Search
English Turkish Sentence Translations Page 156759
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Get my hand. Get my hand. | Elime bir şey yapın. Elime bir şey yapın. | Sunshine-2 | 2007 | |
| Capa, are you all right? Yeah. Yeah. | Capa, iyi misin? Evet. Evet. | Sunshine-2 | 2007 | |
| Searle? | Searle? | Sunshine-2 | 2007 | |
| In other words, unless Icarus is deleting her own files, she didn't do it. | Başka bir deyişle, eğer Icarus kendi dosyalarını silmiyorsa, bunu o yapmamış. | Sunshine-2 | 2007 | |
| Which means the airlock was decoupled manually. | Bunun anlamı kabin manuel olarak ayrılmış. | Sunshine-2 | 2007 | |
| Cassie and I were on the Flight Deck. | Cassie ve ben uçuş güvertesindeydik. | Sunshine-2 | 2007 | |
| And I was with Capa and Searle. | Ben de Capa ve Searle’le birlikteydim. | Sunshine-2 | 2007 | |
| And I think we can all assume it wasn't Harvey. | Ve sanırım hepimiz bunu yapanın Harvey olmadığına eminiz. | Sunshine-2 | 2007 | |
| Which leaves one possibility. | Bu da geriye tek seçenek bırakıyor. | Sunshine-2 | 2007 | |
| This isn't just about the possibility whether he sabotaged the airlock. | ... güzeldi. | Sunshine-2 | 2007 | |
| ...we'll have the oxygen to make it to the delivery point. | ...hedefe ulaşacak yeterli oksijenimiz olur. | Sunshine-2 | 2007 | |
| I'm not passing any bucks. | İşi şansa bırakmayacağım. | Sunshine-2 | 2007 | |
| Do it how? | Nasıl yapacaksın? | Sunshine-2 | 2007 | |
| That's between me and Trey. | Bu benimle Trey'in arasında. | Sunshine-2 | 2007 | |
| We'll have a vote this time. Unanimous decision required. | Bu sefer oylama yapacağız. Oy birliği gerek. | Sunshine-2 | 2007 | |
| So you know where I stand. | Benim ne düşündüğümü biliyorsunuz. | Sunshine-2 | 2007 | |
| That we weigh the life of one against the future of mankind? | Bir kişinin hayatıyla insanoğlunun geleceğini kıyaslamamızı mı? | Sunshine-2 | 2007 | |
| Cassie. I know the argument. | Cassie. Durumu biliyorum. | Sunshine-2 | 2007 | |
| Find a kindness. | Merhametli bir yol bul. | Sunshine-2 | 2007 | |
| He took responsibility. | Sorumluluğu almış. | Sunshine-2 | 2007 | |
| All these deaths. | Bütün bu ölümler. Belli ki olanaksız değil, çünkü duyabiliyorsun. | Sunshine-2 | 2007 | |
| Searle. Harvey. | Searle. Harvey. | Sunshine-2 | 2007 | |
| None of them would have happened if you hadn't diverted the mission. | Eğer görevi değiştirmeseydin hiç biri olmayacaktı. | Sunshine-2 | 2007 | |
| What do you want me to say? I don't want you to say shit. | Ne söylememi istiyorsun? Hiç bir şey söylemeni istemiyorum. | Sunshine-2 | 2007 | |
| I just want you to know that this... | Sadece bilmeni istiyorum ki bu... | Sunshine-2 | 2007 | |
| All crew are dying. | Bütün mürettebat ölüyor. | Sunshine-2 | 2007 | |
| As long as we can live long enough to deliver the payload... | Roketi yerine ulaştıracak kadar yaşayabildikten sonra... | Sunshine-2 | 2007 | |
| You will not live long enough to deliver the payload. | Roketi yerine ulaştıracak kadar yaşamayacaksınız. | Sunshine-2 | 2007 | |
| Sixteen hours until death. | 16 saat içinde ölecek. | Sunshine-2 | 2007 | |
| Nineteen hours. Impossible. Corazon was certain. | Doksan saat. İmkansız. Corazon emindi. | Sunshine-2 | 2007 | |
| We have remaining oxygen to keep four crew alive. | Dört mürettebatı hayatta tutabilecek oksijenimiz var. | Sunshine-2 | 2007 | |
| Five crew members. | Beş mürettebat. | Sunshine-2 | 2007 | |
| Who's the fifth crew member? | Beşinci mürettebat kim? | Sunshine-2 | 2007 | |
| Where is the fifth crew member? | Beşinci mürettebat nerede? | Sunshine-2 | 2007 | |
| Then the moment will pass. | Sonra o an geçecek. | Sunshine-2 | 2007 | |
| The man will be gone. | Adam ölecek. | Sunshine-2 | 2007 | |
| ...but stardust. | ...bir şey olmayacak. | Sunshine-2 | 2007 | |
| Icarus. Full sunlight. | Icarus. Tam güneş ışığı. | Sunshine-2 | 2007 | |
| Icarus? | Icarus? | Sunshine-2 | 2007 | |
| Warning, you do not have authority to remove... | Dikkat, ana panelleri soğutucudan çıkarmak için... | Sunshine-2 | 2007 | |
| ...the mainframe panels from the coolant. | ...yetkiniz yok. | Sunshine-2 | 2007 | |
| Please return the panels to the coolant. | Lütfen panelleri soğutucuya yerleştirin. | Sunshine-2 | 2007 | |
| I cannot locate your biometric signs. | Biyolojik sinyalinizi tespit edemiyorum. | Sunshine-2 | 2007 | |
| A beautiful baby. | Güzel bir filiz. Sen değil. Sorumluluk benim. | Sunshine-2 | 2007 | |
| ...wonderful to show him. | ...harika bir şeyim var. | Sunshine-2 | 2007 | |
| Or Cassie or Capa. | Cassie'ye yada Capa'ya. | Sunshine-2 | 2007 | |
| Don't fight. | Karşı koyma. | Sunshine-2 | 2007 | |
| Icarus, why are we in orbit? | Icarus, niçin yörüngedeyiz? | Sunshine-2 | 2007 | |
| Capa? Capa? | Capa? Capa? | Sunshine-2 | 2007 | |
| In the suit. | Kıyafette. | Sunshine-2 | 2007 | |
| Use the hard link. | Telsizi kullan. | Sunshine-2 | 2007 | |
| Pinbacker is onboard. He's trying to stop the mission. | Pinbacker güvertede. Görevi durdurmaya çalışıyor. | Sunshine-2 | 2007 | |
| Mace, listen. I'm locked in the airlock. | Mace, dinle. Basınç kabininde kilitli kaldım. | Sunshine-2 | 2007 | |
| Mace, repeat, please. | Mace, tekrarla, lütfen. | Sunshine-2 | 2007 | |
| Mace, come in. | Mace, cevap ver. | Sunshine-2 | 2007 | |
| Capa. Mace? | Capa. Mace? | Sunshine-2 | 2007 | |
| We're in orbit. The computer is down. | Yörüngedeyiz. Bilgisayar devre dışı. | Sunshine-2 | 2007 | |
| I don't know if I can get her back online. | Tekrar çalıştırabilir miyim bilmiyorum. | Sunshine-2 | 2007 | |
| You have to break us out of orbit manually. | Bizi yörüngeden manuel olarak çıkarmalısın. | Sunshine-2 | 2007 | |
| Force the bomb into the sun. | Bombayı güneşe doğru yollamak. | Sunshine-2 | 2007 | |
| You'll have to get to the bomb and detonate manually. | Bombaya ulaşmalı ve onu manuel olarak patlatmalısın. | Sunshine-2 | 2007 | |
| Do it, Capa. | Bitir bu işi, Capa. | Sunshine-2 | 2007 | |
| Do it. | Bitir. | Sunshine-2 | 2007 | |
| Is it the surface of the sun? | Güneşin yüzeyi mi? | Sunshine-2 | 2007 | |
| Cassie, there's not much time. I need to know. | Cassie, fazla zaman yok. Bilmeliyim. | Sunshine-2 | 2007 | |
| For seven years I spoke with God. | Tanrıyla konuştuğum yedi yıl boyunca. | Sunshine-2 | 2007 | |
| Let's say 25. Set at 25. | 25 diyelim. 25'e ayarlandı. | Sunshine-2 | 2007 | |
| Hi, sis. | Selam, abla. | Sunshine-2 | 2007 | |
| You guys, come on. | Çocuklar, hadi. | Sunshine-2 | 2007 | |
| ...and it's a particularly beautiful day, you'll know we made it. | ...diğerlerinden farklı olarak aydınlık bir günse, başardığımızı anlayacaksınız. | Sunshine-2 | 2007 | |
| SUNSHINE (2007) | SUNSHINE (2007) | Sunshine-3 | 2007 | |
| Attention all fellow deer. | Geyik arkadaşların dikkatine. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | |
| If you find deer feet in the middle of the forest be a bit suspicious. | Ormanda bir geyik ayağı bulursanız etrafınıza iyi bakın. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | |
| Morning sir, how are you doing? Good. | Günaydın, bayım. Nasılsınız? İyi. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | |
| I am looking for a 20 gauge, maybe a coach, or a Western Competition Special. | 20 kalibrelik bir silah arıyorum, Coach olabilir ya da Western Competition. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | |
| I think I just have what you need. | Elimde tam istediğiniz gibi bir tane var. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | |
| Try this one on for size. | Buna bir bakabilirsiniz. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | |
| Hey Cliff, Are 12 Gauges and 20 gauge shotgun shell should be here by Thursday? | Cliff, 12 ve 20 kalibrelik av fişekleri Perşembe mi gelecekti? | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | |
| I'll make it Tuesday with the .45 4 Capsule. | 45 mm.'lik 4 kapsüllüler Salı günü gelecek. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | |
| A real rager, huh? | Güzel parti, değil mi? | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | |
| Norah, the restaurant is on the phone. | Norah, restorandan arıyorlar. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | |
| You're supposed to be at work. | İşe geç kalmışsın. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | |
| I'm sleeping dad. | Uyuyoruz herhalde, baba. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | |
| Hurry up. | Çabuk götür. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | |
| You're fired. I am stumbled. | Kovuldun. Sadece ayağım takıldı. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | |
| Just a couple of question here. | Sadece birkaç soru soracağım. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | |
| Alright, is it 12 gauge? A 20 gauge. | Pekâlâ, silah 12 kalibre miydi? 20 kalibre. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | |
| And the Coach? That was behind the desk. | Coach muydu? Siz tezgâhın arkasında... | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | |
| Here is your contract. I hate the shotgun cases, A real pain in the ass. | İşte kontratın. Av tüfeği vakalarından nefret ederim. Başa bela olurlar. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | |
| He had the shell in his pocket when he came in here. | Yani buraya geldiğinde fişekler cebindeydi. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | |
| Inside his jacket. He brought his own ammo. | Ceketinin içinde. Cephanesini yanında getirmiş. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | |
| Then he was up there. The guy scattered all over this place, | Şimdi tavanda. Herif her tarafa saçıldı. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | |
| Every his blood is biohazard. Hey Carl, his over here and fishing too. | Biyolojik tehlike söz konusu. Hey Carl, adam buraya kadar sıçramış. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | |
| Real pain in the ass. | Evet. Tam bir baş belası. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | |
| Alright, thank you guys. | Tamamdır. Teşekkürler, baylar. Teşekkürler. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | |
| Alright, we wrapping it up. $ 3000 just to wipe the asshole off the floor. | Buradaki işimiz bitti. Herifi zeminden kazımak 3000 dolara mal olacak. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | |
| Hey, do you can handle this report tonight? | Hey, bu raporla sen ilgilenebilir misin? | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | |
| I got thing to do. Was it blonde thing or brunette thing? | Benim işim var. Esmer bir iş mi, sarışın mı? | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | |
| You are strong, you are powerful, You can do anything. | Sen güçlüsün, iradelisin. Her şeyi yapabilirsin. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 | |
| You are a winner. | Sen her şeyi atlatırsın. | Sunshine Cleaning-1 | 2008 |