Search
English Turkish Sentence Translations Page 151408
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
the clothes were taken home for washing by my mother back to Ulm? | Annem kıyafetleri yıkamak için eve götürmüştü. Ulm'a mı? Onları yıkaması için geçen hafta anneme götürmüştüm. Ulm'a mı? Onları yıkaması için geçen hafta anneme götürmüştüm. Ulm'a mı? Onları yıkaması için geçen hafta anneme götürmüştüm. Ulm'a mı? Onları yıkaması için geçen hafta anneme götürmüştüm. Ulm'a mı? | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
it's not weekend now you want to take that long trip back home? | Şimdi haftasonu değil Eve doğru bu uzun yolu gitmek mi istiyorsun? Bu kadar uzağa mı gidecektiniz? Hafta ortasında? Bu kadar uzağa mı gidecektiniz? Hafta ortasında? Bu kadar uzağa mı gidecektiniz? Hafta ortasında? Bu kadar uzağa mı gidecektiniz? Hafta ortasında? | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
yes just for some clothes? | Evet Sadece kıyafet için mi? Evet. Sadece çamaşır için mi? Evet. Sadece çamaşır için mi? Evet. Sadece çamaşır için mi? Evet. Sadece çamaşır için mi? | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
not only for the clothes, I also want to visit a friend she just had a baby | sadece kıyafetler için değil, Bir arkadaşımı da ziyaret etmek istedim. Daha Hayır. Bir arkadaşımı ve yeni doğan bebeğini de görmek istiyorum. Hayır. Bir arkadaşımı ve yeni doğan bebeğini de görmek istiyorum. Hayır. Bir arkadaşımı ve yeni doğan bebeğini de görmek istiyorum. Hayır. Bir arkadaşımı ve yeni doğan bebeğini de görmek istiyorum. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
and, my mother was sick why didn't you wait till weekend? | .. ve, annem hastalandı Haftasonuna kadar niye beklemedin? Ayrıca, annem de hasta. Ama neden hafta ortasında? Ayrıca, annem de hasta. Ama neden hafta ortasında? Ayrıca, annem de hasta. Ama neden hafta ortasında? Ayrıca, annem de hasta. Ama neden hafta ortasında? | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
so you skipped classes? why did you go home so hurry? | Yani derslere girmedin? Niye bu kadar aceleyle eve gittin? Üstelik dersler var! Sanki çok acele verilmiş bir karar! Üstelik dersler var! Sanki çok acele verilmiş bir karar! Üstelik dersler var! Sanki çok acele verilmiş bir karar! Üstelik dersler var! Sanki çok acele verilmiş bir karar! | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
because my friend suggested going to Hamburg | Çünkü arkadaşım Hamburg'a gitmeyi önerdi Çünkü arkadaşım planlanandan önce Hamburg'a gitmek istedi. Çünkü arkadaşım planlanandan önce Hamburg'a gitmek istedi. Çünkü arkadaşım planlanandan önce Hamburg'a gitmek istedi. Çünkü arkadaşım planlanandan önce Hamburg'a gitmek istedi. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
so I want to get back before weekend | Ben de haftasonundan önce dönmek istedim. Bu yüzden seyahati hafta sonundan öne aldım. Bu yüzden seyahati hafta sonundan öne aldım. Bu yüzden seyahati hafta sonundan öne aldım. Bu yüzden seyahati hafta sonundan öne aldım. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
I planed to take 12:48 train | 12:48 trenine binmeyi planladım. 12:48 deki hızlı trene binmeyi planladım. 12:48 deki hızlı trene binmeyi planladım. 12:48 deki hızlı trene binmeyi planladım. 12:48 deki hızlı trene binmeyi planladım. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
and I already made the appointment with my sister's friend in Heltz Station | Zaten kız kardeşimin Heltz İstasyonundaki arkadaşıyla buluşma ayarlamıştım. Holzkirchner tren istasyonunda, ablamın erkek arkadaşıyla Holzkirchner tren istasyonunda, ablamın erkek arkadaşıyla... Holzkirchner tren istasyonunda, ablamın erkek arkadaşıyla... Holzkirchner tren istasyonunda, ablamın erkek arkadaşıyla | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
you can ask him | Ona sorabilirsiniz. buluşmak üzere sözleştim. Ona sorabilirsiniz. ...buluşmak üzere sözleştim. Ona sorabilirsiniz. ...buluşmak üzere sözleştim. Ona sorabilirsiniz. buluşmak üzere sözleştim. Ona sorabilirsiniz. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
his name? Otto Aicher | Adı ne? Otto Aicher Adı? Otto Aicher. Adı? Otto Aicher. Adı? Otto Aicher. Adı? Otto Aicher. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
he started from Solln and reached Munich at 12.... 11:30 | Solln'den başlayıp Munich'e 12 de .... 11:30 da vardı. Solln'den trenle geldi ve 11.30 da .... evet, 11:30 da buraya, Münih'e vardı. Solln'den trenle geldi ve 11.30 da... evet, 11:30 da buraya, Münih'e vardı. Solln'den trenle geldi ve 11.30 da... evet, 11:30 da buraya, Münih'e vardı. Solln'den trenle geldi ve 11.30 da... evet, 11:30 da buraya, Münih'e vardı. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
Aicher, start with an "e"? start with "a i" | Aicher, "e" ile mi başlıyor? "a i" ile başlıyor. Aicher, "e" ile mi yazılıyor? "a i" ile yazılıyor. Aicher, "e" ile mi yazılıyor? "a İ" ile yazılıyor. Aicher, "e" ile mi yazılıyor? "a İ" ile yazılıyor. Aicher, "e" ile mi yazılıyor? "a i" ile yazılıyor. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
you didn't put clothes in the case to Ulm for washing? | Elbiseleri yıkamak için Ulm'a götüreceğin valize koymadın mı? Ulm'a götürecek kirli çamaşırın yok muydu?? Ulm'a götürecek kirli çamaşırın yok muydu? Ulm'a götürecek kirli çamaşırın yok muydu? Ulm'a götürecek kirli çamaşırın yok muydu?? | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
no, I wash my own small clothes | Hayır, küçük elbiselerimi kendim yıkıyorum. Hayır, küçük parçaları kendim elde yıkıyorum. Hayır, küçük parçaları kendim elde yıkıyorum. Hayır, küçük parçaları kendim elde yıkıyorum. Hayır, küçük parçaları kendim elde yıkıyorum. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
as for the big ones, no one is needed for washing yet | Büyük olanlar içinse, henüz yıkamak için kimseye ihtiyaç olmadı. Ve henüz büyük parça yıkamama gerek olmamıştı. Ve henüz büyük parça yıkamama gerek olmamıştı. Ve henüz büyük parça yıkamama gerek olmamıştı. Ve henüz büyük parça yıkamama gerek olmamıştı. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
so, it means you don't need clean clothes yet? | Yani, henüz temiz kıyafetlere ihtiyacın yok mu? Yani, temiz çamaşırlara ihtiyacınız yok, Yani, temiz çamaşırlara ihtiyacınız yok... Yani, temiz çamaşırlara ihtiyacınız yok... Yani, temiz çamaşırlara ihtiyacınız yok, | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
but just now you were saying... | Ama şimdi açık bir şekilde diyordun ki... ve bana aynı zamanda temiz çamaşır için ...ve bana aynı zamanda temiz çamaşır için... ...ve bana aynı zamanda temiz çamaşır için... ve bana aynı zamanda temiz çamaşır için | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
you expressly bring an empty case to home for washed clothes? | Yıkanmış kıyafetler için eve boş bir valiz mi getirdin? özel olarak boş bir bavul taşıdığınızı mı anlatmaya çalışıyorsunuz? ...özel olarak boş bir bavul taşıdığınızı mı anlatmaya çalışıyorsunuz? ...özel olarak boş bir bavul taşıdığınızı mı anlatmaya çalışıyorsunuz? özel olarak boş bir bavul taşıdığınızı mı anlatmaya çalışıyorsunuz? | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
I was thinking that since I went back to Ulm I should bring next week's clothes too | Düşünüyordum ki; Ulm'a gidiyorsam gelecek haftanın kıyafetlerini de Hazır Ulm'a gitmişken önümüzdeki haftalar için hazırlık yapmak istedim. Hazır Ulm'a gitmişken önümüzdeki haftalar için hazırlık yapmak istedim. Hazır Ulm'a gitmişken önümüzdeki haftalar için hazırlık yapmak istedim. Hazır Ulm'a gitmişken önümüzdeki haftalar için hazırlık yapmak istedim. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
so you want to go back to Ulm why did you still come back to school? | Ulm'a gitmek istiyorsan neden okula döndün? Madem Ulm'a gitmek istiyordunuz, üniversitede ne işiniz vardı? Madem Ulm'a gitmek istiyordunuz, üniversitede ne işiniz vardı? Madem Ulm'a gitmek istiyordunuz, üniversitede ne işiniz vardı? Madem Ulm'a gitmek istiyordunuz, üniversitede ne işiniz vardı? | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
I had an appointment with a friend her name is Gisela Schertling | Bir arkadaşımla randevum vardı. Adı Gisela Schertling Arkadaşımla buluşacaktım. Adı Gisela Schertling. Arkadaşımla buluşacaktım. Adı Gisela Schertling. Arkadaşımla buluşacaktım. Adı Gisela Schertling. Arkadaşımla buluşacaktım. Adı Gisela Schertling. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
we planed to have lunch together in the cabin at british park lakeside at 12 noon | Öğlen 12 de göl kenarındaki ingiliz parkında kabinde öğlen yemeği yemeyi Bugün saat 12 de İngiliz parkındaki göl evinde öğle yemeği yiyecektik. Bugün saat 12 de İngiliz parkındaki göl evinde öğle yemeği yiyecektik. Bugün saat 12 de İngiliz parkındaki göl evinde öğle yemeği yiyecektik. Bugün saat 12 de İngiliz parkındaki göl evinde öğle yemeği yiyecektik. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
didn't you go to Ulm? | Ulm'a gitmedin mi? Ulm'a gitmek istemenize rağmen? Ulm'a gitmek istemenize rağmen? Ulm'a gitmek istemenize rağmen? Ulm'a gitmek istemenize rağmen? | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
I desided that today temporarily | Buna bugün birden karar verdim. Dün akşam karar değiştirdim ve Dün akşam karar değiştirdim ve... Dün akşam karar değiştirdim ve... Dün akşam karar değiştirdim ve | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
I came back to school to cancel the appointment with Gisela | Gisela'yla olan randevumu iptal etmek için okula geldim. Gisela'ya gelemeyeceğimi söylemek için üniversiteye gittim. ...Gisela'ya gelemeyeceğimi söylemek için üniversiteye gittim. ...Gisela'ya gelemeyeceğimi söylemek için üniversiteye gittim. Gisela'ya gelemeyeceğimi söylemek için üniversiteye gittim. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
why did your brother accompany you to the school? | Erkek kardeşin niye seninle geldi? Sadece Schertling'e randevuyu iptal ettiğinizi söylemek için geldiyseniz, Sadece Schertling'e randevuyu iptal ettiğinizi söylemek için geldiyseniz, Sadece Schertling'e randevuyu iptal ettiğinizi söylemek için geldiyseniz, Sadece Schertling'e randevuyu iptal ettiğinizi söylemek için geldiyseniz, | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
didn't you just come to cancel the appointment? | Sadece randevuyu iptal etmeye gelmemiş miydin? erkek kardeşiniz niye sizinle birlikte üniversitedeydi? ...erkek kardeşiniz niye sizinle birlikte üniversitedeydi? ...erkek kardeşiniz niye sizinle birlikte üniversitedeydi? erkek kardeşiniz niye sizinle birlikte üniversitedeydi? | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
Hanz and I often go to school together Hanz wants to go to neurosurgery school | Hanz ve ben sık sık okula beraber gideriz Hanz nöro cerrahiye gitmek Biz sıkça birlikte geliriz ve Hans da nörolojiye gitmek istiyordu. Biz sıkça birlikte geliriz ve Hans da nörolojiye gitmek istiyordu. Biz sıkça birlikte geliriz ve Hans da nörolojiye gitmek istiyordu. Biz sıkça birlikte geliriz ve Hans da nörolojiye gitmek istiyordu. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
dorm administrator said, about 11 o'clock you two were on aisle of the third floor | Yatakhane yöneticisi, saat 11 civarında üçüncü katın koridorunda olduğunuzu Hademe, saat 11de 2. katın balkonunda olduğunuzu söyledi. Hademe, saat 11de 2. katın balkonunda olduğunuzu söyledi. Hademe, saat 11de 2. katın balkonunda olduğunuzu söyledi. Hademe, saat 11de 2. katın balkonunda olduğunuzu söyledi. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
what were you doing? we were on the way searching for Gisela | Ne yapıyordunuz? Gisela'yı aramaya gidiyorduk. erkek kardeşiniz niye sizinle birlikte üniversitedeydi? Orada ne yapıyordunuz? Gisela'nın yanına gidiyorduk. Orada ne yapıyordunuz? Gisela'nın yanına gidiyorduk. Orada ne yapıyordunuz? Gisela'nın yanına gidiyorduk. Orada ne yapıyordunuz? Gisela'nın yanına gidiyorduk. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
she was in Pro. Huber's philosophy class | Profesör Huber'in felsefe dersindeydi. Prof. Huber'in "Felsefeye Giriş" dersindeydi. Prof. Huber'in "Felsefeye Giriş" dersindeydi. Prof. Huber'in "Felsefeye Giriş" dersindeydi. Prof. Huber'in "Felsefeye Giriş" dersindeydi. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
but that was on 2nd floor yes, we were there 10 minutes early | Ama o ders 2. kattaydı. Evet, oraya 10 dakika erken gittik. Ama o ders 1. katta. Evet ve biz de 10 dakika erken orada olduğumuz için Ama o ders 1. katta. Evet ve biz de 10 dakika erken orada olduğumuz için... Ama o ders 1. katta. Evet ve biz de 10 dakika erken orada olduğumuz için... Ama o ders 1. katta. Evet ve biz de 10 dakika erken orada olduğumuz için | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
so I took my brother to psychology department for a look | Ben de kardeşimi bir göz atması için psikoloji bölümüne götürdüm. ben de ağabeyime sıkça ders aldığım psikoloji ...ben de ağabeyime sıkça ders aldığım psikoloji... ...ben de ağabeyime sıkça ders aldığım psikoloji... ben de ağabeyime sıkça ders aldığım psikoloji | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
most of my classes are in 3rd floor, psychology department | Derslerimin çoğu 3. katta, psikoloji bölümünde. bölümünü gezdirdim. Bu bölüm 2. katta. ...bölümünü gezdirdim. Bu bölüm 2. katta. ...bölümünü gezdirdim. Bu bölüm 2. katta. bölümünü gezdirdim. Bu bölüm 2. katta. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
where did you see the fly sheets? | Broşürleri nerede gördün? Bildiriler neredeydi? Bildiriler neredeydi? Bildiriler neredeydi? Bildiriler neredeydi? | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
you mean the paper? everywhere | Kağıtları mı? Heryerde Kağıtların yerlere dağılmış olduğunu gördüm, eğer bunu kastediyorsanız. Kağıtların yerlere dağılmış olduğunu gördüm, eğer bunu kastediyorsanız. Kağıtların yerlere dağılmış olduğunu gördüm, eğer bunu kastediyorsanız. Kağıtların yerlere dağılmış olduğunu gördüm, eğer bunu kastediyorsanız. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
and you did not even take a look and see what it written? yes, I did, but only a glance | Ve ne yazdığına bile bakmadın mı? Evet, baktım, ama sadece bir göz Okumadınız mı? Sadece göz gezdirdim. Okumadınız mı? Sadece göz gezdirdim. Okumadınız mı? Sadece göz gezdirdim. Okumadınız mı? Sadece göz gezdirdim. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
my brother told a joke about this a political joke? | Kardeşim bununla ilgili bir espiri yaptı. Politik bir espiri mi? Ağabeyim bununla ilgili espriler bile yaptı. Politik espriler mi? Ağabeyim bununla ilgili espriler bile yaptı. Politik espriler mi? Ağabeyim bununla ilgili espriler bile yaptı. Politik espriler mi? Ağabeyim bununla ilgili espriler bile yaptı. Politik espriler mi? | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
no, he said it wastes paper, he is just like me not interested in politics | Hayır, sadece kağıt israfı olduğunu söyledi, O da aynı benim gibidir. Politikayla Hayır, sadece kağıt israfı ile ilgili şeyler. O da benim gibi apolitiktir. Hayır, sadece kağıt israfı ile ilgili şeyler. O da benim gibi apolitiktir. Hayır, sadece kağıt israfı ile ilgili şeyler. O da benim gibi apolitiktir. Hayır, sadece kağıt israfı ile ilgili şeyler. O da benim gibi apolitiktir. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
several days ago, when a district principal gave speech in Germany Museum | Birkaç gün önce, Almanya müzesinde bir bölge müdürü konuşma yaptığında Geçen gün, Alman müzesinde, kız öğrencilerin gösterisinde, Geçen gün, Alman müzesinde, kız öğrencilerin gösterisinde, Geçen gün, Alman müzesinde, kız öğrencilerin gösterisinde, Geçen gün, Alman müzesinde, kız öğrencilerin gösterisinde, | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
a bunch of female college students made trouble | bir grup kız üniversite öğrencisi olay çıkardı. Nazi Bölge Müdürü konuşma yaparken, Nazi Bölge Müdürü konuşma yaparken, Nazi Bölge Müdürü konuşma yaparken, Nazi Bölge Müdürü konuşma yaparken, | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
were you there? | Sen orada mıydın? siz de orada mıydınız? ...siz de orada mıydınız? ...siz de orada mıydınız? siz de orada mıydınız? | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
No | Hayır Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
everybody should be there while in the speech I don't attend any politics | Konuşma yapılırken herkes orada olmalı Hiçbir politikaya katılmıyorum Ama orada bulunmak zorunluydu. Tüm politik olaylardan uzak duruyorum. Ama orada bulunmak zorunluydu. Tüm politik olaylardan uzak duruyorum. Ama orada bulunmak zorunluydu. Tüm politik olaylardan uzak duruyorum. Ama orada bulunmak zorunluydu. Tüm politik olaylardan uzak duruyorum. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
what do you think of the speech given by district principal | Bölge müdürünün yaptığı konuşma hakkında ne düşünüyorsun? Bölge müdürünün yaptığı konuşma hakkında ne düşünüyorsunuz? Bölge müdürünün yaptığı konuşma hakkında ne düşünüyorsunuz? Bölge müdürünün yaptığı konuşma hakkında ne düşünüyorsunuz? Bölge müdürünün yaptığı konuşma hakkında ne düşünüyorsunuz? | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
as he mentioned... | Dediği gibi... Bir kaç gün önce Alman Müzesinin önündeki konuşmasında, Bir kaç gün önce Alman Müzesinin önündeki konuşmasında, Bir kaç gün önce Alman Müzesinin önündeki konuşmasında, Bir kaç gün önce Alman Müzesinin önündeki konuşmasında, | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
girls should think about how to give birth for leaders | Üniversitede boşa vakit geçireceklerine Kızların üniversitede boşa vakit geçireceklerine ...kızların üniversitede boşa vakit geçireceklerine ...kızların üniversitede boşa vakit geçireceklerine Kızların üniversitede boşa vakit geçireceklerine | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
while not fooling around in college | Kızlar nasıl liderler doğuracaklarını düşünmelidirler Führer için çocuk doğurmalıdırlar demişti. ...Führer için çocuk doğurmalıdırlar demişti. ...Führer için çocuk doğurmalıdırlar demişti. Führer için çocuk doğurmalıdırlar demişti. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
He said the ugly one can marry to his adjutant | Çirkin olanın yardımcısıyla evlenebileceğini söyledi Hatta daha az güzel olanlarına yaverini vereceğine söz vermişti. Hatta daha az güzel olanlarına yaverini vereceğine söz vermişti. Hatta daha az güzel olanlarına yaverini vereceğine söz vermişti. Hatta daha az güzel olanlarına yaverini vereceğine söz vermişti. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
This is a taste problem | Bu bir zevk meselesi Zevk meselesi. Zevk meselesi. Zevk meselesi. Zevk meselesi. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
What you did in university | Üniversitede yaptığın şey Üniversitede sizi buldukları koşullar Üniversitede sizi buldukları koşullar... Üniversitede sizi buldukları koşullar... Üniversitede sizi buldukları koşullar | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
Already make you a suspect, I seriously advise you | zaten seni şüpheli durumuna düşürüyor, Sana ciddi olarak tavsiye ediyorum ki sizi şüpheli durumuna düşürüyor. Size olası sonuçlarını düşünmeksizin ...sizi şüpheli durumuna düşürüyor. Size olası sonuçlarını düşünmeksizin... ...sizi şüpheli durumuna düşürüyor. Size olası sonuçlarını düşünmeksizin... sizi şüpheli durumuna düşürüyor. Size olası sonuçlarını düşünmeksizin | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
Don't be hesitate any more to tell the truth | gerçeği söylemek için daha fazla çekinme. tüm gerçeği söylemenizi ısrarla tavsiye ederim. ...tüm gerçeği söylemenizi ısrarla tavsiye ederim. ...tüm gerçeği söylemenizi ısrarla tavsiye ederim. tüm gerçeği söylemenizi ısrarla tavsiye ederim. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
I deny that I have any connection with this leaflet | Bu broşürle herhangi bir alakam olduğunu reddediyorum Bu bildirilerle herhangi bir alakam olduğunu reddediyorum, Bu bildirilerle herhangi bir alakam olduğunu reddediyorum, Bu bildirilerle herhangi bir alakam olduğunu reddediyorum, Bu bildirilerle herhangi bir alakam olduğunu reddediyorum, | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
Except the joke I made, I understand that | Yaptığım espiri haricinde, Anlıyorum ki aptalca espriler dışında. Gerçek suçluların bulunamaması ...aptalca espriler dışında. Gerçek suçluların bulunamaması... ...aptalca espriler dışında. Gerçek suçluların bulunamaması... aptalca espriler dışında. Gerçek suçluların bulunamaması | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
The suspicion for us before you finds the real wrongdoers. | bizden şüphelenmeniz size gerçek suçluları bulduracak. durumunda şüphelerin bizim üzerimize kalacağını anlıyorum, fakat ...durumunda şüphelerin bizim üzerimize kalacağını anlıyorum, fakat... ...durumunda şüphelerin bizim üzerimize kalacağını anlıyorum, fakat... durumunda şüphelerin bizim üzerimize kalacağını anlıyorum, fakat | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
But my brother and I has nothing to do with this Do you really think? | Ama kardeşim ve benim bunula bir ilgimiz yok Gerçekten de böyle mi.. benim ve ağabeyimin olayla gerçekten bir alakamız yok. Bu araştırma esnasında ...benim ve ağabeyimin olayla gerçekten bir alakamız yok. Bu araştırma esnasında... ...benim ve ağabeyimin olayla gerçekten bir alakamız yok. Bu araştırma esnasında... benim ve ağabeyimin olayla gerçekten bir alakamız yok. Bu araştırma esnasında | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
You can hide it before me when answer the question? What do you think? | Soruyu cevaplarken benden gizleyebileceğini düşünüyor musun? Ne düşünüyorsun? gerçek düşüncelerinizin bizden gizli kalacağını mı sanıyorsunuz? ...gerçek düşüncelerinizin bizden gizli kalacağını mı sanıyorsunuz? ...gerçek düşüncelerinizin bizden gizli kalacağını mı sanıyorsunuz? gerçek düşüncelerinizin bizden gizli kalacağını mı sanıyorsunuz? | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
All I told you are truth | Söylediğim herşey gerçek. Ama size karşı çok açık davrandım. Ama size karşı çok açık davrandım. Ama size karşı çok açık davrandım. Ama size karşı çok açık davrandım. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
Mrs Scholl, my co worker did not | Bayan Scholl, meslektaşım Bayan Scholl, meslektaşlarım valizinizde bildirilerin izine Bayan Scholl, meslektaşlarım valizinizde bildirilerin izine... Bayan Scholl, meslektaşlarım valizinizde bildirilerin izine... Bayan Scholl, meslektaşlarım valizinizde bildirilerin izine | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
Find anything leaflet in that case, you brother's Confession also proved what you said | valizde hiç broşür bulamadı, erkek kardeşinizin itirafı da rastlayamadı. Ağabeyiniz de sorgu esnasında sizin söylediklerinizi onayladı. ...rastlayamadı. Ağabeyiniz de sorgu esnasında sizin söylediklerinizi onayladı. ...rastlayamadı. Ağabeyiniz de sorgu esnasında sizin söylediklerinizi onayladı. rastlayamadı. Ağabeyiniz de sorgu esnasında sizin söylediklerinizi onayladı. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
You can relax now | Artık rahatlayabilirsiniz Rahatladınız mı? Rahatladınız mı? Rahatladınız mı? Rahatladınız mı? | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
I never worried | Hiç endişelenmedim ki Hiç endişelenmedim ki. Hiç endişelenmedim ki. Hiç endişelenmedim ki. Hiç endişelenmedim ki. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
Let the recorder come in | Sekreter gelsin Zabıt katibi gelsin. Zabıt katibi gelsin. Zabıt katibi gelsin. Zabıt katibi gelsin. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
I will let her to record my statement You have to listen carefully | İfadeni kaydetmesine izin vereceğim Çok dikkatli dinlemelisin Şimdi bir tutanak yazdıracağım. Dikkatle dinleyin ve ifadenizle Şimdi bir tutanak yazdıracağım. Dikkatle dinleyin ve ifadenizle... Şimdi bir tutanak yazdıracağım. Dikkatle dinleyin ve ifadenizle... Şimdi bir tutanak yazdıracağım. Dikkatle dinleyin ve ifadenizle | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
If there is any conflict with your affidavit You must tell me right away | Senin ifadenle bir çakışma olursa Bana hemen söylemelisin çelişen bir şey olursa, hemen araya girin. ...çelişen bir şey olursa, hemen araya girin. ...çelişen bir şey olursa, hemen araya girin. çelişen bir şey olursa, hemen araya girin. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
Are you clear, Mrs Scholl? Yes | Anlaşıldı mı, Bayan Scholl? Evet Anlaşıldı mı, Bayan Scholl? Evet. Anlaşıldı mı, Bayan Scholl? Evet. Anlaşıldı mı, Bayan Scholl? Evet. Anlaşıldı mı, Bayan Scholl? Evet. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
Although this will be kept in your criminal record | Her ne kadar bu sizin sicilinize yazılacak olsa da Ardından gerçi önce arka tarafa, tutulular bölmesine alınacaksınız, Ardından gerçi önce arka tarafa, tutulular bölmesine alınacaksınız, Ardından gerçi önce arka tarafa, tutulular bölmesine alınacaksınız, Ardından gerçi önce arka tarafa, tutulular bölmesine alınacaksınız, | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
But, we will see 222 00:28:11,280 > 00:28:15,398 Maybe you still can go to Ulm according to the plan | Ama, göreceğiz ama ... duruma göre ... ...ama... duruma göre... ...ama... duruma göre... ama... duruma göre... | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
It is over | Bitti Bitti mi? Bitti mi? Bitti mi? Bitti mi? | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
Metternich! Retirement certificate Hail Hitler | Metternich! Emeklilik belgesi Yaşasın Hitler Metternich! Tahliye belgesi. Yaşasın Hitler. Yaşasın Hitler. Metternich! Tahliye belgesi. Yaşasın Hitler. Yaşasın Hitler. Metternich! Tahliye belgesi. Yaşasın Hitler. Yaşasın Hitler. Metternich! Tahliye belgesi. Yaşasın Hitler. Yaşasın Hitler. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
Mr. Sch��rmer, follow me | Bay Schurmer, beni izleyin Bay Schürmer, beni izleyin. Bay Schürmer, beni izleyin. Bay Schürmer, beni izleyin. Bay Schürmer, beni izleyin. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
You students think you can be here | Siz öğrenciler bizi burada Siz öğrenciler bizi burada... Siz öğrenciler bizi burada... Siz öğrenciler bizi burada | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
Fool us? | aptal yerine koyabileceğinizi mi sanıyorsunuz? saçmalıklarınızla bizimle dalga geçebileceğinizi sanıyorsunuz. ...saçmalıklarınızla bizimle dalga geçebileceğinizi sanıyorsunuz. ...saçmalıklarınızla bizimle dalga geçebileceğinizi sanıyorsunuz. saçmalıklarınızla bizimle dalga geçebileceğinizi sanıyorsunuz. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
Please hand out your jewellery, watch | Lütfen mücevher ve saatlerinizi verin Göbbel'in konuşması radyodan verilir. Göbbel'in konuşması radyodan verilir. Göbbel'in konuşması radyodan verilir. Göbbel'in konuşması radyodan verilir. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
We already made up our mind to Use our lives to resist | Biz çoktan hayatlarımızı direnişe adamaya karar verdik Hayatlarımızı tüm imkanlarımızla savunmaya kararlıyız. Hayatlarımızı tüm imkanlarımızla savunmaya kararlıyız, Hayatlarımızı tüm imkanlarımızla savunmaya kararlıyız, Hayatlarımızı tüm imkanlarımızla savunmaya kararlıyız. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
Do not consider the world surrounding us | Etrafımızdaki dünyayı düşünmeyin ... çevremizdeki halklar, bu savaşın gerekliliğine inansın ya da inanmasın ... ...çevremizdeki halklar, bu savaşın gerekliliğine inansın ya da inanmasın... ...çevremizdeki halklar, bu savaşın gerekliliğine inansın ya da inanmasın... ... çevremizdeki halklar, bu savaşın gerekliliğine inansın ya da inanmasın... | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
No matter understand the necessity of this war or not Necklace and pendant | Bu savaşın gerekliliğini anlayın veya anlamayın Gerdanlık ve kolye Pandantifli kolye. Pandantifli kolye. Pandantifli kolye. Pandantifli kolye. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
The time for a full scale war already comes | Tam güç savaşın zamanı geliyor Topyekün savaş, zamanın gerektirdiği budur. Topyekün savaş, zamanın gerektirdiği budur. Topyekün savaş, zamanın gerektirdiği budur. Topyekün savaş, zamanın gerektirdiği budur. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
Follow me | Beni izleyin Beni izleyin, lütfen. Beni izleyin, lütfen. Beni izleyin, lütfen. Beni izleyin, lütfen. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
Let us say farewell to fear and meaningless hesitation | Kaderle olan bu kavgamızda korkuya ve anlamsız tereddüte Bu kader savaşında da, "Kürkümü yıka, ama beni Bu kader savaşında da, "Kürkümü yıka, ama beni... Bu kader savaşında da, "Kürkümü yıka, ama beni... Bu kader savaşında da, "Kürkümü yıka, ama beni | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
In this fight with fate | Elveda diyelim ıslatma" şeklindeki sivil çıtkırıldımcılıkların ...ıslatma" şeklindeki sivil çıtkırıldımcılıkların... ...ıslatma" şeklindeki sivil çıtkırıldımcılıkların... ıslatma" şeklindeki sivil çıtkırıldımcılıkların | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
Abide our rule: clean my leather coat But do not make me wet! | Kuralımıza uyun: Deri ceketimi temizle ama beni ıslatma! hemen şimdi durdurulması şarttır. ...hemen şimdi durdurulması şarttır. ...hemen şimdi durdurulması şarttır. hemen şimdi durdurulması şarttır. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
(Means the law deprive citizen's right for consultation in 1935) Please take off you cloth and give it to me | (1935 yılında kanunun, vatandaşı danışma hakkından mahrum bıraktığı anlamına | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
It is great danger | Büyük bir tehlike Tehlike çok büyük. Tehlike çok büyük. Tehlike çok büyük. Tehlike çok büyük. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
We must put into huge effort | Büyük çaba sarfetmeliyiz Bu yüzden, bizim de çabalarımızın çok büyük olması gerekir. Bu yüzden, bizim de çabalarımızın çok büyük olması gerekir. Bu yüzden, bizim de çabalarımızın çok büyük olması gerekir. Bu yüzden, bizim de çabalarımızın çok büyük olması gerekir. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
If you still have any illegal stuff, give it me I help you throw them in to toilet | Eğer hala illegal madde bulunduruyorsan, bana ver Onları tuvalete atmana Üzerinde senin aleyhine kullanılabilecek bir şey varsa, tuvalete atabilirim. Üzerinde senin aleyhine kullanılabilecek bir şey varsa, tuvalete atabilirim. Üzerinde senin aleyhine kullanılabilecek bir şey varsa, tuvalete atabilirim. Üzerinde senin aleyhine kullanılabilecek bir şey varsa, tuvalete atabilirim. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
I am also a prisoner Now, that time is coming | Ben de bir mahkumum Şimdi, zaman yaklaşıyor. Artık zamanı gelmiştir ... Artık zamanı gelmiştir... Artık zamanı gelmiştir... Artık zamanı gelmiştir... | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
I have nothing | Bende birşey yok | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
Please take off your gloves | Lütfen eldivenlerini çıkar ... ve kadife eldivenler çıkartılacaktır. ...ve kadife eldivenler çıkartılacaktır... ...ve kadife eldivenler çıkartılacaktır... ... ve kadife eldivenler çıkartılacaktır. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
OK, let's continue | Tamam, devam edelim Evet, burası. Evet, burası. Evet, burası. Evet, burası. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
Tomorrow will knee down to thank us our acceptance for him | Yarınlar onu kabul ettiğimiz için bize teşekkür etmek için ... üzerimize aldığımız için, yarın bize dizlerinin üzerinde teşekkür edecek. ...üzerimize aldığımız için, yarın bize dizlerinin üzerinde teşekkür edecek. ...üzerimize aldığımız için, yarın bize dizlerinin üzerinde teşekkür edecek. ... üzerimize aldığımız için, yarın bize dizlerinin üzerinde teşekkür edecek. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
Ladies, get in, hurry, hurry, I want to listen to the lecture | Bayanlar, girin, hadi, acele, Dersi dinlemek istiyorum. Hadi, bayanlar, girin, acele, konuşmayı dinlemek istiyorum. Haydi, bayanlar, girin, acele, konuşmayı dinlemek istiyorum. Haydi, bayanlar, girin, acele, konuşmayı dinlemek istiyorum. Hadi, bayanlar, girin, acele, konuşmayı dinlemek istiyorum. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
Do you know how my brother is now? | Erkek kardeşimin durumunu biliyor musun? Ağabeyim hakkında bir şey duydunuz mu? Ağabeyim hakkında bir şey duydunuz mu? Ağabeyim hakkında bir şey duydunuz mu? Ağabeyim hakkında bir şey duydunuz mu? | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
Your brother already had it He is waiting with other men up there | Kardeşin çoktan içeri girdi. Yukarıda diğer erkeklerle bekliyor. Kardeşin sırasını savdı ve yukarıda diğer erkeklerin yanında bekliyor. Kardeşin sırasını savdı ve yukarıda diğer erkeklerin yanında bekliyor. Kardeşin sırasını savdı ve yukarıda diğer erkeklerin yanında bekliyor. Kardeşin sırasını savdı ve yukarıda diğer erkeklerin yanında bekliyor. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
You are the main suspect Because you have the case | Esas şüpheli sensin. Çünkü valiz sendeydi. Şu anda esas şüpheli sensin, çünkü valiz sendeydi ve Şu anda esas şüpheli sensin, çünkü valiz sendeydi ve... Şu anda esas şüpheli sensin, çünkü valiz sendeydi ve... Şu anda esas şüpheli sensin, çünkü valiz sendeydi ve | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
Leaflets are threw down by your too Do not admit anything! | Broşürleri de sen aşağı attın Hiçbirşey itiraf etme! bildirileri de sen aşağı attın. Onlara hiç bir şey itiraf etme! ...bildirileri de sen aşağı attın. Onlara hiçbir şey itiraf etme! ...bildirileri de sen aşağı attın. Onlara hiçbir şey itiraf etme! bildirileri de sen aşağı attın. Onlara hiç bir şey itiraf etme! | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |
I admitted nothing | Hiçbirşey itiraf etmedim. İtiraf edecek bir şey yok. İtiraf edecek bir şey yok. İtiraf edecek bir şey yok. İtiraf edecek bir şey yok. | Sophie Scholl: The Final Days-1 | 2005 | ![]() |