Search
English Turkish Sentence Translations Page 156763
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
OH what you think i don't know? You maybe a hot shit in high school, but what are you now? | Bilmiyor muyum sanıyorsun? Belki lisedeyken güzeldin ama şimdi nesin? | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
Nothing. | Bir hiç. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
Okay, you got $ 20 to buy for three pizzas. | 3 pizza almak için 20 doların var. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
Each pizza will cost three dollars. No, let's say five dollars. | Bir pizza 3 dolar olsun. Ya da 5 yapalım. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
You've got a coupon for two dollar off. | İki dolarlık indirim kuponun var. Tamam, 2 dolar. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
What do you end up with? | Sonunda kaç paran kalır? | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
Okay, you have two dollars left, and spent 18. | Evet... 2 dolarım kalır. 18'ini harcarım. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
You just figure that out? Yeah, its not that hard. | Demek öylece çözdün. Evet, çok zor değildi. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
Here is Frank. | Frank de geldi. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
That's it these are our shrimp. That looks damn good. | İşte karideslerimiz. Çok iyi görünüyorlar. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
Slide them inside. | Bagaja koy. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
How many boxes do we have? | Kaç kutu getirdin? | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
See, that's the difference between an ordinary person and a person with business acumen. | İşte ticaret zekâsına sahip bir insanla normal bir insanın farkı. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
That is a good word for you to remember, 'Business acumen'. | Bence bu tabiri aklından çıkarma. "Ticaret zekâsı." | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
We're going to be rich, pal. | Köşeyi döneceğiz, dostum. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
REGISTRATION FORM, PRIVATE SCHOOL | "Özel okul başvuru formu." | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
We going to make our money grow That is a smart way, it is capital, | Paramızı arttıracağız. Çok zekice bir yöntem, kârlı. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
And you don' spend it, You invest it. | Para harcamıyorsun, yatırım yapıyorsun. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
So in that way we can get our SP250 and with money left over. | Bu şekilde hem SP250'mizi alacağız hem de paramız artacak. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
About binoculars that grandpa getting me for my birthday. | Büyükbabamın doğum günümde alacağı dürbünden. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
What binoculars Grandpa getting you for your birthday? | Büyükbaban doğum gününde hangi dürbünden alacakmış? | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
These binoculars. The got some internal stabilizer thing and It is electronic. | Şunlardan. Dâhili dengeleyicileri de varmış. Elektronik bir şey. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
You can use it for Stargazer. | Sarsılsa bile bu sayede görüntüyü koruyor. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
And when it is cold outside it won't freeze. Honey come here. | Ayrıca hava soğuk olduğunda da donmuyor. Hayatım, gel bakayım. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
Listen to me, sometimes grandpa promises thing and he really wants to make it happen. | Bak. Büyükbaban bazen bazı sözler verir ve gerçekten yerine getirmek ister. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
No, he is really going to get them, He has a plan. | Hayır, alacak. Bir planı var. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
He has a plan? | Planı mı var? | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
Okay, if you say so. | Peki, madem. Sen öyle diyorsan. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
Squeeze out. And again. | Sıkar mısın? Bir daha. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
Don't be nervous, people do this all the time. | Kasma kendini, bu normal bir şey. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
I'm not nervous. I'm fine. | Kasmıyorum, gayet iyiyim. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
That's the needle? Or that is just a funny cocktail straw. | İğne mi o? Kocaman bir kokteyl kamışı gibi. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
Trust me, I am really good at this. | Bana güven. Bu işte iyiyimdir. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
Wasn't that fun? I think you might over sold it. | Eğlenceli değil miydi? Sen öyle bir his uyandırmıştın. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
There is a thing tonight... Never mind. | Bugün şey var... Neyse, unut gitsin. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
What? No, it's nothing, it's just um... | Ne? Yok, hiçbir şey. Sadece... | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
My friend... You wouldn't like it. | Arkadaşım... Ne? Hoşuna gitmez zaten. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
I might like it. | Belki gider. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
I knew you wouldn't find any good time here. No, I'm having a good time. | Burayı sevmeyeceğini biliyordum. Hayır, gayet güzel. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
This is just lab stuff, smell em. Yeah, thanks. | Zararsızdır, çek. Öyle mi? Sağ ol. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
Are you straight edge? | Yeşilaycı mısın? | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
No, I'm just... What? | Hayır, sadece... Ne? | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
You'll just think its weird. What? No, I like weird stuff. | Söylesem garibine gider. Ne? Yok, ben garip şeyleri severim. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
Sometimes I think that when you get high, or when you drink, or you... | Bazı zamanlar kafayı bulunca ya da içince... | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
You don't drink either? | İçmiyor musun? Hayır. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
I just think that when you do stuff like that, It weakens you psychically, | Bence bu tip şeyler yaparsan, psikolojik olarak zayıflarsın... | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
Like it creates cracks and then that bad stuff come creeps into those crack | ...bu da ruhunda çatlaklara sebep olur. Kötü şeyler de bu çatlakları doldurur... | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
Its weird. Sorry. | Garipmiş. Affedersin. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
You probably just tell people, That you are Mormon. | Bence insanlara Mormon olduğunu söylemelisin. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
Your boyfriend winning the necklace game. | Erkek arkadaşın kolye oyununu kazanıyor gibi. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
He is not really my boyfriend. | O benim erkek arkadaşım değil. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
Yes, it tickled my neck a little bit. | Boynum biraz gıdıklandı. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
You still have your whole necklace. | Senin kolye tam duruyor. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
I like the white one. | Ben beyazları seviyorum. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
I'm gonna try white one. | Bir tane beyaz deneyeceğim. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
Its pretty good. | Güzelmiş. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
I need mm... some beer. | Ben... bir bira alacağım. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
Unbelievable. Yeah, I'm watching it now. | İnanamıyorum. Evet, izliyorum şu an. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
Dude, get off. | Ahbap, kalksana. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
The guy driving here having a heart attack and comes through the front window with high rate speed, | Adam kalp krizi geçirmiş, yüksek hızda ön camdan içeri girmiş... | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
And hit one of the employee right here. | ...ve çalışanlardan birini ezmiş. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
The poor guy is about in five pieces And there is quite a bit of blood. | Zavallı adam 5 parçaya ayrılmış. Her yer kan içinde. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
You guys are BBP certified right? | KBH sertifikanız var değil mi? | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
We know all the proper procedures for handling in potentially hazardous situations. | Bu tip riskli durumlarla baş etmenin yollarını çok iyi biliyoruz. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
We are very professional. I thought you hasn't done the course? | Bizler profesyoneliz. Kursa gitmediğini sanıyordum. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
Yes i did, But it is not done yet. | Gittim, ama daha bitmedi. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
I can, trust me, If you can get the bags and the box? | Güven bana. Gidip çantaları ve malzeme kutusunu getirir misin? | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
Are you guys are all finished up in there? Yeah Great, then I handle it from here. | İçeride işiniz bitti mi? Evet. Güzel. Buradan sonrasını ben hallederim. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
What is a bastard? Jeremy told me that I was a bastard. | Piç ne demek? Jeremy piç olduğumu söyledi. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
It just mean your mom wasn't married when she got you. | Annen sana hamile kaldığında evli değildi demek. Önemli bir şey değil yani. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
You know in a couple of years you'll find, That it is a free pass cool. | Birkaç yıl sonra bunların hiçbirini takmayacaksın. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
Right? You probably will start a band. | Anladın mı? Muhtemelen bir grup kurarsın. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
Called Bastard Son. | Adı da "Piç'in Oğlu" olur. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
You can used it to impress the chicks. | Bu yolla hatunları tavlarsın. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
The whole bastard thing is going to work out for you. | Bütün piç hareketleri işine yarar. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
You are the coolest bastard, I know. Really? | Sen tanıdığım en havalı piçsin. Sahi mi? Evet. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
Hello, Sunshine Cleaning. | Buyurun, Günışığı Temizlik. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
Of course... 2327 Grove Avenue. | Tabii ki... 2327, Grove Bulvarı. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
You got it. No Thank you, all right, good bye. | Tamamdır. Ben teşekkür ederim. Hoşça kalın. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
What was that? | Olay neymiş? | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
That is a good thing. | Bu iyi bir şey. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
Oh man, okay... | Tanrım. Pekâlâ... | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
Stay in the van. | Arabada kal. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
If you get thirsty, there are some soda in the blue cooler, okay sweetie? | Susarsan eğer, mavi soğutucuda gazoz var, tamam mı canım? | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
We are the cleaning crew. | Biz temizleme ekibiyiz. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
Yes, I wanted to give you the keys. | Evet, size anahtarları vermek istedim. Peki. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
In the dent, Where my husband... | Koltukta Kocamın öldüğü... | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
I had beidge and when I. | Briç oynuyordum sonra... | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
Do you need me to show you? | Göstermemi ister misiniz? | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
No, we can find it. | Gerek yok, biz buluruz. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
Okay, that is good then. | Peki, çok iyi o zaman. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
My son in law are taking me, For a lunch at the Howard Johson. | Damadım beni Howard Johnson'a yemeğe götürecek. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
They have such a nice rolls at the Howard Johnson. | Howard Johnson'da çok güzel köfte yaparlar. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
Mrs. Davis? Would you like for me to sit with you for a little while? | Bayan Davis? Bir süre yanınızda oturmamı ister misiniz? | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
Yes dear, I believe i would. | Olur, güzelim. Sanırım isterim. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
EDNA PLAYS BEIDGE AT 400 TELL EDNA YOU LOVE HER | "Edna 4'te briçe gidecek." "Edna'ya onu sevdiğini söyle." | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
Is she okay? Yes, she will be okay. | Teyze nasıl? Daha iyi olacak. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
Why is that lady so sad? | O teyze neden o kadar üzgündü? | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
Well her husband died and she misses him. | Çünkü kocası ölmüş o da onu özlemiş. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |
Maybe we could let her use our radio, Then she can talk to him. | Öyleyse ona radyomuzu kullandıralım. Böylece kocasıyla konuşabilir. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | ![]() |