Search
English Turkish Sentence Translations Page 155487
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Figures on a ledger? | Defterdeki işaretler mi? Defter üzerindeki sayılar? | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
Pieces that can be moved about in a game of strategy, | Strateji oyununda yeri değiştirilebilecek parçalar... Bir strateji oyununda hareket ettirilebilen, bazıları... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
some to be saved while others are sacrificed? | ...bazıları kurtarılırken, diğerleri kurban edilebilecek şeyler mi? ...kurtarılırken diğerleri feda edilen taşlar mıyız? | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
I certainly didn't mean to diminish... Real people are being killed, | Üzgünüm, ama ben gerçekten değersiz... Gerçek insanlar öldürüldü, Bay Woolsey... Üzgünüm, sizi küçümsemek isteme... Gerçek insanlar öldürülüyor, Bay Woolsey,... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
real villages destroyed... | ...gerçek köyler yok edildi. ...gerçek köyler yok ediliyor. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
My village, my people. | Benim köyüm, insanlarım. Köyüm, halkım. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
My husband and children... murdered before my eyes. | Kocam ve çocuğum... gözlerimin önünde öldürüldüler. Kocam ve çocuklarım gözlerimin önünde katledildiler. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
You're from one of the planets destroyed by the Replicators. | Çoğalıcılar tarafından yok edilen gezegenlerden birindensiniz. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
I barely escaped with my life, | Canımı zar zor kurtardım... Canımı zor kurtardım,... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
but not before I saw | ...ama değer verdiğim her şeyin... ...ama değer verdiğim... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
everything I hold dear | ...gökten inen bir ışınla... ...her şeyin gökyüzünden gelen... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
get wiped out | ...yok olduğunu... ...bir ışın ile... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
by a beam of light from the sky. | ...görmeden değil. ...yok edildiğini gördükten sonra. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
And I will not rest | Ve bundan birileri... Ve birisi bunun cezasını... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
until someone is made to pay for it. | ...cezalandırılana kadar rahata erişemeyeceğim. ...çekene kadar dinlenmeyeceğim. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
I guess we can rule out getting her vote. | Sanırım onun oyunu yok sayabiliriz. Sanırım onun oyunu almayı unutabiliriz. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
It's clearly inappropriate for someone that biased to be on the council. | O kadar taraflı birinin Konseyde olması hiç uygun değil. O kadar taraflı birinin konseyde olması çok uygunsuz. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
So they stacked the deck against us. | Yani desteyi bize karşı böldüler. Yani kartları hileli dizmişler. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
I'm not sure. | Pek emin değilim. Emin değilim. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
Dimas seems to be a reasonable man. | Dimas mantıklı birine benziyor. Dimas mantıklı bir insan. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
I think he might even be persuaded to vote our way. | Bizim için oy vermeye ikna edilebileceğini bile düşünüyorum. Bence bizden yana oy kullanmaya bile ikna edilebilir. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
Kelore is a little harder to read. | Kelore'u çözmesi daha zor. Kelore'u okumak biraz zor. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
He seemed pretty hostile to me. | Bana oldukça saldırgan gözüktü. Bana oldukça saldırgan geldi. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
Didn't you say he was from Latira? Yeah, that's right. | Sen o Latira'lı dememiş miydin? Evet, bu doğru. Latiralı olduğunu söylememiş miydin? Evet, doğru. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
One of our last intelligence reports suggests a growing relationship | Son istihbarat raporlarımızdan biri Genii ve Latira arasında... Son istihbarat raporlarımız Latira ve Genii arasındaki... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
between Latira and the Genii. | ...gelişmekte olan bir dostluktan bahsediyordu. ...ilişkilerin geliştiğini gösteriyor. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
Yeah, he did try to convince me | Evet, bana Genii'ların Wraith'le olan savaşı yürütmeleri gerektiğine... Evet, beni Wraith'lerle savaşı... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
that they should be leading the fight against the Wraith. | ...ikna etmeye çalıştı. ...onların yönetmesi gerektiğine ikna etmeye çalıştı. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
You think the Genii are behind this? It makes sense. | Sence bunu arkasında Genii'lar mı var? Akla yatıyor. Bu işin arkasında Genii'lar mı var dersiniz? Mantıklı. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
Apart from Atlantis, they're clearly | Atlantis haricinde, onlar... Atlantis'i saymazsak, onlar açıkça... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
the biggest military power in the coalition. | ...koalisyondaki en büyük askeri güç. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
If they played right, they could run the whole thing. | Eğer kartlarını doğru oynarlarsa, bütün kontrolü ellerine geçirebilirler. Kartlarını doğru oynarlarsa, savaşın önderliğini ele geçirebilirler. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
But only with us out of the picture. | Ama ancak biz aradan çıkarsak. Ama biz etkisiz hale getirmeden olmaz. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
So we were right all along. This whole thing's fixed. | Yani, başından beri haklıymışız. Bütün bunlar planlanmış. O zaman başından beri haklıydık. Bütün bu olay önceden ayarlanmış. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
I say we go to plan B... | Plan B'ye geçelim derim... Bence plan B'ye geçelim. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
Wait for the guards come in, I beat 'em up, take their guns, | Korumaların içeri girmesini bekleyelim, ben onları döveyim, silahlarını alalım... Nöbetçilerin gelmelerini bekleyelim, ben onları döveyim, silahlarını alayım,... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
we shoot our way out of here. Do we even know the way out? | ...burada çatışarak çıkalım. Yolu biliyor muyuz peki? ...buradan savaşarak çıkalım. Çıkışı biliyor muyuz ki? | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
We're at least two levels underground and there's no more than a dozen guards | Yerin iki kat altında olduğumuzu ve bir seferde... Yerin en azından iki kat altındayız ve etrafta bir düzineden... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
at any one time. | ...bir düzineden biraz fazla koruma olduğunu biliyoruz. ...fazla nöbetçi yok. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
What about on the surface? How many guards are up there? | Peki ya dışarısı? Orada kaç koruma var? Peki ya yüzey? Dışarıda kaç tane nöbetçi var? | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
And which way is the Gate? And how far? | Peki Geçide nasıl gidiliyor? Ne kadar uzak? Ve geçit ne tarafta? Ve ne kadar uzakta? | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
There's a few things we'll have to figure out along the way. | Onlar yolda bulmamız gereken şeylerden bir kaçı. Yol boyunca öğrenmemiz gereken birkaç şey var. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
It's too risky. | Bu çok riskli. Çok riskli. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
We could wind up being shot before we got out of the building. | Binadan çıkamadan vurulabiliriz. Binadan bile çıkamadan vurulabiliriz. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
What other choice do we have? We know we can't win this thing. | Başka ne şansımız var ki? Bu şeyi kazanamayacağımızı biliyoruz. Başka ne seçeneğimiz var? Bu şeyi kazanamayacağımızı biliyoruz. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
Not fairly, no. | Adil olarak, hayır. Yansızca kazanamayız, evet. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
What are you talking about? | Aklında ne var? Neden bahsediyorsun? | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
I'm saying now that I know what the game is, | Oyunun ne olduğunu artık bildiğime göre... Diyorum ki, artık oyunun ne olduğunu öğrendiğime göre,... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
I can play it. | ...onu oynayabilirim. ...oynayabilirim. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
Kelore, thank you for agreeing to meet me. | Kelore, benimle buluşmayı kabul ettiğin için sağ ol. Kelore benimle buluşmayı kabul ettiğiniz için teşekkür ederim. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
It cost me rather a fine pocketwatch that used to belong to my father | Beni buraya getirmesi için onu ikna etmem... Beni buraya getirmesi bana babamın kaliteli... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
to get him to bring me here. | ...babama ait güzel bir cep saatine mal oldu. ...cep saatine mal oldu. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
You shouldn't have bothered. There's nothing I can do for you. | Zahmete gerek yoktu. Sizin için yapabileceğim hiçbir şey yok. Zahmet etmeseydiniz. Sizin için yapabileceğim hiçbir şey yok. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
Maybe I'm just feeling generous tonight. | Belki de bu akşam sadece cömert hissediyorum. Belki de bu gece cömert hissediyorum. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
Speak plainly. | Açık konuşun. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
You're backing the wrong horse. | Sırtını yanlış ata yaslıyorsun. Yanlış ata oynuyorsunuz. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
We know you're connected with the Genii. | Genii'la bağlantın olduğunu biliyoruz. Genii'lar ile bağlantılı olduğunuzu biliyoruz. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
We also know they're looking to become the muscle behind the coalition. | Aynı zamanda Koalisyonun askeri gücü olmaya niyetleri olduğunu da biliyoruz. Ayrıca onların Koalisyon'un arkasındaki askeri güç olmak istediklerini biliyoruz. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
We think we'd make a better choice. | Biz daha iyi bir seçenek oluruz. Biz daha iyi bir seçim olacağımıza inanıyoruz. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
You? Atlantis? | Siz mi? Atlantis mi? Siz, Atlantis mi? | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
That's right. | Bu doğru. Evet. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
Well, I didn't realize you had those kinds of ambitions. | O tür bir hırsınızın olduğunu fark etmemiştim. O tip hırslarınız olduğunu fark etmemiştim. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
We've been content to keep to ourselves up until now, | Şu ana kadar kendi kendimize idare ediyorduk... Şimdiye kadar başkalarından uzak durmaya çalışıyorduk,... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
but if it's a choice between getting pushed out of the game | ...ama eğer bu oyundan atılıp atılmamak... ...ama oyundan atılmakla oyunda daha aktif bir rol almak... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
and taking a more active part, | ...ve daha aktif bir rol almak için bir tercihse... ...arasında seçim yapacaksak,... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
well, that's no choice at all, is it? | ...bu pek de tercih olmuyor, değil mi? ...seçme şansımız yok, değil mi? | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
Of course, for appearance's sake, we can't be too aggressive, | Elbette, görünüşümüzün hatırına, fazla saldırgan olamayız... Tabii ki, çok saldırgan görünemeyiz,... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
so we'll need someone on the inside | ...bu yüzden içerden bizim işlerimizi kolaylaştıracak... ...bu yüzden amacımızı gerçekleştirmek için... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
to help push our agenda... | ...birine ihtiyacımız var. ...içeriden birisine ihtiyacımız var. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
Someone to whom we'll be very, very grateful. | Çok, çok minnettar olacağımız birisine. O kişiye karşı çok minnettar olacağız. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
And how do I know you haven't made this offer to the others? | Peki bu teklifi diğerlerine de yapmadığınızı nereden bileceğim? Peki bu teklifi diğerlerine de sunmadığınızı nereden bileceğim? | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
I think we both know Dimas will only be swayed by reason, | Sanırım ikimiz de Dimas'ın etki altında kaldığını... Bence ikimiz de biliyoruz ki, Dimas sadece mantıklı olanı seçecektir... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
and Shiana's going to vote against us, no matter what. | ...ve Shiana'nın da ne olursa olsun bize karşı oy kullanacağını biliyoruz. ...ve Shiana ne olursa olsun bize karşı oy kullanacaktır. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
That leaves you. | Geriye sen kalıyorsun. Geriye siz kalıyorsunuz. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
Mr. Woolsey, are you ready to face the final charge? | Bay Woolsey, son suçlama için hazır mısınız? Bay Woolsey, son suçlamayla yüzleşmeye hazır mısınız? | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
I am. | Evet. Hazırım. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
The people of Atlantis stand accused of conspiring with the Wraith. | Atlantis halkı Wraith'le birlikte hareket etmekle suçlanıyor. Atlantis'in insanları Wraith'lerle işbirliği yapmakla suçlanıyor. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
Conspiring? | Birlikte hareket etmek mi? İşbirliği mi? | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
We have reports that Atlantis has negotiated with the Wraith | Atlantis'lerin Wraith'lerle görüştüğü... Atlantis'in Wraith'lerle anlaşma yaptığı ve onlarla... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
and performed military operations with them. | ...ve onlarla birlikte askeri operasyonlar düzenlediklerine dair haberler aldık. ...askeri operasyonlar düzenlediğine dair haberler aldık. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
It is said you have formed an alliance with one Wraith in particular. | Sizin bir Wraith'le ittifak kurduğunuz söyleniyor. Söylentiye göre özellikle bir Wraith ile bir ittifak kurmuşsunuz. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
That's what we call him. | Biz ona öyle diyoruz. Ona bu ismi verdik. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
This Wraith was imprisoned with Colonel Sheppard by the Genii. | Genii tarafından Yarbay Sheppard'la birlikte tutulan Wraith. Bu Wraith Genii'lar tarafından Yarbay Sheppard ile birlikte hapsedilmişti. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
The Wraith was allowed to feed on him but, despite this, | Wraith'in onun üzerinde beslenmesine izin verildi, ama buna rağmen... Wraith'in ondan beslenmesine izin veriyorlardı, buna rağmen,... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
Colonel Sheppard realized that their best chance of escape | ...Yarbay Sheppard kaçmaları için birlikte hareket etmeleri... ...Yarbay Sheppard kaçmaları için tek şanslarının birlikte... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
was together. | ...gerektiğini anladı. ...çalışmaları olduğunu fark etti. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
This way. | Şu taraftan. Bu taraftan. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
And you continue to have dealings with this Wraith? | Peki siz bu Wraith'le iş yapmaya devam mı ettiniz? Ve bu Wraith ile ilişkilere devam mı ediyorsunuz? | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
We have... occasional contact. | Biz... arada sırada bağlantı kurduk. Ara sıra irtibatta bulunuyoruz. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
You trust him? Of course not. | Ona güveniyor musunuz? Elbette hayır. Ona güveniyor musunuz? Tabii ki hayır. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
But he has proven to be useful at times. | Ama bazı zamanlar işe yarar olduğunu kanıtladı. Ama bazen faydalı oluyor. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
He helped us hold off the Replicator fleet | Dr. McKay planını uygulayana kadar... Dr. McKay'in onları yok etme planını gerçekleştirmesine... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
long enough for Dr. McKay to enact a plan to destroy them. | ....Çoğalıcı filosunu oyalamamızda yardım etti. ...yetecek kadar süre Çoğalıcı filosunu uzakta tutmamıza yardım etti. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
Power down in interior section. | İç kesimde güç kesildi. İç bölümde güç kaybı. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
Transferring power from non critical systems to hull regeneration. | Gücü kritik olmayan sistemlerden gövde yenilenmesine aktarıyorum. Gücü kritik olmayan sistemlerden gövde yenilemesine aktarıyorum. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
Our shields can't take much more, sir. Hopefully, they won't have to. | Kalkanlarımız daha fazlasını kaldıramaz, efendim. Umuyorum ki, bu gerekli olmayacak. Kalkanlarımız daha fazlasını kaldıramaz, efendim. Umarım, gerek kalmayacak. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
And get ready to transfer power from the beam weapons to the... | Ve gücü ışın silahlarından... Gücü ışın silahlarından transfer etmeye hazır olun... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
What the hell? Son of a bitch. | O da nesi? Aşağılık herif. Neler oluyor? Onun bunun çocuğu. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
He actually did it. | Gerçekten de yaptı. Gerçekten yaptı. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |
We need to get out of here. Right. Let's go. Come on! | Buradan çıkmamız gerek. Tamam. Haydi gidelim. Gelin! Buradan gitmeliyiz. Doğru. Gidelim. Haydi! | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | ![]() |