Search
English Turkish Sentence Translations Page 151840
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
He wrote in his diary: | Günlüğünde şöyle yazmıştı: | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
"This is the most beautiful land... | "Burası bir insan gözünün... | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
ever seen by human eyes." | ...görebileceği en güzel yer..." | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
Thank you, Se�or Columbus. | Teşekkür ederim, Bay Kolomb. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
When you saw me for the first time... | Beni ilk gördüğünde... | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
I was singing and laughing. | ...şarkılar söyleyip gülüyordum. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
I waved the fronds of my palms to greet your sails. | Gemilerini selamlamak için palmiyelerimin yapraklarını sallıyordum. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
I thought your ships brought happiness. | Gemilerinin mutluluk getirdiğini sanmıştım. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
Ships took my sugar. | Gemilerin şekerimi alıp... | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
And left me tears. | ...bana gözyaşı bıraktılar. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
Strange thing, sugar, Se�or Columbus. | Garip şeydir şu şeker, Bay Kolomb. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
It contains so many tears... | İçindeki onca gözyaşına rağmen... | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
and yet it is sweet. | ...hâlâ tatlı. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
And now, ladies and gentlemen, this is the moment of truth. | Bayanlar baylar, şimdi, gerçekleri söyleme zamanı. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
The voting depends on you! | Oylama size bağlı. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
We ask that you give a big hand to our beauties. | Güzellerimize büyük bir alkış rica ediyoruz. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
Ladies and gentlemen. Louder. | Bayanlar baylar. Daha yüksek. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
Another big hand. Louder, louder! | Büyük bir alkış daha. Daha yüksek, daha yüksek! | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
Crazy love | Deli sevda. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
This crazy love | Kanımdaki.. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
In my blood | ...deli sevdam. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
She loves me | Beni seviyor. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
I can't live anymore without your love | Yaşayamam aşkın olmadan artık. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
This crazy love | Bu deli sevda. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
The love | Hayatımın.. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
Of my life | ...aşkı. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
It's crazy love | Bu deli sevda. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
That my heart | Senin için acı çeken yüreğimi... | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
Feels for you | Al götür. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
Take, take | Al götür. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
All my love | Sevdam. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
My sweet little love | Benim küçük tatlı sevdam. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
Love crazy, crazy | ...delice seviyorum, delice. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
I am crazy for your love | Aşkınla delirttin beni. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
Crazy love Love crazy | Deli sevdam Delice sev. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
Crazy is the love I feel for you | Seviyorum seni delice. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
Crazy, crazy, crazy for your love | Deliyim, deliyim, deliyim aşkına deliyim. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
Crazy, crazy for your love | Deliyim, deliyim aşkına deliyim. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
Bob, that's indecent. | Bob, yaptığın çok edepsizce. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
Ah, nuts! | Çatlaklar! | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
Nothing's indecent in Cuba if you've got the dough! | Mangırınız varsa Küba'da hiçbir şey edepsizce değil. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
Good morning, Ren�. How are you, se�ora? | Günaydın, René. Nasılsınız bayan? | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
So, so. This heat. | Eh işte. Çok sıcak. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
Oranges, white pineapples | Portakallar, beyaz ananaslar. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
California plums Nice juicy pears, cheap | Kaliforniya erikleri Ucuz, güzel, sulu armutlar. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
How's business, Ren�? Fine, fine. | İşler nasıl, René. İyi, iyi. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
How are you doing? | N'aber? | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
You've come to keep him company? | Ona eşlik etmeye mi geldin? | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
Got any fruit for me? | Bana meyve getirdin mi? | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
I do, the best. | Getirdim, en iyisinden. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
You see, this is what I was telling you about. | İşte, sana bahsettiğim şey. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
I think I'm gonna become a fruit seller too. | Sanırım ben de manav olacağım. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
Well, see you later. Okay, man, see you. | Sonra görüşürüz. Tamam, görüşürüz. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
Who was that? | Kimdi onlar? | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
Regular customers. | Devamlı müşteriler. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
I'm afraid, Ren�. | Korkuyorum, René. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
You don't have to be afraid of anything. | Hiçbir şeyden korkmana gerek yok. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
We're going to be married in that church. | Bu kilisede evleneceğiz. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
And you'll be wearing a white dress. | Bembeyaz bir gelinlik giyeceksin. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
A white dress. | Bembeyaz bir gelinlik... | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
You've never kissed anyone, have you? | Daha önce kimseyle öpüşmedin, değil mi? | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
Listen, I'll bring you fruit every day at your job. You want it? | Dinle, işyerine her gün meyve getireyim, ister misin? | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
How come you don't tell me where you work? | Nerede çalıştığını neden söylemiyorsun? | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
Too bad I don't sell flowers. | Ne yazık ki çiçek satmıyorum. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
I would give all my flowers to you. | Tüm çiçeklerimi sana verirdim. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
I love you, Maria! | Seni seviyorum, Maria! | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
Fellows, I'd like you to meet... Betty. | Arkadaşlar, size Betty'yi tanıştırmak istiyorum. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
Look at that, she brings her own tangerine. | Şuna bakın, kendi mandalinasını kendi getirmiş. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
No, it's not interesting, se�or. | Hayır, ilginç değil bayım. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
Mister, mister! Money! One coin, please! | Bayım, bayım! Para! Bir bozukluk, lütfen! | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
Mister, mister! Money! | Bayım, bayım! Para! | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
One coin, please! | Lütfen, bir bozukluk! | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
You came to have fun. | Eğlenmeye geldin. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
Go ahead, have fun! | Hadi, eğlen! | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
Isn't this a happy picture? | Ne hoş bir tablo değil mi? | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
Don't avert your eyes. Look! | Gözlerini kaçırma. Bak! | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
For you, I am the casino, the bar... | Senin için bir kumarhane, bir bar... | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
the hotels and brothels. | ...bir otel ya da bir kerhaneyim. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
But the hands of these children and old people are also me. | Ama bu çocuk ve yaşlıların elleriyim aynı zamanda. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
I hoped and prayed you would be ready in time. | Zamanında yeşermen için dua ettim. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
I've helped you. Now you help me. | Ben sana yardım ettim. Şimdi sıra sende. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
Grow tall, taller than me. | Uza, benden fazla uza. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
Before, I used to think that the most frightening thing... | Önceleri, bu dünyada en korkunç şeyin... | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
in this world would be death. | ...ölüm olduğunu sanırdım. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
Now I know better. | Şimdi daha iyi biliyorum. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
In life, the most frightening thing is... life. | Hayatta en korkunç şey hayatın kendisi. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
I am so worried about my children. | Çocuklarım için çok endişeleniyorum. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
All my life I have worked and have lived in debt. | Tüm hayatım boyunca çalıştım ama borç içinde yaşadım. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
Grow tall, sugarcane. | Uza şeker kamışı. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
You hear me? Grow tall. | Beni duyuyor musun? Uza. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
Taller. | Daha da uza. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
Papa, it's Se�or Acosta. | Baba, Bay Acosta geldi. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
Busy working, Pedro? | Çalışıyor musun Pedro? | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
Yeah, working. | Evet, çalışıyorum. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
Well, soon you'll be able to take a little rest. | İyi, yakında dinlenmeye vaktin olacak. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
I've sold these lands to the United Fruit Company. | Bu toprakları United Fruit Şirketi'ne sattım. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
What about my sugarcane? | Benim şeker kamışlarım ne olacak? | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
You raised it on my land! | Onları benim toprağımda yetiştirdin. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
But I worked it with my own sweat. | Ama kendi alın terimle çalıştım. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |
I give that sweat to you... as a gift. | O teri sana, hediye olarak, vereceğim. | Soy Cuba-1 | 1964 | ![]() |