• en flag English
    • tr flag Turkish

Search

English Turkish Sentence Translations Page 155485

English Turkish Film Name Film Year Details
We will keep this intelligence information İstihbarat raporunu... Bu istihbarata... Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
and your ship, ...geminizi ve... ...ve geminize... Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
and whatever quantities of C 4 you have in your possession. ...yanınızda olan C4'ün hepsini alacağız. ...ve elinizdeki bütün C 4'lere el koyuyoruz. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
That is all you ever intended... to use us. Sizin tek amacınız buydu... bizi kullanmak. Başından beri amacınız buydu... Bizi kullanmak. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
Your weapons. Silahlarınız. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
No. I don't think so. Hayır. Hiç zannetmiyorum. Hayır, hiç sanmıyorum. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
This is what your father died for? Baban bunun için mi öldü? Baban ne için öldü? Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
In the name of people who would lie and steal Dostlarımız dedikleri insanlara yalan söyleyen ve onlardan... Arkadaş dediklerinden çalan ve onlara... Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
from those they would call friends? ...çalan insanlar adına mı? ...yalan söyleyen insanlar adına mı? Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
Well, I lied too. Ben de yalan söyledim. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
Jumpers two and three, execute. Jumper'lar 2 ve 3, görünmezliği kaldırın. Jumper iki ve üç, harekete geçin. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
You really thought we had one ship, did you? Gerçekten bizim sadece bir gemimiz olduğunu sandın, değil mi? Bir tane gemimiz olduğunu düşünmüştün, değil mi? Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
So you betrayed each other. Yani, birbirinize ihanet ettiniz. Yani birbirinize ihanet ettiniz. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
We came prepared. They made the first move. Biz hazırlıklı geldik. İlk hareketi onlar yaptı. Hazırlıklı geldik. İlk hamleyi onlar yaptı. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
Look, the Genii plan was never gonna work anyways. Bakın, Genii'ın planı zaten işe yaramayacaktı. Bakın, Genii planı zaten asla işe yaramayacaktı. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
They had bombs they couldn't finish without our help, Bizim yardımımız olmadan tamamlayamadıkları bombaları vardı... Bombalarının yapımını bizim yardımımız olmadan bitiremezlerdi,... Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
they had no methods of delivery. ...ve hiç bir gönderme yolları da yoktu. ...bombayı ulaştırmak için yöntemleri yoktu. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
If you want a military victory against the Wraith, Eğer Wraith'e karşı askeri bir zafer istiyorsanız... Wraith'lere karşı askeri zafer istiyorsanız,... Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
we're your only chance. ...tek şansınız biziz. ...biz tek şansınızız. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
You've been in touch with our off world contacts? Dünya dışı bağlantılarınla konuştun mu? Gezegen dışı bağlantılarımızla irtibata geçtin mi? Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
And? Nobody knows anything. Peki? Kimse bir şey bilmiyor. Sonuç? Kimse bir şey bilmiyor. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
At least, that's what they're saying. En azından, dedikleri bu şekilde. En azından, bize söyledikleri bu. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
You don't believe them? Onlara inanmıyor musun? Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
Well, frankly, right now, I don't know what to believe, sir. Şey, açıkçası, şu an için, neye inanacağımı bilmiyorum, efendim. Açıkçası, şu anda neye inanacağımı bilemiyorum, efendim. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
These people are supposed to be our friends, but if we can't just walk Yani, o insanların dostumuz olması gerekiyordu, ama eğer normal bir köye... Yani, bu insanların bizim dostumuz olmaları gerekiyordu,... Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
into a village without worrying about an ambush, what's the point? ...pusuya düşmeden gidemiyorsak, bunun amacı ne? ...ama sıradan bir köye tuzak olduğundan endişelenmeden gidemiyorsak, ne anlamı var? Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
