• en flag English
    • tr flag Turkish

Search

English Turkish Sentence Translations Page 151138

English Turkish Film Name Film Year Details
Look, I know this weekend wasn't what we had hoped it would be. Umduğumuz gibi bir hafta sonu olmadığının farkındayım. Bak, bu haftasonunun umduğumuz gibi geçmediğinin farkındayım. Umduğumuz gibi bir hafta sonu olmadığının farkındayım. Bak, bu haftasonunun umduğumuz gibi geçmediğinin farkındayım. Bak, bu haftasonunun umduğumuz gibi geçmediğinin farkındayım. Something Borrowed-1 2011 info-icon
RACHEL: No, it wasn't just this weekend. Sadece bir hafta sonuydu, Dex. Hayır, sorun sadece bu haftasonu değil ki. Sadece bir hafta sonuydu, Dex. Hayır, sorun sadece bu haftasonu değil ki. Hayır, sorun sadece bu haftasonu değil ki. Something Borrowed-1 2011 info-icon
It's watching you with her. And knowing what we're doing. Seni onunla birlikte izledim. Ne yaptığımız da biliyorum. Sorun seni onunla görmek. Ve yaptığımız şeyi düşünmek. Seni onunla birlikte izledim. Ne yaptığımız da biliyorum. Sorun seni onunla görmek. Ve yaptığımız şeyi düşünmek. Sorun seni onunla görmek. Ve yaptığımız şeyi düşünmek. Something Borrowed-1 2011 info-icon
What are we doing? It's just... Ne mi yapıyorduk? Sadece... Ne yapıyoruz biz böyle? Ne mi yapıyorduk? Sadece... Ne yapıyoruz biz böyle? Ne yapıyoruz biz böyle? Something Borrowed-1 2011 info-icon
It's hard to see you with her, Dex. Seni onunla birlikte görmek çok zor, Dex. Seni onunla görmeye dayanamıyorum, Dex. Seni onunla birlikte görmek çok zor, Dex. Seni onunla görmeye dayanamıyorum, Dex. Seni onunla görmeye dayanamıyorum, Dex. Something Borrowed-1 2011 info-icon
I can't believe I'm saying these things. Bunları söylediğime inanamıyorum. Sana bunları söylediğime inanamıyorum. Bunları söylediğime inanamıyorum. Sana bunları söylediğime inanamıyorum. Sana bunları söylediğime inanamıyorum. Something Borrowed-1 2011 info-icon
Rachel, what we need is some time alone. Rachel, ikimizin beraber zaman geçirmeye ihtiyacı var. Rachel, yapmamız gereken tek şey biraz yalnız zaman geçirmek. Rachel, ikimizin beraber zaman geçirmeye ihtiyacı var. Rachel, yapmamız gereken tek şey biraz yalnız zaman geçirmek. Rachel, yapmamız gereken tek şey biraz yalnız zaman geçirmek. Something Borrowed-1 2011 info-icon
Just the two of us. Sadece ikimiz olacağız. Sadece ikimiz. Sadece ikimiz olacağız. Sadece ikimiz. Sadece ikimiz. Something Borrowed-1 2011 info-icon
You know what, next weekend is the Fourth of July. Gelecek hafta sonu temmuzun dördü. Bak ne diyeceğim, önümüzdeki haftasonu 4 temmuz oluyor. Gelecek hafta sonu temmuzun dördü. Bak ne diyeceğim, önümüzdeki haftasonu 4 temmuz oluyor. Bak ne diyeceğim, önümüzdeki haftasonu 4 temmuz oluyor. Something Borrowed-1 2011 info-icon
I'll say I have to work. İş için gideceğimi söylerim. O gün işim çıktığını söyleyeceğim. İş için gideceğimi söylerim. O gün işim çıktığını söyleyeceğim. O gün işim çıktığını söyleyeceğim. Something Borrowed-1 2011 info-icon
And it'll be like a time out. Mola gibi olur. Bizim için mini bir tatil olacak. Mola gibi olur. Bizim için mini bir tatil olacak. Bizim için mini bir tatil olacak. Something Borrowed-1 2011 info-icon
A time out to see what this is... Etrafımızda hiçbir şey veya hiç kimse olmadan... Bu mini tatilde yanımızda hiçbir şey ve... Etrafımızda hiçbir şey veya hiç kimse olmadan... Bu mini tatilde yanımızda hiçbir şey ve... Bu mini tatilde yanımızda hiçbir şey ve... Something Borrowed-1 2011 info-icon
...without anyone or anything around us. ...bunun ne olduğunu görmemizi sağlayacak bir mola. ...hiç kimse olmadan vakit geçireceğiz. ...bunun ne olduğunu görmemizi sağlayacak bir mola. ...hiç kimse olmadan vakit geçireceğiz. ...hiç kimse olmadan vakit geçireceğiz. Something Borrowed-1 2011 info-icon
What do you say? Ne diyorsun? Ne dersin? Ne diyorsun? Ne dersin? Ne dersin? Something Borrowed-1 2011 info-icon
Gotta go. Call you back. Kapatmalıyım. Sonra ararım. Something Borrowed-1 2011 info-icon
Sorry. Started without you. Good God. Who are those from? Pardon, sensiz başladım. Yüce tanrım. Bunlar da kimden geldi? Üzgünüm. Sensiz başladım. Tanrım. Kimden gelmiş bunlar? Pardon, sensiz başladım. Yüce tanrım. Bunlar da kimden geldi? Üzgünüm. Sensiz başladım. Tanrım. Kimden gelmiş bunlar? Üzgünüm. Sensiz başladım. Tanrım. Kimden gelmiş bunlar? Something Borrowed-1 2011 info-icon
Uh, Marcus. Really? Because they look expensive. Marcus'dan geldiler. Cidden mi? Çok pahalı gibi görünüyorlar. Marcus'tan. Hadi ya? Biraz pahalı duruyorlar da. Marcus'dan geldiler. Cidden mi? Çok pahalı gibi görünüyorlar. Marcus'tan. Hadi ya? Biraz pahalı duruyorlar da. Marcus'tan. Hadi ya? Biraz pahalı duruyorlar da. Something Borrowed-1 2011 info-icon
Should we go? Yes, we should. Çıkalım mı? Olur. Gidelim mi? Hadi gidelim. Çıkalım mı? Olur. Gidelim mi? Hadi gidelim. Gidelim mi? Hadi gidelim. Something Borrowed-1 2011 info-icon
And that was him on the phone too, right? Telefonda konuştuğunda oydu, değil mi? Telefonda konuştuğun kişi de oydu, değil mi? Telefonda konuştuğunda oydu, değil mi? Telefonda konuştuğun kişi de oydu, değil mi? Telefonda konuştuğun kişi de oydu, değil mi? Something Borrowed-1 2011 info-icon
You doing good? Should we go? İyi gidiyor mu? Çıkalım mı? Aranız iyi mi? Gidelim mi artık? İyi gidiyor mu? Çıkalım mı? Aranız iyi mi? Gidelim mi artık? Aranız iyi mi? Gidelim mi artık? Something Borrowed-1 2011 info-icon
Yes, we should. There's a note. Olur. Burada bir not var. Evet, gidelim. Notta varmış. Olur. Burada bir not var. Evet, gidelim. Notta varmış. Evet, gidelim. Notta varmış. Something Borrowed-1 2011 info-icon
It's private. Come on. Özel bir not bu. Haydi ama. Bu özel. Hadi gidelim. Özel bir not bu. Haydi ama. Bu özel. Hadi gidelim. Bu özel. Hadi gidelim. Something Borrowed-1 2011 info-icon
Come on. I was just gonna check his spelling. Sana haydi ama. Ne kadar para harcamış, onu kontrol ediyordum. Hadi ama. Yazım hatalarını kontrol edecektim. Sana haydi ama. Ne kadar para harcamış, onu kontrol ediyordum. Hadi ama. Yazım hatalarını kontrol edecektim. Hadi ama. Yazım hatalarını kontrol edecektim. Something Borrowed-1 2011 info-icon
Heh. Rachel. Rachel. Something Borrowed-1 2011 info-icon
Rachel, who are the flowers from? Rachel, çiçekleri kim gönderdi? Rachel, bu çiçekler kimden geldi? Rachel, çiçekleri kim gönderdi? Rachel, bu çiçekler kimden geldi? Rachel, bu çiçekler kimden geldi? Something Borrowed-1 2011 info-icon
Do you want me to guess? Tahmin etmemi ister misin? Something Borrowed-1 2011 info-icon
Please don't. Lütfen etme. Lütfen yapma. Lütfen etme. Lütfen yapma. Lütfen yapma. Something Borrowed-1 2011 info-icon
Please say something. Lütfen bir şey söyle. Bir şeyler söyler misin artık? Lütfen bir şey söyle. Bir şeyler söyler misin artık? Bir şeyler söyler misin artık? Something Borrowed-1 2011 info-icon
I don't know what you want me to say. I mean, I guess I'm impressed, actually. Ne demek istediğimi bilemiyorum. Etkilendim sanırım. Ne söylememi bekliyorsun, bilmiyorum. Aslına bakarsan çok etkilendim. Ne demek istediğimi bilemiyorum. Etkilendim sanırım. Ne söylememi bekliyorsun, bilmiyorum. Aslına bakarsan çok etkilendim. Ne söylememi bekliyorsun, bilmiyorum. Aslına bakarsan çok etkilendim. Something Borrowed-1 2011 info-icon
I didn't think you had it in you. Him either. Bunu yapabileceğini düşünmemiştim. Onu da öyle. Bunu yapabileceğini düşünmemiştim. Onun da öyle. Bunu yapabileceğini düşünmemiştim. Onu da öyle. Bunu yapabileceğini düşünmemiştim. Onun da öyle. Bunu yapabileceğini düşünmemiştim. Onun da öyle. Something Borrowed-1 2011 info-icon
It's nothing to be proud of. Gururlanacak bir şey yok. Bu içim rahat olarak yaptığım bir şey değil. Gururlanacak bir şey yok. Bu içim rahat olarak yaptığım bir şey değil. Bu içim rahat olarak yaptığım bir şey değil. Something Borrowed-1 2011 info-icon
Oh, my God, it's terrible. Tanrım, bu çok kötü bir şey. Aman Tanrım, bu berbat bir şey. Tanrım, bu çok kötü bir şey. Aman Tanrım, bu berbat bir şey. Aman Tanrım, bu berbat bir şey. Something Borrowed-1 2011 info-icon
Why? Nobody's married yet. Neden? Daha kimse evlenmedi. Nedenmiş o? Kimse daha evlenmiş falan değil. Neden? Daha kimse evlenmedi. Nedenmiş o? Kimse daha evlenmiş falan değil. Nedenmiş o? Kimse daha evlenmiş falan değil. Something Borrowed-1 2011 info-icon
And, besides, sometimes good people do bad things, right? Ayrıca, bazen iyi insanlar kötü şeyler yapar. Yanlış mıyım? Ayrıca, bazen iyi insanlar da kötü şeyler yapabililer, yalan mı? Ayrıca, bazen iyi insanlar kötü şeyler yapar. Yanlış mıyım? Ayrıca, bazen iyi insanlar da kötü şeyler yapabililer, yalan mı? Ayrıca, bazen iyi insanlar da kötü şeyler yapabililer, yalan mı? Something Borrowed-1 2011 info-icon
And, hey, I could see you guys together. Ayrıca sizi beraber görebilirdim. Ben de sizi birarada görmek istiyorum. Ayrıca sizi beraber görebilirdim. Ben de sizi birarada görmek istiyorum. Ben de sizi birarada görmek istiyorum. Something Borrowed-1 2011 info-icon
So, what's the plan? Planın nedir? Ee, plan nedir? Planın nedir? Ee, plan nedir? Ee, plan nedir? Something Borrowed-1 2011 info-icon
You gonna stay here, spend Fourth of July weekend with him? Burada kalıp temmuzun dördüncü gününü onunla mı geçireceksin? Burada kalıp 4 Temmuzu onunla beraber mi geçireceksin? Burada kalıp temmuzun dördüncü gününü onunla mı geçireceksin? Burada kalıp 4 Temmuzu onunla beraber mi geçireceksin? Burada kalıp 4 Temmuzu onunla beraber mi geçireceksin? Something Borrowed-1 2011 info-icon
He wants to spend some time together to see what this thing is. Neler olacağını anlayabilmek için beraber zaman geçirmek istiyor. Aramızdakinin ne olduğunu görebilmek için beraber zaman geçirmemizi istiyor. Neler olacağını anlayabilmek için beraber zaman geçirmek istiyor. Aramızdakinin ne olduğunu görebilmek için beraber zaman geçirmemizi istiyor. Aramızdakinin ne olduğunu görebilmek için beraber zaman geçirmemizi istiyor. Something Borrowed-1 2011 info-icon
And what do you want? Peki sen ne istiyorsun? Peki ya sen ne istiyorsun? Peki sen ne istiyorsun? Peki ya sen ne istiyorsun? Peki ya sen ne istiyorsun? Something Borrowed-1 2011 info-icon
I want not to want him. Onu istememek istiyorum. Something Borrowed-1 2011 info-icon
Is that true? Doğru mu bu? Bu doğru mu? Doğru mu bu? Bu doğru mu? Bu doğru mu? Something Borrowed-1 2011 info-icon
Well, I can tell you this. Bunu sana söyleyebilirim. Ben sana söyleyebilirim. Bunu sana söyleyebilirim. Ben sana söyleyebilirim. Ben sana söyleyebilirim. Something Borrowed-1 2011 info-icon
If the roles were reversed... Eğer rolleri değişseydiniz... Eğer suçu paylaşırsanız... Eğer rolleri değişseydiniz... Eğer suçu paylaşırsanız... Eğer suçu paylaşırsanız... Something Borrowed-1 2011 info-icon
...Darcy wouldn't even hesitate. ...Darcy tereddüt bile etmezdi. ...Darcy bundan yakınmayacaktır bile. ...Darcy tereddüt bile etmezdi. ...Darcy bundan yakınmayacaktır bile. ...Darcy bundan yakınmayacaktır bile. Something Borrowed-1 2011 info-icon
RACHEL: Darcy, I really have to get back to work. Darcy, işe geri dönmem lazım. Darcy, artık gerçekten işe dönmeliyim. Darcy, işe geri dönmem lazım. Darcy, artık gerçekten işe dönmeliyim. Darcy, artık gerçekten işe dönmeliyim. Something Borrowed-1 2011 info-icon
What about these? Bunlar nasıI sence? Peki ya bu nasıl? Bunlar nasıI sence? Peki ya bu nasıl? Peki ya bu nasıl? Something Borrowed-1 2011 info-icon
Can I read you something? Can you read it fast? Sana bir şey okuyabilir miyim? Hızlı okuyabilir misin? Sana bir şey okuyabilir miyim? Biraz hızlı okuyabilir misin? Sana bir şey okuyabilir miyim? Hızlı okuyabilir misin? Sana bir şey okuyabilir miyim? Biraz hızlı okuyabilir misin? Sana bir şey okuyabilir miyim? Biraz hızlı okuyabilir misin? Something Borrowed-1 2011 info-icon
It's my vows. I have to be... Okuyacağım şey evlilik yeminim. Yeminimi okuyağım. Benim gitmem... Okuyacağım şey evlilik yeminim. Yeminimi okuyağım. Benim gitmem... Yeminimi okuyağım. Benim gitmem... Something Borrowed-1 2011 info-icon
�Dex�. "Dex. Dex. "Dex. Dex. Dex. Something Borrowed-1 2011 info-icon
Our love is like the ocean. Endless and deep, always flowing." Aşkımız okyanusa benziyor. Uçsuz bucaksız ve derin. Hep akıntıIı. " Bizim aşkımız okyanusa benziyor. Sonsuz ve derin, her zaman akmakta. " Aşkımız okyanusa benziyor. Uçsuz bucaksız ve derin. Hep akıntıIı. " Bizim aşkımız okyanusa benziyor. Sonsuz ve derin, her zaman akmakta. " Bizim aşkımız okyanusa benziyor. Sonsuz ve derin, her zaman akmakta. " Something Borrowed-1 2011 info-icon
It's awful? You hate it? Çok mu kötüydü? Nefret ettin mi? Çok mu kötü? Beğenmedin mi? Çok mu kötüydü? Nefret ettin mi? Çok mu kötü? Beğenmedin mi? Çok mu kötü? Beğenmedin mi? Something Borrowed-1 2011 info-icon
I don't hate it. It's lovely. Nefret etmedim. Şirin olmuş. Ne beğenmemesi, bu çok tatlı. Nefret etmedim. Şirin olmuş. Ne beğenmemesi, bu çok tatlı. Ne beğenmemesi, bu çok tatlı. Something Borrowed-1 2011 info-icon
Oceans don't flow. Rivers flow. Okyanuslar akıntıIı olmaz. Nehirler akıntıIı olur. Ama oktanuslar akmaz. Nehirler akar. Okyanuslar akıntıIı olmaz. Nehirler akıntıIı olur. Ama oktanuslar akmaz. Nehirler akar. Ama oktanuslar akmaz. Nehirler akar. Something Borrowed-1 2011 info-icon
See, you're better at this than I am. Help me. Gördün mü? Bu işte benden daha iyisin. Yardım et. Gördün mü, bunda benden daha iyisin. Bana yardım et. Gördün mü? Bu işte benden daha iyisin. Yardım et. Gördün mü, bunda benden daha iyisin. Bana yardım et. Gördün mü, bunda benden daha iyisin. Bana yardım et. Something Borrowed-1 2011 info-icon
Come on. Okay. Haydi ama. Tamam. Hadi ama. Tamam. Haydi ama. Tamam. Hadi ama. Tamam. Hadi ama. Tamam. Something Borrowed-1 2011 info-icon
Well, forget the ocean. Okyanusu boş ver. Bence okyanusu çıkart. Okyanusu boş ver. Bence okyanusu çıkart. Bence okyanusu çıkart. Something Borrowed-1 2011 info-icon
Forget the ocean. Okyanusu boş ver. Okyanusu çıkart. Okyanusu boş ver. Okyanusu çıkart. Okyanusu çıkart. Something Borrowed-1 2011 info-icon
Uh, tell him that... Ona onunlayken... Ona de ki... Ona onunlayken... Ona de ki... Ona de ki... Something Borrowed-1 2011 info-icon
...when you're with him, everything makes sense. ...her şeyin anlamlı olduğunu söyle. ...sen onunlayken, her şey çok mantıklı geliyor. ...her şeyin anlamlı olduğunu söyle. ...sen onunlayken, her şey çok mantıklı geliyor. ...sen onunlayken, her şey çok mantıklı geliyor. Something Borrowed-1 2011 info-icon
Right? Öyle değil mi? Tamam? Öyle değil mi? Tamam? Tamam? Something Borrowed-1 2011 info-icon
And he makes you giddy. Seni sersemletiyor. Ve senin başını döndürüyor. Seni sersemletiyor. Ve senin başını döndürüyor. Ve senin başını döndürüyor. Something Borrowed-1 2011 info-icon
And... Ayrıca... Ve... Ayrıca... Ve... Ve... Something Borrowed-1 2011 info-icon
...uh, tell him that... ...seni şu anda olduğun kişinin yerine... ...ona de ki... ...seni şu anda olduğun kişinin yerine... ...ona de ki... ...ona de ki... Something Borrowed-1 2011 info-icon
...he makes you the person you want to be, instead of the person you are. ...olmak istediğin kişi yaptığını söyle. ...onun yanında olduğun kişi değil de, olmak istediğin kişi olabiliyorsun. ...olmak istediğin kişi yaptığını söyle. ...onun yanında olduğun kişi değil de, olmak istediğin kişi olabiliyorsun. ...onun yanında olduğun kişi değil de, olmak istediğin kişi olabiliyorsun. Something Borrowed-1 2011 info-icon
...uh, the idea of life without him is... ...onsuz bir yaşam... ...onsuz bir hayatta yaşama fikri sadece dayanılmaz değil... ...onsuz bir yaşam... ...onsuz bir hayatta yaşama fikri sadece dayanılmaz değil... ...onsuz bir hayatta yaşama fikri sadece dayanılmaz değil... Something Borrowed-1 2011 info-icon
...not only unbearable, it's unimaginable. ...sana dayanıImaz değil, aynı zamanda düşünülemez olduğunu söyle. ...aynı zamanda hayal bile edilemez oluyor. ...sana dayanıImaz değil, aynı zamanda düşünülemez olduğunu söyle. ...aynı zamanda hayal bile edilemez oluyor. ...aynı zamanda hayal bile edilemez oluyor. Something Borrowed-1 2011 info-icon
DARCY: Oh, my God. Aman Tanrım. Something Borrowed-1 2011 info-icon
Ha, ha. Hi. What's up? Selam! NasıI gidiyor? Merhaba. Nasılsın? Selam! NasıI gidiyor? Merhaba. Nasılsın? Merhaba. Nasılsın? Something Borrowed-1 2011 info-icon
DARCY: How are you? I haven't seen you guys forever. NasıIsınız? Hiç göremedim sizi bu aralar. Nasılsınız? Uzun zamandır görüşemiyorduk. NasıIsınız? Hiç göremedim sizi bu aralar. Nasılsınız? Uzun zamandır görüşemiyorduk. Nasılsınız? Uzun zamandır görüşemiyorduk. Something Borrowed-1 2011 info-icon
How's it going? What's happening? WOMAN 1: I know. NasıI gidiyor? Nasıl gidiyor? Neler oluyor böyle? NasıI gidiyor? Nasıl gidiyor? Neler oluyor böyle? Nasıl gidiyor? Neler oluyor böyle? Something Borrowed-1 2011 info-icon
Who's that? DARCY: Oh, that's Rachel. Şuradaki de kim? Rachel. Oradaki de kim? O Rachel. Şuradaki de kim? Rachel. Oradaki de kim? O Rachel. Oradaki de kim? O Rachel. Something Borrowed-1 2011 info-icon
You remember Rachel. My best friend from forever. Rachel'ı hatırlarsınız. En iyi arkadaşım. Rachel'ı hatırlarsınız. Benim en iyi arkadaşım. Rachel'ı hatırlarsınız. En iyi arkadaşım. Rachel'ı hatırlarsınız. Benim en iyi arkadaşım. Rachel'ı hatırlarsınız. Benim en iyi arkadaşım. Something Borrowed-1 2011 info-icon
I know, I'm getting... I'm getting shoes for my wedding. Düğünüm için ayakkabı alıyorum. Biliyorum, şimdi ben de... Şimdi ben de düğün için ayakkabı bakıyordum. Düğünüm için ayakkabı alıyorum. Biliyorum, şimdi ben de... Şimdi ben de düğün için ayakkabı bakıyordum. Biliyorum, şimdi ben de... Şimdi ben de düğün için ayakkabı bakıyordum. Something Borrowed-1 2011 info-icon
Can you believe it? WOMAN 1: No! Buna inanabiliyor musunuz? Hayır! Temmuz'un 4ünde görüşürüz! Buna inanabiliyor musunuz? Hayır! Temmuz'un 4ünde görüşürüz! Temmuz'un 4ünde görüşürüz! Something Borrowed-1 2011 info-icon
DARCY: Yes. Evet! Something Borrowed-1 2011 info-icon
DJ [ON RADIO]: If you're driving to the beach, I hope you packed your patience... Eğer plaja gitmek için yola çıktıysanız, umarız sabrınızı da yanınıza almışsınızdır... Eğer sahile gidiyorsanız, umuyorum ki sabrınızı da yanınıza almışsınızdır... Eğer plaja gitmek için yola çıktıysanız, umarız sabrınızı da yanınıza almışsınızdır... Eğer sahile gidiyorsanız, umuyorum ki sabrınızı da yanınıza almışsınızdır... Eğer sahile gidiyorsanız, umuyorum ki sabrınızı da yanınıza almışsınızdır... Something Borrowed-1 2011 info-icon
...because the roads are jammed, folks... ...çünkü yollar New York şehri sakinlerinin her seneki gibi... ...çünkü trafik çok yoğun, ortalık ana baba yeri... ...çünkü yollar New York şehri sakinlerinin her seneki gibi... ...çünkü trafik çok yoğun, ortalık ana baba yeri... ...çünkü trafik çok yoğun, ortalık ana baba yeri... Something Borrowed-1 2011 info-icon
...as New York City does its annual disappearing act for the Fourth of July. ...4 temmuzda ortadan kaybolma aktivitelerini gerçekleştirmesinden dolayı tıkalı. ...New York Şehri 4 Temmuzda senelik boşalmasını yaşıyor. ...4 temmuzda ortadan kaybolma aktivitelerini gerçekleştirmesinden dolayı tıkalı. ...New York Şehri 4 Temmuzda senelik boşalmasını yaşıyor. ...New York Şehri 4 Temmuzda senelik boşalmasını yaşıyor. Something Borrowed-1 2011 info-icon
Who is it? It's Dex. Kim o? Ben Dex. Something Borrowed-1 2011 info-icon
Hi. Selam. Selam! Selam. Selam! Selam! Something Borrowed-1 2011 info-icon
You know what, I'm gonna come down there. Düşündüm de, ben aşağıya iniyorum. Baksana, şimdi aşağıya geliyorum. Düşündüm de, ben aşağıya iniyorum. Baksana, şimdi aşağıya geliyorum. Baksana, şimdi aşağıya geliyorum. Something Borrowed-1 2011 info-icon
I can come up. Ben yukarı çıkabilirdim. Ben gelebilirim. Ben yukarı çıkabilirdim. Ben gelebilirim. Ben gelebilirim. Something Borrowed-1 2011 info-icon
No, no, no. I'm coming down. Yok, ben iniyorum. Yok, yok, yok. Ben aşağıya geliyorum. Yok, ben iniyorum. Yok, yok, yok. Ben aşağıya geliyorum. Yok, yok, yok. Ben aşağıya geliyorum. Something Borrowed-1 2011 info-icon
Wow. Vay canına! Vay be. Vay canına! Vay be. Vay be. Something Borrowed-1 2011 info-icon
Sorry. I'm... Ugh, I'm just a... Özür dilerim. Ben... Kusura bakma, ben biraz... Özür dilerim. Ben... Kusura bakma, ben biraz... Kusura bakma, ben biraz... Something Borrowed-1 2011 info-icon
A wreck? Heh. Harabe mi ev? Harabe gibi misin? Harabe mi ev? Harabe gibi misin? Harabe gibi misin? Something Borrowed-1 2011 info-icon
Yes. Heh heh heh. Evet. Something Borrowed-1 2011 info-icon
So shall we go? Yeah. Gidelim mi? Olur. Gidelim mi artık? Gidelim. Gidelim mi? Olur. Gidelim mi artık? Gidelim. Gidelim mi artık? Gidelim. Something Borrowed-1 2011 info-icon
Wow. It really is deserted. Burası gerçekten tenhaymış. Vay canına. Etraf gerçekten de bomboş. Burası gerçekten tenhaymış. Vay canına. Etraf gerçekten de bomboş. Vay canına. Etraf gerçekten de bomboş. Something Borrowed-1 2011 info-icon
Yeah, it's just us. Evet, sadece biz varız. Something Borrowed-1 2011 info-icon
Is that her? You can answer if you want. No. Bu o mu? İstiyorsan açabilirsin. Hayır. O mu arıyor? İstersen açabilirsin. Hayır. Bu o mu? İstiyorsan açabilirsin. Hayır. O mu arıyor? İstersen açabilirsin. Hayır. O mu arıyor? İstersen açabilirsin. Hayır. Something Borrowed-1 2011 info-icon
You know what, I'm gonna turn this thing off. Bu şeyi kapatmamın tam sırası. Şimdi telefonumu kapatacağım. Bu şeyi kapatmamın tam sırası. Şimdi telefonumu kapatacağım. Şimdi telefonumu kapatacağım. Something Borrowed-1 2011 info-icon
I'm sorry. I'm not... I just... I'm not, uh, really comfortable. Özür dilerim. Rahat olamıyorum da böyle. Kusura bakma. Ben kendimi... Ben kendimi çok da rahat hissetmiyorum. Özür dilerim. Rahat olamıyorum da böyle. Kusura bakma. Ben kendimi... Ben kendimi çok da rahat hissetmiyorum. Kusura bakma. Ben kendimi... Ben kendimi çok da rahat hissetmiyorum. Something Borrowed-1 2011 info-icon
No, it's okay... Sorun değil... Something Borrowed-1 2011 info-icon
...because this is already the best weekend I've had in a long time. ...çünkü bu uzun zamandır geçirdiğim en iyi hafta sonu. ...çünkü bu şimdiden uzun zamandır geçirdiğim en iyi haftasonu oldu bile. ...çünkü bu uzun zamandır geçirdiğim en iyi hafta sonu. ...çünkü bu şimdiden uzun zamandır geçirdiğim en iyi haftasonu oldu bile. ...çünkü bu şimdiden uzun zamandır geçirdiğim en iyi haftasonu oldu bile. Something Borrowed-1 2011 info-icon
Do you remember that night when we were studying for our Torts final? Tazminat Hukuku finallerine çalıştığımız geceyi hatırlıyor musun? Tazminat hukuku finallerine hazırlandığımız o geceyi hatırlıyor musun? Something Borrowed-2 2011 info-icon
And you were laughing so hard? Fena gülüyordun hani? Hani gülme krizine girmiştin ya. Something Borrowed-2 2011 info-icon
You know exactly what I'm talking about, don't you? Bahsettiğim şeyi biliyorsun, değil mi? Neyden bahsettiğimi adın gibi biliyorsun, değil mi? Something Borrowed-2 2011 info-icon
Didn't you feel what I was feeling? Benim hissettiğimi mi hissediyordun? Sen de benim hissettiklerimi hissetmedin mi? Something Borrowed-2 2011 info-icon
At least I was hoping that's what you were feeling. En azından senin de benim hissettiğim gibi hissettiğini umuyordum. En azından aynı şeyi hissettiğimizi umdum. Something Borrowed-2 2011 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 151133
  • 151134
  • 151135
  • 151136
  • 151137
  • 151138
  • 151139
  • 151140
  • 151141
  • 151142
  • …
  • »
  • »»
Restricted Mode:   
  • Contribute
  • About Us
  • Disclaimer
  • Contact