Search
English Turkish Sentence Translations Page 151131
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
From Poland. Oi! | Polonya. Hey! Polonyalı'yım. Vay. | Somers Town-2 | 2008 | ![]() |
Tomo, it's me. | Tomo benim. Tomo, benim. | Somers Town-2 | 2008 | ![]() |
What's that? Sausage, Polish. Kielbasa. | O ne? Polonya sosisi. Kielbasa. Ne o? Polonya usulü sosis: Kielbasa. | Somers Town-2 | 2008 | ![]() |
Oi! | Hey! Alo! | Somers Town-2 | 2008 | ![]() |
Oi! What? | Hey! Ne? Alo! Ne oldu? | Somers Town-2 | 2008 | ![]() |
I'd love to just take her out for a meal, | Onu yemeğe çıkartmak isterdim. Onu yemeğe çıkarmak... | Somers Town-2 | 2008 | ![]() |
...anything. | Herşeyi. Her şeyi. | Somers Town-2 | 2008 | ![]() |
cakes. | Pasta çizdim. ...pasta çizerim. | Somers Town-2 | 2008 | ![]() |
Oh, come on, someone sit down. | Hadi ama biri gelip otursun. Hadi ama. Birileri otursun artık. | Somers Town-2 | 2008 | ![]() |
We've been sat around for four and a half hours! | Dört buçuk saattir oturuyoruz. Dört buçuk saattir burada oturuyoruz! | Somers Town-2 | 2008 | ![]() |
No. Tomo, shut up, please! | Hayır. Tomo kes sesini lütfen! Olmaz. Tomo, kes sesini, lütfen! | Somers Town-2 | 2008 | ![]() |
I've chosen some clothes out the bag. | Çantadaki kıyafetlerden bir kaçını seçtim. Çantadakilerden birkaç şey buldum. | Somers Town-2 | 2008 | ![]() |
Come on, in. | Hadi atla. Hadi, otur. | Somers Town-2 | 2008 | ![]() |
OK. | Tamam. Tamamdır. | Somers Town-2 | 2008 | ![]() |
You boys are crazy. | Siz delisiniz. Çılgınsınız siz. | Somers Town-2 | 2008 | ![]() |
And I love the way you decorated my chair. | Ve sandalyemi çok güzel dekore etmişsiniz. Sandalye süslerine de bayıldım. | Somers Town-2 | 2008 | ![]() |
See you later. | Sonra görüşürüz. Görüşürüz. | Somers Town-2 | 2008 | ![]() |
See you later. Bye. | Sonra görüşürüz. Hoşçakalın. Görüşürüz. Hoşça kalın. | Somers Town-2 | 2008 | ![]() |
Tomo, hurry up. | Tomo acele et. Tomo, hadi. | Somers Town-2 | 2008 | ![]() |
Why's... Eurgh! | Neden... Neden ki? | Somers Town-2 | 2008 | ![]() |
Vin! Come on! | Başardık! Hadi! Yaşasın! Hadi! | Somers Town-2 | 2008 | ![]() |
And remember, I love you both the same. | Ve unutmayın ikinizi de eşit seviyorum. "Unutmayın. İkinizi de aynı derecede seviyorum." | Somers Town-2 | 2008 | ![]() |
You look like a German! | Almana benzedin! Almanlar'a benzedin! | Somers Town-2 | 2008 | ![]() |
Yeah! Ah ha! | Evet! | Somers Town-2 | 2008 | ![]() |
It's very huge. | Çok büyük. Kocaman. | Somers Town-2 | 2008 | ![]() |
Massive. | Kocaman. Heybetli. | Somers Town-2 | 2008 | ![]() |
Polish. | Polonyalı. Polish. (1. Polonyalı. 2. Cilalamak.) | Somers Town-2 | 2008 | ![]() |
WOMAN: Okay, here we go. | Haydi bakalım. Tamam, işte başlıyoruz. Haydi bakalım. Tamam, işte başlıyoruz. Tamam, işte başlıyoruz. Tamam, işte başlıyoruz. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Oh, wow. | Vay canına! Tamam, işte başlıyoruz. Vay canına! Vay canına! | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Oh, my God, you guys. | Aman tanrım. Tanrım, harikasınız çocuklar! Aman tanrım. Tanrım, harikasınız çocuklar! Tanrım, harikasınız çocuklar! | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Oh, my God, Rachel, you suck. | Rachel, çok kötüsün. Tanrım, Rachel berbatsın. Rachel, çok kötüsün. Tanrım, Rachel berbatsın. Tanrım, Rachel berbatsın. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
BOUNCER: It's a private party. It's okay, they're kind of expecting me. | Bu özel bir parti. Sorun değil, zaten beni bekliyorlar. Bu özel bir parti. Biliyorum, içeridekiler beni bekliyorlar. Bu özel bir parti. Sorun değil, zaten beni bekliyorlar. Bu özel bir parti. Biliyorum, içeridekiler beni bekliyorlar. Bu özel bir parti. Biliyorum, içeridekiler beni bekliyorlar. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Shake it, shake it Let me hear you now | Salla, salla Bırak sesini duyayım | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Shake it, shake it, shake it | Salla, salla, salla | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
I know you told me not to, but I just had to. | Bana yapmamamı söylemiştin fakat zorundaydım. Biliyorum bana yapmamamı söylemiştin, ama yapmak zorundaydım. Bana yapmamamı söylemiştin fakat zorundaydım. Biliyorum bana yapmamamı söylemiştin, ama yapmak zorundaydım. Biliyorum bana yapmamamı söylemiştin, ama yapmak zorundaydım. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
I just had to. | Zorundaydım. Bunu yapmalıydım. Zorundaydım. Bunu yapmalıydım. Bunu yapmalıydım. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
You're not mad, are you? No, it's sweet. | Sinirlenmedin, değil mi? Hayır, çok tatlı bir şey bu. Bana kızmadın, değil mi? Hayır, bu harika bir şey. Sinirlenmedin, değil mi? Hayır, çok tatlı bir şey bu. Bana kızmadın, değil mi? Hayır, bu harika bir şey. Bana kızmadın, değil mi? Hayır, bu harika bir şey. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
And are you surprised? | Şaşırdın o zaman? Peki şaşırdın mı? Şaşırdın o zaman? Peki şaşırdın mı? Peki şaşırdın mı? | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Was I surprised? | Şaşırmış gibi miydim? Şaşırmak da ne kelime? Şaşırmış gibi miydim? Şaşırmak da ne kelime? Şaşırmak da ne kelime? | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
You were? Ugh. Was I? | Öyle miydin? Öyle miydim? Şaşırdın mı? Öylemi oldu ki? Öyle miydin? Öyle miydim? Şaşırdın mı? Öylemi oldu ki? Şaşırdın mı? Öylemi oldu ki? | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
She was surprised! | Şaşırmıştı! Onu şaşırttık! Şaşırmıştı! Onu şaşırttık! Onu şaşırttık! | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
You don't want this. I knew it, I knew it, I knew it. We did it! | Bunu istemiyordun. Biliyordum. Biz yaptık! Bunu istemezsin sen. Biliyorum, biliyorum, biliyorum. Başardık! Bunu istemiyordun. Biliyordum. Biz yaptık! Bunu istemezsin sen. Biliyorum, biliyorum, biliyorum. Başardık! Bunu istemezsin sen. Biliyorum, biliyorum, biliyorum. Başardık! | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
No! Oh, no, sorry, somebody's in here. Ow! | Dolu. Hayır! Üzgünüm ama içerde giyiniyorum. Ah! Dolu. Hayır! Üzgünüm ama içerde giyiniyorum. Ah! Hayır! Üzgünüm ama içerde giyiniyorum. Ah! | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Ow. Not afraid to put your back into it. What are you doing in the ladies' room? | Arkanı buraya koymaktan korkmuyorsun. Bayanlar tuvaletinde ne yapıyorsun? Hiç korkmadan arka tarafınla yükleniyorsun. Bayanlar bölümünde ne işin var? Arkanı buraya koymaktan korkmuyorsun. Bayanlar tuvaletinde ne yapıyorsun? Korkmadan arka tarafınla yükleniyorsun. Bayanlar bölümünde ne işin var? Hiç korkmadan arka tarafınla yükleniyorsun. Bayanlar bölümünde ne işin var? | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
What? I saw you come in here, looking all tragic. | Çok üzüntülü bir şekilde buraya girdiğini gördüm. Ne? Buraya girdiğini gördüm, çok trajik bir görüntün vardı. Çok üzüntülü bir şekilde buraya girdiğini gördüm. Ne? Buraya girdiğini gördüm, çok trajik bir görüntün vardı. Ne? Buraya girdiğini gördüm, çok trajik bir görüntün vardı. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
So I'm here to check for razor blades. | Ben de usturaları bir kontrol edeyim dedim. Ben de bir gelip ağda yaptın mı diye kontrol edeyim dedim. Ben de usturaları bir kontrol edeyim dedim. Ben de bir gelip ağda yaptın mı diye kontrol edeyim dedim. Ben de bir gelip ağda yaptın mı diye kontrol edeyim dedim. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
You were not coming in here for me. | Buraya benim için gelmedin. Buraya beni görmek için gelmiyordun. Buraya benim için gelmedin. Buraya beni görmek için gelmiyordun. Buraya beni görmek için gelmiyordun. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
You're dodging Claire. | Claire'den kurtulmak için geldin. Claire'yi dikizlemek için geldin. Claire'den kurtulmak için geldin. Claire'yi dikizlemek için geldin. Claire'yi dikizlemek için geldin. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
See what happens when you sleep with people you don't love? | Sevmediğin insanlarla yatınca neler olduğunu görmüyor musun? Sevmediğin insanlarla yatınca neler oluyormuş gördün mü? Sevmediğin insanlarla yatınca neler olduğunu görmüyor musun? Sevmediğin insanlarla yatınca neler oluyormuş gördün mü? Sevmediğin insanlarla yatınca neler oluyormuş gördün mü? | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
That's insulting. Why don't you talk to her? | Bu çok küçük düşürücü. Neden onunla konuşmuyorsun? Resmen aşağılıyorsun. Neden gidip onunla konuşmuyorsun? Bu çok küçük düşürücü. Neden onunla konuşmuyorsun? Resmen aşağılıyorsun. Neden gidip onunla konuşmuyorsun? Resmen aşağılıyorsun. Neden gidip onunla konuşmuyorsun? | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Rachel, she's crazy. | Rachel, kadın manyağın teki. Rachel, o kızın delinin teki. Rachel, kadın manyağın teki. Rachel, o kızın delinin teki. Rachel, o kızın delinin teki. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
CLAIRE: There you are. Good God. | İşte buradasın. İşte buradasın. Tanrı'ya şükür. İşte buradasın. İşte buradasın. Tanrı'ya şükür. İşte buradasın. Tanrı'ya şükür. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
CLAIRE: Hi. Hi. | Selam. Selam. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Where have you been all night, mister? Mr. Magoo. Ha ha ha. | Bütün gece neredeydin, Bay Magoo? Bütün gece nerelerdeydiniz beyefendi? Bay Magoo. Bütün gece neredeydin, Bay Magoo? Bütün gece nerelerdeydiniz beyefendi? Bay Magoo. Bütün gece nerelerdeydiniz beyefendi? Bay Magoo. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Just hiding. Yeah. | Saklanıyordum. Sadece saklanıyordum. Evet. Saklanıyordum. Sadece saklanıyordum. Evet. Sadece saklanıyordum. Evet. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Hiding. Ha ha ha. | Saklanıyormuş. Saklanıyormuşmuş. Saklanıyormuş. Saklanıyormuşmuş. Saklanıyormuşmuş. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
It's so, like, chaotic in here. Yep. | Burası çok karmaşık. Öyle. Burası biraz kalabalık gibi. Evet. Burası çok karmaşık. Öyle. Burası biraz kalabalık gibi. Evet. Burası biraz kalabalık gibi. Evet. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Do you wanna...? Do you wanna go someplace more, like, um, intimate or...? | Daha yakın olabileceğimiz bir yere gitmek ister misin? Biraz daha... Şey, biraz daha... Sakin bir yere gitmeye ne dersin? Daha yakın olabileceğimiz bir yere gitmek ister misin? Biraz daha... Şey, biraz daha... Sakin bir yere gitmeye ne dersin? Biraz daha... Şey, biraz daha... Sakin bir yere gitmeye ne dersin? | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
No. Party. So I think I'll stay here. | Hayır, burada, partide kalacağım. Hayır. Parti burada. Sanırım burada kalacağım. Hayır, burada, partide kalacağım. Hayır. Parti burada. Sanırım burada kalacağım. Hayır. Parti burada. Sanırım burada kalacağım. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Me neither. I don't want to either. Yep. Awesome. | Ben de. Ben de gitmek istemiyorum. Süpermiş. Ben de. Ben de istemiyorum. Evet. Harika. Ben de. Ben de gitmek istemiyorum. Süpermiş. Ben de. Ben de istemiyorum. Evet. Harika. Ben de. Ben de istemiyorum. Evet. Harika. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
I want you to see me drop it like it's hot. One second. | Onu sanki ateşliymiş gibi bırakmamı seyretmeni istiyorum. Bir saniye. Sana ne kadar seksi olduğumu göstermek istiyorum. Bir saniye. Onu sanki ateşliymiş gibi bırakmamı seyretmeni istiyorum. Bir saniye. Sana ne kadar seksi olduğumu göstermek istiyorum. Bir saniye. Sana ne kadar seksi olduğumu göstermek istiyorum. Bir saniye. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
This is awesome. [WHISPERING] Talk to her. | Bu süper. Konuş onunla. Bu harika. Konuş onunla. Bu süper. Konuş onunla. Bu harika. Konuş onunla. Bu harika. Konuş onunla. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
DARCY: When she walked in... Aah! | İçeri girdiğinde... Ve içeri girdiği zaman... İçeri girdiğinde... Ve içeri girdiği zaman... Ve içeri girdiği zaman... | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Hey! | Selam! Hey! Selam! Hey! Hey! | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
That was very nice of you. What? | Senin için çok iyi bu. Neymiş o? Çok iyi bir iş çıkardın. Ne işi? Senin için çok iyi bu. Neymiş o? Çok iyi bir iş çıkardın. Ne işi? Çok iyi bir iş çıkardın. Ne işi? | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Pretending to be surprised. | Şaşırmış gibi görünmek. Şaşırmış gibi görünme kısmı. Şaşırmış gibi görünmek. Şaşırmış gibi görünme kısmı. Şaşırmış gibi görünme kısmı. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Please don't tell her. She'll be heartbroken. I won't. | Lütfen ona söyleme. Kalbi kırıIır. Söylemem. Lütfen ona söyleme. Kalbi kırılır. Söylemeyeceğim. Lütfen ona söyleme. Kalbi kırıIır. Söylemem. Lütfen ona söyleme. Kalbi kırılır. Söylemeyeceğim. Lütfen ona söyleme. Kalbi kırılır. Söylemeyeceğim. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
What's going on, Dex? | NasıI gidiyor, Dex? Nasıl gidiyor, Dex? NasıI gidiyor, Dex? Nasıl gidiyor, Dex? Nasıl gidiyor, Dex? | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
How you doing? You gonna introduce me to the birthday girl? | Ne yapıyorsun? Beni doğum günü kızıyla tanıştırmayacak mısın? Nasılsın? Beni doğum günü kızıyla tanıştırmayacak mısın? Ne yapıyorsun? Beni doğum günü kızıyla tanıştırmayacak mısın? Nasılsın? Beni doğum günü kızıyla tanıştırmayacak mısın? Nasılsın? Beni doğum günü kızıyla tanıştırmayacak mısın? | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Rachel, this is Marcus. Old family friend. Just moved into town. | Rachel, bu Marcus. Eski bir aile dostumuz. Buraya yeni taşındı. Rachel, bu Marcus. Eski bir aile dostu. Şehre yeni taşındı. Rachel, bu Marcus. Eski bir aile dostumuz. Buraya yeni taşındı. Rachel, bu Marcus. Eski bir aile dostu. Şehre yeni taşındı. Rachel, bu Marcus. Eski bir aile dostu. Şehre yeni taşındı. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
What up, birthday girl? | N'aber, doğum günü kızı? Nasılsın doğum günü kızı? N'aber, doğum günü kızı? Nasılsın doğum günü kızı? Nasılsın doğum günü kızı? | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Please stop saying that. | Lütfen bunu söylemeyi kes. Lütfen şunu söyleyip durma. Lütfen bunu söylemeyi kes. Lütfen şunu söyleyip durma. Lütfen şunu söyleyip durma. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Don't worry. The capacity to be pleasured only increases with age. | Üzülme. Keyif alma kapasiten yaş artınca artar. Merak etme. Memnun olma kapasitesi yaşa bağlı olarak artıyor. Üzülme. Keyif alma kapasiten yaş artınca artar. Merak etme. Memnun olma kapasitesi yaşa bağlı olarak artıyor. Merak etme. Memnun olma kapasitesi yaşa bağlı olarak artıyor. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Trust me. Wow. | Güven bana. Güven bana. Vay be. Güven bana. Güven bana. Vay be. Güven bana. Vay be. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
What's up? What's your name? You got a boyfriend? | N'aber? İsmin ne? Sevgilin var mı? Nasılsın? İsmin ne? Erkek arkadaşın var mı? N'aber? İsmin ne? Sevgilin var mı? Nasılsın? İsmin ne? Erkek arkadaşın var mı? Nasılsın? İsmin ne? Erkek arkadaşın var mı? | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
RACHEL: Wow. Yeah. I'm sorry. | Vay canına. Özür dilerim. Vay canına. Öyle işte. Kusura bakma. Vay canına. Özür dilerim. Vay canına. Öyle işte. Kusura bakma. Vay canına. Öyle işte. Kusura bakma. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
DARCY: Hello. | Merhaba. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Hello. | Merhaba. Merhabalar. Merhaba. Merhabalar. Merhabalar. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
I'm gonna say something. And I know everybody wants to hear it. | Bir şey söyleyeceğim ve herkesin bunu duymak istediğini biliyorum. Size bir şey söyleyeceğim. Eminim ki herkes bunu duymak isteyecektir. Bir şey söyleyeceğim ve herkesin bunu duymak istediğini biliyorum. Size bir şey söyleyeceğim. Eminim ki herkes bunu duymak isteyecektir. Size bir şey söyleyeceğim. Eminim ki herkes bunu duymak isteyecektir. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Center of attention. That's weird. | Odak noktası oldu. Bu garip. Dikkatleri üzerine çekmek. Garip. Odak noktası oldu. Bu garip. Dikkatleri üzerine çekmek. Garip. Dikkatleri üzerine çekmek. Garip. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
All right, well, as most of you know, I'm getting married in 61 days. | Çoğunuzun bildiği gibi 61 gün içinde evleniyorum. Pekala, çoğunuzun bildiği gibi 61 gün sonra evleneceğim. Çoğunuzun bildiği gibi 61 gün içinde evleniyorum. Pekala, çoğunuzun bildiği gibi 61 gün sonra evleneceğim. Pekala, çoğunuzun bildiği gibi 61 gün sonra evleneceğim. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
And, Dex, honey, I have a confession to make. | Ve hayatım Dex, bir itirafta bulunmam lazım. Ve Dex, hayatım. Sana itiraf etmem gereken bir şey var. Ve hayatım Dex, bir itirafta bulunmam lazım. Ve Dex, hayatım. Sana itiraf etmem gereken bir şey var. Ve Dex, hayatım. Sana itiraf etmem gereken bir şey var. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
This won't be my first marriage. | Bu benim ilk evliliğim olmayacak. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Yep. Rachel and I have been soul mates since the beginning. | Doğru. Başlangıçtan beri Rachel'la ruh eşiydik. Evet. Rachel ve ben en başından beri ruh ikizleriydik. Doğru. Başlangıçtan beri Rachel'la ruh eşiydik. Evet. Rachel ve ben en başından beri ruh ikizleriydik. Evet. Rachel ve ben en başından beri ruh ikizleriydik. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Like two peas in a pod, we did everything together. | Bir elmanın iki yarısı gibi, her şeyi beraber yapardık. Elmanın iki yarısı gibiydik, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi. Bir elmanın iki yarısı gibi, her şeyi beraber yapardık. Elmanın iki yarısı gibiydik, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi. Elmanın iki yarısı gibiydik, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Like re enacting Dirty Dancing. | Beraber dans ederdik. Kirli Dans'taki gibiydik. Beraber dans ederdik. Kirli Dans'taki gibiydik. Kirli Dans'taki gibiydik. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
And our infamous dance routine to Salt N Pepa's "Push lt." | Dans etmeyi en sevdiğimiz şarkı ise Salt N Pepa grubunun "Push It" şarkısıydı. Ve adı kötüye çıkmış dans şeklimiz Salt N Pepa'lardan "İt şunu". Dans etmeyi en sevdiğimiz şarkı ise Salt N Pepa grubunun "Push It" şarkısıydı. Ve adı kötüye çıkmış dans şeklimiz Salt N Pepa'lardan "İt şunu". Ve adı kötüye çıkmış dans şeklimiz Salt N Pepa'lardan "İt şunu". | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
We basically shared everything. Including Ethan. | Her şeyi paylaşırdık. Ethan dahil. Her şeyi birbirimizle paylaşırdı. Buna Ethan da dahil. Her şeyi paylaşırdık. Ethan dahil. Her şeyi birbirimizle paylaşırdı. Buna Ethan da dahil. Her şeyi birbirimizle paylaşırdı. Buna Ethan da dahil. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
Oh, shit. Why am I in this? | Kahretsin. Neden beni de dahil etti ki buna? Kahretsin. Beni neden karıştırmışlar ki? Kahretsin. Neden beni de dahil etti ki buna? Kahretsin. Beni neden karıştırmışlar ki? Kahretsin. Beni neden karıştırmışlar ki? | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
DARCY: Our date to the sixth grade dance. | Altıncı sınıfta dansta buluşmuştuk. 6. sınıf dans partisi randevumuz. Altıncı sınıfta dansta buluşmuştuk. 6. sınıf dans partisi randevumuz. 6. sınıf dans partisi randevumuz. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
And through all the years, Rachel and I were inseparable. | Bütün geçen yıllardan sonra, Rachel'la ayrıImıyorduk. Tüm bu yıllara istinaden, Rachel ve ben ayrılmaz ikiliydik. Bütün geçen yıllardan sonra, Rachel'la ayrıImıyorduk. Tüm bu yıllara istinaden, Rachel ve ben ayrılmaz ikiliydik. Tüm bu yıllara istinaden, Rachel ve ben ayrılmaz ikiliydik. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
It was us against the world. | Dünyaya karşı ikimiz vardık. Sanki ikimiz ayrılmış, dünyaya karşı duruyor gibiydik. Dünyaya karşı ikimiz vardık. Sanki ikimiz ayrılmış, dünyaya karşı duruyor gibiydik. Sanki ikimiz ayrılmış, dünyaya karşı duruyor gibiydik. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
And after we graduated Indiana, she ditched my ass for stupid law school... | Indiana'dan mezun olunca, beni aptal bir hukuk okulu için terk etti... Indiana'dan mezun olduktan sonra aptal bir hukuk fakültesi için kafamın etini yedi... Indiana'dan mezun olunca, beni aptal bir hukuk okulu için terk etti... Indiana'dan mezun olduktan sonra aptal bir hukuk fakültesi için kafamın etini yedi... Indiana'dan mezun olduktan sonra aptal bir hukuk fakültesi için kafamın etini yedi... | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
...despite the fact that I selflessly rejected... | ...ama Notre Dame'a kabul edildiğimden dolayı... | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
...my acceptance to Notre Dame... | ...bencilliği bir kenara bırakıp Rachel'ı reddetmek zorunda kaldım... ...tamamen bencilliği bir kenara bırakıp Rachel'ı reddetmek zorunda kaldım... ...bencilliği bir kenara bırakıp Rachel'ı reddetmek zorunda kaldım... ...tamamen bencilliği bir kenara bırakıp Rachel'ı reddetmek zorunda kaldım... ...tamamen bencilliği bir kenara bırakıp Rachel'ı reddetmek zorunda kaldım... | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
...because she wasn't let in. | ...çünkü onu kabul etmemişlerdi. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
But whatever. | Her neyse. Ama her neyse. Her neyse. Ama her neyse. Ama her neyse. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
It all worked out in the end, because she went to NYU Law... | Sonunda her şey yoluna girdi, çünkü o New York Üniversitesinin hukuk fakültesine... Yaptıkları en sonunda işe yaradı, çünkü NYU hukuk fakültesine girdi ve... Sonunda her şey yoluna girdi, çünkü o New York Üniversitesinin hukuk fakültesine... Yaptıkları en sonunda işe yaradı, çünkü NYU hukuk fakültesine girdi ve... Yaptıkları en sonunda işe yaradı, çünkü NYU hukuk fakültesine girdi ve... | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
...and met my future husband, and introduced us. | ...girdi ve gelecekteki kocamla tanışıp bizi tanıştırdı. ...benim kocam olacak olan kişiyle tanışıp, bir araya gelmemize vesile oldu. ...girdi ve gelecekteki kocamla tanışıp bizi tanıştırdı. ...benim kocam olacak olan kişiyle tanışıp, bir araya gelmemize vesile oldu. ...benim kocam olacak olan kişiyle tanışıp, bir araya gelmemize vesile oldu. | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |
I'll never forget, when Dex proposed... | Hiç unutmuyorum, Dex dizinin üstüne çöküp... Bunu hiç unutamam, Dex bana evlenme teklifi yaptığı anda... Hiç unutmuyorum, Dex dizinin üstüne çöküp... Bunu hiç unutamam, Dex bana evlenme teklifi yaptığı anda... Bunu hiç unutamam, Dex bana evlenme teklifi yaptığı anda... | Something Borrowed-1 | 2011 | ![]() |