Search
English Turkish Sentence Translations Page 152094
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| I don't know. We'll just have to turn on the radio and find out. | Bilmiyorum. Radyoyu açarsak öğreniriz. | Speedway-1 | 1968 | |
| Ladies and gentlemen, this is an emergency broadcast. | Baylar ve bayanlar, son dakika haberi veriyoruz. | Speedway-1 | 1968 | |
| Attention! All the wild animals in the zoo have broken loose. | Dikkat! Hayvanat bahçesindeki tüm vahşi hayvanlar kaçmış. | Speedway-1 | 1968 | |
| They are roaming the streets of our city. | Şehrimizin sokaklarında dolaşıyorlar. | Speedway-1 | 1968 | |
| Stay where you are! | Dışarı çıkmayın! | Speedway-1 | 1968 | |
| Good night? Yes, I thought you were going. | İyi geceler mi? Evet, gitmeyecek miydin? | Speedway-1 | 1968 | |
| I couldn't go out there. Don't you have to go home? | Ama dışarı çıkamam. Eve gitmen gerekmiyor mu? | Speedway-1 | 1968 | |
| Couldn't I stay here, please? | Burada kalabilir miyim lütfen? | Speedway-1 | 1968 | |
| Is that your decision? Oh, yes. | Bu senin kararın mı? Evet. | Speedway-1 | 1968 | |
| Of your own free will? Yes. | Kimsenin baskısı altında değilsin. Evet. | Speedway-1 | 1968 | |
| You're so strong. Please save me. | Çok güçlüsün. Lütfen kurtar beni. | Speedway-1 | 1968 | |
| Don't let them in. I'm not going to let them in. | İçeri girmelerine izin verme. Vermem. | Speedway-1 | 1968 | |
| Save me. I know you will. | Kurtar beni. Sen beni kurtarırsın. | Speedway-1 | 1968 | |
| Don't let them in here. I'm not going to let them in here. | İçeri girmelerine engel ol. Giremezler. | Speedway-1 | 1968 | |
| Close the door! Don't let the animals in. | Kapıyı kapat! Hayvanlar içeri girmesin. | Speedway-1 | 1968 | |
| What animals? The animals that escaped from the zoo. | Ne hayvanı? Hayvanat bahçesinden kaçan hayvanlar. | Speedway-1 | 1968 | |
| Animals that escaped from what zoo? The wild ones. The mean ones. | Ne hayvanat bahçesi, ne hayvanı? Vahşi hayvanlar. Saldırgan olanlar. | Speedway-1 | 1968 | |
| Didn't you hear the radio? What radio? | Radyoyu dinlemedin mi? Ne radyosu? | Speedway-1 | 1968 | |
| You know, the radio. You mean your tape recorder. | Radyo işte. Bant kayıt cihazı demek istiyorsun. | Speedway-1 | 1968 | |
| Of all the dirty, rotten tricks, this one really takes the cake. | Pis numaralar içinde bu gerçekten en iğrenci. | Speedway-1 | 1968 | |
| This is one of his better ones. You're ruining me. | Bu yine iyisi. Bir çuval inciri berbat ettin. | Speedway-1 | 1968 | |
| Where's my wrap? I'm leaving. Sit down and I'll help you look. | Şalım nerede? Gidiyorum. Otur, beraber ararız. | Speedway-1 | 1968 | |
| You're leaving, aren't you? No. | Gidiyorsun değil mi? Hayır. | Speedway-1 | 1968 | |
| Well, I must have misplaced it. No, you didn't. It's in here. | Başka bir yere koymuş olmalıyım. Hayır, her zamanki yerinde. | Speedway-1 | 1968 | |
| What's it doing in there? He always puts them in there. | Şalın orada işi ne? Her zaman buraya koyar. | Speedway-1 | 1968 | |
| I'll get you. You wait! I'll wait. | Bunu ödeteceğim. Bekle! Bekliyorum. | Speedway-1 | 1968 | |
| Look, at least let me walk you home. It's dark outside. | Hiç değilse seni evine götüreyim. Dışarısı karanlık. | Speedway-1 | 1968 | |
| A lady unescorted... I'd rather be alone. | Tek başına bir bayan... Yalnız gitmeyi tercih ederim. | Speedway-1 | 1968 | |
| Good morning, Ellie. Good morning. | Günaydın Ellie. Günaydın. | Speedway-1 | 1968 | |
| I have a present for you. | Sana bir hediye aldım. | Speedway-1 | 1968 | |
| You don't have to give me presents. I like you because you're just you. | Hediye vermen gerekmez. Seni sen olduğun için seviyorum. | Speedway-1 | 1968 | |
| But this is a present you can share. | Ama hediyeni başkalarıyla paylaşabilirsin. | Speedway-1 | 1968 | |
| Is it a doll? No. | Bebek mi? Hayır. | Speedway-1 | 1968 | |
| Is it a puppy? It's bigger than a puppy. | Köpek yavrusu mu? Köpek yavrusundan daha büyük. | Speedway-1 | 1968 | |
| That's smaller than a puppy. What it belongs to is bigger. | Ama bu yavru köpekten daha küçük. Ait olduğu şey büyük. | Speedway-1 | 1968 | |
| It's all yours. | Bu senin. | Speedway-1 | 1968 | |
| That belongs to me? Yep. You got to get somebody to drive it. | Benim mi? Evet. Sürmek için birini bulman gerek. | Speedway-1 | 1968 | |
| It's beautiful. Can I give it to my Pop? He can drive. | Çok güzel. Babama verebilir miyim? Babam araba kullanabilir. | Speedway-1 | 1968 | |
| Say, that's a good idea. | Bak bu çok güzel bir fikir. | Speedway-1 | 1968 | |
| Pop, Annie, Debbie! Everybody! | Baba, Annie, Debbie! Hepiniz gelin! | Speedway-1 | 1968 | |
| Look what Mr. Steve bought for us. | Bakın Bay Steve bize ne almış. | Speedway-1 | 1968 | |
| There you go, honey. Come on, girls. | Pekala tatlım. Hadi kızlar. | Speedway-1 | 1968 | |
| And there's enough groceries in here to last you a month. | Size bir ay yetecek kadar erzak var. | Speedway-1 | 1968 | |
| Aren't you going to give him a note for the car, Pop? | Araba için imzalı kağıt vermeyecek misin baba? | Speedway-1 | 1968 | |
| Sure, Ellie. | Elbette Ellie. | Speedway-1 | 1968 | |
| To tell you the truth, I'm so shook up, I don't think I could write. | Gerçeği söylemek gerekirse çok şaşırdım, yazı yazabileceğimi sanmıyorum. | Speedway-1 | 1968 | |
| Girls, won't you say thank you to Mr. Grayson and Mr. Donford? | Kızlar, Bay Grayson ve Bay Donford'a teşekkür etmeyecek misiniz? | Speedway-1 | 1968 | |
| Thank you. You're welcome. | Teşekkür ederiz. Önemli değil. | Speedway-1 | 1968 | |
| Annie, say thank you to Mr. Grayson, now. | Annie, Bay Grayson'a teşekkür et. | Speedway-1 | 1968 | |
| Okay, girls, let's go around and look at the car now. | Pekala kızlar, şimdi arabaya bir bakalım. | Speedway-1 | 1968 | |
| I just don't know what to say. | Ne diyeceğimi bilmiyorum. | Speedway-1 | 1968 | |
| You know something, Mr. Steve? What's that? | Bay Steve, bir şey söyleyeceğim. Nedir? | Speedway-1 | 1968 | |
| I wish I were big enough to marry you. | Keşke sizinle evlenecek kadar büyük olsaydım. | Speedway-1 | 1968 | |
| We're nearly at the end of one of the finest races I've ever seen... | Charlotte Yarış Pistinde bugüne kadar gördüğüm en güzel yarışlardan... | Speedway-1 | 1968 | |
| here at Charlotte Motor Speedway... | birinin sonuna yaklaştık... | Speedway-1 | 1968 | |
| with a winner's purse of $8,500 plus accessory money. | şampiyonluk ödülü 8500 dolar artı aksesuar parası. | Speedway-1 | 1968 | |
| Here's Steve Grayson, Car Number 6, into Turn 1. | İşte Steve Grayson, 6 numaralı araçla 1 numaralı virajda. | Speedway-1 | 1968 | |
| Right with him, in Car Number 43, Paul Dado. | Hemen yanında 43 numaralı araçla Paul Dado. | Speedway-1 | 1968 | |
| These two have been cleaning up on all the tracks this year. | Bu iki yarışçı bu yılın bütün ödüllerini silip süpürdüler. | Speedway-1 | 1968 | |
| Out of Turn 4 they come, side by side. | 4 numaralı virajdan yan yana çıkıyorlar. | Speedway-1 | 1968 | |
| Grayson's the leader by inches... | Grayson birkaç santim farkla önde... | Speedway-1 | 1968 | |
| Out of the turn, into the main straightaway. | Virajı alıp düz pistte devam ediyorlar. | Speedway-1 | 1968 | |
| This will be the white flag. One more to go! | Beyaz bayrak. Bir tur daha! | Speedway-1 | 1968 | |
| Into the wall! And he's upside down. | Duvara çarptı! Ters döndü. | Speedway-1 | 1968 | |
| And the checkered flag! Steve Grayson the winner! | İşte bitiş bayrağı! Şampiyon Steve Grayson! | Speedway-1 | 1968 | |
| The total purse close to $9,500! | Toplam ödül yaklaşık 9500 dolar! | Speedway-1 | 1968 | |
| Paul Dado second in the 43 car. | Paul Dado 43 numaralı araçla ikinci. | Speedway-1 | 1968 | |
| And in for third, Car Number 14. | Üçüncülük 14 numaralı aracın. | Speedway-1 | 1968 | |
| Mr. Hepworth, he won again. Over $9,000. | Bay Hepworth, yine kazandı. 9000 dolardan fazla. | Speedway-1 | 1968 | |
| He did? | Kazandı mı? | Speedway-1 | 1968 | |
| So far, he's the top money winner on the circuit. | Yarışçılar arasında en çok para kazanan o. | Speedway-1 | 1968 | |
| Well, money's what we're interested in. | Evet, bizi de para ilgilendiriyor. | Speedway-1 | 1968 | |
| He's sure making a lot of it. | Çok kazandığı kesin. | Speedway-1 | 1968 | |
| I love to hear good news. | İyi haber duymak hoşuma gidiyor. | Speedway-1 | 1968 | |
| I'll keep in touch. Bye. | Tekrar ararım. Hoşçakalın. | Speedway-1 | 1968 | |
| Now down to the winner's circle. | Şampiyon şeref turu atacak. | Speedway-1 | 1968 | |
| Mr. Steve Grayson, may I congratulate you... | Bay Steve Grayson, Charlotte 250 Yarışlarını... | Speedway-1 | 1968 | |
| on winning the Charlotte Speedway 250. | kazandığınız için tebrik etmek isterim. | Speedway-1 | 1968 | |
| Isn't there something else that goes with it? | Başka bir şey yok muydu? | Speedway-1 | 1968 | |
| Have you made up your minds yet? | Sipariş için karar verdiniz mi? | Speedway-1 | 1968 | |
| Have you made up your minds yet? | Karar verdiniz mi? | Speedway-1 | 1968 | |
| The lady and I will have a steak sandwich, medium rare, please. | Bayanla beraber biftekli sandviç alacağız, az pişmiş olsun lütfen. | Speedway-1 | 1968 | |
| Steak sandwich, medium rare. | Biftekli sandviç, az pişmiş. | Speedway-1 | 1968 | |
| Hold the onions, please. | Soğanı az olsun lütfen. | Speedway-1 | 1968 | |
| "Hold the onions." How thoughtful. | ''Soğanı az olsun.'' Ne kadar düşünceli. | Speedway-1 | 1968 | |
| Baked or French fried potatoes? | Fırın patates ya da kızarmış patates? | Speedway-1 | 1968 | |
| Tomatoes. No dressing. | Domates. Sos koymayın. | Speedway-1 | 1968 | |
| Tomato wise, I mean. No dressing, tomato... | Yani domatesli. Sos yok, domates... | Speedway-1 | 1968 | |
| Oh, that's cute. | Çok şirin. | Speedway-1 | 1968 | |
| What dressing would you like on your salad, please? | Salatanıza hangi sostan istersiniz? | Speedway-1 | 1968 | |
| What do you have? We have French, Thousand Island... | Ne var? Fransız sos ve acılı, mayonezli sos var. | Speedway-1 | 1968 | |
| Roquefort, oil and... | Rokfor peyniri, yağ ve... | Speedway-1 | 1968 | |
| Vinegar? Vinegar, yeah. | Sirke? Evet, sirkeli. | Speedway-1 | 1968 | |
| I'll have Roquefort. | Ben rokfor alacağım. | Speedway-1 | 1968 | |
| That will be 35 cents extra. | Bunun için 35 sent daha ödemeniz gerekiyor. | Speedway-1 | 1968 | |
| It's okay. She can have all the Roquefort she wants. | Sorun yok. İstediği kadar rokfor peyniri yiyebilir. | Speedway-1 | 1968 | |
| He doesn't care if it costs extra. | Ekstra ödemelere aldırmıyor bile. | Speedway-1 | 1968 | |
| My poor boyfriend, he's so poor he can't afford anything extra. | Benim zavallı sevgilim, o kadar fakir ki, ekstralara gücü yetmiyor. | Speedway-1 | 1968 | |
| He needs all his money for school. | Parası ancak okul masraflarına yetiyor. | Speedway-1 | 1968 | |
| He's still got four more years to go... | Diplomalı hemşire olması için... | Speedway-1 | 1968 |