Search
English Turkish Sentence Translations Page 14876
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
But he has to be here. | Ama burada olmalı. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
He's your father. It's your wedding. | Bu senin düğününün ve baban burada olmalı. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Don't worry about me. I'll pull myself together. | Benim için endişelenme. İdare ederim. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Now go down to Patrick. | Patrick'in yanına dön şimdi. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Run along. | Git hadi. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
What are you doing? Are you mad? Come up. | Ne yapıyorsun, delirdin mi? Çık denizden. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Come on. The currents are treacherous out there. | Hadi, akıntı pek tekin değil. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Why are you swimming out there? | Neden orada yüzüyorsun ki? | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
You who's in treatment and everything. | Tedavi oluyorsun bir de. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
I won't look. | Bakmıyorum. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
It was wonderful. That's cold. | Su gerçekten harikaydı. Soğuktu. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
It is refreshing. | Tazeleyiciydi. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Take my jacket. | Ceketimi al. Sorun değil, kalsın. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Just a moment. Sorry. | Bekle bir dakika. Pardon. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Ants. That's not good. | Karıncalanmış, bu iyiye işaret değil. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
If there are ants, the tree is certainly infested by scale insects. | Eğer ağaçta karınca varsa kesinlikle kırmızı böcek istilasına da uğramıştır. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
What is it? An insect. A parasite. | O ne oluyor? Parazit bir böcek. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
A nasty, little pest... | Çok yaramaz ve kötü bir böcektir... | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
first it destroys the fruit and then the rest of the tree. | ...önce meyveleri yok eder ardında da ağacın geri kalanını. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Females are the worst. | Aslında en beteri dişileridir. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Males... they're harmless. | Erkekleri zararsızdır. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
They have no mouth... | Ağızları bile yoktur... | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
so they can not eat and die within a few days. | ...bu yüzden yemek yiyemezler ve birkaç gün içinde ölürler. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
His life is quite meaningless. | Erkeklerinin yaşamı oldukça anlamsızdır. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
He must do something. No, nothing. | Bir şeyler yapıyor olmalılar. Hayır, hiçbir şey yapmıyorlar. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Females, on the other hand, can reproduce asexually. | Diğer taraftan dişiler çiftleşme olmadan çoğalıyor. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Strange creatures. | Çok garip yaratıklardır. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Very annoying and very dangerous. | Oldukça rahatsız edici ve tehlikelidirler. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
The lemon looks very similar to the oranges. | Limonlar, portakallara oldukça çok benziyorlar. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
They all do. | Evet, hepsi öyle. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
That tree was an orange tree for 100 years, until it was innoculated with a lemon. | Şuradaki portakal ağacı... | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
These trees were also oranges, so they must be nurtured constantly... | Buradaki çoğu ağaç portakal ağacıydı, sürekli beslendiklerinde... | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
so they don't become orange trees again. | ...tekrar portakal ağacı haline gelmediler. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
It is a time consuming and endless process. | Bu zaman isteyen ve sürekli devam eden bir süreç. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Can the trees make both lemons and oranges? | Yani ağaçlar hem limon hem de portakal verebiliyor mu? Evet. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
I like that. | Bu hoşuma gitti. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
But lemons are now my favorite fruit. | Ama en sevdiğim meyve yine de limondur. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
I can not imagine a world without them. | Limonsuz bir dünyayı hayal edemiyorum. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Me neither. | Evet, ben de hayal edemiyorum. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Did you know that botanically speaking, | Botanik dilinde limonların... | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
the lemon is a berry? | ...salkımlı meyve olduğunu biliyor muydun? | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Yea. | Öyle. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Oh, that's mine. I'm sorry. | Benim telefonum. Özür dilerim. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Here you go. Shouldn't we wait for everyone? | Hadi başlayalım. Herkesi beklemeyelim mi? | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Nah, that's ok. No, we have to... | Hayır, sorun olmaz. Hayır, beklemek zorunda | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
There you are. Did you clear your head? My head is clear now. | Geldin demek Philip. Aklını boşaltabildin mi? Artık bomboş. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
We were quite worried. You look wonderful. | Senin için endişelendik. Harika görünüyorsun. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Thank you. Isn't it beautiful? Ida and I ran into each other. | Çok teşekkürler, sence de güzel, değil mi? Ida'yla yolda karşılaştık. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
God, did you have his jacket on? | Tanrım, üzerindeki senin ceketin mi? | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Astrid, it looks great. | Astrid, bu harika. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
What kind of wine do you want? I don't care. | İki çeşit şarabımız var, hangisini istersin? Umurumda değil. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
It doesn't matter. They are equally good. | İkisi de güzel. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
I'm leaving, if you are doing a speech. | Konuşursan kalkıp giderim. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
I know it's rude to say something before we have eaten, so I will keep it short. | Yemekten önce konuşma yapmanın kabalık olduğunu biliyorum bu yüzden kısa keseceğim. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
As Patrick's aunt I feel it is fitting for me to say a few words. | Patrick'in teyzesi olarak hissettiğim birkaç şeyi söyleyeceğim. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
For those who don't know, I've taken care of Patrick for many years. | Bilmeyenler için söyleyeyim Patrick'e yıllarca baktım. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
I have been a kind of a surrogate mother. | Bir nevi onun vekil annesiyim. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Fake mother. No, now I have ...! | Sahte anne. Hayır, artık... | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
I'd rather be called an auntie Mom. Just start with being a mother. | Anne yarısı denmesini tercih ederim. Anne gibi davranmaya başladı işte. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Then it is my duty so say that tonight is not all about you. | O zaman bu gece olanların sadece senin için olmadığını söylemeliyim... | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Or about you, Astrid. | ...ya da senin için, Astrid. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
No, tonight it's all about our host, Phillip. | Hayır, bu geceki her şey konuğumuz Phillip için. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Phillip, Phillip... | Phillip, Phillip... | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
I think you should put your fingers in your ears, because now you are going to blush. | Bence parmaklarınla kulaklarını tıkamalısın çünkü... | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Come on, Dad. Come on. Put your fingers in your ears. | Hadi baba. Hadi, kulaklarını parmaklarınla tıka. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Patrick, you have the most wonderful father. | Patrick, dünyadaki en mükemmel babaya sahipsin. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Astrid, you are marrying a boy... | Astrid, benim ve kızım için çok önemli olan... | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
whose father has meant everything to me and my daughter. | ...bir adamın oğluyla evleneceksin. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
He has been there when my little big daughter struggled with her obesity. | Benim koca kızım şişmanlıkla savaşırken her zaman oradaydı. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
I was worried at night. | Geceleri endişelenirdim. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
He was there when she cut herself and much worse. | Kendini kestiğinde ve daha kötü durumlarda o hep yanımızdaydı. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
He was there some years ago when I divorced my husband. | Birkaç yıl önce kocamdan boşandığımda yanımdaydı. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
The worst divorce. Ex asshole, as I call him. | En beter boşanmaydı. Ona eski şerefsiz diyorum. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
No, it shouldn't be about me. It is your party. | Hayır, kendi hakkımda konuşmamalıyım bu sizin partiniz. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
A celebration Phillip has made possible. | Phillip, bu kutlamanın olmasını mümkün kıldı. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
It is so wonderful that you can have your wedding here... | Burada evlenebilmeniz çok güzel... | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
where he married my sister nearly 26 years ago? | ...kız kardeşim de yaklaşık yirmi altı yıl önce burada evlenmişti. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Even back then we had an eye on each other. | O zamanlar gözlerimiz hep birbirimizin üzerindeydi. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
We winked at each other and flirted. | Birbirimizin sevgililerine iş atıyorduk. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Until Elizabeth just stole you in front of me. | Ta ki Elizabeth seni benden çalana kadar. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Before I could count to three. Oh my god, what I'm saying. | Onun öncesi üç tane saymıştım. Aman Tanrım, ne diyorum böyle? | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
No, seriously. She was a great sister. | Hayır, hakikatten harika bir kardeşti. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Just a minute. I need two seconds. | Bir dakika, biraz zamana ihtiyacım var. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Ok, I'll move on. | Tamam, devam ediyorum. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Patrick. It was so hard for you. Right, sweetheart? | Patrick, senin için çok zordu. Değil mi tatlım? | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
I'm sure she would be proud of you... | Annen şu anda seni Astrid'le beraber görseydi... | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
if she had seen you here today with Astrid. | ...seninle gurur duyardı. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
I'm proud of you, and I'm sure Phillip is proud. | Seninle gurur duyuyorum, eminim ki Phillip de seninle gurur duyuyordur. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Here by I think we should say cheers with a quote from Henry Miller: | Henry Miller'ın bir alıntısıyla kadeh kaldıralım: | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
"We can never get enough love. And we can never give enough love." | "Hiçbir zaman yeterince âşık olamadık. Ve hiçbir zaman aşktan vazgeçemedik." | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Or as Herman Bang says: | Ya da Herman Bang'in dediği gibi: | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
"Indifference is love's most painful sentiment." Cheers. | "Aşkın en büyük acısı duygusuzluktur." Şerefe. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
It doesn't matter. It's ok, honey. | Önemli değil. Sorun değil tatlım. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
I now I believe we can sit down again. | Sanırım tekrar oturmalıyız. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Herman Bang? I have no idea... Do you know who he is? | Herman Bang mi? Hiç duymadım. Kim olduğunu biliyor musun? | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Yes, Herman Bang. Yes. | Herman Bang mi, evet. Evet. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
No you don't. You're just saying that to seem wildly clever. | Bence bilmiyorsun sadece daha zeki görünmek için bildiğini söylüyorsun. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
I'll do it. No, let me. | Hallettim. Hayır, bırak. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Let me show you. | Bırak da göstereyim. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Rub and gently. Very gently. | Nazikçe ovala ama çok nazikçe. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |