Search
English Turkish Sentence Translations Page 152046
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| You can quit now, get it over with. | Şimdi vazgeçebilirsin, bununla yüzleş | Spartan-1 | 2004 | |
| I can't catch her. | Onu yakalayamadım efendim. | Spartan-1 | 2004 | |
| Just take those numbers off and put them in my hand. | Sadece şu numarayı çıkart ve elime bırak. | Spartan-1 | 2004 | |
| Forget that! | Unut bunu! | Spartan-1 | 2004 | |
| You better catch her. | Onu yakalasan iyi edersin. | Spartan-1 | 2004 | |
| Well done. Sir. | İyi iş. Efendim. | Spartan-1 | 2004 | |
| You looked back for my sign. Well done. | İşaretimi gözledin. İyi iş. | Spartan-1 | 2004 | |
| I don't even know why I did it. Yeah, well... | Hala bunu neden yaptığımı nilmiyorum. Evet, güzel... | Spartan-1 | 2004 | |
| ...you know what Napoleon said: | ... Napoleon'un da dediği gibi: ve tabi Royale Otelinde. | Spartan-1 | 2004 | |
| "Give me a man who's lucky." Yes, sir. | "Bana şanslı bir adam verin." Evet, efendim | Spartan-1 | 2004 | |
| What they got you teaching, sergeant? Edged weapons, sir. Knife fighting. | Onlara ne öğretiyorsun çavış? Keskin silahlar, efendim.Bıçak dövüşü. | Spartan-1 | 2004 | |
| Don't you teach them knife fighting. Teach them to kill. | Onlara bıçak dövüşü öğretme. Onlara öldürmeyi öğret. | Spartan-1 | 2004 | |
| That way they meet some son of a bitch studied knife fighting... | Eğer bıçak dövüşü bilen bir orospu çocuğuyla karşılaşırlarsa... | Spartan-1 | 2004 | |
| ...they send his soul to hell. | ...onu cehenneme gönderebilirler. | Spartan-1 | 2004 | |
| It's all in the mind, sergeant. That's where the battle's won. | Hepsi kafayla ilgili, çavuş. Savaşlar orda kazanılır. | Spartan-1 | 2004 | |
| Mr. Scott. Black, Jacqueline A., U.s. 24341924. | Mr. Scott. Black, Jacqueline A., U.S. 24341924 | Spartan-1 | 2004 | |
| I hope you'll remember and reach out for me, if you could use me. | Umarı ihtiyaç duyduğunuzda beni hatırlarsınız. | Spartan-1 | 2004 | |
| Sergeant? Sir. | Çavuş? Efendim | Spartan-1 | 2004 | |
| You guys cleaned up good. | İyi iş çıkardınız beyler. | Spartan-1 | 2004 | |
| It's good to see you. What's happening, brother? | Sizi görmek güzeldi. Nasıl gidiyor kardeşim? | Spartan-1 | 2004 | |
| You ain't looking too bad yourself there, big boy. | Burda kendinize iyi bakıyor gibisiniz. | Spartan-1 | 2004 | |
| In one piece. | Kesinlikle. | Spartan-1 | 2004 | |
| Hey, check it out. | Hey, dikkatli olun. | Spartan-1 | 2004 | |
| What's that then? | Bu da nedir? | Spartan-1 | 2004 | |
| This was my father's. | Bu babamındı efendim. | Spartan-1 | 2004 | |
| He carry it over there? Yes, sir. | Bunu orda taşıyormuydu? Evet, efendim. Bunu orda taşıyor muydu? Evet, efendim. | Spartan-1 | 2004 | |
| He come back? Yes, sir, he did. | Geri döndü mü? Evet, efendim, döndü. | Spartan-1 | 2004 | |
| You carry it then. | O zaman taşı. | Spartan-1 | 2004 | |
| Maybe it'll save your life. | Belki hayatını kurtarır. | Spartan-1 | 2004 | |
| Light a fire with it or something. | Ateş falan yakarsın. | Spartan-1 | 2004 | |
| Hey, Bobby! Bobby. | Hey, Bobby! Bobby! | Spartan-1 | 2004 | |
| Yeah, give me that. Thanks. | Evet, şunu bana ver. Teşekkürler. | Spartan-1 | 2004 | |
| I would like to say, to meet you... You haven't met me. | Sizinle tanışmanın bir zevk.. Sne benimle tanışmadın. | Spartan-1 | 2004 | |
| You've been up for a week. You been seeing snakes. | Sadece burdaydım ve sende buralarda sürünüyordun o kadar. Sadece buradaydım ve sende buralarda sürünüyordun o kadar. | Spartan-1 | 2004 | |
| Fall out of the bleachers! Grab your bags. | Tribünden inin. Çantalarınızı bırakın. Tabi gizlice yaklaştığın nöbetçi de duyabilir. | Spartan-1 | 2004 | |
| All you men are returning to unit. Let's go. | Hepiniz sıraya girin. Hadi hareket edin. | Spartan-1 | 2004 | |
| Have your number in your right hand. | Numaralarınızı sağ elinize alın. | Spartan-1 | 2004 | |
| Can't imagine how they live with it. Your number in your right hand. | Bununla nasıl yaşadıklarını hayal bile edemiyorum. Numarlarınızı sağ elinize alın. Bununla nasıl yaşadıklarını hayal bile edemiyorum. Numaralarınızı sağ elinize alın. | Spartan-1 | 2004 | |
| Can't you? I thought I saw you considering it. | Edemiyor musun? Ben senin de bunu düşündüğünü gördüğümü sanıyordum. | Spartan-1 | 2004 | |
| What the hell is that? That's a wedding ring, sir. | Bu da ne lanet olası? Evlilik yüzüğü, efendim. | Spartan-1 | 2004 | |
| The sentry you're sneaking up on, he can hear it too. | Gözetlediğin nöbetçi de bunu duyabilir. | Spartan-1 | 2004 | |
| You've been around long enough to know that. | Bunu bilecek kadar uzun zamandır buralardasın. | Spartan-1 | 2004 | |
| Thank you, sir. My name's curtis... Do I need to know? | Teşekkürler, efendim. Benim adım Curtis... Bunu bilmem gerekli mi? | Spartan-1 | 2004 | |
| If I want camaraderie, I'll join the Masons. | Eğer arkadaşa ihtiyacım olsaydı, Mason'lara katılırdım. | Spartan-1 | 2004 | |
| There's just the mission. | Burda sadece iş yapılır. | Spartan-1 | 2004 | |
| He got the letter from his wife. Yeah? How's she doing? | Karısından mektıp aldı. Peki? Neyapıyormuş? Görev rehineyi güvenli bir şekilde çıkartmak. | Spartan-1 | 2004 | |
| Orders up! Get your eyes in the boat! All right, I want your numbers. | Emirlerime dikkat!Gözlerinizi kutudan ayrılmasın. Pekala, numaralarınızı istiyorum. Emirlerime dikkat! Gözleriniz kutudan ayrılmasın. Pekala, numaralarınızı istiyorum. | Spartan-1 | 2004 | |
| Get these fucking numbers off. You heard him. | Şu lanet numaralarınızı verin. Onu duydunuz. | Spartan-1 | 2004 | |
| You don't need them no more. Come on, now. You think I have all night? | Onlara daha ihtiyacınız yok artık. Hadi, şimdi. Bütün gece sizi bekleyemem. | Spartan-1 | 2004 | |
| I've got two things for you boys. That's a stiff dick and bubble gum. | Burda sizin için iki şeyim var. Biri sertlik diğeri yumuşaklık. | Spartan-1 | 2004 | |
| And guess what, I'm out of bubble gum. | Ve tahmin edin. Ben nazik biri değilim. | Spartan-1 | 2004 | |
| Are you deaf or are you just trying to try my patience? Get those numbers off! | Sağır mısınız yoksa benim sabrımı mı deniyorsunuz? Verin şu lanet numaraları! | Spartan-1 | 2004 | |
| Let's go. | Hadi çabuk. | Spartan-1 | 2004 | |
| Number nine and number 12. Who the fuck is that? Stand up, now! | 9 ve 12 numara. Kim bu lanetler? Ayağa kalkın, şimdi! Nasıldı? Minyatür golften zevkli miydi? | Spartan-1 | 2004 | |
| You two are the first two. On me. | Siz ilk ikisiniz. Benimle gelin. | Spartan-1 | 2004 | |
| Pick it up, people. I don't have all night. | Çabuk olun beyler. Bütün gece sizi bekleyemem. İki takım etrafı koruyacak. Çabuk olun beyler. Bütün gece sizi bekleyemem. | Spartan-1 | 2004 | |
| Yes, sir! Thanks for coming down, master gunner. | Evet, efendim! Geldiğin için teşekkürler, büyük silah. | Spartan-1 | 2004 | |
| Sure thing, boss. | Her zaman patron. | Spartan-1 | 2004 | |
| Here you go, sir. | Buyrun, efendim. Buyurun, efendim. | Spartan-1 | 2004 | |
| Grossler? Yes, sir. | Grossler? Evet,efendim. | Spartan-1 | 2004 | |
| Curtis. Yes, sir. | Curtis. Evet, efendim. | Spartan-1 | 2004 | |
| This is the final selection event. | Bu son eleme olacak. | Spartan-1 | 2004 | |
| Follow my instructions. Nothing more, nothing less. | Benim talimatlarıma uyun. Ne fazla, ne de az. | Spartan-1 | 2004 | |
| On my command, execute. The last man standing, walk out that door. | Benim emrimle, başlayacaksınız. Ayakta kalan son kişi, bu kapıdan çıkacak. | Spartan-1 | 2004 | |
| You will be admitted to the unit. | Birime katılacak. | Spartan-1 | 2004 | |
| Execute. | Başla. | Spartan-1 | 2004 | |
| It's not current. Why not? | Bu işimize yaramaz. Niçin? | Spartan-1 | 2004 | |
| It seems she got a makeover today. We're working on it. | Görünen o ki bugün makyaj yapmış. Bunun üzerinde çalışıyoruz. | Spartan-1 | 2004 | |
| Four p.m., cut n' curl? They gave her a crew cut, dyed it blond. | Saat 16:00 da saçlarını mı kestirmiş? Saçını kesip sarıya boyamışlar. | Spartan-1 | 2004 | |
| Any idea why? Nope. | Ve niçin? Fikrim yok. | Spartan-1 | 2004 | |
| And then met with the boyfriend at 9. | Ve saat 9 da sevgilisiyle buluşmuş. | Spartan-1 | 2004 | |
| Then? We don't know. | Sonra? Bilmiyoruz. | Spartan-1 | 2004 | |
| But your man was on post till he turned her over to night watch. | Fakat senin adamın o dönene kadar nöbetteydi. | Spartan-1 | 2004 | |
| He says he was. What else you got? | Öyle olduğunu söyledi. Başka ne var elinde? | Spartan-1 | 2004 | |
| I gotta get you on a landline. We got the boyfriend, Michael Blake. | Sana vercek iyi ipuçlarım da var. Erkek arkadaşı, Michael Blake. Sana verecek iyi ipuçlarım da var. Erkek arkadaşı, Michael Blake. | Spartan-1 | 2004 | |
| Where is he? We're shaking the trees. | Nerde o? Etrafı araştırıyorduk. | Spartan-1 | 2004 | |
| And Professor Gerald sloane, notably chummy with his female students... | Ve Profesör Gerald Sloane, görünen o ki kız öğrencileriyle ilişkisi varmış... | Spartan-1 | 2004 | |
| ...of which she was one. Weekend home, Martha's vineyard. | ...o da bunlardan biriymiş. Hafta sonu evi, Martha'nın oralarda. | Spartan-1 | 2004 | |
| I'm light. I'm light, people. I need another team on the professor. | Ben yoruldum.Ben yoruldum, beyler. Profesör konusunda yardıma ihtiyacım var. Dubai'ye gittiler mi? Nerden bilebilirim? | Spartan-1 | 2004 | |
| I need an over watch on the boyfriend. Is the phone up? Get the phone up. | Sevgilisini gözleyecek birine ihtiyacım var. Telfon bağlandı mı? Telefonu bağlayın. Sevgilisini gözetleyecek birine ihtiyacım var. Telefon bağlandı mı? Telefonu bağlayın. | Spartan-1 | 2004 | |
| Got it. We're up! | Tamamdır. Bağlıyız! | Spartan-1 | 2004 | |
| You just come from cadre? Yes, sir. | Sen eğitimden mi geldin? Evet, efendim. | Spartan-1 | 2004 | |
| How long since you've slept? Not significant. | Ne kadar zamandır uyumuyorsun? Önemli değil. | Spartan-1 | 2004 | |
| I don't have the bodies. Call them in. Call them in. | Elimde vücüt yok. Onları ara. Onları ara. Elimde vücut yok. Onları ara. Onları ara. | Spartan-1 | 2004 | |
| His post was Harvard Yard. | Harvard Yard'a kadar onu izlemiş. | Spartan-1 | 2004 | |
| Harvard Yard, northeast corner, Lowell House, across from her dorm. | Harvard Yard, kuzeydoğu köşesi, Lowell Evi, onun yatakhanesini geçince. | Spartan-1 | 2004 | |
| Night watch relieved him there, midnight. | Gece nöbetçisi orda nöbeti almış, gece yarısı Gece nöbetçisi orda nöbeti almış, gece yarısı. | Spartan-1 | 2004 | |
| Want to help me out? | Bana yardım etmek ister misin? | Spartan-1 | 2004 | |
| I'm making myself clear to you, right? Yes, sir. | Beni açıkca anladın , değil mi? Evet, efendim. | Spartan-1 | 2004 | |
| Okay, then. Once again. | Tamam, o zaman. Bir kere daha. | Spartan-1 | 2004 | |
| She had lunch with her father. | Babasıyla öğle yemeği yedi. | Spartan-1 | 2004 | |
| Lunch with her father. You were seconded to that? | Babasıyla öğle yemeği. Sürekli bunu mu söyşeyeceksin? | Spartan-1 | 2004 | |
| No, sir, I just had her. You just had her? | Hayır, efendim, ben sadece onunlaydım. Sadece onunlamıydın? Hayır, efendim, ben sadece onunlaydım. Sadece onunla mıydın? | Spartan-1 | 2004 | |
| I had her all day. Tucked her in at 1 o. And she... | Bütün gün onunlaydım. 10 da yemek yedi.Ve o... | Spartan-1 | 2004 | |
| Yeah, she had a tiff with her boyfriend, Michael Blake. | Evet, sevgilisiyle kavga etti, Michael Blake. | Spartan-1 | 2004 | |
| What was it about? I think it was about her... | Ne hakkında? Sanırım onu şeyi... | Spartan-1 | 2004 | |
| Her haircut. So it wasn't a serious...? No, no. No. | Onun saçlarıyla ilgili.Yani ciddi birşey değildi..? Hayır, hayır, hayır. Onun saçlarıyla ilgili. Yani ciddi bir şey değildi...? Hayır, hayır, hayır. | Spartan-1 | 2004 | |
| And then I held the post until relieved. Well, then we've got a little problem. | Ve sonra ben değişime kada rnöbet tuttum. Peki, o zaman küçük bir problemimiz var. Ve sonra ben değişime kadar nöbet tuttum. Peki, o zaman küçük bir problemimiz var. | Spartan-1 | 2004 | |
| 2312 hours, 19 May, Harvard Yard, northeast corner, Lowell House... | Saat 23:12, 19 Mayıs, Harvard Yard, kuzeydoğu köşesi, Lowell Evi... | Spartan-1 | 2004 | |
| ...reveals no secret service presence. | ... hiçbir gizli servis görevlisi orda değildi. | Spartan-1 | 2004 |