Search
English Turkish Sentence Translations Page 152049
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| They show you proof of their age? Of course. What do you think? | Sana yaşlarını doğru olarak veriyorlar mı? Elbette. Sen ne sanıyorsun? | Spartan-1 | 2004 | |
| Have you seen this girl? I have not. | Bu kızı daha önce gördün mü? Hayır hiç görmedim. | Spartan-1 | 2004 | |
| Here's the first one. | İşte ilki burda. İşte ilki burada. | Spartan-1 | 2004 | |
| Was this girl here? | Bu kız burda mıydı? Dediğim gibi, bu evi biliyoruz. | Spartan-1 | 2004 | |
| She's new. This is her first night. | O yeni. Bu onun ilk gecesi. | Spartan-1 | 2004 | |
| How about that? Put some fucking clothes on. | Buna ne dersin? Git üstüne birşey giy. Buna ne dersin? Git üstüne bir şey giy. | Spartan-1 | 2004 | |
| You don't need one. We need the girl. Give us the girl. | Ona ihtiyacın olmayacak. Kızı istiyoruz.Bize kızı ver. | Spartan-1 | 2004 | |
| This girl was not here. | Bu kız burda değildi. | Spartan-1 | 2004 | |
| I'm entitled to my lawyer. | Avukat hakkım var. | Spartan-1 | 2004 | |
| You're entitled to shit. You're entitled to tell me what you know. | Boka ihtiyacın var. Bana bildiklerini söylemeye ihtiyacın var. | Spartan-1 | 2004 | |
| If the girl was here... | Eğer kız burdaysa... | Spartan-1 | 2004 | |
| ...if you cooperate, I'll see what I can do. | ...eğer işbirlikçiysen. Bakalım ne yapabilirim. | Spartan-1 | 2004 | |
| I think I can help you, if you tell me now. | Sanırım sana yardım edebilirim, eğer bana şimdi söylersen. | Spartan-1 | 2004 | |
| Why would I not tell you if the girl was here? | Eğer kız burdaysa sana niçin söyleyeyim? | Spartan-1 | 2004 | |
| The girl is new. | Kız yeni. | Spartan-1 | 2004 | |
| They told us that it was her first night. | Bize onun ilk gecesiydi demişti. | Spartan-1 | 2004 | |
| But look here. | Fakat şuraya bak. | Spartan-1 | 2004 | |
| There's two pinholes in the photo. | Fotoğrafta iki iğne deliği var. | Spartan-1 | 2004 | |
| They moved it over. | Onu buraya taşımışlar. | Spartan-1 | 2004 | |
| Photo's missing. | Fotoğraflar kayıp. Bu kızı geri getirmek mi istiyorsun? Orda olduğundan emin misin? | Spartan-1 | 2004 | |
| I don't want to get in trouble. You don't know what trouble is. | Belaya bulaşmak istemiyorum. Belanın ne olduğunu bilmiyorsun. Belaya bulaşmak istemiyorum. Belanın ne olduğunu bilmiyorsun. | Spartan-1 | 2004 | |
| I'm not even sure that was her. | O olduğunda bile emin değilim. | Spartan-1 | 2004 | |
| She was sick. She was not very well. | Hastaydı. Pek iyi değildi. | Spartan-1 | 2004 | |
| She came in here and... she came here? | Buraya geldi ve... Buray geldi? | Spartan-1 | 2004 | |
| They took her. I told Nadya she shouldn't be here. They took her. | Onu götürdüler.Nadya'ya söyledim. Burda olmamalıydı.Onu götürdüler. | Spartan-1 | 2004 | |
| Who is "they"? | Onlar kim? | Spartan-1 | 2004 | |
| They took her? | Onu götüren? | Spartan-1 | 2004 | |
| Where did they take her? | Onu nereye götürdüler? | Spartan-1 | 2004 | |
| Honey, you got all the slack in the world until I leave this room. | Hayatım,başına tahmin edemeyeceğin belalar açarım. | Spartan-1 | 2004 | |
| And then I'm going to zero you out. | Ve sonra seni mahfederim. Ve sonra seni mahvederim. Ve sonra seni mahvederim. | Spartan-1 | 2004 | |
| Two men. | İki adam. | Spartan-1 | 2004 | |
| They gave her a shot. | Ona uyuşturucu verdiler. | Spartan-1 | 2004 | |
| I think that was her. | Sanırım oydu. | Spartan-1 | 2004 | |
| Where is she? I'm entitled to my rights. | O nerde? Haklarımı istiyorum. | Spartan-1 | 2004 | |
| I'm entitled to my phone call. You don't understand. | Telfon etme hakkım var. Anlamıyor musun. | Spartan-1 | 2004 | |
| You'll leave your life, or you'll leave the information in this room. | Bu odadan bana bilgiyi vermeden canlı çıkamazsın. | Spartan-1 | 2004 | |
| How did you know to come pick her up? | Onu gelip alacaklarını nerden biliyordun? | Spartan-1 | 2004 | |
| How did they know to get her? Who did you call? | Gelip alacaklarını nerden biliyorlardı? Kimi aradın? | Spartan-1 | 2004 | |
| It's just a number... | Sadece bir numara... | Spartan-1 | 2004 | |
| write it down. | Şuraya yaz. | Spartan-1 | 2004 | |
| Write it down. I'm gonna see what I can do. Just give me the number. | Şuraya yaz.Ne yapabileceğimi bir görelim. Sadece ban numarayı ver. | Spartan-1 | 2004 | |
| I don't understand. She's just some girl. | Anlamıyorum. O sadece bir kız. | Spartan-1 | 2004 | |
| They don't know who they've got. | Kimi kaçırdıklarını bilmiyorlar. | Spartan-1 | 2004 | |
| Sir, we believe she was abducted from this club. | Efendim,bizce kız klüpten kaçırıldı. | Spartan-1 | 2004 | |
| That she was taken to... | Onu ordan alıp... | Spartan-1 | 2004 | |
| That she was taken to a bordello. | Onu ordan alıp geneleve getirdiler. | Spartan-1 | 2004 | |
| Here in Boston? Yes, sir, and that... That... | Burda Bostonda mı? Evet, efendim, ve şey... şey... | Spartan-1 | 2004 | |
| Let's hear it. She may have been delivered for sale. | Hadi duyalım. Satılamk için götürülmüş olabilir. | Spartan-1 | 2004 | |
| May have been sent down the pipeline, overseas. | Belki denizaşırı bir şebekenin işidir. | Spartan-1 | 2004 | |
| To get to her father? No, sir. | Babasına ulaşıldı mı? Hayır, efendim. | Spartan-1 | 2004 | |
| We believe they don't know who she is... | Onun kim olduğunu bilmediklerine inanıyoruz... | Spartan-1 | 2004 | |
| ...that they just took some girl. | ...sadece bir kız kaçırdıklarını sanıyorlar. | Spartan-1 | 2004 | |
| Just some girl. Yes, sir. | Sadece bir kız. Evet,efendim. | Spartan-1 | 2004 | |
| How certain are you she was the girl in the whorehouse? | Nasıl genelevdeki kızın o olduğundan emin olabiliyorsun? | Spartan-1 | 2004 | |
| We... she dyed her hair. | Biz... Saçlarını boyatmıştı | Spartan-1 | 2004 | |
| They see that red hair... | Onu kırmızı saçlarıyla gördüler... | Spartan-1 | 2004 | |
| what do they do, her hair grows out, when they see that red hair... | ne yapabilirler,saçları tekrar uzayınca, onu kızıl saçlı olarak görünce... | Spartan-1 | 2004 | |
| ...somebody recognizes her? | ...biri onu teşhis edebilir mi? | Spartan-1 | 2004 | |
| What do they do when they realize who they took? | Kimi kaçırdıklarını farkettikleri zaman ne yaparlar? | Spartan-1 | 2004 | |
| They kill her. | Onu öldürürler. | Spartan-1 | 2004 | |
| You're fucking A right, they kill her. Okay. | Lanet olsun haklısın, onu öldürürler. Tamam. Teslimat olduğunda oradan konuşuyorlar. | Spartan-1 | 2004 | |
| Now, let's talk some common sense. | Şimdi hadi biraz olasılıklar üzerinde konuşalım. | Spartan-1 | 2004 | |
| Who is he? | Kim o? Fakat daha önemlisi, NSA aramaların düzenli kayıtlarını tutmuş. | Spartan-1 | 2004 | |
| What can you do for me? I need it now. | Benim içn ne yapabilirsin? Buna şimdi ihtiyacım var. | Spartan-1 | 2004 | |
| I need it before the press gets it on Monday, because they will kill her. | Pazartesi basın bunu öğrenmeden ihtiyacım var, çünkü onu öldürebilirler. | Spartan-1 | 2004 | |
| The press gets this, the jackals start a feeding frenzy, and she's dead. Help me. | Basın bunu öğrenirse, çakallar çılgınca bunu kullanır, ve o ölür. Bana yardım edin. | Spartan-1 | 2004 | |
| This is the number of a public phone in downtown Boston. | Bu numara Boston'un aşağısında bir telefon klübesina ait. | Spartan-1 | 2004 | |
| It's a cutout between the bordello and the abductors. | Burası genelevle kaçakçılar arasında bir bağlantı. | Spartan-1 | 2004 | |
| A call is placed when they have a package. | Ellerinde bir kız olunca burdan arama yapıyorlar. | Spartan-1 | 2004 | |
| Stake out the phone. We have a watch on the phone. | Telefonu gözetleyin. Telefonu zaten gözetliyoruz. | Spartan-1 | 2004 | |
| But more importantly, NsA reports calls placed to that phone regularly. | Fakat daha önemlisi, NSA aramaların düzenli kayıtlarını tutmuş. | Spartan-1 | 2004 | |
| They can track calls to the pay phone? Yes. | Ödemeli telefonları tarayabilirler mi? Evet | Spartan-1 | 2004 | |
| How? They were made from a federal prison. | Nasıl? Aramalar federal hapishaneden yapılmış. | Spartan-1 | 2004 | |
| This is Tariq Asani. | Taeiq Asani yapmış. | Spartan-1 | 2004 | |
| He's a Lebanese national serving life without for kidnapping. | Lübnan'lı uluslararası bir insan kaçakçısı. | Spartan-1 | 2004 | |
| He's the second man in a sex slavery scheme. | O bu sex ticaretindeki ikinci adamı. İyi günler. | Spartan-1 | 2004 | |
| And where is he? | Ve nerede? | Spartan-1 | 2004 | |
| He's in Florence Federal Penitentiary. He placed the calls to the pay phone. | Florence cezaevinde. Aramaları oradan yapmış. | Spartan-1 | 2004 | |
| We have a plan. I hesitate to... Give it to me. | Bir planımız var.Terddütlerim var... Hadi anlat bana. | Spartan-1 | 2004 | |
| Got some action on the pay phone. | Ödemeli telefonda bir hareket var. | Spartan-1 | 2004 | |
| Who's walking up on us? | Peşimizden gelenler de kim? Arabayı nasıl durduracağız? | Spartan-1 | 2004 | |
| He's Boston P.D. | Boston polisinden. | Spartan-1 | 2004 | |
| In the city, always a reflection. In the woods, always a sound. | Şehirde,sürekli yansımalar vardır. Ormanda, her zaman ses vardır. | Spartan-1 | 2004 | |
| What about the desert? | Ya çölde ne vardır? | Spartan-1 | 2004 | |
| You don't want to go in the desert. | Çöle gitmek istemezsin. | Spartan-1 | 2004 | |
| Let's go. Let's go. We're moving. | Hadi gidelim.Hadi gidelim. Harekete geçtik. | Spartan-1 | 2004 | |
| Where's he going? Hold on. Hold on. | Nereye gidiyor? Bekle. Bekle. | Spartan-1 | 2004 | |
| One five four nine Alpha sierra, Mass. Registration, william Barak. | 1 5 4 9 alfa siera, giriş onaylandı, William Barak. 1 5 4 9 Alfa Sierra, giriş onaylandı, William Barak. | Spartan-1 | 2004 | |
| Somerville, Mass. Is that where he's going? | Somerville, Mass. Oraya mı gidiyor? | Spartan-1 | 2004 | |
| Owner of record in Essex. | Sahibi Essex'e kayıtlı. | Spartan-1 | 2004 | |
| Is he heading toward Essex? What kind of place would it be? | Yumuşak başlı Essex mi? Ne tür bir yer olabilir? | Spartan-1 | 2004 | |
| Lt'd be a beach house. | Bir sahil evi. | Spartan-1 | 2004 | |
| Get me there. | Beni oraya götürün. | Spartan-1 | 2004 | |
| Get it on the Net. Everyone off. | Bütün herkese haber ver. Herkes devre dışı. | Spartan-1 | 2004 | |
| Call everyone off. Just me. Just me and him. | Herkese haber ver.Sadece ben. Sadece ben ve o. | Spartan-1 | 2004 | |
| Indicate you heard me. | Beni duydun mu | Spartan-1 | 2004 | |
| State Police, standing by. | Yerel polis, beklemede. | Spartan-1 | 2004 | |
| Turn off the white car. Turn off the white car. | Beyaz arabayı takipi bırak. Beyaz arabayı takipi bırak Beyaz arabayı takibi bırak. Beyaz arabayı takibi bırak. | Spartan-1 | 2004 | |
| The shooters are going to the beach. Team of two going to Essex. | Nişancılar sahile gidiyor. 2.takım Essex'e gidiyor. | Spartan-1 | 2004 | |
| Confirm, assault team of two to the beach. | Anlaşıldı, ikinci birlik sahile. | Spartan-1 | 2004 |