We're not there yet. Daha o noktaya gelmedik. Daha oraya gelmedik. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
I refuse to believe that the whole galaxy has turned against us. Galaksideki tüm insanların bize sırt çevirdiğine inanmayı reddediyorum. Bütün galaksinin bize düşman olduğuna inanmayı reddediyorum. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
Well, it might as well, because right now we have nothing. Çevirmiş de olabilirler, çünkü şu an için elimizde hiçbir şey yok. Öylesi daha iyi olur, çünkü şu anda elimizde hiçbir şey yok. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
Maybe not... Belki de vardır. Belki de var... Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
Mr. Myrus, I have a proposal for you. Bay Myrus, size bir teklifim var. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
So you claim to have had military success against the Wraith? Yani, Wraith'e karşı askeri zafer kazandığınızı mı iddia ediyorsunuz? Yani Wraith'lere karşı askeri başarı kazandığınızı iddia ediyorsunuz? Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
We've done our share of damage. Even managed to take a few hive ships. Üzerimize düşen zararı verdik. Hatta orada burada kovanlarda yok ettik. Kendi payımıza düşen zararı verdik. Hatta şurada burada bir iki Kovan gemisi yok etmeyi başardık. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
And how did you manage to accomplish this remarkable feat? Peki, bu fevkalade başarıları nasıl başardınız? Peki bu olağanüstü kahramanlığı nasıl başardınız? Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
Well, I can tell you one thing... It's never easy, Size söyleyeyim... Hiçbir zaman kolay olmadı... Size şunu söyleyebilirim. Hiç kolay değil,... Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
but one good trick is to get them to shoot at each other. ...ama bunlardan bir tanesi birbirlerine ateş açmalarını sağlamaktı. ...ama güzel bir hile birbirlerine ateş etmelerini sağlamak. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
Look. See that? Bak. Şunu gördün mü? Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
It's a dart firing at one of the hive ships. Dart'ın teki kovan gemilerinden birine ateş ediyor. Kovan gemilerinden birine ateş eden bir dart. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
Sheppard's actually getting them to fire at each other. Sheppard gerçekten onların birbirlerine ateş açmalarını sağlıyor. Sheppard birbirlerine ateş etmelerini sağladı. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
Now, if two hive ships are going at it and you're onboard one of them, Şimdi, eğer iki kovan birbirine saldırıyorsa ve birinin içindeyseniz... Şimdi, iki Kovan gemisi birbirlerine saldırıyorsa ve sen de onlardan birindeysen,... Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
that can be a bit of a problem. That's when you have to improvise. ...bu biraz sorun olabilir. İşte o zaman bir çözüm bulmanız gerekiyor. ...o biraz sorun olabilir. O zaman doğaçlama yapmak gerekiyor. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
Teyla, Lorne, come in. Colonel, where are you? Teyla, Lorne, cevap verin. Yarbay, neredesiniz? Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
We're on our way. Hurry. Geliyoruz. Acele etmelisiniz. Yoldayız. Acele etmelisiniz. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
The other hive has found us. Diğer Kovan bizi buldu. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
Can you hold 'em off? Not for long. Onları tutabilir misiniz? Çok fazla tutamayız. Onları oyalayabilir misiniz? Fazla uzun süre değil. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
Approaching dart bay. Dart hangarına yaklaşıyorum. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
Colonel, request permission to jump to hyperspace immediately. Yarbay, hiperuzaya sıçramak için izin istiyorum. Yarbay, hemen hiperuzaya sıçrama izni istiyorum. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
Negative. I have another idea. Olumsuz. Başka bir fikrim var. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
Teyla, I want you to set a new course. Teyla, yeni bir rota çizmeni istiyorum. Teyla, yeni bir rota çizmenizi istiyorum. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
Commander. What is it? Komutanım. Ne var? Komutanım. Ne oldu? Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
We just received an urgent communication from the hive. Kovandan acil bir çağrı aldık. Kovan'dan acil bir haber aldık. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
The enemy... They're headed straight for us. Düşman... Bize doğru yöneldi. Düşmen... Direkt bize yönelmiş durumda. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
Did I also mention we have a fair amount Elimizde hatırı sayılır Kadim teknolojisi olduğundan... Aynı zamanda kontrolümüzde elle tutulur miktarda... Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
of Ancient technology at our disposal, because that can be pretty handy too. ...bahsettim mi? Çünkü o da gerçekten işe yarabiliyor. ...Eskilerin teknolojisinden olduğundan bahsetmiş miydim, çünkü onlar da bayağı işe yarıyor. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
There's a hive bearing down on your position. Konumumuza yaklaşan bir kovan var. Konumunuza yaklaşan bir Kovan var. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
Yes, sir, I see that. Stand by. Evet, efendim, gördüm. Hazır olun. Evet, efendim, görüyorum. Bekleyin. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
Doc, they're killing us here. I have it, I have it. Doktor, bizi burada öldürüyorlar. Yaptım, yaptım. Doktor, bizi burada öldürüyorlar. Hallettim, hallettim. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
Firing drones. Dronlar ateşleniyor. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
Let's see, what else did I leave out? Bir bakalım, başka neyi unuttum? Bir bakalım, başka ne unuttum? Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
There's been so many over the years, it's hard to keep track. O kadar çok ki, hatırlaması zor. Yıllar boyunca bir sürü şey oldu, akılda tutmak biraz zor oluyor. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
You spin a colorful tale, Colonel. That much is obvious. Renkli bir hikâye anlatıyorsun, Yarbay. Bu oldukça belli. Rengârenk bir masal uyduruyorsunuz, Yarbay. Orası ortada. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
Yet for all these fantastic claims, we have no evidence but your word. Bütün o müthiş iddialarınıza rağmen, sizin sözünüzden başka delilimiz yok. Bütün bu harika iddialara rağmen, ortada sözünüzden başka kanıt yok. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
This trial is evidence. None of this would be happening... Bu mahkeme bir delil. Bunların hiç biri olmazdı. Bu duruşma kanıttır. Bunların hiçbiri olamazdı... Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
Your precious little coalition wouldn't even exist Biz Wraith'i geriye püskürtmesek ve... Biz Wraith'leri bu kadar geriye itip size... Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
if we hadn't have pushed the Wraith so far back ...sizin elinize 10 bin yıldır ilk defa bu fırsat geçmese... ...10.000 yıldır elinizde olmayan fırsatı... Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
that you got an opportunity you haven't had in 10,000 years. ...bu küçük cici koalisyonunuz olmazdı. ...vermeseydik kıymetli koalisyonunuz var olmazdı bile. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
Your responsibility in this has already been determined. O konudaki sorumluluğunuz çoktan karara bağlandı. Bu işteki sorumluluğunuz çoktan belirlendi. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
You woke the Wraith early, before the population of this galaxy Wraith'i bu galaksinin insanlarının toparlanmak için yeterli zamanı... Wraith'leri, bu galaksinin halklarının toparlanmak için yeterli zamanları... Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
had sufficient time to recover, which eventually led to the Wraith ...olmadan uyandırdınız, bu da Wraith'in... ...olmadan, erken uyandırdınız. Bu da, neticede Wraith'lerin beslenme... Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
going to war with each other over feeding grounds. ...beslenme alanları üstünde savaşmasına yol açtı. ...alanları için birbirleriyle savaşa girmelerine neden oldu. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
That war is what has given us this opportunity, Bu savaş bize fırsatı verdi... Bu fırsatı bize veren bu savaştır,... Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
not some imagined victory on your part. ...sizin o kendi tarafınızdan hayal ettiğiniz zafer değil. ...sizin uydurduğunuz bir zafer değil. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
We will take a recess. Ara vereceğiz. Bir ara alacağız. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
Please take the prisoner back to his cell. Lütfen mahkumu hücresine geri götürün. Lütfen tutukluyu hücresine geri götürün. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
Woolsey, what the hell are you doing here? Woolsey, burada ne arıyorsun? Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
I've made an arrangement with your captors. Sizi esir edenlerle bir anlaşma yaptım. Sizi tutsak alanlarla bir anlaşma yaptım. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
I'm taking over your defense. Savunmanızı ben devralıyorum. Savunmanı devralıyorum. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
I don't suppose you managed to bring a subspace locator beacon, did you? Sanırım alt uzay yer gösterici de getirmemişsindir, değil mi? Yanında bir altuzay yer belirleyicisi getirmemişsindir sanırım, değil mi? Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
That's Wraith technology. O Wraith teknolojisi. O bir Wraith teknolojisi. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
It's not like we have one just lying around. Sanki elimizde var da. Hemen elimizin altında bir tane yok ya. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
I even tried to contact Todd to see if we could borrow one, Bir tane istemek için Todd'la bağlantıya bile geçmeye çalıştım... Bir tane ödünç almak için Todd ile irtibata geçmeye çalıştım,... Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
but he never responded. ...ama cevap vermedi. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
What about the DHD on the planet? Pusuya düşürüldüğümüz gezegendeki DHD'den ne haber? Peki bize tuzak kurulan gezegendeki DHD? Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
You could pull the most recent addresses that were dialed. Yani, ondan en son çevrilen adresleri bulabilirsiniz. Yani, son tuşlanan adresler öğrenilebilir. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
Already done. There were over 50 addresses in the buffer. Çoktan yaptık. Belleğinde 50'den fazla adres vardı. Onu da denedik. Hafızasında 50'nin üzerinde adres vardı. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
I almost cleaned out the entire City sending people to investigate them, Oraları araştıracağım diye... Soruşturmak için neredeyse bütün şehri boşaltıp hepsine insanlar gönderdim,... Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
but they turned up nothing. ...neredeyse şehri boşaltıyordum, ama bir sonuç çıkmadı. ...ama netice veren olmadı. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
They took us through more than one Gate. Bizi birden fazla geçitten geçirmişler. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
This was obviously very well thought out. Bu gerçekten çok iyi düşünülmüş. Belli ki bunu çok iyi tasarlamışlar. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
They had a very clever plan, Akıllıca bir planları vardı... Çok akıllıca bir planları vardı,... Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
but we're smarter and better armed. There's gotta be a way around this. ...ama biz daha akıllı ve daha iyi silahlıydık. Buradan kurtulmanın bir yolu olmalı. ...ama biz daha akıllıyız ve silahlarımız daha iyi. Bundan kurtulmanın bir yolu olmalı. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
They took advantage of one significant weakness... Bizim büyük bir zayıflığımızdan yararlandılar... Belirgin bir zayıflıktan yararlandılar. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
We trusted them. ...onlara güvenmemizden. Onlara güvendik. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
Look, I came here Bakın, ben buraya... Bakın, buraya geldim,... Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
because I have a plan to get you out of here. ...sizi buradan çıkarmak için bir planım olduğundan geldim. ...çünkü sizi buradan çıkarmak için bir planım var. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
Well, what is it? Peki, neymiş o? Nedir? Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
Win the trial. Mahkemeyi kazanmak. Duruşmayı kazanmak. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
Look, we were just playing along Bak, biz sadece buradan kaçmanın bir yolunu bulana kadar... Bak, biz buradan bir çıkış yolu bulmak için... Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
to buy us enough time to figure out a way out of here. ...onları oyalıyorduk. ...yeterli zaman kazanmak için uyumlu davranıyorduk. Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
And how's that coming along? Peki o nasıl gidiyor? O nasıl gidiyor? Stargate: Atlantis Inquisition-1 2008 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 155480
  • 155481
  • 155482
  • 155483
  • 155484
  • 155485
  • 155486
  • 155487
  • 155488
  • 155489
  • …
  • »
  • »»
Restricted Mode:   
  • Contribute
  • About Us
  • Disclaimer
  • Contact