Search
English Turkish Sentence Translations Page 155562
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Athar is friend to all, and with us always. | Athar hepimizle dosttur ve her zaman bizimledir. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| What dr. McKay means is that we wish to offer our thanks. | Doktor McKay'in söylemek istediği şey şükranlarımızı sunmak istiyoruz. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| We were attacked by the Wraith and would have been killed, | Eğer Athar karışmasaydı, Wraithler tarafından saldırıya uğramıştık ve öldürülüyorduk. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| "Wraith"? | "Wraith mi"? | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| We have never encountered such beings. | Öyle varlıklarla daha önce hiç karşılaşmadık. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| I can assure you that for many thousands of years, we have lived here in peace. | Sizi temin ederim, binlerce yıldır burada huzur içinde yaşadık. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| Could you excuse us for a moment? | Bize biraz izin verebilir misiniz? | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| And Chaya is... | Ve Chaya... | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| The high priestess of Athar. | Athar'ın baş rahibesi. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| This is a great day for our people. | Bu halkımız için büyük bir gün. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| Ours too. | Bizim içinde. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| I agree, Major. | Aynı fikirdeyim Binbaşı. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| Every inhabited world I have encountered in this galaxy has been ravaged by the Wraith. | Bu galakside karşılaştığım bütün yaşam olan gezegenler, Wraithler tarafından kasıp kavrulmuştur. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| Well, this planet is protected by an Ancient weapon. | Bu gezegen bir Kadim silahıyla korunuyor. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| This just confirms it. | Bu işte onaylıyor. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| Well, there's no other explanation. | Başka bir açıklaması yok. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| I mean, the power requirements of something like that must be astronomical. | Öyle bir şeyin güç gereksinimi astronomik rakamlara vurmalı. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| Only a Z.P.M. could generate that. | Sadece bir SNM bunu üretebilir. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| And yet... they do not appear to be technologically advanced. | Ve yine de... teknolojik açından gelişmiş görünmüyorlar. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| Unless that guy was lying, but he doesn't seem like the lying type. | Tabii bu adam yalan söylemiyorsa, ama yalan söyleyecek birine benzemiyor. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| So, automated defenses. | O zaman, otomatik savunma sistemi. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| Imagine a world where displaced refugees from dozens of planets could come and live in peace, | Mültecilerin bir düzine gezegenden gelerek huzur içinde yaşayabileceği bir gezegen düşünün, | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| without fear of being culled by the Wraith. | Wraithler tarafından toplanma korkusu olmadan. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| Maybe we can negotiate some kind of treaty. | Belki bir çeşit anlaşma yapabiliriz. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| We just need access to that weapon better still, the Z.P.M., | Sadece silaha ulaşmamız gerekiyor, hatta daha iyisi SNM'ye | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| not that we'd steal it or anything. | ...onu çalacağımızdan falan değil tabii. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| Let's just try to stay on our best behavior. | En iyi şekilde davranmaya çalışalım yeter. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| I'm always on my best behavior. | Ben her zaman en iyi şekilde davranırım. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| Not very. | Çok uzak değil. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| The exercise is good for you. | Alıştırma sana iyi gelir. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| Chaya does live pretty far from your people. | Chaya halkınızdan çok uzakta yaşıyor. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| It is not uncommon, Major, for clerics to live apart from the community. | Bu olağandışı değil Binbaşı, rahibelerin toplumdan ayrı yerde yaşamaları. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| Glory to Athar. | Athar'a şükrediyoruz. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| Welcome, and rest. | Hoşgeldiniz ve dinlenin. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| Thank you, sister. | Teşekkürler, kız kardeşim. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| You are new to Proculis. | Proculis'te yenisiniz. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| Yes. We're, uh... | Evet. Biz... | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| we're brand new, in fact. | Çok yeniyiz, aslında. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| Major John Sheppard. | Binbaşı John Sheppard. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| I am called Chaya Sar. | Bana Chaya Sar derler. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| Lieutenant Ford, and Dr. McKay. | Teğmen Ford ve Doktor McKay. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| How did she know that? | Bunu nerden biliyor? Bıraksana. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| One of the abbots ran ahead. | Keşişlerden biri önden gelmiş. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| It's a pleasure to meet you, Chaya. | Seninle tanıştığımıza memnun oldum, Chaya. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| Shall I prepare some tea for us? | Bizim için çay hazırlayayım mı? | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| I was hoping you were going to say just that. | Tam da bunu söyleyeceğini umuyordum. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| They seem to be everywhere in this galaxy, and they appear to have been on top | Bu galaksinin her tarafındalar ve uzun bir süredir besin zincirinin en tepesindeler. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| It's terrifying. | Bu korkunç. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| Truly terrifying. | Gerçekten korkunç. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| It is not only my people who suffer, Chaya. | Acı çeken sadece benim halkım değil, Chaya. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| The Wraith have awakened from a long sleep, | Wraithler uzun uykularından uyandılar... | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| and this entire world is safe from the culling that has already begun. | ve bütün bu gezegen başlamış olan toplamadan korunuyor. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| Even Atlantis, with all its wonder, may not survive the onslaught. | Bütün harikalarına rağmen Atlantis bile saldırıdan kurtulamayabilir. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| It is our hope that Athar could grant sanctuary here on Proculis. | Athar'ın burada Proculis'te bizlere sığınak olmayı kabul etmesini umuyoruz. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| Sanctuary? | Sığınak mı? | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| For so many? | Birçoğu için mi? | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| Well, we're not talking about everybody in the galaxy showing up on your doorstep. | Galaksideki herkesin kapınızda belirmesinden bahsetmiyoruz. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| This planet is pretty big, ma'am. | Bu gezegen bayağı büyük, bayan. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| And it is largely uninhabited. | Büyük kısmında yaşayan kimse yok. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| More importantly, it is protected by that weapon of yours. | Daha da önemlisi, sizin silahınızla korunuyor. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| Weapon? | Silah mı? | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| I am aware of no such thing on Proculis. | Proculis'te öyle bir şeyden haberim yok. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| Are you sure about that? | Bundan emin misin? Evet. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| Rodney, best behavior. | Rodney, en iyi şekilde davran. Olabilecek en iyisi bu Binbaşı. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| Chaya, the only reason we're alive is because of a powerful energy weapon | Chaya, hayatta olmamızın tek nedeni bu gezegenin yüzeyindeki bir yerden... | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| It destroyed the ships that were shooting at us. | Bize ateş eden gemileri yok etti. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| That weapon is what's keeping the Wraith away. | Wraithleri uzak tutan şey o silah. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| No, Dr. McKay. | Hayır, Doktor McKay. Sizleri koruyan Athar'dı. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| Athar? | Athar mı? Evet. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| Athar saw you were in need. | Athar ihtiyaçta olduğunuzu gördü. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| Chaya, there are a lot of people just like... | Chaya, senin benim gibi birçok insan var... | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| you and me, who are in need because of the Wraith. | ...Wraithler yüzünden ihtiyaçta olan. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| What you have here, what Athar has provided you, is a very rare thing... | Burada olan şey, Athar'ın sizlere sağladığı, çok nadir bir şey... | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| That's what friends do. They share. | Dostların yaptığı budur. Paylaşırlar. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| I think we could help each other. | Sanırım birbirimize yardım edebiliriz. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| I shall consult with her now. | Şimdi gidip ona danışmalıyım. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| Please stay here. I don't know how long this will take. | Lütfen burada kalın. Ne kadar sürer bilmiyorum. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| You're buying into this? | Bunu yemiyorsun değil mi? | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| what religious people don't take their religion seriously? | Hangi dindar insanlar dinlerini ciddiye almaz? | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| We didn't imagine that weapon, Major. | Biz o silahı hayal etmedik Binbaşı. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| We saw it with our own eyes, and we saw what it was capable of. | Kendi gözlerimizle gördük ve yapabileceği şeyleri de gördük. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| Yes, we did. | Evet, gördük. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| Perhaps Chaya is simply unaware of the weapon's existence. | Belki Chaya basitçe silahın varlığından habersizdir. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| Or she knows, and she wants to keep it a secret from us. | Ya da biliyor ve bizden saklamak istiyor. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| She doesn't strike me as the lying type either. | Bana göre o da yalan söyleyecek birine benzemiyor. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| All right, let's just see what Athar has to say. | Pekâlâ, Athar'ın ne söyleyeceğine bir bakalım. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| I'm afraid she cannot countenance any other people but hers settling here. | Korkarım kendi halkından başka kimsenin buraya yerleşmesini tasvip etmiyor. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| And you really had to chant all that time to come up with that? | Bunu demek için o kadar zaman ilahi söylemek zorunda mıydın? McKay! | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| Is there any way we can ask Athar to reconsider? | Athar'ın yeniden düşünmesini istemek için bir yol var mı? | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| Athar understands and sympathizes these Wraith are a scourge among our stars | Athar bu Wraithlerin yıldızlarımızın arasında bir bela olduklarını anlıyor... | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| but she has to place the lives of her people first. | ...fakat önce kendi halkını düşünmek zorunda. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| We prayed for Athar's guidance. | Athar'ın rehberliği için dua ettik. Ve Athar ne söyledi? | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| You're hiding behind your religion to justify your complete and utter selfishness. | Tam ve mutlak bencilliğini haklı çıkarmak için dininin arkasına saklanıyorsun. Rodney! | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| if Athar existed, she would be ashamed of herself. | Eğer Athar var olsaydı, kendisinden utanç duyması gerekiyordu. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| We ask only to be left alone and in peace. | Biz sadece yalnız bırakılmayı ve huzur içinde kalmayı istiyoruz. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| So untold thousands, possibly millions of people will die out there | Yani binlerce belki de milyonlarca insan kurtarılabilecekken ölecekler, Athar'ın adına rağmen. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| How very, very peaceful of you. | Ne kadar da huzurlusunuz. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| You should be grateful to Athar. | Athar'a minnettar olmalısınız. Bu bir zaman kaybı. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| Athar regrets that she cannot help you. | Athar size yardım edemediği için pişman oluyor. Eminim bunları aynen söylemiştir. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | |
| That's enough. | Bu kadar yeter. Jumper'a geri dönün. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 |