Search
English Turkish Sentence Translations Page 152095
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| before he becomes a registered nurse. | daha dört yıl okuması lazım. | Speedway-1 | 1968 | |
| Male, that is. | Evet, erkek hemşire. | Speedway-1 | 1968 | |
| I'll get your order with the extra Roquefort. | Rokfor peynirli siparişinizi getireceğim. | Speedway-1 | 1968 | |
| Problems. | Her yerde problem. | Speedway-1 | 1968 | |
| I think she really loves the guy. I wonder what I can do to help. | Sanırım çocuğu gerçekten seviyor. Nasıl yardım edebilirim acaba? | Speedway-1 | 1968 | |
| The ceremony is really a rocker. | Mükemmel bir tören. | Speedway-1 | 1968 | |
| Bye! Thank you! | Hoşçakalın. Teşekkürler! | Speedway-1 | 1968 | |
| Have a happy, happy! | Mutluluklar dilerim! | Speedway-1 | 1968 | |
| Don't forget to take the You Drive back. | Sen Sür vagonunu geri getirmeyi unutmayın. | Speedway-1 | 1968 | |
| Your bouquet. No, you caught it. | Buketin. Hayır, buketi sen yakaladın. | Speedway-1 | 1968 | |
| And you know what they say about catching the bridal bouquet. | Gelinin buketini yakalayan için ne derler bilirsin. | Speedway-1 | 1968 | |
| That's when it's thrown by the bride. I was just giving it a little assist. | O laf buketi gelin atarsa geçerlidir. Sadece yardım etmeye çalıştım. | Speedway-1 | 1968 | |
| Hey, wait a minute. | Hey, dur biraz. | Speedway-1 | 1968 | |
| We can't let this happen. | Olamaz. | Speedway-1 | 1968 | |
| I'm sure we can't, whatever we're talking about. | Olamaz tabii, konuştuğumuz şey mümkün değil. | Speedway-1 | 1968 | |
| The bouquet. Look at the way the petals are drooping. They're in a coma. | Bukete bak. Yaprakları nasıl da dökülüyor. Komaya girmişler. | Speedway-1 | 1968 | |
| What do you suggest, Doctor? We got to get it in some water. | Ne öneriyorsunuz doktor bey? Suya koymalıyız. | Speedway-1 | 1968 | |
| My place is too far, so let's go to yours. | Benim evim uzak, seninkine gidelim. | Speedway-1 | 1968 | |
| See? I knew you'd think of a place. But we gotta hurry before it's too late. | Bir çözüm bulacağından emindim. Ama acele etmeliyiz. | Speedway-1 | 1968 | |
| There he goes with that put the flowers in the vase bit. | Evet, çiçekleri vazoya koy numarasını oynuyor. | Speedway-1 | 1968 | |
| I'll break the vase over your silly head. | Vazoyu senin sersem kafanda kıracağım. | Speedway-1 | 1968 | |
| If I were a girl, I'd let the measles in before letting him in. | Kız olsaydım, ona bulaşmaktansa kızamık bulaşsın daha iyi derdim. | Speedway-1 | 1968 | |
| Don't stop now. You're killing me. You know what else she should do? | Devam et. Keyfin yerinde. Başka ne yapması gerekir biliyor musun? | Speedway-1 | 1968 | |
| She should pile her furniture against the door. | Bütün mobilyaları kapının önüne yığmalı. | Speedway-1 | 1968 | |
| Now, miss, if you want someone who's mucho charming... | Evet bayan, büyüleyici ve mobilya itme konusunda... | Speedway-1 | 1968 | |
| who's a champion furniture pusher, I'll... | uzman birini arıyorsanız ben... | Speedway-1 | 1968 | |
| Why did they call me in? You've been making it big recently. | Beni neden çağırdılar? Son günlerde iyi para kazandın. | Speedway-1 | 1968 | |
| They call in everyone over a certain income. It's just routine. | Geliri belli bir rakamı aşan herkesi çağırıyorlar. Sadece formalite. | Speedway-1 | 1968 | |
| Yeah? Well, I'm worried. | Öyle mi? Ama ben endişeliyim. | Speedway-1 | 1968 | |
| You've got nothing to norry... | Endişelenecek bir şey yok... | Speedway-1 | 1968 | |
| Nothing to worry about, Mac. It's like your friend says. | Bir şey yok dostum. Bana güven. | Speedway-1 | 1968 | |
| It's just routine. | Sadece formalite. | Speedway-1 | 1968 | |
| You had my income tax made out by a reliable man, right? | Gelir vergimi güvenilir birine hazırlattın değil mi? | Speedway-1 | 1968 | |
| Well, of course. Of course what? | Elbette. Elbette ne? | Speedway-1 | 1968 | |
| I had your income tax made out by a reliable man. | Gelir vergini güvenilir birine hazırlattım. | Speedway-1 | 1968 | |
| You're looking me straight in the eye. That means you're lying. | Gözümün içine bakıyorsun. Yani yalan söylüyorsun. | Speedway-1 | 1968 | |
| Boy, I'm in trouble. No, you're not. | Yani başım dertte. Hayır, değil. | Speedway-1 | 1968 | |
| Then why am I here? Maybe they just want to get acquainted. | O zaman neden buradayım. Belki de sadece tanışmak istiyorlar. | Speedway-1 | 1968 | |
| Knock it off. You know something? | Saçmalama. Biliyor musun? | Speedway-1 | 1968 | |
| You're scared. You better believe it. | Korkuyorsun. Elbette korkuyorum. | Speedway-1 | 1968 | |
| Just like everybody else in this room. | Buradaki herkes gibi korkuyorum. | Speedway-1 | 1968 | |
| These tax people are nice, warm, friendly people. | Vergi memurları kibar, sıcak, cana yakın insanlar. | Speedway-1 | 1968 | |
| Thank you, Mr. Hepworth. | Teşekkür ederim Bay Hepworth. | Speedway-1 | 1968 | |
| See how relaxed he is? | Ne kadar sakin, gördün mü? | Speedway-1 | 1968 | |
| All right, sir. It's all right. You'll be just fine. | Sorun yok efendim. İyileşeceksiniz. | Speedway-1 | 1968 | |
| You'll be all right, sir. | İyileşeceksiniz efendim. | Speedway-1 | 1968 | |
| We'll get you a drink of water. | Size su getirelim. | Speedway-1 | 1968 | |
| Mr. Steven Grayson, please. | Bay Steven Grayson lütfen. | Speedway-1 | 1968 | |
| I'm Mr. Grayson. This is Mr. Donford. | Grayson benim. Bu da Bay Donford. | Speedway-1 | 1968 | |
| I'm Mr. Hepworth. | Ben Hepworth. | Speedway-1 | 1968 | |
| Well, you don't need me. | Bana ihtiyacın yok. | Speedway-1 | 1968 | |
| Please be seated, gentlemen. | Lütfen oturun beyler. | Speedway-1 | 1968 | |
| Would you care for anything: Cigarettes, cigars, soft drink? | Bir şey ister misiniz? Sigara, puro, alkolsüz içecek? | Speedway-1 | 1968 | |
| A straight scotch with a gin chaser. | Sek viski ve su. | Speedway-1 | 1968 | |
| No, thank you, sir. We won't have anything. | Teşekkür ederim efendim. Bir şey almayacağız. | Speedway-1 | 1968 | |
| Quite an interesting tax return you made out, Mr. Grayson. | Oldukça ilginç bir vergi iade formu hazırlamışsınız Bay Grayson. | Speedway-1 | 1968 | |
| I made out. | Ben hazırladım. | Speedway-1 | 1968 | |
| You made out the form, Mr. Donford? All by myself. | Formu siz mi doldurdunuz Bay Donford? Evet, tek başıma. | Speedway-1 | 1968 | |
| Well, congratulations, Mr. Donford. | Tebrikler Bay Donford. | Speedway-1 | 1968 | |
| I'd like to shake your hand. | Elinizi sıkmak isterim. | Speedway-1 | 1968 | |
| It is the most ridiculous... | 30 yıldır bundan daha saçma... | Speedway-1 | 1968 | |
| impossible, jumbled, disorganized return... | akıl almaz, düzensiz, karmakarışık... | Speedway-1 | 1968 | |
| I have ever seen in all my 30 years. | vergi iade formu görmedim. | Speedway-1 | 1968 | |
| I ought to break you in half. You'd then have two very short friends. | Kafanı kıracağım. O zaman kafasız bir arkadaşın olur. | Speedway-1 | 1968 | |
| You have a great many deductions I would like to have explained. | Yaptığınız aşırı indirimleri açıklamanızı istiyorum. | Speedway-1 | 1968 | |
| Under "business entertainment": | ''İşle ilgili eğlence'' başlığı altında... | Speedway-1 | 1968 | |
| Rental of a powerboat listed at $100 a day... | yem olarak kullanmak üzere günlüğü 100 dolardan... | Speedway-1 | 1968 | |
| and $200 a day... | ve günlüğü 200 dolardan... | Speedway-1 | 1968 | |
| for bait? Bait? | motorlu bot kiralamışsınız. Yem mi? | Speedway-1 | 1968 | |
| We had to buy presents for the girls. Presents? | Kızlara hediye almak zorundaydık. Hediye mi? | Speedway-1 | 1968 | |
| That's what you classify as bait. | Hediyeleri yem olarak tanımlıyorsunuz demek. | Speedway-1 | 1968 | |
| Yes, we didn't do much fishing. But, boy, did it work out! | Evet, fazla ava çıkmadık. Ama işe yaradı! | Speedway-1 | 1968 | |
| Disallowed. | Reddedildi. | Speedway-1 | 1968 | |
| "Depreciation on stock car. | ''Mevcut aracın amortismanı. | Speedway-1 | 1968 | |
| "Salaries for the mechanics. Bonuses and percentages." | ''Teknisyenlerin maaşı. İkramiye ve primler.'' | Speedway-1 | 1968 | |
| That's all right. | Burada sorun yok. | Speedway-1 | 1968 | |
| "Gas, tires, maintenance." | ''Yakıt, tekerlek, bakım.'' | Speedway-1 | 1968 | |
| That's all right. | Burada da sorun yok. | Speedway-1 | 1968 | |
| $4,000 for air? | Hava için 4000 dolar mı? | Speedway-1 | 1968 | |
| Now, that I don't understand. | Bunu anlamadım, açıklar mısınız? | Speedway-1 | 1968 | |
| I'm with you. Explain that one, will you? | Size katılıyorum. Bunu açıklar mısın? | Speedway-1 | 1968 | |
| We stopped in this gas station... | Tekerlekleri kontrol etmek için... | Speedway-1 | 1968 | |
| to check the tires. | benzin istasyonunda durduk. | Speedway-1 | 1968 | |
| But Steve... | Ama Steve... | Speedway-1 | 1968 | |
| he got to talking to the owner of the station... | istasyon sahibiyle konuşmaya başladı... | Speedway-1 | 1968 | |
| and he told us how tough things were. | ve adam bize işlerinin kötü gittiğini söyledi. | Speedway-1 | 1968 | |
| So we invested $4,000 just to help him out... | Biz de yardım etmek için kendisine 4000 dolar yatırım yaptık... | Speedway-1 | 1968 | |
| and he blew the money. So I figured... | ve adam parayı çarçur etti. Ben de... | Speedway-1 | 1968 | |
| The air cost $4,000. | Hava size 4000 dolara patladı. | Speedway-1 | 1968 | |
| Disallowed. Right. | Reddedildi. Pekala. | Speedway-1 | 1968 | |
| "Station wagon, furniture, You Drive trailer... | ''Steyşın vagon, mobilyalar, Sen Sür vagonu... | Speedway-1 | 1968 | |
| "flowers," etc... | ''çiçekler'', vesaire... | Speedway-1 | 1968 | |
| all listed under "charities." | bunların tümü ''yardım'' olarak tanımlanmış. | Speedway-1 | 1968 | |
| Very commendable. Thank you. | Takdire şayan. Teşekkür ederim. | Speedway-1 | 1968 | |
| Watch out for the zinger. | Adam dalga geçiyor. | Speedway-1 | 1968 | |
| Unless these are registered, recognized, licensed charities... | Ancak kayıtlı, kabul edilmiş ve lisanslı hayır işi olmadığı takdirde... | Speedway-1 | 1968 | |
| these deductions cannot be allowed. | bu indirimlere izin verilemez. | Speedway-1 | 1968 | |
| Now, just one minute. Skip it, Kenny. | Bir dakika. Unut gitsin Kenny. | Speedway-1 | 1968 | |
| We spent that money! I said, skip it. Tie your tie. | O parayı harcadık! Unut dedim. Kravatını bağla. | Speedway-1 | 1968 | |
| Now, under "business deductions"... | ''İşle ilgili indirimler'' başlığı altında... | Speedway-1 | 1968 |