Search
English Turkish Sentence Translations Page 148681
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Life here is much better than that. | Burada ki hayat, ondan daha iyi. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| I think that's the first time | Sanırım, burada ki hayat hakkında | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| I've heard you say anything positive about being here. | senden ilk kez iyi bir şeyler duyuyorum. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Well, hello there. | Peki ala, merhaba. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Do you expect him to answer you? | Sana cevap verebileceğini bekliyor musun? | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| I just sense intelligence in him, | Sadece onda bir zeka olduğunu hissettim, | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| and I could swear he came to warn me | ve yemin ederim ki, fırtına konusunda | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| about the plasma storm. | beni uyarmaya çalışıyordu. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Come here, fella. | Gel buraya dostum. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| I doubt that he can be domesticated... | Pek kolay bir şekilde, evcilleşebileceğinden | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| at least not very easily. | şüphe ediyorum. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Well, we have plenty of time. | Peki ala, yeterince zamanımız var. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| The rest of our lives. | Geri kalan bütün hayatımız. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| That's a long time. | Bu uzun bir süre. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| At least I hope so. | En azından, öyle umalım. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Well, I can't give you orders anymore, | Peki ala, artık sana emir veremem | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| but I suggest we get back to work. | ama işe dönmeyi önerebilirim. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Aye, aye, Captain. | Anlaşıldı, Kaptan. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| I guess I'm not used to that kind of work. | Sanırım, bu şekilde çalışmaya alışkın değilim. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| My knots are getting knots. | Sırtım düğümlenmiş durumda. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Here, let me help. | Bırak yardım edeyim. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Oh, that feels good. | Oh, bu çok iyi oldu. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| I've had a lot of practice at this. | Bu konuda epey tecrübeliyim. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| My mother used to get sore necks all the time. | Annem sürekli olarak masaja ihtiyaç duyardı. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| I was the only one she'd trust not to make it worse. | Bu konuda tek güvenebileceği kişi bendim. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| That's much better. Thank you. | Bu gayet iyi oldu. Teşekkür ederim. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Well... I'm going to go to bed now. | Peki ala... yatmaya gideceğim. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Sleep well, Kathryn. | İyi uyu, Kathryn. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Vidiian ship, bearing 325 mark 5. | Vidiyan gemisi, 325 işaret 5 istikametinde. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Hail them. | Bir kanal açın. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| They aren't responding. | Cevap vermiyorlar. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Trying on alternating frequencies. | Alternatif frekanslar deneniyor. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| I'm reading a second ship, 177 mark 5. | Aynı zamanda, 177 işaret 5 istikametinde ikinci bir gemi tespit ediyorum. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| I've got it. Now a third. | Gördüm. Şimdi de üçüncü. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| They're surrounding us. | Etrafımız sarıyorlar. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| None of them are answering hails | Hiçbiri çağrılarımıza cevap vermiyorlar | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| and their weapons are powered. | ve silahları yüklenmiş durumda. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| We have to talk about this. | Bu konu hakkında konuşmalıyız. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| I think we need to define some parameters... | Sanırım bazı parametreleri belirlememiz gerekiyor... | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| I'm not sure I can... define parameters. | Herhangi bir parametre... belirleyebileceğimden emin değilim. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| But I can tell you a story... | Ama sana bir hikaye anlatabilirim | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| an ancient legend among my people. | halkıma ait, eski bir efsane hakkında. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| It's about an angry warrior | Kabilesi ile birlikte | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| who lived his life | savaşlar içinde bulunmuş, | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| in conflict with the rest of his tribe... | kızgın bir savaşçı hakkında | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| a man who couldn't find peace, | Ruhani rehberi yardım etse bile | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| even with the help of his spirit guide. | asla barışı bulamamış bir adam. Olan şeyleri, seninle şimdi konuşmak istiyorum. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| For years, he struggled with his discontent. | Yıllar boyunca, hoşnutsuzluğu ile savaşıp durmuş. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| But the only satisfaction he ever got | Ama sadece elde ettiği başarı | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| came when he was in battle. | savaşırken oluyormuş. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| This made him a hero among his tribe, | Bu onu, kabilesi içinde bir kahraman yapmış, | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| but the warrior still longed for peace within himself. | ama bu savaşçı kendisi ile hala barışık bir halde değilmiş. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| One day, he and his war party | Bir gün, bir kadın tarafından | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| were captured by a neighboring tribe | yönetilen, komşu kabilenin savaşçılarına | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| led by a woman warrior. | ekibi ile birlikte esir düşmüş. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| She called on him to join her | O kadın kendisine katılmasını istemiş, | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| because her tribe was too small and weak to defend itself | çünkü kabilesi, düşmanlarına karşı koyabilecek | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| from all its enemies. | kadar büyük değilmiş. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| The woman warrior was brave and beautiful | Kadın savaşçı çok cesur, güzel ve | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| and very wise. | çok akılıymış. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| The angry warrior swore to himself... | Kızgın savaşçı, ne pahasına Size çok büyük saygı duyduğumu biliyorsunuz, Maj. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| that he would stay by her side, | olursa, olsun, onun yanında | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| doing whatever he could to make her burden lighter. | kalarak, yükünü hafifleteceği konusunda kendi, kendisine yemin etmiş. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| From that point on, her needs would come first. | O andan itibaren, kadının ihtiyaçları öncelik taşımaya başlamış. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| And in that way... | Ve bu şekilde... | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| the warrior began to know... | savaşçımız, barışın gerçek... | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| the true meaning of peace. | anlamını anlamaya başlamış. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Is that really... | Bu gerçektende... | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| an ancient legend? | eski bir efsane mi? | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| But that made it easier to say. | Ama bu şekilde söylemesi daha kolay. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Shields down to 58 percent. | Kalkanlar %58'e düştü. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Rearm the forward phaser array and fire at will. | Ön fazerleri yeniden yükleyin, ve hedef sektöre ve menzile girdiğinde ateş. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Firing. | Ateşleniyor. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Shields down to 47 percent. | Kalkanlar %47'e düştü. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Sir, there are just too many of them. | Efendim, çok fazlalar. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Load aft torpedo bays. | Kıç torpidolarını yükleyin. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Torpedoes armed. | Torpidolar yüklendi. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| They're still coming. | Hala geliyorlar. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Fire number two. | İki numarayı ateşleyin. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Tuvok to Engineering. | Tuvok'dan, Makine Dairesi'ne. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Torres here, sir. | Torres dinlemede, efendim. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| She has a broken arm. | Kırık bir kolu var. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Set it with the osteogenic stimulator. | Ostrejenik uyarıcı ile ayarla. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| I think there's someone on the monitor. | Sanırım monitörde birileri var. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Odd. Why wouldn't they just use the com line? | Tuhaf. Neden iletişim hattını kullanmıyorlar? | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| I don't think this is coming from our ship. | Bu şeyin kendi gemimizde geldiğini zannetmiyorum. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Shmullus... | Shmullus... | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Shmullus, can you hear me? | Shmullus, beni duyabiliyor musun? | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Danara. | Danara. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Shmullus, I have to do this quickly. | Shmullus, bu şeyi hızlı bir şekilde yapmalıyım. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| I'm on one of the Vidiian ships. | Vidiyan gemilerinden birinin içindeyim. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Do they know you're contacting me? | Benimle temas kurduğunu biliyorlar mı? | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Are you in any danger? | Herhangi bir tehlike içinde misin? | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| No. Everyone's too focused on the battle. | Hayır. Herkes çatışmaya odaklanmış durumda. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Oh, Shmullus, I swear I didn't know they planned to attack. | Oh,Shmullus, yemin ederim ki, bu saldırıdan benim haberim yoktu. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| I thought we were on an errand of mercy. | Merhamette bulunacağımızı düşünmüştüm. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| I have the antiviral serum here. | Anti virüs serumuna sahibim. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| If you could use your transporter to get it to your... | Eğer ışınlayıcınız kullanırsanız... | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Our shields are up. | Kalkanlarımız devrede. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| We can't transport anything through them. | Şu anda hiçbir şeyi ışınlayamayız. | She-Male Voyager-2 | 1994 |