Search
English Turkish Sentence Translations Page 151417
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| to cause damage to nuclear power station and to protect enemies | dava için açıldığını duyuruyorum orduyu parçalamaya teşebbüs ve düşmana destek. ...orduyu parçalamaya teşebbüs ve düşmana destek. | Sophie Scholl: The Final Days-4 | 2005 | |
| Scholl, Hans | Scholl, Hans Scholl, Hans ... Scholl, Hans... | Sophie Scholl: The Final Days-4 | 2005 | |
| he can't win this war, he is only extending the time of suffering | O bu savaşı kazanamaz, sadece bu acı dolu zamanı uzatıyor Artık savaşı kazanamaz, onu sadece uzatabilir! Artık savaşı kazanamaz, onu sadece uzatabilir! | Sophie Scholl: The Final Days-4 | 2005 | |
| was no match for theirs | onlarınkine rakip olmadığını mı düşünüyordun? gücü hakkında çok yanılıyorsunuz! ...gücü hakkında çok yanılıyorsunuz! | Sophie Scholl: The Final Days-4 | 2005 | |
| German's blood had bled dry, they want peach, Hitler and his supporters | Almanların kanı kuruyana kadar aktı, barış istiyorlar, Hitler ve | Sophie Scholl: The Final Days-4 | 2005 | |
| we will now sum up the defendant. Statements | Şimdi sanığın ifadesini özetleyeceğiz Şimdi sanıkların son sözlerini alalım. Şimdi sanıkların son sözlerini alalım. | Sophie Scholl: The Final Days-4 | 2005 | |
| on February 221943: | onaylanmıştır: tarihli ana duruşma neticesinde aşağıdaki karara varmıştır: ...tarihli ana duruşma neticesinde aşağıdaki karara varmıştır: | Sophie Scholl: The Final Days-4 | 2005 | |
| Today you hang us, and tomorrow it will be your turn | Bugün bizi asıyorsunuz, ve yarın sizin sıranız Bugün siz bizi asıyorsunuz, yarın sıra sizde olacak. Bugün siz bizi asıyorsunuz, yarın sıra sizde olacak. | Sophie Scholl: The Final Days-4 | 2005 | |
| Given the choice, I would still do the same thing | Seçeneğim olsaydı,yine de aynı şeyi yapardım Her şeyi yine aynı şekilde yapardım. Her şeyi yine aynı şekilde yapardım. | Sophie Scholl: The Final Days-4 | 2005 | |
| Oh, all mighty God Have mercy in your judgment | Oh, kudretli tanrım merhametle hükmetsin Üçlü birleşik tanrı, sana şefaat etsin Üçlü birleşik Tanrı, sana şefaat etsin... | Sophie Scholl: The Final Days-4 | 2005 | |
| Thanks | Teşekkürler Teşekkürler. Teşekkürler. | Sophie Scholl: The Final Days-4 | 2005 | |
| Rock Circle Fresh Barbeque | Rock Grubu Barbekü Partisi | Soranin-1 | 2010 | |
| At the time when we all met, | Hepimizin tanıştığı o dönemlerde, | Soranin-1 | 2010 | |
| even though we had low spirits and anxieties, | ...mutsuzluğumuza ve endişelerimize rağmen, | Soranin-1 | 2010 | |
| we always still felt excited about something. | ...her zaman bizi heyecanlandıran bir şeyler olurdu. | Soranin-1 | 2010 | |
| Anyway, the sky at that time | İşte o dönemlerde gökyüzü... | Soranin-1 | 2010 | |
| somehow seemed really vast. | ...oldukça büyük görünüyordu. | Soranin-1 | 2010 | |
| [Solanin] | Solanin | Soranin-1 | 2010 | |
| I'm back~ | Ben geldim. | Soranin-1 | 2010 | |
| 'Night~ | Sabahladım. | Soranin-1 | 2010 | |
| Eh? Aren't you the one who's in charge of breakfast today, Taneda? | Ne? Bugün kahvaltı sorumlusu Taneda değil mi? | Soranin-1 | 2010 | |
| Give me a break for today. | Bugün bana izin ver. | Soranin-1 | 2010 | |
| Would you normally just sleep without a sorry? | Özür bile dilemeden uyuman normal mi? | Soranin-1 | 2010 | |
| My bad... | Ben kötü biriyim... | Soranin-1 | 2010 | |
| Geez! It supposed to be "I'm sorry", right? | Tanrım! Gerçekten "Özür dilerim" demek mi oluyor? | Soranin-1 | 2010 | |
| What about work? | İş nasıldı? | Soranin-1 | 2010 | |
| Yeah... I somehow got past piles of it. | Pillerim tükendi. | Soranin-1 | 2010 | |
| I'm really wasted for today. | Bugün benden hayır gelmez. | Soranin-1 | 2010 | |
| Meiko san, good luck at your job~ | Meiko san, sana işinde bol şanslar. | Soranin-1 | 2010 | |
| Since I got more vegetables from home, we'll have another curry festival here. | Evden daha fazla sebze aldım ama festival için bize köri de lazım. | Soranin-1 | 2010 | |
| Eh, that's like really bad! | Gerçekten çok berbat. | Soranin-1 | 2010 | |
| A subcontract as an illustrator in a magazine as a part time job, | Sözleşmeli bir dergi çizeri böyle part time çalışarak... | Soranin-1 | 2010 | |
| It's impossible that's why we're living together. | Geçinemez. Bu yüzden beraber yaşıyoruz. | Soranin-1 | 2010 | |
| Just now, my boyfriend was saying his place was too big so maybe I should live with him. | Geçenlerde sevgilim evinin büyük olduğunu söylüyordu. Belki de yanına taşınmalıyım. | Soranin-1 | 2010 | |
| He's like a son of a wealthy man or something. | O, zengin bir adamın oğlu ya da onun gibi bir şey. | Soranin-1 | 2010 | |
| Aren't you being a fool of yourself? | Kendini aptal durumuna düşürmüyor musun? | Soranin-1 | 2010 | |
| It's fixed. | Halloldu. | Soranin-1 | 2010 | |
| You're an employee here too, so you should learn to fix the copy machine by yourself. | Sen de burada bir çalışansın, | Soranin-1 | 2010 | |
| I don't need to learn something like that. | Böyle şeyleri öğrenmem gerekmiyor. | Soranin-1 | 2010 | |
| Hey, what should we eat at lunch? | Öğlen ne yesek? | Soranin-1 | 2010 | |
| It's been two years since you were employed here right? | Burada çalışmaya başlayalı iki yıl olmadı mı? | Soranin-1 | 2010 | |
| How long will you continue to feel that you're still a college student? | Daha ne zamana kadar kendini bir üniversite öğrencisi gibi hissetmeye devam edeceksin? | Soranin-1 | 2010 | |
| Also, the meeting's documents for today. | Ayrıca bugünkü toplantı dokümanları, | Soranin-1 | 2010 | |
| I told you before to staple it twice on the right. | Sana daha önce iki kere bunları zımbalamanı söylemiştim. | Soranin-1 | 2010 | |
| Or should we eat at the new shop in front? | Karşıdaki yeni dükkanda da yiyebiliriz. | Soranin-1 | 2010 | |
| Are you listening?! | Beni dinliyor musun? | Soranin-1 | 2010 | |
| There are lots of people that can replace you, you know! | Senin yerine işe alabileceğimiz birçok insan var, bunu biliyorsun! | Soranin-1 | 2010 | |
| I'm probably not cut out for the real world as an adult... | Muhtemelen gerçek dünyaya uygun bir yetişkin değilim... | Soranin-1 | 2010 | |
| I thought I should just modestly go on and do my best. | Ilımlı olup elimden geleni yapabileceğimi düşünmüştüm. | Soranin-1 | 2010 | |
| How should I go on, Heihachi san? | Artık nasıl devam edebilirim, Heihachi san? | Soranin-1 | 2010 | |
| Well... whatever... | Her neyse... | Soranin-1 | 2010 | |
| I go on with my life everyday thinking like that. | Her gün bu şekilde düşünerek hayatıma devam ediyorum. | Soranin-1 | 2010 | |
| A new email has arrived | Bir yeni mesajınız var. | Soranin-1 | 2010 | |
| Sorry. I said too much back there. As an apology, how about we go out for dinner? Supervisor | Üzgünüm. Biraz önce biraz fazla üstüne gittim. | Soranin-1 | 2010 | |
| Supervisor. | Şef. | Soranin-1 | 2010 | |
| I'm really not feeling good today, so I'll leave early. | Bugün kendimi gerçekten kötü hissediyorum, erken çıkacağım. | Soranin-1 | 2010 | |
| even though I don't know how to live anymore... | ...artık yaşamanın nasıl olduğunu bilmiyor olsam da... | Soranin-1 | 2010 | |
| I go on even if my body gathers poison... | ...bedenim zehirlense bile, ben devam ediyorum. | Soranin-1 | 2010 | |
| Taneda... | Taneda... | Soranin-1 | 2010 | |
| I wonder if I should quit my job. | Acaba işimi bırakmalı mıyım? | Soranin-1 | 2010 | |
| Nah, I'm just kidding. I wouldn't do something stupid like that. | Sadece şaka yapıyorum. Böyle aptalca şeyler yapamam. | Soranin-1 | 2010 | |
| If that's what you really want to do, Meiko san. | Gerçekten istiyorsan bırak Meiko san. | Soranin-1 | 2010 | |
| I'm sure everything is gonna work out somehow | Eminim ki dünyanın sonu bile gelse, | Soranin-1 | 2010 | |
| even if we end up to the ends of the world | ...senle birlikte olduğumuz sürece... | Soranin-1 | 2010 | |
| as long as you and I are together. | ...her şey yoluna girer. | Soranin-1 | 2010 | |
| Anyway... | Her nasılsa... | Soranin-1 | 2010 | |
| I'll work it out somehow. (Face: Jerk) | ...bir yolunu bulup başaracağım. | Soranin-1 | 2010 | |
| Huh? Wait. I give up. | Dur, yapma. | Soranin-1 | 2010 | |
| I said, I give up. | Yapma dedim. | Soranin-1 | 2010 | |
| Crap! I'm gonna be late! Have some curry from yesterday, please forgive me! | Kahretsin! Geç kalacağım! Dünkü köriden biraz var, lütfen beni bağışla! | Soranin-1 | 2010 | |
| I submitted my letter of resignation. | ...istifa mektubumu verdim. | Soranin-1 | 2010 | |
| I thought it was rare for you to come to my workplace. | İş yerime hiç yolun düşmez sanıyordum. | Soranin-1 | 2010 | |
| You are a bit bright so I thought it was just a matter of time. | Beklediğimden önce davrandın. An meselesi olduğunu düşünüyordum. | Soranin-1 | 2010 | |
| You're escaping reality and doing shopping. | Gerçeklerden kaçıyor ve alışveriş yapıyorsun. | Soranin-1 | 2010 | |
| However you look at it, I still have my savings in the bank. | Nasıl bakarsan bak, hala bankada birikmiş param var. | Soranin-1 | 2010 | |
| However you look at it, Taneda is still a freeloader. | Taneda oldukça otlakçı biri. | Soranin-1 | 2010 | |
| With what I have, I think I can survive a year at most. | Sahip olduklarımla, en fazla bir yıl yaşayabilirim. | Soranin-1 | 2010 | |
| That's no guarantee, what are you planning to do next? | Bunun garantisi yok, geleceğin için ne planlıyorsun? | Soranin-1 | 2010 | |
| I'd do the laundry and take a walk when I feel like it. | Kirli çamaşırları yıkıyorum ve istediğim zaman yürüyüşe çıkıyorum. | Soranin-1 | 2010 | |
| Oh, freedom! | Özgürüm! | Soranin-1 | 2010 | |
| So what did Taneda say? | Peki, Taneda ne söyledi? | Soranin-1 | 2010 | |
| I told you; my resignation letter. | Söylemiştim ya! İstifa mektubumu. | Soranin-1 | 2010 | |
| What do you think we should do from now? | Bundan sonra ne yapacağımızı düşünüyorsun? | Soranin-1 | 2010 | |
| Eh? That means... that means... | Ne? Bu, demek oluyor ki... Demek oluyor ki... | Soranin-1 | 2010 | |
| I was practically sleep talking that time... | O an, yarı uykuluyken konuşmuştum... | Soranin-1 | 2010 | |
| I was sleep talking... | Uykudayken konuşmuştum... | Soranin-1 | 2010 | |
| Wait, wait. Tanma, Tanma, Tanma. | Bekle, bekle. Tanma, Tanma, Tanma. | Soranin-1 | 2010 | |
| I want to play a new song with more feelings in it. | Ben daha duygulu yeni bir şarkı söylemek istiyorum. | Soranin-1 | 2010 | |
| What is it this time? | Ne oldu ki? | Soranin-1 | 2010 | |
| What? New song? I didn't get any new compositions. | Ne? Yeni bir şarkı mı? Ben hiç beste yapmadım. | Soranin-1 | 2010 | |
| Shut up fatass! We don't need anything like that. | Kapa çeneni koca götlü! Bizim için böyle şeyler önemsiz. | Soranin-1 | 2010 | |
| Come to think of it, it's been awhile, isn't it? | Düşününce uzun zaman olmuş, değil mi? | Soranin-1 | 2010 | |
| That's because when Taneda was so against me going to the studio. | Eskiden Taneda stüdyoya gelmemi hiç istemezdi. | Soranin-1 | 2010 | |
| He hasn't been performing in front of people so he might be embarrassed. | Belki de utandığı için başkalarının önünde çalamıyordur. | Soranin-1 | 2010 | |
| These are the friends I got to know during my college days in a rock circle. | Bunlar üniversitede rock alemlerinde tanıştığım arkadaşlarım. | Soranin-1 | 2010 | |
| After graduating, the band stopped doing live performances but they managed to meet twice a month for practice at least. | Mezun olduktan sonra sahneye çıkmayı bıraktılar ama... | Soranin-1 | 2010 | |
| Yeah, Meiko is absolutely right! | Evet, Meiko kesinlikle çok haklı! | Soranin-1 | 2010 | |
| Once you stoop to being a dog to the man, you'll lose your humanity! | Bir adamın köpeği olmaya başladın mı insanlığını kaybedersin! | Soranin-1 | 2010 | |
| Dumbass! | Kaz kafalı! | Soranin-1 | 2010 | |
| Though you've got it easy inheriting your family's pharmacy! | Ne de olsa ailenin dükkanını kolayca devralacaksın! | Soranin-1 | 2010 |