Search
English Turkish Sentence Translations Page 151060
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
My brothers left when they could. | Erkek kardeşlerim, güçleri yetince gittiler. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
My sister married quickly, | Kız kardeşim erkenden evlenmekle hata etti... | Solas-1 | 1999 | ![]() |
And I stayed | Ben biraz daha fazla kaldım. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
You didn't marry? | Evlenmedin mi? | Solas-1 | 1999 | ![]() |
I was demanding. | Taliplerim vardı. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
I didn't want to be like my mom. | Annem gibi olmak istemedim. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
And I had bad luck. | Şansım da yaver gitmedi | Solas-1 | 1999 | ![]() |
I didn't like many men, | Çoğunu sevemedim.. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
the one I did married my best friend. | sonunda en iyi arkadaşımla evlendim. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
And with all the men | Şehirdeki tüm erkeklerle mi...? | Solas-1 | 1999 | ![]() |
You're a gossip. | Tam dedikoducuymuşsun. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
Sorry, forgive me. | Kusuruma bakma. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
lt's okay. I call it... | Sorun değil. Ben buna mesleki kusur diyorum. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
We retired people have nothing to do, | Biz emeklilerin yapacak bir şeyi olmadığı için.. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
so we gossip. | ancak dedikodu yaparız. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
Don't worry, I'm having fun. | Endişelenme, dalga geçiyorum. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
A little gossip is healthy. | Dedikodunun azından zarar gelmez. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
In the village | Köydeyken nefret ederdim ama burada.. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
there's no one to talk to. | konuşacak kimse yok ki. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
You hold it all in, | İçinde tutarsan, karnın şiş gezersin. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
Here's to gossip! | Al sana dedikodu! | Solas-1 | 1999 | ![]() |
What did you ask? | Ne sormuştun? | Solas-1 | 1999 | ![]() |
Right... | Ha, tamam... | Solas-1 | 1999 | ![]() |
If I'd met any men here. | Buradaki bütün erkeklerle tanışmışsam... | Solas-1 | 1999 | ![]() |
A few. | Bazısıyla.. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
I fell for the worst one. | en kötüsünün eline düştüm. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
After spending my life trying to avoid what my mother did... | Tüm hayatımı, annemin yaşadığını yaşamamak için harcadıktan sonra.. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
He knocked me up | hamile kalıp siktir edildim. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
Nor drink so much. | Fazla içki de. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
You mother knows? | Annen biliyor mu? | Solas-1 | 1999 | ![]() |
Now I know. | Ben biliyorum şimdi. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
You don't matter. | Senin bilmen mühim değil. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
You're just a neighbor. Neighbors | Sen sadece komşusun. Komşular, birbirine yardım eder. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
I don't know. Listening. | Bilmem. Dinleyerek. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
And that helps? | Bir şeyi değiştirir mi? | Solas-1 | 1999 | ![]() |
So it won't burn | Böylece karnın şiş gezmezsin. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
I'm going | Bir kliniğe gidip aldıracağım. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
I'm afraid. | Maalesef. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
I'm against abortion. | Ben kürtaja karşıyım. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
You won't have one. | Sen olmayacaksın ki. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
Still, I'm against it. | Olsun, yine de karşıyım. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
I don't give a shit. | Çok da umurumdaydı. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
It's my problem, I decide. | Benim derdim, ben karar veririm. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
Of everything. | Her şeyinden. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
Of it hurting, of going alone... | Acımasından, yalnız gitmekten.. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
of not being sure about it. | kararsız kalmaktan. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
Then have the baby. | O zaman, doğur. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
A baby is serious. It's not a dog. | Bebek önemli bir şey. Köpekle aynı değil. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
Achilles is serious. | Achilles de önemli. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
But he isn't a baby. | Ama o, bebek değil. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
Don't treat dogs like people. | Köpeklere insanmış gibi muamele etme. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
People are | İnsanlar açlıktan ölüyor, köpeklerin ise yiyeceği bol. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
Some dogs are nobler and friendlier than people. | Bazı köpekler insanlardan daha asil ve arkadaş canlısıdır. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
Refering to me? | Beni mi kastediyorsun? | Solas-1 | 1999 | ![]() |
All you know about me | Hakkımda tek bildiğin, hamile olduğum. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
Men knock us up, and we have to deal with it. | Erkekler bizi hamile bırakır, uğraşmak bize kalır. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
I grew up in a house of six with no bathroom, | Ben banyosuz bir evde, 6 kişiyle büyüdüm. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
my dad was a drunk who beat my mom. | Babam, annemi döven bir ayyaştı. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
When he had no excuse... Excuse? Fuck! | Bahanesi yokken bile... Bahane mi dedim? Bahanesinin amına koyayım! | Solas-1 | 1999 | ![]() |
She never gave that bastard an excuse... | O şerefsizin annemi dövmesi için hiç bahanesi olmadı... | Solas-1 | 1999 | ![]() |
But when he didn't hit her, he hit us. | Ama onu dövmezse, bizi dövüyordu. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
Why am I telling you this? | Niye anlatıyorum ki sana? | Solas-1 | 1999 | ![]() |
You're not like him. | Sen onun gibi değilsin. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
What if I was? | Ya öyle olursam? | Solas-1 | 1999 | ![]() |
If I just drank and gambled and hit the baby? | Ya içip kumar oynayıp bebeği döversem? | Solas-1 | 1999 | ![]() |
I'm going to have a child | Benim gibi büyüsün diye mi çocuk doğuracağım? | Solas-1 | 1999 | ![]() |
I can't even... | Babası... | Solas-1 | 1999 | ![]() |
give it a father. | bile olmayacak. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
If you would like, | İstersen sana eşlik ederim, böylece yalnız kalmazsın. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
There are times when | Bazen insanın prensiplerini boş vermesi gerekir. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
I don't want you to come, | Gelmeni istemiyorum ki. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
I don't want you to say you agree. | Kabul etmeni istemiyorum. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
What I want | Bana 'hayatın değişecek.' de yeter. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
I'm 35 years old | 35 yaşındayım.. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
and I want this baby. | ve bu bebeği istiyorum. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
I have no magic wand, | Elimde sihirli değnek yok ama büyükbabalık yapabilirim. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
I haven't much money, but I have my pension. | Fazla param yok ama emekli aylığım var. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
We're saying stupid things. | Saçmalamaya başladık. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
Or senile? | Yoksa bunadın mı? | Solas-1 | 1999 | ![]() |
An adoptive grandfather? | Büyükbabaymış. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
What the hell is that? A little respect, Miss! | Ne demek bu? Biraz saygı, küçük hanım! | Solas-1 | 1999 | ![]() |
You just said the stupidest thing I ever heard. | Az önce, duyduğum en aptalca şeyi söyledin. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
Miss, | Küçük hanım, yemin ederim ki.. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
on my word, | şerefim ve karımın mezarı üstüne and olsun ki.. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
that I have not been joking | bir bebeğin doğumu gibi hassas bir konuyla ilgili.. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
I was completely serious. | Ben çok ciddiyim. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
I just had one son, | Benim bir oğlum vardı ve genç yaşta öldü. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
So you can understand | Yani ki, benim hiç torunum olmadı. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
I was never a grandfather. | Hiç büyükbaba olmadım. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
All I am trying to communicate to you | Anlatmaya çalıştığım şey şu: | Solas-1 | 1999 | ![]() |
is I'd love to be a grandfather, | Büyükbaba olmayı çok isterim.. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
and I would be willing to assume the responsibility | ve bu uğurda bana düşecek sorumluluğu.. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
that would correspond to me. | zevkle alırım. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
I've seen some strange things, | Garip şeylerle karşılaştım ama böylesini görmedim. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
My dear, | Cancağızım, sana söylemiştim: | Solas-1 | 1999 | ![]() |
Be quick. | Çabuk düşün. | Solas-1 | 1999 | ![]() |
I don't even know you. Are you drunk? | Seni tanımıyorum bile. Sarhoş mu oldun sen? | Solas-1 | 1999 | ![]() |
If later you're sorry | Ya sonra pişman olursan ya da ben senden hoşlanmazsam? | Solas-1 | 1999 | ![]() |
Don't complicate things. | Niye işi çetrefilleştiriyorsun? | Solas-1 | 1999 | ![]() |
You want a baby and I want a grandchild. | Sen bebek istiyorsun, ben torun. | Solas-1 | 1999 | ![]() |