Search
English Turkish Sentence Translations Page 148680
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
He was a very wise man. | Çok akıllı bir adamdı. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
More than anyone, he shaped the person I am. | Ondan etkilendiğim kadar, hiç kimseden etkilenmedim. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
If it hadn't been for him, | Eğer o olmasaydı, | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
I would have never questioned my people's beliefs. | halkımın inançlarını asla sorgulayamazdım. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
I would have never left our city. | Asla şehrimizi terk edemezdim. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
I would never have met all of you. | Asla hiçbiriniz ile tanışamazdım. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Then we owe him a debt. | O zaman ona bir borcumuz var. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
It is difficult to imagine this journey without you. | Bu yolculuğun siz olmadan sürmesini düşünmek, çok zor. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
When he died, I had just turned one year old. | Öldüğünde, henüz bir yaşımdaydım. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
I didn't know how I'd get through | Geri kalan hayatımda, o olmadan | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
the rest of my life without him, | nasıl yaşayacağımı bilmiyordum, | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
but then I started working with you | ama sizinle çalışmaya başladıktan sonra | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
and I didn't miss him so much anymore. | onu çok fazla özlememeye başladım. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
I am honored by the comparison. | Mukayesenizden dolayı onur duydum. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
As Captain, | Bir Kaptan olarak, | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
the well being of your crew is important to you. | mürettebatınızın iyi olması sizin için çok önemli. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Their emotional well being | Duygusal açıdan iyi durumda olmaları | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
as well as their physical safety? | fiziksel güvenlikleri kadar iyi mi? | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
I cannot allow myself to become hostage to their feelings. | Onların hislerine, kendimi esir edemem. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Tuvok, they are suffering because of this. | Tuvok, bu yüzden acı çekiyorlar. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Maybe you don't know what it's like. | Belki de nasıl bir şey olduğunu bilmiyorsun. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
If you are suggesting | Eğer bana şu anki | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
that I am not sensitive to the situation, | durumu sezemediğimi söylüyorsan | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
nothing could be further from the truth. | bu pek doğru olmayacaktır. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
I have lost a valued friend. | Çok önemli bir dostumu kaybettim. Buraya bırakıyorum. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
I am not immune to the effects of that loss. | Bu kayıpların etkilerinden muaf değilim. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Then try to imagine what it's like | O zaman, bu hissettiğin şeyleri, daha derinden | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
for those of us who feel things deeply. | hissedenlerin, ne yaşadığını bir düşün. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
A lot of the crew are on the Bridge, | Köprü'de bulunan mürettebat onlar ile | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
hoping you'll talk to them. | konuşmanı umut ediyor. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
None of you can appreciate | Hiçbiriniz, bir geminin | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
what it means to be in command of a ship | sorumluluğunu, tam olarak omuzlarınıza yüklenmeden | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
until that responsibility rests squarely on your shoulders | ne anlama geldiğini benim anladığım gibi | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
as it does on mine. | anlayamaz. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
It has been suggested that I take an action, | Verilen bir emre karşı çıkarak harekete geçmem | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
which would require me to disobey an order, | konusunda önerilerde bulunuldu, | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
and knowingly put this crew into a life threatening situation. | ve bu durumda, hayatınızın tehlikede olacağını da bilmeniz gerekmekte. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
In general, I believe it demonstrates faulty leadership | Genellikle, aklı başında gitmiş bir mürettebatın duygularının | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
to be guided by the emotions of a distraught crew. | komutaya yol göstermemesi gerektiğine inanırım. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
However, as Captain, I must not ignore | Bununla beraber, Kaptan olarak hissedilebilen bu duyguları | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
the sensibilities of those I command. | yok saymamak zorundayım. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
We will contact the Vidiians. | Vidiyanlar ile temas kuracağız. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
This is my decision and mine alone. | Bu sadece benim kararımdır. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
You are all absolved of responsibility in the matter. | Hiç biriniz bu kararın sonuçlarından, sorumlu değilsiniz. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
I will accept any consequences which may ensue. | Ortaya çıkabilecek bütün kötü durumu üstleniyorum. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Lieutenant, set a course for the Vidiian convoy. | Binbaşı, Vidiyan konvoyuna doğru bir rota ayarlayın. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Mr. Kim, let me know when we're within hailing range. | Bay Kim, iletişim menziline girdiğimizde bana haber verin. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Oh! Oh, no! | Oh! Oh, hayır. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Let's check outside. | Dışarıyı bir kontrol edelim. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Maybe some of the insect traps are still intact. | Belki de bazı böcek kapanları hala çalışır durumdadır. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
None of this is salvageable either. | Hiçbir şey bu fırtınada kurtulamaz. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
There's no way I can continue to do my research. | Araştırmalarıma devam edebilmenin hiç bir yolu yok. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Well, that's one way of letting go. | Peki ala, tek yol kaldı, o da vazgeçmek. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Captain's Log, Stardate 49694.2. | Kaptan'ın Seyir Defter'i, Yıldız Tarihi 49694,2. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
We have contacted the Vidiian convoy | Vidiyan konvoyu ile temas kurduk ve cesaretlendirici | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
with encouraging results. | sonuçlar aldık. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
They have promised to communicate with Dr. Danara Pel | Dr. Danara Pel ile iletişim kurarak, bize yardım etmek | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
and ask if she will help us. | isteyip, istemeyeceğini soracaklar. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Sir, the Vidiians are hailing us. | Efendim, Vidiyanlar bizi arıyorlar. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Hello, Lieutenant. | Merhaba, Binbaşı. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Doctor Pel, | Doktor Pel, | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
I didn't expect to see you this quickly. | sizi bu kadar çabuk görebileceğimi beklemiyordum. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
When I heard what happened, I boarded the first ship I could. | Olan şeyleri duyar, duymaz, bulduğum ilk gemiye borda oldum. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Tell me about this illness. | Hastalıktan bahsedin. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
They were infected by a virus after being bitten by insects | Yaklaşık olarak buradan 70 ışık yılı uzakta bulunan | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
on a planet approximately 70 light years from here | sarı cüce bir yıldıza sahip olan bir sistemde ki bir gezegende | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
in a system with a yellow dwarf star. | bulunan bir böcek tarafında ısırılarak virüsü kaptılar. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
The third planet in a system of seven? | Yedili sistemin üçüncü gezegeni mi? | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
I know it well. | Gayet iyi biliyorum. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
There's a particular kind | Bir çeşit yer altında | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
of burrowing insect that carries the disease. | yaşayan böcek türü bu hastalığı taşıyor. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Years ago, we developed an antiviral agent to combat it. | Yıllar önce, bu hastalığa karşı bir ilaç geliştirdik. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Can we get some from you? | Sizden bir miktar alabilir miyiz? | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Of course. Our Captain said we could rendezvous with you. | Elbette. Kaptanımız sizinle buluşabileceğimizi söylüyor. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
He's transmitted the coordinates. | Koordinatları gönderdi. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
I have them, sir. | Aldık, efendim. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
We appreciate your help. | Yardımınız için çok minnettarız. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
I'm glad I can be of assistance. | Yardım edebildiğimden dolayı çok memnun oldum. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Estimated time to the coordinates? | Koordinatlara varış için tahmini süre ne kadar? | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Approximately 20 hours. | Yaklaşık olarak 20 saat. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Until then, I want a series of battle drills. | O zamana kadar, bazı savaş eğitimleri yapmak istiyorum. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
We must be ready for whatever comes. | Gelebilecek her şeye hazır olmamız gerekiyor. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
I've been thinking... | Burada yeterince... | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
there's plenty of wood available here. | odun olduğunu düşünüyordum. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
I could probably add rooms to the shelter. | Barınağımıza, yeni odalar ekleyebilirim. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Give us a little more living space. | Bize yaşayabilecek biraz daha alan sağlar. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
How would you mill it? | Nasıl imal edeceksin. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
I could do a certain amount with a phaser, | Bir miktarını fazer ile yapabilirim, | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
but I was actually thinking of logs. | ama aslında kütükleri düşünüyorum. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
As in log cabin? | Ağaçtan bir kulübe mi? | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
I built a few of them when I was growing up. | Gençken, bunlardan bir kaç tane inşa etmiştim. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
My father thought it was important that I learn how. | Babam nasıl öğreneceğimin çok önemli olduğunu düşünürdü. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
When I was young, my parents took us on backpacking trips. | Gençken, ailem beni sadece bir sırt çantası ile geziler götürürdü. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
They thought we should all | Hepimizin, köklerimizin | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
keep a connection to our pioneer roots. | bize öncülük etmesine devam etmemiz gerektiğini düşünürlerdi. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
I hated it... no bed, no replicator... | Nefret ederdim yatak yok, sentezleyici yok... | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
No bathtub. No bathtub. | Banyo küveti yok. Banyo küveti yok. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
I guess I was always a child of the 24th century. | Sanırım ben her zaman 24. yüzyıl çocuğuydum. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Well... maybe those camping trips | Peki ala... belki de bu kamp gezileri | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
helped prepare you for life here. | burada ki yaşama seni hazırlamış olabilir. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |