Search
English Turkish Sentence Translations Page 151136
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
You're gonna miss them shooting another porno. | Onların diğer pornolarını kaçıracaksın yoksa. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
You are obviously still so in love with me. | Kesinlikle beni hala seviyorsun. Sen gerçekten de bana aşıksın. Kesinlikle beni hala seviyorsun. Sen gerçekten de bana aşıksın. Sen gerçekten de bana aşıksın. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
[IN MOCKING VOICE] Obviously. | Kesinlikle. Yaa, gerçekten. Kesinlikle. Yaa, gerçekten. Yaa, gerçekten. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Do we have the number for a taxi? I need to get to the Jitney. | Taksiye binmek için numara almamız gerekiyor mu? Jitney'e gideceğim. Taksi durağının numarası var mı? Jitney'e gitmem gerekiyor. Taksiye binmek için numara almamız gerekiyor mu? Jitney'e gideceğim. Taksi durağının numarası var mı? Jitney'e gitmem gerekiyor. Taksi durağının numarası var mı? Jitney'e gitmem gerekiyor. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
I could take you. | Seni ben bırakırım. Seni bırakabilirim. Seni ben bırakırım. Seni bırakabilirim. Seni bırakabilirim. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Yeah. Honey will take you. | Evet, aşkım seni bırakır. Olabilir. Hayatım seni bırakır. Evet, aşkım seni bırakır. Olabilir. Hayatım seni bırakır. Olabilir. Hayatım seni bırakır. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Well, there you go. | Tamam o zaman. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
You don't really have to go, do you? | Gitmek zorunda değil aslında, değil mi? Gerçekten gitmek zorunda değilsin, di' mi? Gitmek zorunda değil aslında, değil mi? Gerçekten gitmek zorunda değilsin, di' mi? Gerçekten gitmek zorunda değilsin, di' mi? | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
I'm sorry. Can we, um...? Can we just forget this happened? | Onun yaşandığını unutmalıyız. Üzgünüm. Bunu unut... Bu olanları unutabilir miyiz? Onun yaşandığını unutmalıyız. Üzgünüm. Bunu unut... Bu olanları unutabilir miyiz? Üzgünüm. Bunu unut... Bu olanları unutabilir miyiz? | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Okay. | Olur. Tamam. Olur. Tamam. Tamam. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
We'll forget it happened. | Onu unutacağız. Olanları unutacağız. Onu unutacağız. Olanları unutacağız. Olanları unutacağız. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Good. Why did it happen? | Güzel. Neden oldu peki? İyi. Neden bunu yaptın? Güzel. Neden oldu peki? İyi. Neden bunu yaptın? İyi. Neden bunu yaptın? | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Why did you kiss me? | Neden beni öptün? | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
We shouldn't... | Yapmamalıydık... Bunu yapmamalıyız... Yapmamalıydık... Bunu yapmamalıyız... Bunu yapmamalıyız... | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
You were having wedding jitters. | Sen evlenecek olduğun için heyecanlıydın. Sende evliliğin gerginliği vardı. Sen evlenecek olduğun için heyecanlıydın. Sende evliliğin gerginliği vardı. Sende evliliğin gerginliği vardı. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
And I was emotional about turning 30. | Ben de 30 yaşıma girdiğimden duygusal anlar yaşıyordum. Bende de 30 yaşıma giriyor olmanın duygusallığı vardı. Ben de 30 yaşıma girdiğimden duygusal anlar yaşıyordum. Bende de 30 yaşıma giriyor olmanın duygusallığı vardı. Bende de 30 yaşıma giriyor olmanın duygusallığı vardı. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
We were both really drunk. I wasn't that drunk. | İkimiz de çok sarhoştuk. Ben o kadar da sarhoş değildim. İkimiz de sarhoştuk. Ben o kadar da sarhoş değildim. İkimiz de çok sarhoştuk. Ben o kadar da sarhoş değildim. İkimiz de sarhoştuk. Ben o kadar da sarhoş değildim. İkimiz de sarhoştuk. Ben o kadar da sarhoş değildim. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
I wasn't that drunk. | O kadar da sarhoş değildim. Ben o kadar da sarhoş değildim. O kadar da sarhoş değildim. Ben o kadar da sarhoş değildim. Ben o kadar da sarhoş değildim. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
I'm sorry. I shouldn't even... No, it was just a mistake. | Pardon. Hiç yapmamalıydım... Bir hataydı. Üzgünüm. Bunu yapmamalıydım... Önemli değil, sadece bir hataydı. Pardon. Hiç yapmamalıydım... Bir hataydı. Üzgünüm. Bunu yapmamalıydım... Önemli değil, sadece bir hataydı. Üzgünüm. Bunu yapmamalıydım... Önemli değil, sadece bir hataydı. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
It was a big mistake. | Büyük bir hataydı. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Yeah, you know what? It was, ha, a big mistake. | Evet, büyük bir hataydı. Evet, dediğin gibi. Bu gerçekten de büyük bir hataydı. Evet, büyük bir hataydı. Evet, dediğin gibi. Bu gerçekten de büyük bir hataydı. Evet, dediğin gibi. Bu gerçekten de büyük bir hataydı. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
So how was the rest of the weekend? | Hafta sonunun geri kalanı nasıI geçti? Ee, haftasonunun geri kalanı nasıldı? Hafta sonunun geri kalanı nasıI geçti? Ee, haftasonunun geri kalanı nasıldı? Ee, haftasonunun geri kalanı nasıldı? | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
I just had the best time with your boyfriend, Marco. | Sevgilin Marco ile hayatımda geçirdiğim en iyi zamanı geçirdim. Erkek arkadaşın Marco ile çok güzel vakit geçirdim. Sevgilin Marco ile hayatımda geçirdiğim en iyi zamanı geçirdim. Erkek arkadaşın Marco ile çok güzel vakit geçirdim. Erkek arkadaşın Marco ile çok güzel vakit geçirdim. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Everybody was okay with me leaving? | Benim gitmem sorun yarattı mı? Gitmem insanlara ayıp olmadı değil mi? Benim gitmem sorun yarattı mı? Gitmem insanlara ayıp olmadı değil mi? Gitmem insanlara ayıp olmadı değil mi? | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
You know, Darcy? Dex? Anybody say anything? | Darcy? Dex? Hiç kimse bir şey dedi mi? Darcy, Dex falan bir şey söylediler mi? Darcy? Dex? Hiç kimse bir şey dedi mi? Darcy, Dex falan bir şey söylediler mi? Darcy, Dex falan bir şey söylediler mi? | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Well, we all had a good cry, but then... No. No one cared. Why? | Hepimiz bir güzel ağladık, daha sonra... Yok, kimse takmadı. Neden sordun? Önce hepimiz biraz üzüldük, daha sonra herkes unuttu. Neden? Hepimiz bir güzel ağladık, daha sonra... Yok, kimse takmadı. Neden sordun? Önce hepimiz biraz üzüldük, daha sonra herkes unuttu. Neden? Önce hepimiz biraz üzüldük, daha sonra herkes unuttu. Neden? | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
I'm having dinner with Darcy. She said it was important. | Darcy ile yemek yiyeceğim. Önemli olduğunu söyledi. Bu gün Darcy ile akşam yemeği yiyeceğiz. Önemli olduğunu söyledi. Darcy ile yemek yiyeceğim. Önemli olduğunu söyledi. Bu gün Darcy ile akşam yemeği yiyeceğiz. Önemli olduğunu söyledi. Bu gün Darcy ile akşam yemeği yiyeceğiz. Önemli olduğunu söyledi. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
It's important? Oh, my God, should I be there? | Önemli miymiş? Ben de orada olabilir miyim? Önemli mi? Tanrım, ben de geleyim mi? Önemli miymiş? Ben de orada olabilir miyim? Önemli mi? Tanrım, ben de geleyim mi? Önemli mi? Tanrım, ben de geleyim mi? | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
WOMAN: Oh, that's great. | Bu çok iyi. Bu harika. Bu çok iyi. Bu harika. Bu harika. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
MAN: Just because we didn't... | Çünkü yapmadık... Yapmadığımız için oldu... Çünkü yapmadık... Yapmadığımız için oldu... Yapmadığımız için oldu... | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Rachel is here. | Rachel burada. Rachel gelmiş. Rachel burada. Rachel gelmiş. Rachel gelmiş. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Oh. Rach. | Rach. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Rach, we're back here. MAN: A bit short. | Rach, buradayız. Rach, bu taraftayız. Rach, buradayız. Rach, bu taraftayız. Rach, bu taraftayız. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
No, that's okay. I just... I thought that we were having dinner alone, Darce. | Yok, sorun değil. İkimiz yemek yiyeceğiz sanıyordum, Darce. Hayır, sorun değil. Ben ikimiz yalnız yemek yiyeceğiz sanıyordum, Darce. Yok, sorun değil. İkimiz yemek yiyeceğiz sanıyordum, Darce. Hayır, sorun değil. Ben ikimiz yalnız yemek yiyeceğiz sanıyordum, Darce. Hayır, sorun değil. Ben ikimiz yalnız yemek yiyeceğiz sanıyordum, Darce. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
DARCY: Right. So did I. | Ben de öyle sanıyordum. Doğru. Ben de öyle. Ben de öyle sanıyordum. Doğru. Ben de öyle. Doğru. Ben de öyle. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
We're not. There's something the three of us need to talk about that's important. | Ama ikimiz olmayacağız. Üçümüzün konuşması gereken önemli şeyler var. Ama öyle olmayacak. Önemli bir konuda üçümüzün konuşması gerekiyor. Ama ikimiz olmayacağız. Üçümüzün konuşması gereken önemli şeyler var. Ama öyle olmayacak. Önemli bir konuda üçümüzün konuşması gerekiyor. Ama öyle olmayacak. Önemli bir konuda üçümüzün konuşması gerekiyor. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Let me get a chair. Can I steal this? | Bir sandalye çekeyim. Şunu alabilir miyim? Bir sandalye alayım. Bu boş mu acaba? Bir sandalye çekeyim. Şunu alabilir miyim? Bir sandalye alayım. Bu boş mu acaba? Bir sandalye alayım. Bu boş mu acaba? | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Scoot over just a smidge. Thank you. | Sadece bunu alacağım. Teşekkürler. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Okay. | Evet. Pekala. Evet. Pekala. Pekala. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
There's something going on here, and I think we all know what it is. | Burada bir şeyler dönüyor ve bence bunun ne olduğunu hepimiz biliyoruz. Burada bir dolaplar dönüyor ve bence hepimiz bunu gayet iyi biliyoruz. Burada bir şeyler dönüyor ve bence bunun ne olduğunu hepimiz biliyoruz. Burada bir dolaplar dönüyor ve bence hepimiz bunu gayet iyi biliyoruz. Burada bir dolaplar dönüyor ve bence hepimiz bunu gayet iyi biliyoruz. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
I know there's something going on. | Bir şeylerin döndüğünü biliyorum. Bir dolapların döndüğünü biliyorum. Bir şeylerin döndüğünü biliyorum. Bir dolapların döndüğünü biliyorum. Bir dolapların döndüğünü biliyorum. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
I've been noticing this for a while. | Bir süredir farkındayım. Bunun bir süredir farkındayım. Bir süredir farkındayım. Bunun bir süredir farkındayım. Bunun bir süredir farkındayım. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
And I read in Cosmopolitan magazine toda... Well, I skimmed it. | Ve Cosmopolitan dergisini okudum bugün, aslında sadece göz gezdirdim. Bugün Cosmopolitan magazin dergisini kelimenin tam anlamıyla yalayıp yuttum. Ve Cosmopolitan dergisini okudum bugün, aslında sadece göz gezdirdim. Bugün Cosmopolitan magazin dergisini kelimenin tam anlamıyla yalayıp yuttum. Bugün Cosmopolitan magazin dergisini kelimenin tam anlamıyla yalayıp yuttum. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
And it said it's normal for the best friend and the fianc� to be... | Ve orada yazıyordu ki en iyi arkadaş ile nişanlının... Orada yazdığına göre, en iyi arkadaş ve damadın gelinin... Ve orada yazıyordu ki en iyi arkadaş ile nişanlının... Orada yazdığına göre, en iyi arkadaş ve damadın gelinin... Orada yazdığına göre, en iyi arkadaş ve damadın gelinin... | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
...upset about losing the attention of the bride. | ...gelinin ilgisinin yok olmasından korkması normalmiş. ...ilgisini kaybedecekleri için üzgün olmaları normal bir durummuş. ...gelinin ilgisinin yok olmasından korkması normalmiş. ...ilgisini kaybedecekleri için üzgün olmaları normal bir durummuş. ...ilgisini kaybedecekleri için üzgün olmaları normal bir durummuş. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
That is what's going on here, right? | Burada olan bu, değil mi? Burada dönen dolaplar bundan ibaret, değil mi? Burada olan bu, değil mi? Burada dönen dolaplar bundan ibaret, değil mi? Burada dönen dolaplar bundan ibaret, değil mi? | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Guilty. DEX: Yeah. | Suçluluk duygusu da var biraz. Evet. Suçluluk. Evet. Suçluluk duygusu da var biraz. Evet. Suçluluk. Evet. Suçluluk. Evet. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
That's it. That's it. Okay, all right. Let's get over it now. | Olay bundan ibaret. O zaman bunu aşmaya bakın. Aynen öyle. Aynen. Pekala, tamam. Şunu bir kenara bırakın. Olay bundan ibaret. O zaman bunu aşmaya bakın. Aynen öyle. Aynen. Pekala, tamam. Şunu bir kenara bırakın. Aynen öyle. Aynen. Pekala, tamam. Şunu bir kenara bırakın. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Let's move on from this, because there are no third wheels. | Bunu artık bir kenara bırakalım, çünkü ilişkimize karışan kimse yok. Bunu artık bir kenara bırakalım, çünkü ilişkimize kaynak yapan kimse yok. Bunu artık bir kenara bırakalım, çünkü ilişkimize karışan kimse yok. Bunu artık bir kenara bırakalım, çünkü ilişkimize kaynak yapan kimse yok. Bunu artık bir kenara bırakalım, çünkü ilişkimize kaynak yapan kimse yok. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
I love you both. | İkinizi de seviyorum. İkinizi de çok seviyorum. İkinizi de seviyorum. İkinizi de çok seviyorum. İkinizi de çok seviyorum. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
WOMAN: Thank you. MAN: You're welcome. | Teşekkürler. Rica ederim. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Yes, thank you for dinner. | Yemek için teşekkürler. Evet, yemek için teşekkürler. Yemek için teşekkürler. Evet, yemek için teşekkürler. Evet, yemek için teşekkürler. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
So did you and Marcus do it? | Marcus ile yaptınız mı? Ee, Marcus ile yaptınız mı? Marcus ile yaptınız mı? Ee, Marcus ile yaptınız mı? Ee, Marcus ile yaptınız mı? | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
DEX: Darcy. DARCY: Heh heh heh. | Darcy. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
It's a legitimate question. | Yerinde bir soru sordum. Bu yerli yerinde bir soru ama. Yerinde bir soru sordum. Bu yerli yerinde bir soru ama. Bu yerli yerinde bir soru ama. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Tell me. No. | Söylesene. Yapmadık. Söylesene. Hayır. Söylesene. Yapmadık. Söylesene. Hayır. Söylesene. Hayır. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Was he a good kisser at least? | En azından iyi öpüşüyor mu bari? En azından iyi yiyişiyor muydu? En azından iyi öpüşüyor mu bari? En azından iyi yiyişiyor muydu? En azından iyi yiyişiyor muydu? | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Will you leave her alone? Come on. | Onunla uğraşma! Haydi ama. Darcy, onu rahat bırakır mısın? Hadi ama. Onunla uğraşma! Haydi ama. Darcy, onu rahat bırakır mısın? Hadi ama. Darcy, onu rahat bırakır mısın? Hadi ama. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Shush. This is between me and my best girlfriend. | Sen sus. Bu benimle en iyi arkadaşım arasında. Şşt. Bu ben ve en iyi arkadaşım arasında bir şey. Sen sus. Bu benimle en iyi arkadaşım arasında. Şşt. Bu ben ve en iyi arkadaşım arasında bir şey. Şşt. Bu ben ve en iyi arkadaşım arasında bir şey. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Well? | Eee? Ee? Eee? Ee? Ee? | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Was he? Hmm? | İyi öpüşüyor muydu? Anlamadım? Öyle miydi? Hı? İyi öpüşüyor muydu? Anlamadım? Öyle miydi? Hı? Öyle miydi? Hı? | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
I knew it. I knew it. Will you tell Dex he doesn't know you at all? | Biliyordum. Dex'e seni hiç tanımadığını söyler misin? Biliyordum. Dex'e seni o kadar da iyi tanınmadığını söyleyecek misin artık? Biliyordum. Dex'e seni hiç tanımadığını söyler misin? Biliyordum. Dex'e seni o kadar da iyi tanınmadığını söyleyecek misin artık? Biliyordum. Dex'e seni o kadar da iyi tanınmadığını söyleyecek misin artık? | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
He was like, "She's not into him. Why would she be into him?" | Bana şöyle diyordu, "Hiç ona göre değil, neden onunla olsun ki?" "Onu istiyor olamaz. Neden onunla olmak istesin ki?" diyordu. Bana şöyle diyordu, "Hiç ona göre değil, neden onunla olsun ki?" "Onu istiyor olamaz. Neden onunla olmak istesin ki?" diyordu. "Onu istiyor olamaz. Neden onunla olmak istesin ki?" diyordu. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
I think you two are different. That's all. So? | İkinizin farklı dünyaların insanı olduğunuzu düşündüm. Ne var bunda? İkinizin farklı olduğunu düşünüyorum. Ee? İkinizin farklı dünyaların insanı olduğunuzu düşündüm. Ne var bunda? İkinizin farklı olduğunu düşünüyorum. Ee? İkinizin farklı olduğunu düşünüyorum. Ee? | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
So what? We're different. | Senle ben de farklı dünyaların insanıyız. Ne olmuş? Biz de farklıyız. Senle ben de farklı dünyaların insanıyız. Ne olmuş? Biz de farklıyız. Ne olmuş? Biz de farklıyız. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
If people fell in love based on similarities, the two of you would be a couple. | Eğer aşk insanların birbirlerine benzemeleriyle ilgili bir şey olsaydı, ikinizden çok iyi bir çift olurdu. Eğer insanlar karakterlerine göre aşık oluyor olsalardı siz ikiniz şimdiye çıkıyor olurdunuz. Eğer aşk insanların birbirlerine benzemeleriyle ilgili bir şey olsaydı, ikinizden çok iyi bir çift olurdu. Eğer insanlar karakterlerine göre aşık olsalardı ikiniz çoktan çıkıyor olurdunuz. Eğer insanlar karakterlerine göre aşık oluyor olsalardı siz ikiniz şimdiye çıkıyor olurdunuz. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
DEX: I'm gonna get a taxi. | Ben taksi çağırayım. Ben bir taksi çağıracağım. Ben taksi çağırayım. Ben bir taksi çağıracağım. Ben bir taksi çağıracağım. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Okay. Meet me up front. | Tamam. Benimle ön kapıda buluş. Girişte buluşalım. Tamam. Benimle ön kapıda buluş. Girişte buluşalım. Girişte buluşalım. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
DARCY: Are you gonna leave me? | Beni terk mi ediyorsun? Beni bırakıyor musun? Beni terk mi ediyorsun? Beni bırakıyor musun? Beni bırakıyor musun? | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Okay. Maid of honor favor. | Tamam. Baş nedime iyiliği olsun. Pekala. En iyi arkadaş iyiliği. Tamam. Baş nedime iyiliği olsun. Pekala. En iyi arkadaş iyiliği. Pekala. En iyi arkadaş iyiliği. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
You have to see this '90s cover band with me tomorrow night. | Yarın akşam benimle 90'lar cover grubunu izlemeye gelmelisin. Bu gece 90'ların coverlarını yapan grubu birlikte dinleyeceğiz. Yarın akşam benimle 90'lar cover grubunu izlemeye gelmelisin. Bu gece 90'ların coverlarını yapan grubu birlikte dinleyeceğiz. Bu gece 90'ların coverlarını yapan grubu birlikte dinleyeceğiz. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
For the wedding. | Düğün için. Evlilik için. Düğün için. Evlilik için. Evlilik için. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
You have to. It's the only time they're playing and Dex loves the band. | Zorundasın. Sadece yarın akşam çalacaklar ve Dex onlara bayıIıyor. Yapmalısın. Tek yaptıkları gün bugün ve Dex grupları çok sever. Zorundasın. Sadece yarın akşam çalacaklar ve Dex onlara bayıIıyor. Yapmalısın. Tek yaptıkları gün bugün ve Dex grupları çok sever. Yapmalısın. Tek yaptıkları gün bugün ve Dex grupları çok sever. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
I'm slammed at work. Promised him I'd go. | İşte canım çıktı. Ona gideceğime söz verdim. İşlerime hapsolmuş durumdayım. Ona gideceğime söz verdim. İşte canım çıktı. Ona gideceğime söz verdim. İşlerime hapsolmuş durumdayım. Ona gideceğime söz verdim. İşlerime hapsolmuş durumdayım. Ona gideceğime söz verdim. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
He's working. You're coming. Please? You have way better taste than me. | O çalışacak, sen geleceksin. Lütfen? Benden iyi bir zevkin var. O çalışıyor, sen kalıyorsun. Lütfen. Benden çok daha iyi müzik zevkin var. O çalışacak, sen geleceksin. Lütfen? Benden iyi bir zevkin var. O çalışıyor, sen kalıyorsun. Lütfen. Benden çok daha iyi müzik zevkin var. O çalışıyor, sen kalıyorsun. Lütfen. Benden çok daha iyi müzik zevkin var. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Than I. It's "than I." | Benden. Benden ha. Benden. "Benden". Beğnden diye söylenmez. Benden olacaktı. Benden. Benden ha. Benden. "Benden". Beğnden diye söylenmez. Benden olacaktı. Beğnden diye söylenmez. Benden olacaktı. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
You have better taste than I. Than I do. | Benden iyi bir zevkin var. Benden daha iyi olacak. Benden çok daha iyi müzik zevkin var. Senden daha iyi. Benden iyi bir zevkin var. Benden daha iyi olacak. Benden çok daha iyi müzik zevkin var. Senden daha iyi. Benden çok daha iyi müzik zevkin var. Senden daha iyi. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Sounds weird. | Kulağa garip geliyor. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Fine. Ahem. | Tamam. Peki. Tamam. Peki. Peki. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
When do I ever say no to you? | Sana ne zaman hayır diyebileceğim? Sana ne zaman hayır dedim ki? Sana ne zaman hayır diyebileceğim? Sana ne zaman hayır dedim ki? Sana ne zaman hayır dedim ki? | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
[SINGING] How's it gonna be | Bu nasıl olacak? | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
When you don't know me anymore? | Sen artık beni tanımıyorken? | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Hey. Where are you? | Neredesin? Hey. Nerelerdesin? Neredesin? Hey. Nerelerdesin? Hey. Nerelerdesin? | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Oh, something came up. | İşim çıktı. Ufak bir sorun çıktı. İşim çıktı. Ufak bir sorun çıktı. Ufak bir sorun çıktı. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
RACHEL: Wait, you're not coming? | Gelmiyor musun? Dur biraz, gelmiyor musun? Gelmiyor musun? Dur biraz, gelmiyor musun? Dur biraz, gelmiyor musun? | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Well, I... Ow! | Ben... | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Um, why don't you just listen to a couple songs and call me after? I gotta go. | Neden birkaç şarkı dinledikten sonra beni aramıyorsun? Kapatmalıyım. Neden birkaç şarkı dinledikten sonra beni tekrar aramıyorsun? Gitmeliyim. Neden birkaç şarkı dinledikten sonra beni aramıyorsun? Kapatmalıyım. Neden birkaç şarkı dinledikten sonra beni tekrar aramıyorsun? Gitmeliyim. Neden birkaç şarkı dinledikten sonra beni tekrar aramıyorsun? Gitmeliyim. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
How's it gonna be | Bu nasıl olacak? | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
How's it gonna be? | Bu nasıl olacak? | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Step out the front door Like a ghost into the fog | Kapının önüne bir adım atıyorum Tıpkı hayaletin sisin içine girmesi gibi | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Where no one notices the contrast Of white on white | Beyazın beyaza bindiği, kimsenin beni sisten ayırt edemediği yerde | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
In between the moon and you Angels get a better view | Ay ile senin aranda Melekler daha iyi görüyor | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
I can't believe she sent you here. | Seni buraya yolladığına inanamıyorum. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
It's fine. No. | Sorun değil. Hayır. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
This is not fine. | Bal gibi de sorun. Bu iyi değil. Bal gibi de sorun. Bu iyi değil. Bu iyi değil. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
How come you never told me how you felt in law school? | Hukuk fakültesinde bana karşı hissettiklerini neden hiç söylemedin? Bana hukuk fakültesindeyken hislerini nasıl olur da söylemezsin? Hukuk fakültesinde bana karşı hissettiklerini neden hiç söylemedin? Bana hukuk fakültesindeyken hislerini nasıl olur da söylemezsin? Bana hukuk fakültesindeyken hislerini nasıl olur da söylemezsin? | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Dex, I never should have said anything. I'm... | Dex, sana hiçbir şey söylememeliydim. Ben... Dex, sana bunları anlatmamam gerekirdi. Ben... Dex, sana hiçbir şey söylememeliydim. Ben... Dex, sana bunları anlatmamam gerekirdi. Ben... Dex, sana bunları anlatmamam gerekirdi. Ben... | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
I just wish I would've known. | Keşke bilseydim... Bundan haberdar olmayı isterdim doğrusu. Keşke bilseydim... Bundan haberdar olmayı isterdim doğrusu. Bundan haberdar olmayı isterdim doğrusu. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
What do you mean? | Ne demeye çalışıyorsun? Nasıl yani? Ne demeye çalışıyorsun? Nasıl yani? Nasıl yani? | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Rachel, you were all I ever thought about in law school. | Rachel, hukuk fakültesinde okurken tek düşündüğüm sendin. Rachel, hukuk fakültesinde düşündüğüm tek şey sendin. Rachel, hukuk fakültesinde okurken tek düşündüğüm sendin. Rachel, hukuk fakültesinde düşündüğüm tek şey sendin. Rachel, hukuk fakültesinde düşündüğüm tek şey sendin. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |