Search
English Turkish Sentence Translations Page 155565
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Good night, Teyla. | İyi geceler, Teyla. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
All I know is she's not who she's pretending to be. | Tüm bildiğim, olduğu kişi gibi davranmadığı. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
And you know this because... | Bunu biliyorsun çünkü... Ne yani, içime doğmasına izin yok mu? | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
You? No. | Senin mi? Hayır. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
I asked Major Sheppard to keep an eye on her. | Binbaşı Sheppard'dan onu gözetmesini istedim. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Which is like asking the fox to guard the henhouse. | Bu da bir tilkiden kümesi korumasını istemeye benziyor. Ne? | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Well, look, the biometric differential is not insignificant, Elizabeth. | Bak, biyometrik farklılık önemsiz değil, Elizabeth. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Come on, you don't know that for certain. | Yapma, bundan emin değilsin. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Now, grodin says you are nowhere close to understanding what the nature of that device is. | Grodin bu cihazın doğasını anlamaya yaklaşmadığını söylüyor. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
There are too many unknown variables. There's the energy weapon, | Çok fazla bilinmeyen değişken şey var. Enerji silahı var, Wraithleri hiç görmediklerini söylüyorlar. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
what about the fact that she's essentially a textbook case of healthy? | Sağlık açısından kitaplara örnek olabilecek cinste olması gerçeğinden ne haber? | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
All very mysterious, yes, but what does it prove? | Hepsi çok gizemli, ama bu neyi kanıtlar? | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
That we should give her a one way ticket back home. | Bu ona dönüşü olmayan eve gidiş bileti verir. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
There is obviously something very... | Onda açıkça belli olan... | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
different about her, yes, but that doesn't necessarily make her a threat. | bir farklılık var, evet, ama bu onun bir tehdit olduğunu göstermez. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
It doesn't rule it out, either. | Gözden çıkarmamalıyız da. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Then, for the moment, I think what we could gain | O zaman, şu anlık, sanırım bir anlaşma sağlamak onun burada olması riskinden daha değerli. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
This is delicious. | Bu lezzetliymiş. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Well, enjoy it while you can, because that's the last of what we have. | Hazır varken tadını çıkar, çünkü elimizde son şey bu. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Then I am honored. | O zaman onur duydum. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Athar will save you. | Athar seni korur. İyi o zaman. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Such wondrous things. | Çok harikulade şeyler. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
I can't imagine wanting to do anything but eat all the time with such a variety of foods. | Bu kadar çok çeşit yiyeceği yemeyi istemekten başka bir şey düşünemezdim. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Well, we manage to pull ourselves away somehow. | Biz kendimizi bir şekilde ayırmayı başabiliyoruz. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Dr. Weir has gotten me on your information machines. | Doktor Weir bana sizin bilgi makinelerinizden bir tane getirdi. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Elizabeth's got you on a computer already, huh? | Elizabeth sana şimdiden bilgisayar getirdi ha? | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
I'm fascinated by your many religions. | Sizin birçok dininiz çok ilgimi çekti. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
So many beliefs. | Çok fazla inanç. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
So many philosophies. | Çok fazla felsefe. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Yeah, we've got a few of those. | Evet, bizde onlardan birkaç tane var. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
So many contradictory faiths. | Çok fazla çelişkili inançlar. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Yeah, it's a bit of a mess. | Evet, çok dağınık. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
We traded for grapes. | Üzümleri takas ettik. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
The athosians, Teyla's people, | Athosyalılar, Teyla'nın halkı | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
they make this on the mainland. | bunu anakarada yapıyorlar. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
I wasn't completely truthful with you about something. | Bir şey hakkında tamamen gerçeği söylememiştim sana. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
On Proculis, when I told you I did not feel lonely... | Proculis'te sana yalnızlık çekmediğimi söylemiştim. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
coming here and being with you... | Buraya gelmek ve seninle birlikte olmak... | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
it reminded me what it was like not to be alone. | bana yalnız olmamanın nasıl bir şey olduğunu hatırlattı. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Well, I mean, nothing. | Bir şey demek istemiyorum. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
this is the first time I've been in a romantic situation with a woman from another planet, | Başka bir gezegenden bir kadınla ilk kez romantik bir durum içerisindeyim... | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
and it just strikes me as really,... | Bu bana bayağı bir şey geliyor... | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
wrong? | Yanlış mı? Hayır, Tanrım, hayır. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Just... just... | Sadece...sadece... | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
I just thought | Düşünmüştüm ki ben de... Kendin söylemiştin... | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
we're both human. | İkimiz de insanız. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Yes, we are, and I'm really glad you didn't say "family" otherwise I'd have to leave. | Evet, öyleyiz ve aile demediğine çok sevindim çünkü aksi takdirde gitmek zorunda kalacaktım. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
I couldn't sleep, so I was going back up to the control room to do a little research. | Uyuyamadım da kontrol odasına gidip biraz araştırma yapayım dedim. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
What about you? | Peki ya sen? Hayır, teşekkürler. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
No, I mean, what were you doing up so late? | Hayır, bu kadar geç saatte ne yapıyorsun demek istedim? | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
I'm always up late, rodney. | Ben hep geç saate kalırım, Rodney. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
the whole captain kirk routine is problematic, to say the least, let alone morally dubious. | Bütün bu Kaptan Kirk durumu sorun oluyor, onu bırak en azından ahlâken belirsiz. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
What routine? | Ne durumu? Uzaylı rahibeyle romantik ilişki kurmak. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
It's very 1967 of you. | Çok 1967'deki gibisin. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
it becomes my business, major, when an alien woman who is clearly not who she claims to be | İddia ettiği gibi biri olmayan uzaylı bir kadın en yüksek rütbeli subayımızı... | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
has the ranking military officer wrapped around her little finger. | ...parmağında oynatmaya başladığı zaman beni ilgilendirir, Binbaşı. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Don't go there, McKay. | Konuyu oraya getirme McKay. Üzgünüm. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
I know I'm not normally mr. Sensitive, but you've got to | Normalde duyarlı biri değilimdir, ama onda garip bir şeyler olduğunu söylediğim zaman bana inanmalısın. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
I know it's intangible, but I can feel it... | Elle tutulamaz olduğunu biliyorum, ama bunu hissedebiliyorum... | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
It's just a matter of time before I prove it, Major. | Bunu kanıtlamam sadece zaman meselesi Binbaşı. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
I'm just recommending that in the meantime, you keep your... | Bu sırada öneriyorum ki, sen ellerini... | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
No. This is the data from the biometric sensors. | Hayır. Biyometrik sensörlerden gelen veri bu. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
I can't tell you exactly what all of these signatures mean, but, uh, look at this, | Sana bu izlerin tam olarak ne olduğunu söyleyemem, ama şuna bak... | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
these are ours, and this, this is hers. | Bizimkiler bunlar ve bunlar onunki. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
There's a distinct difference. | Açık bir farklılık var. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
She was born on another planet in another galaxy. | Başka bir galaksideki başka bir gezegende doğmuş. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
They're different from Teyla's too. | Teyla'nınkilerden de farklı. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
That doesn't mean... | Bunun anlamı... | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Elizabeth, she's not what she seems to be. | Elizabeth, o göründüğü gibi biri değil. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
I sense nothing but a very honest and spiritual person. | Ruhani ve dürüst bir insandan başka bir şey sezinlemedim. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
there may be a way to find out. | Öğrenmenin bir yolu olabilir. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
You're opening negotiations with her this morning, right? | Onunla bu sabah pazarlık yapacaksın, değil mi? | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Yeah. | Evet. Tamam, benim de oturmama izin ver. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
I'll pretend to be taking notes on the laptop when really I'll be scanning her for anomalies. | Aslında ondaki gariplikleri tararken laptopıma notlar alıyormuş gibi davranırım. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Radiation, E.M. Scans, energy signatures... | Radyasyon, Elektromanyetik Tarama, Enerji izleri... | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
that way, if I am crazy, you and I are the only ones who need to know. | Bu şekilde, eğer çıldırmışsam, bunu tek bilen bizler oluruz. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Now, what's the harm? | Yani zararı nerde? | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
but be discreet. | Ama tedbirli ol. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
I'm mr. Discreet. | Ben Bay Tedbirli'yimdir. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
I admit to being impressed by most of what I've read of Earth's religions. | Dünya dinleri hakkında okuduklarımdan çok fazla etkilendiğimi itiraf ediyorum. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
The torah, the koran, the talmud, the bible... | Tevrat, Kuran, Zebur, İncil... | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
most of them reveal a diverse and deep desire to grasp the divine. | bir çoğu ilahi gücü kavrama açısından farklı ve derin arzuları ortaya çıkarıyor. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
So we do have something we can offer you. | Yani sana teklif edebileceğimiz bir şeyimiz var. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
But I've also been reading about your history. | Ama ayrıca tarihinizi de okudum. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Even now, somewhere on your planet, you are at war. | Şimdi bile, gezegeninizde bir yerde savaş var. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Well, yeah, that's true. | Evet, bu doğru. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
I made no attempt to hide that fact from you. | Bu gerçeği senden saklamak için hiçbir girişimim olmadı. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Chaya, we are definitely not perfect. | Chaya, kesinlikle mükemmel değiliz. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
There's a lot about you as a people that I find disturbing. | İnsanlar olarak sizlerde rahatsız edici bulduğum çok şey var. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Can that not be said of any people? | Bu bütün insanlar için söylenemez mi? | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Every soul in Proculis is free from the hatred and the anger | Proculis'teki her ruh Dünya'daki insanların birbirine karşı duyduğu nefret ve öfkeden kurtulmuştur. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Come on. | Yapma. Hepimiz o kadar kötü değiliz. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
You know that. | Bunu biliyorsun. Biliyorum. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
We're not talking about the people on Earth. | Biz Dünya'daki insanlardan bahsetmiyoruz. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
I'm talking about every member of my expedition team here, in Atlantis, | Ben burada Atlantis'te bütün keşif ekibimden bahsediyorum... | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
and I'm talking about the friends we've met since coming here, like Teyla's people. | ...buraya geldiğimizden beri edindiğimiz dostlardan bahsediyorum, Teyla'nın halkı gibi. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
but there are others. | ...ama başkaları da var. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
I hand picked every member of this expedition, | Bu keşif için bütün üyelerimi kendi elimde tek tek seçtim... | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
and I know Teyla feels as confident about her own people. | ...Teyla kendi halkına güvendiğinden eminim. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
At the end of the day, this is a matter of trust. | Yani durumun sonunda bu bir güven meselesi. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |