Search
English Turkish Sentence Translations Page 155483
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| What is it exactly that you think we did? | Tam olarak ne yaptığımızı düşünüyorsunuz? Yaptığımızı düşündüğünüz şey tam olarak nedir? | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| According to our calculations, | Hesaplamalarımıza göre... Hesaplamalarımıza göre,... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| the Atlantis expedition is responsible, directly or indirectly, | ...Atlantis keşfi, doğrudan ya da dolaylı olarak... ...Atlantis keşif seferi bu galaksideki iki milyondan fazla insanın... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| for the deaths of over two million people in this galaxy. | ...bu galaksideki 2 milyon insanın ölümlerinden sorumlular. ...doğrudan veya dolaylı yoldan ölümünden sorumludur. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| You've gotta be kidding me. | Benimle kafa buluyor olmalısınız. Şaka yapıyor olmalısınız. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| Tell us about your first encounter with the Wraith. | Bize Wraith'lerle ilk karşılaşmanızı anlatın. Wraith'lerle ilk karşılaşmanızı bize anlatın. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| I see where this is going. When you arrived here, | Bunun nereye gittiğini görebiliyorum. Buraya geldiğinizde... Bunun sonunun nereye varacağını biliyorum. Buraya geldiğinizde,... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| the Wraith were in hibernation, were they not? | ...Wraith kış uykusundaydı, değil mi? ...Wraith'ler derin uykudaydı, değil mi? | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| Not all of them. What do you mean? | Hepsi değildi. Ne demek istiyorsunuz? Hepsi değil. Ne demek istiyorsunuz? | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| I mean they attacked us. | Yani, bize saldırdılar. Yani onlar bize saldırdılar. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| The Wraith! | Wraith! Wraith'ler! | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| Take that thing down! | İndir şu şeyi! Şunu alaşağı et. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| That's one. | Biri gitti. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| That was a scouting party, not a culling. | O bir öncü grubuydu, toplama değil. O bir toplama değildi, bir keşif koluydu. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| Well, I didn't know that. All I know is they took our people. | Bilmiyordum. Tek bildiğim adamlarımızı kaçırdıkları. Bunu bilmiyordum. Tek bildiğim adamlarımızı kaçırdıklarıydı. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| And you went after them. That's right. | Ve siz de onların peşinden gittiniz. Bu doğru. Ve peşlerinden gittiniz. Evet. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| You should left them. | Onları kaderlerine bırakmalıydınız. Onları kendi kaderlerine bırakmalıydınız. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| I'm sure that's what you would've done, but that's not how we operate. | Eminim siz öyle yapardınız, ama bizde işler öyle yürümüyor. Eminim siz öyle yapardınız, ama bizim işleyişimiz böyledir. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| We went in, | Şey, içeri girdik... İçeri girdik,... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| we rescued as many people as we could, then we got out. | ...kurtarabildiğimiz kadar insanı kurtardık, sonra da çıktık. ...kurtarabileceğimiz kadar çok insan kurtardık, sonra da dışarı çıktık. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| But not before encountering a queen. | Ama bunu yaparken bir de kraliçe ile karşılaştınız. Ama önce bir kraliçeyle karşılaştınız. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| How did this come to you? | Bunu nerden buldun? Bunu nereden buldun? | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| Light it up! | Patlat! Patlatın! | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| That has to kill you. | Bunun seni öldürmesi gerek. Bu seni öldürmeli. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| Sir, let's go. | Efendim, haydi gidelim. Efendim, gidelim. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| You don't know what you have done. | Ne yaptığını bilmiyorsun. Ne yaptığınızdan haberiniz yok. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| We are merely the caretakers | Biz sadece uykudakilerin... Biz sadece uyuyanların... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| for those that sleep. | ...muhafızlarıyız. ...bekçileriyiz. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| When I die, | Öldüğümde... Ben öldüğümde,... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| the others will awaken... | ...diğerleri uyanacak... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| all of them. | ...bütün hepsi. ...hepsi. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| What's she talking about? | O neden bahsediyor? Neden bahsediyor? | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| How many are left? | Geriye kaç tane kaldı? Kaç tane kaldı? | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| So you admit it. You woke the Wraith. | Yani itiraf ediyorsunuz. Wraith'leri siz uyandırdınız. Yani kabul ediyorsunuz. Wraith'leri siz uyandırdınız. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| Look, sooner or later, they were gonna wake up on their own anyway. | Bakın, eninde sonunda, kendi başlarına zaten uyanacaklardı. Bakın, er ya da geç, kendi kendilerine uyanacaklardı zaten. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| But not for generations. | Ama bir kaç nesil sonra. Ama nesiller boyunca değil. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| You see, Colonel, | Gördüğünüz gibi, Yarbay... Görüyorsunuz, Yarbay,... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| most of the human populations of this galaxy | ...bu galaksideki insan nüfusunun çoğu.... ...bu galaksideki insan halklarının çoğu... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| have not yet fully recovered from the last round of cullings. | ...son toplamalardan beri yeterince toparlanamadı. ...daha son toplamalardan sonra toparlanabilmiş değil. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| As a result of this early awakening, several worlds have been driven | Bu erken uyanmanın bir sonucu olarak, bazı gezegenler... Bu erken uyanmanın sonucunda, birçok dünya soylarının... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| to the point of extinction... Their survivors scattered, | ...yok olmanın eşiğine geldiler. Kurtulanlar dağıldı... ...tükenmesinin eşiğine geldi. Kurtulanlar perişan oldu,... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| their civilizations lost forever. | ...uygarlıkları sonsuza dek kayboldu. ...uygarlıkları sonsuza dek yok oldu. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| We're out there fighting the Wraith, day after day, | Biz orada, kendimizi tehlikeye atarak... Biz dışarıda devamlı Wraith'lerle savaşıyoruz,... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| putting our asses on the line. But the fact remains, | ...her gün Wraith'le savaşıyoruz. Ama gerçek hâlâ duruyor... ...kendimizi tehlikeye atıyoruz. Ama gerçek aynen duruyor,... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| many who have been killed would be alive today | ...eğer buraya gelmeseydiniz, ölmüş olan çoğu kişi... ...buraya gelmeseydiniz, öldürülenlerin çoğu bugün... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| if you had never come here. Isn't that true? | ...şu an yaşıyor olacaktı. Bu doğru değil mi? ...hayatta olacaktı. Bu doğru değil mi? | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| That's it, I'm not playing in this game anymore. | Bu kadar, bu oyunu daha fazla oynamıyorum. Buraya kadar, bu oyunu daha fazla oynayamam. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| This is just the first of many charges. | Bu suçlamaların sadece ilki. Bu sadece birçok suçlamanın birincisi. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| If you refuse to participate, | Eğer katılmayı reddederseniz... Katılmayı reddederseniz,... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| it'll be taken as an admission of guilt on all counts, | ...bu bütün suçlamalardan suçlu bulunacağınız anlamına gelir... ...bütün iddialardan suçlu sayılmayı kabul ettiğiniz anlamına gelecek... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| and we will proceed to sentencing. | ...ve bizim de ceza bölümüne geçmekten başka çaremiz kalmaz. ...ve ceza aşamasına geçmekten başka çaremiz kalmayacak. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| What are you going to do? Put everybody in Atlantis in jail? | Ne yapacaksınız? Atlantis'teki herkesi hapse mi atacaksınız? | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| Obviously that's not possible. | Görünen o ki, o mümkün değil. Belli ki o mümkün değil. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| However, we can refuse cooperation. | Ancak, iş birliğini reddedebiliriz. Ancak, işbirliği yapmayı reddedebiliriz. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| That means no more trade, no more relations of any kind. | Bunun anlamı artık ticaretin ve herhangi bir ilişkinin olmayacağı. Bu demek oluyor ki, ticarete, herhangi türden ilişkilere son verilecek. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| Atlantis will be completely isolated. | Atlantis tamamıyla izole olacak. Atlantis tamamen soyutlanacak. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| No relations with the likes of you? | Sizin gibilerle bir ilişki olmayacak mı? Sizin gibilerle ilişki olmayacak mı? | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| I think we can handle that. The coalition grows in strength | Sanırım bununla başa çıkabiliriz. Koalisyonun gücü ve nüfuzu... Bence idare ederiz. Koalisyon gittikçe güçleniyor... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| and influence every day. Soon enough, | ...günden güne artıyor. Yakında... ...ve etkisi artıyor. Yakında,... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| all of your current trading partners will have no choice but to join | ...bütün ticaret ortaklarınızın bu konseye katılmaktan... ...şu anki ticari ortaklarınızın bize katılmaktan başka çaresi kalmayacak... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| and therefore to abide by the ruling of this council. | ...ve kurallarına uymaktan başka çareleri kalmayacak. ...ve böylece bu konseyin kararına uyacaklar. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| As for you and your team, an example must be made. | Siz ve takımınız için de, ibretlik bir şey yapılmalı. Size ve takımınıza gelince, ibret olmalısınız. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| Justice demands it. | Adalet öyle istiyor. Adalet bunu gerektiriyor. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| Justice... is that what you're calling this? | Adalet... Siz buna adalet mi diyorsunuz? | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| A suitable, uninhabited planet has been chosen. | Uygun, yerleşim olmayan bir gezegen seçildi. Uygun bir ıssız gezegen seçildi. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| If you're found guilty, you'll be sent there, | Eğer suçlu bulunursanız, geri dönme umudu olmadan... Suçlu bulunursanız, oraya gönderileceksiniz,... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| without any hope of return, | ...oraya gönderilecek... ...geri dönüş umudu olmadan,... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| for the rest of your natural lives. | ...ve hayatlarınızın geri kalanını orada geçireceksiniz. ...geri kalan hayatınız boyunca. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| Apparently, the planet they picked for us | Görünüşe göre, bizim için seçtikleri gezegende... Görünüşe göre, bizim için seçtikleri gezegen... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| has just enough food for us to survive, so, technically, | ...hayatta kalmak için yeterince yiyecek mevcut. Yani, teknik olarak... ...yaşamamız için yeterli yiyeceğe sahip, yani teknik olarak,... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| it's not an execution. | ...bu bir idam değil. ...bu bir infaz değil. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| Great. And they took the DHD, | Harika. Ve DHD'yi de kaldırmışlar... Harika. Ve DHD'yi aldılar,... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| so whoever comes through the Gate... they're not coming back. | ...bu yüzden bir kere Geçitten geçen... bir daha geri gelemiyor. ...yani geçitten gelenler geri dönemeyecek. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| The Daedalus can find us. If they had the address. | Daedalus bizi bulabilir. Tabii ellerinde adres olursa. Daedalus bizi bulabilir. Ellerinde adres olursa. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| They'd need to search every solar system, which would take, | Eğer olmazsa, Galaksideki her bir güneş sisteminde yaşam sağlayan bir gezegen aramaları gerekecek ki... Onun haricinde, galaksideki bütün güneş sistemlerinde yaşanabilir bir gezegen aramaları gerekir,... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| what, a million years? | ...bu da milyon yıl falan sürer herhalde. ...o da milyon yıl sürer. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| Right. Let's not panic. | Doğru. Haydi panik yapmayalım. Doğru. Panik yapmayalım. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| I've been to the chamber a couple of times now. | Şu an için, mahkemeye bir kaç defa gittim. Odaya birkaç kez gittim. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| I'm beginning to get a sense of the layout. | Yerleşkeyi yavaş yavaş çözmeye başladım. Binanın planını çözmeye başladım. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| The architecture is different from that of the village. | Mimari o köydekinden kesinlikle değişik. Mimari köydekinden kesinlikle farklı. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| No, we're on another planet. | Hayır, biz başka bir gezegendeyiz. Hayır, farklı bir gezegendeyiz. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| Judging by the fact there's no natural light or windows, | Doğal ışık ya da pencereler olmaması nedeniyle... Gün ışığı veya pencere olmadığına göre,... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| I'm guessing an underground bunker. | ...sanıyorum ki bir yeraltı sığınağındayız. ...tahminimce bir yeraltı sığınağındayız. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| Guards? Yeah. Half a dozen or so. | Nöbetçiler? Evet. Yarım düzine falan. Nöbetçiler? Evet. Yarım düzine filan. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| We're going to have to see if they change in shifts. | Nöbet değişimi yapıyorlar mı bakacağız. Vardiyalı mı çalışıyorlar onu öğrenmeliyiz. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| Any chance you could just convince them that we're not guilty? | Onları suçsuz olduğumuza inandırmanın bir yolu var mı? Onları suçlu olmadığımıza ikna etme yolun yok mu? | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| 'Cause we're not, right? | Çünkü değiliz, değil mi? Çünkü suçlu değiliz, değil mi? | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| Come on, there is no way the Pegasus galaxy would be better off | Haydi ama, eğer biz buraya gelmeseydik Pegasus Galaksisinin daha iyi... Haydi ama, buraya gelmeseydik Pegasus... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| if we'd never come here. No. | ...olmasına imkan yoktu. Hayır. ...Galaksisi daha iyi olmazdı. Evet. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| But since your arrival, there have been setbacks. Lives have been lost. | Ama siz geldiğinizden beri, bazı gerilemeler oldu. Yaşamlar kaybedildi. Ama gelişinizden veri, başarısızlıklar oldu. Yaşamlar yitirildi. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| But there is hope now where once there was none. | Ama artık önceden hiç olmayan bir umut var. Ama daha önceden hiç umut yokken, şimdi var. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| As much as I'd like to tell these guys where to put their little trial, | Bak, bu adamlara mahkemelerini nereye koyacaklarını ne kadar söylemek istesem de... Bu heriflere duruşmalarını alıp ne yapmaları gerektiğini söylemek istesem de,... | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| we'll have to play along for a while until we get out of here. | ...buradan kaçmanın bir yolunu bulana kadar bu oyuna bir süre daha devam etmeliyiz. ...buradan nasıl çıkacağımızı bulana kadar bir süreliğine uyumlu davranmalıyız. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| Mr. Woolsey, this is Myrus. | Bay Woolsey, bu Myrus. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| He claims to be a representative for the new coalition of planets. | Gezegenler koalisyonunun temsilcisi olduğunu söylüyorlar. Yeni Gezegenler Koalisyonu'nun temsilcisi olduğunu iddia ediyor. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| Are you the leader of Atlantis? | Siz Atlantis'in lideri misiniz? Atlantis'in lideri siz misiniz? | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| Then we need to speak. | O zaman konuşmamız gerek. O zaman konuşmamız gerekiyor. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| Well, what's next on the agenda? | Peki, sırada ne var? Gündemin bir sonraki maddesi ne? | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| Did we step on the rose bushes on our last trip to Vedeena? | Veedena'ya son ziyaretimizde gülleri falan mı ezmişiz? Vedeena'ya son gidişimizde gülleri mi ezmişiz? | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 | |
| Perhaps you've heard of a plague that's swept through several worlds, | Belki de yakın zamanda bazı gezegenleri süpüren bir salgından haberiniz vardır... Yakın zamanda birçok gezegene yayılan bir salgını duymuşsunuzdur. | Stargate: Atlantis Inquisition-1 | 2008 |