle bir dakika, senin görevde olman gerekmiyor muydu? | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| Absolutely and I will be. | Kesinlikle, şimdi gidiyorum. Kesinlikle. Gidiyordum. Kesinlikle, şimdi gidiyorum. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| Easy, lady! | Sakin ol bayan! Yavaş, bayan! Sakin ol bayan! | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| Risa. Risa. | Risa. Risa. Risa. Risa! Risa. Risa. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| You spent the night in, Jane's cabin last night, didn't you? | Dün geceyi Jane'in kulübesinde geçirdin değil mi? Dün gece Jane'in çadırındaydın değil mi? Dün geceyi Jane'in kulübesinde geçirdin değil mi? | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| Uh, what? I I don't... did I? | Ne? Ben öyle mi yaptım? Ne? Bilmem. Kaldım mı? Ne? Ben öyle mi yaptım? | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| I thought we had a "connection." | Aramızda bir bağ olduğunu sanıyordum. Aramızda bir bağ var sanıyordum. Aramızda bir bağ olduğunu sanıyordum. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| Well, I'm sure that we do. | Eminim vardır. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| Hi, Risa. Screw you. | Merhaba Risa. Canın cehenneme. Merhaba, Risa. Defol git. Merhaba Risa. Canın cehenneme. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| Oh, geez. I'm getting busted for stuff I haven't even done yet. | Kahretsin daha yapmadığım bir şeyden yakalanıyorum. Tanrım. Daha yemediğim haltlar yüzünden bile fırça yiyorum. Kahretsin daha yapmadığım bir şeyden yakalanıyorum. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| Uh, never mind. | Boş ver. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| Hey, Chuck, is... Cass still here? | Chuck Cass hala burada mı? Chuck, Cass hala burada mı? Chuck Cass hala burada mı? | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| Yeah. | Evet. Tabii. Evet. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| I don't think, Cass is going anywhere. | Cass'in bir yere gideceğini sanmıyorum. Cass'in bir yere gideceğini hiç sanmıyorum. Cass'in bir yere gideceğini sanmıyorum. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| So, in this way, | Bu yolla... Demek ki bu yolda,... Bu yolla... | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| We're each a fragment of total perception... | ...kızböceği gözünün grubun aklında... ...hepimiz bir bütünün parçasıyız. ...kızböceği gözünün grubun aklında... | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| Just, uh, one compartment | ...neler oluşturduğunu tüm parçaları ile anlayabiliyoruz. Zihnimizin üçüncü gözünde... ...neler oluşturduğunu tüm parçaları ile anlayabiliyoruz. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| In that dragonfly eye of group mind. | ...farklı parçalar gibiyiz. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| Now, the key to this total, shared perception... | Bu algıyı paylaşmanın anahtarı... Bunu bu paylaşılmış bütünü birleştirmenin yolu... Bu algıyı paylaşmanın anahtarı... | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| It's, um... it's surprisingly physical. | ...fiziksellikten geçiyor. ...sürpriz bir şekilde fiziksel oluyor. ...fiziksellikten geçiyor. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| Excuse me, ladies. | Affedersiniz bayanlar. İzninizle, bayanlar. Affedersiniz bayanlar. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| I think I need to confer with our fearless leader for a minute. | Sanırım korkusuz liderimiz ile görüşmem gerekiyor. Sanırım korkusuz liderimizle bir süre görüşmem gerekiyor. Sanırım korkusuz liderimiz ile görüşmem gerekiyor. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| Why not go get washed up for the orgy? | Neden gidip grup için yıkanmıyorsunuz? Neden alem için gidip yıkanmıyorsunuz? Neden gidip grup için yıkanmıyorsunuz? | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| You're all so beautiful. | Hepiniz çok güzelsiniz. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| What are you, a hippie? | Sen Hippi mi oldun? Nesin sen, hippi mi? Sen Hippi mi oldun? | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| I thought you'd gotten over trying to label me. | Bana isim takmaktan vazgeçtiğini sanıyordum. Beni etiketlemekten vazgeçtin sanıyordum. Bana isim takmaktan vazgeçtiğini sanıyordum. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| Cass, we got to talk. Whoa, strange. | Cass konuşmalıyız. Bu garip. Cass, konuşmalıyız. Değişik. Cass konuşmalıyız. Bu garip. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| You... are not you... not "now" you, anyway. | Sen şu an ki sen değilsin. Sen, sen değilsin. Yani şimdiki sen değilsin. Sen şu an ki sen değilsin. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| No! yeah, yes exactly. | Evet haklısın. Kesinlikle. Hayır! Evet. Evet, aynen. Evet haklısın. Kesinlikle. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| What year are you from? | Hangi yıldansın? Hnangi yıldansın? Hangi yıldansın? | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| Who did this to you? is it, Zachariah? | Bunu sana kim yaptı? Zachariah mı? Bunu kim yaptı? Zachariah mı? Bunu sana kim yaptı? Zachariah mı? | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| Oh, yeah, it's friggin' fascinating. | Evet muhteşem. Evet, acayip büyüleyici. Evet muhteşem. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| Now why don't you strap on your angel wings | Şimdi neden kanatlarını çırpıp beni... Şimdi neden melek kanatlarını takıp... Şimdi neden kanatlarını çırpıp beni... | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| And fly me back to my page on the calendar? | ...kendi zamanıma göndermiyorsun? ...beni kendi zamanıma göndermiyorsun? ...kendi zamanıma göndermiyorsun? | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| I wish I could just, uh, strap on my wings, | Kanatlarımı çırpmayı isterdim ama... Keşke kanatlarımı takıp yapabilseydim,... Kanatlarımı çırpmayı isterdim ama... | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| But I'm sorry... no dice. | ...üzgünüm işe yaramaz. ...ama üzgünüm. Malesef. ...üzgünüm işe yaramaz. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| What, are you stoned? | Senin kafa mı güzel? Kafan mı iyi senin? Senin kafa mı güzel? | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| Uh... generally, yeah. | Evet genelde. Genellikle, öyle. Evet genelde. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| What happened to you? | Sana ne oldu? Sana ne oldu böyle? Sana ne oldu? | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| Hey. hey! watch out! | Dikkat et! Dikkat et. Dikkat et! | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| I'm not gonna lie to you. | Size yalan söylemeyeceğim. Yalan söylemeyeceğim. Size yalan söylemeyeceğim. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| Me and him... | O ve ben... Ben ve o,... O ve ben... | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| It's a pretty messed up situation we got going. | ...burada olan çok berbat bir olay var. ...baya karmaşık bir durumdayız. ...burada olan çok berbat bir olay var. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| But believe me, | Ama bana inanın... Ama inanın,... Ama bana inanın... | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| When you need to know something, you will know it. | ...bir şey öğrendiğimde siz de öğreneceksiniz. ...bir şey bilmeniz gerekiğinde, öğreneceksiniz. ...bir şey öğrendiğimde siz de öğreneceksiniz. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| Until then, we all have work to do. | O zamana kadar yapacak işlerimiz var. O zamana kadar hep beraber çalışmak zorundayız. O zamana kadar yapacak işlerimiz var. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| What the hell was that? | Buda neydi böyle? Ne yaptığını sanıyorsun? Buda neydi böyle? | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| what the hell was that? | Bu da mı neydi? Asıl sen ne yapıyorsun? Bu da mı neydi? | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| You just shot a guy in cold blood. | Soğuk kanlılıkla bir adamı öldürdün. Daha demin soğukkanlılıkla bir adamı öldğrdün. Soğuk kanlılıkla bir adamı öldürdün. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| We were in an open quarantine zone... | Karantina bölgesindeyiz. Adam... Geri dönerken açık bir karantina alanında,... Karantina bölgesindeyiz. Adam... | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| Got ambushed by some, crotes on the way out. | ...Crotes tarafından saldırıya uğramıştı. ...birkaç crot tarafından pusuya düşürüldük. ...Crotes tarafından saldırıya uğramıştı. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| Crotes... croatoans. | Crotes, Croatoans. Crot, croatoanlar. Crotes, Croatoans. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| One of them infected, Yager. | Biri Yager'a bulaştırdı. Onlardan biri hastalık kapmıştı. Biri Yager'a bulaştırdı. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| 'cause after a few years of this, I know. | Bir kaç sene geçirince biliyorsun. Bu kadar yıldan sonra, öğrendim. Bir kaç sene geçirince biliyorsun. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| I started seeing symptoms about a half an hour ago. | Belirtileri yarım saat önce görmeye başladım. Yarım öncesinde belirtileri görmeye başlamıştım. Belirtileri yarım saat önce görmeye başladım. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| Wasn't gonna be long before he flipped. | Değişmesi uzun sürmeyecekti. Çıldırması uzun zaman almayacaktı. Değişmesi uzun sürmeyecekti. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| I didn't see the point | Kötü haber vermek zorunda kalan... Kötü haberleri olan, başı belay girmiş... Kötü haber vermek zorunda kalan... | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| In troubling a good man with bad news. | ...iyi adam olayını anlamıyorum. ...iyi bir adam olma da sakınca görmüyorum. ...iyi adam olayını anlamıyorum. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| "troubling a good man"? | Zorunda kalan iyi adam mı? Başı belay girmiş iyi adam mı? Zorunda kalan iyi adam mı? | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| You just blew him away in front of your own people. | Kendi insanlarının önünde birinin kafasını patlattın. Arkadaşlarının yanında adamın beynini patlattın. Kendi insanlarının önünde birinin kafasını patlattın. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| Don't you think that freaked them out a little bit? | Sence bu onları biraz korkutmamış mıdır? Sence de bu onları korkutmamış mıdır? Sence bu onları biraz korkutmamış mıdır? | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| It's 2014. | Sene 2014. 2014'teyiz. Sene 2014. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| Plugging some crote... it's called commonplace. | Crote öldürmek sıradan bir şey. Birkaç crot öldürmek sıradan bir şey. Crote öldürmek sıradan bir şey. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| Trading words with my friggin' clone... | Kahrolası bir klon ile sohbet etmek... Bunu, benim zamanımın kelimeleriyle değiştirirsek... Kahrolası bir klon ile sohbet etmek... | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| that might have freaked them out a little. | ...onları biraz korkutmuş olabilir. ...bu onları deliye çevirebilir. ...onları biraz korkutmuş olabilir. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| All right, look... | Tamam bak. Pekala, dinle... Tamam bak. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| No, you look. | Hayır sen bak. Hayır, sen dinle. Hayır sen bak. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| this isn't your time. It's mine. | Bu senin zamanın değil benim. Senin zamanında değiliz. Benim zamanımdayız. Bu senin zamanın değil benim. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| you don't make the decisions, I do. | Seçimleri sen değil ben yapıyorum. Kararları sen değil ben veririm. Seçimleri sen değil ben yapıyorum. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| So, when I say stay in, you stay in. | İçeride kal dediğimde içeride kal. Burada kal dediğimde, kalacaksın. İçeride kal dediğimde içeride kal. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| All right, man. I'm sorry. | Tamam dostum üzgünüm. Tamam, dostum. Üzgünüm. Tamam dostum üzgünüm. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| Look, I I'm not trying to mess you or... me... | Ben seni veya beni yani... Bak, kafanı karıştırmak... Kafamı karıştırmak... Ben seni veya beni yani... | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| Us up here. | ...bizi zor durumu sokmak istemedim. ...istemiyorum. ...bizi zor durumu sokmak istemedim. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| It's just been a really wacky weekend. | Gerçekten berbat bir hafta oldu. Benim için tuhaf bir hafta oldu. Gerçekten berbat bir hafta oldu. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| What was the mission, anyway? | Bu arada görev neydi? | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| The colt? | Colt mu? | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| They've been moving it around, | Sürekli dolaştırıyorlardı. Yerini değiştiryorlar. Sürekli dolaştırıyorlardı. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| took me five years, but... | Beş yılımı aldı ama... Beş yılımı aldı, ama... Beş yılımı aldı ama... | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| I finally got it. | ...sonunda buldum. ...sonunda ele geçirdim. ...sonunda buldum. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| and tonight... | Bu gece... | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| ...tonight, I'm gonna kill the devil. | ...şeytanı öldüreceğim. ...bu gece şeytanı öldürüyorum. ...şeytanı öldüreceğim. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| So, that's it? that's the colt? | Bu o mu? Bu Colt mu? Demek bu. Colt denen şey bu? Bu o mu? Bu Colt mu? | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| If anything can kill, Lucifer, this is it. | Eğer Lucifer'i bir şey öldürebilirse o da budur. Eğer Lucifer'ı öldürecek bir şey varsa, o da bu. Eğer Lucifer'i bir şey öldürebilirse o da budur. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| Great. | Harika. Güzel. Harika. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| have we got anything that can find, Lucifer? | Lucifer'in nerede olduğunu biliyor muyuz? Lucifer'ı bulabilecek birini biliyor muyuz? Lucifer'in nerede olduğunu biliyor muyuz? | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| Oh, we were in, uh, Jane's cabin last night. | Dün gece Jane'in kulübesindeymişiz. Biz dün gece Jane'in kabinindeymişiz. Dün gece Jane'in kulübesindeymişiz. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| And, apparently, we and... Risa have a connection. | Görünüşe göre bizim Risa ile bir bağımız varmış. Görünen o ki, bizim Risa'yla bir bağımız varmış. Görünüşe göre bizim Risa ile bir bağımız varmış. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| You want to shut up? | Çeneni kapatır mısın? Çeneni kapamak ister misin? Çeneni kapatır mısın? | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| we don't have to find, Lucifer, we know where he is. | Lucifer'i bulmamıza gerek yok. Nerede olduğunu biliyoruz. Lucifer bulmamız gerekmiyor. Nerede olduğunu biliyoruz. Lucifer'i bulmamıza gerek yok. Nerede olduğunu biliyoruz. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| The demon that we caught last week... | Geçen hafta yakaladığımız şeytan... Geçen hafta yakaladığımız iblis... Geçen hafta yakaladığımız şeytan... | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| he was one of the... big guy's entourage. | ...onun arkadaşlarından biriydi. ...koca oğlanın muhitinden biriydi. ...onun arkadaşlarından biriydi. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| He knew. | Yerini biliyordu. Biliyordu. Yerini biliyordu. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| So, a demon tells you where satan's gonna be, | Yani şeytan sana onu nerede olacağını... Bir iblis, şeytanın nerede olduğunu söylüyor,... Yani şeytan sana onu nerede olacağını... | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| and you just believe it? | ...söyledi ve sen de inandın mı? ...sen de hemen inanıyor musun? ...söyledi ve sen de inandın mı? | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| Oh, trust me... he wasn't lying. | Güven bana yalan söylemiyordu. İnan bana. Yalan söylemiyordu. Güven bana yalan söylemiyordu. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| and you know this how? | Bunu nereden biliyorsun? Nereden biliyorsun? Bunu nereden biliyorsun? | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| Our fearless leader, I'm afraid, | Korkusuz liderimiz... Korkusuz liderimiz, korkarım ki... Korkusuz liderimiz... | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| Is all too well schooled in the art of getting to the truth. | ...doğruyu öğrenmek konusunda korkarım ki çok başarılı. ...doğruyu söyletme sanatını okulunda öğrendi. ...doğruyu öğrenmek konusunda korkarım ki çok başarılı. | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| Oh, so, we're... we're torturing again. | Yeniden işkence mi yapıyoruz? Demek, yeniden işkenceye başladık. Yeniden işkence mi yapıyoruz? | Supernatural The End-1 | 2009 | |
| No, that's... that's good, classy. | Bu çok iyi. Hayır, bu iyi. Çok şık. Bu çok iyi. | Supernatural The End-1 | 2009 |