Search
English Turkish Sentence Translations Page 14794
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
willing to lay down their lives for total strangers? | hayatlarını başkaları için harcamaya istekliler? ...tamamen yabancı biri için hayatlarını ortaya koyuyorlar? | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
I brought something for you to hear. | Duyman için bir şey getirdim. Dinlemen için sana bir şey getirdim. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
My first year in the priesthood, | Rahip olduğum ilk sene, Rahiplikteki ilk yılımda Claudia adında bekar bir anne ile tanıştım. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
I met a young single mother named Claudia. | Claudia adında genç bir dulla tanıştım. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
She was brand new in NA. | O da benim gibi yepyeni bir sosyal içiciydi. Adsız Madde Bağımlıları'nda yeniydi. Venezüella’da Katolik olarak büyümüş. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
She had grown up Catholic in Venezuela | Venezuela'da katolik olarak yetişmiş, | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
and was convinced that there was an evil presence in her home | evinde kötü bir varlık olduğunu düşünüyordu, Bronx'taki evinde kötü bir varlık olduğuna inandırılmış. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
here in the Bronx. | Burada, Bronx'ta. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
As her priest, I began a ritual cleansing of the apartment, | Bir rahip olarak onun dairesini kötü şeylerden temizlemeye başladım, Onun rahibi olarak evi arındırma ayinine başladım. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
not because I believed that she was right, | çünkü haklı olduğunu düşünüyordum, Sırf onun haklı olduğuna inandığım için değil. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
but because I thought it might put her mind at ease. | Diğer yandan bu yalnızca bir akıl rahatsızlığı da olabilirdi. Bu onun içini rahatlatabilir diye düşündüm. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
What happened during that cleansing | Bu temizlik işlemi, O arınma sırasında olanlar beni sonsuza kadar değiştirdi. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
changed me forever. | beni sonsuza dek değiştirdi. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
It was actually the event that started me down the path to becoming this sort of... | Aslında bu olay, benim yolumu çizen şey oldu... Aslında o olay benim bir çeşit... | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
Specialist. | Uzman. Uzmana. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
Exactly. Specialist. | Kesinlikle. Uzman. Aynen. Uzmana. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
I now believe there was an evil presence in Claudia's house, | Artık Claudia'nın evinde kötü bir varlık olduğunu biliyorum, Artık Claudia'nın evinde kötü bir varlık olduğuna inanıyorum. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
because I watched it try to take possession of her daughter. | çünkü onun kızının ele geçirilişini izledim. Çünkü kızını ele geçirmeye çalışmasını izledim. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
You'll hear three voices on the recording. | Kayıtta üç ses duyacaksın. Kayıtta 3 ses duyacaksın. Bir tanesi bana, bir tanesi Claudia'ya ait. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
One belongs to me, | Birisi bana ait, | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
one belongs to Claudia, | Birisi Claudia'ya | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
and one of the voices is coming from a five year old girl. | ve diğeri de beş yaşındaki bir kıza ait. Diğeri ise 5 yaşındaki bir kızın. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
Mommy? | Anne? Anne? Anne? Onları... Lütfen durdur şunu! | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
Mommy? I want to make them... | Anne? Ben bunları yapmak... | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
Just please make it stop! | Lütfen şunu yapmayı kes! | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
I don? like this! | Bundan hoşlanmadım! Bu hoşuma gitmiyor! Lütfen anne! | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
Please, Mommy! | Lütfen, Anne! | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
Stop it, Priest. | Kes şunu Peder. Dur Rahip. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
Eventually, it retreated. | Sonunda geri çekildi. Sonunda kaçtı. Kızın gitmesine izin verdi. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
It let the girl go. | Kızın gitmesine izin verdi. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
And from that moment on, I devoted myself to the study of demonology. | O andan itibaren kendimi demonolojiye adadım. O anda itibaren kendimi şeytan bilimine adadım. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
Every culture, every religion since humans dropped out of the trees | İnsanlar ağaçtan indiğinden beri, her kültür, her din, İnsanlık başından beri tüm kültürlerde ve dinlerde şeytan çıkarma uygulanmıştır. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
has practiced exorcism. | şeytan çıkarmayı tecrübe etmiştir. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
Most of them are bullshit. it's true. | Bunların çoğu saçmalıktır bu doğru. Çoğunluğu saçmalıktır. Orası doğru. Ama belki % 10 15'i değil. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
But maybe 10, 15% just aren't. | Fakat belki yüzde 10 15'i gerçekti. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
Besides superhuman strength, | Ele geçirilenler, süper bir fiziksel güç kazanırlar, İnsanüstü kuvvetin dışında, ele geçirilmiş her kişi başkalaşmış ses kullanmıştır. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
each possessed person used an altered voice | sesleri değişir, | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
and had clairvoyant powers. | ve görülemeyeni görür hale gelirler. Geleceği görebilen güçleri olmuştur. Bilemeyecekleri şeyler bilmişlerdir. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
They knew things they could not have known. | Öğrenmedikleri şeyleri bilebilirler. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
So, tell me, | Peki söyle bana, Söyle bakalım, Marvin kim? | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
who's Marvin? | Marvin kim? | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
What? | Ne? Ne? Marvin. Jane'in sana söylediği isim. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
Marvin. | Marvin. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
The name Jane mentioned to you. | Jane'in sana bahsettiği | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
Perhaps another time. | Belki başka bir zaman. Belki başka zaman demek. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
You play pool? | Bilardo oynar mısın? Bilardo oynar mısın? Elbette. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
You know, I think it's no accident | Bence bu mesajları senin bulman, Bence bu mesajları senin açığa çıkarman kazara değil. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
that you're the man who discovered these messages. | bir tesadüf değildi. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
You seem to either be attracting evil, or you're uniquely able to detect it. | Kötülüğü çeken bir yanın veya benzersiz bir gücün olabilir. Ya kötülüğün ilgisini çekiyorsun ya da eşsiz bir şekilde bunları sezebiliyorsun. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
Even if you don't understand it. | Anlamıyor bile olsan. Anlamasan bile. Söyle bakalım. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
Tell me something. | Söylesene, | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
Do you sense when something bad is happening on the street? | Dışarıdaki kötü bir olayı hissettiğin oldu mu? Sokaklarda kötü bir şeyler olunca bunu sezer misin? | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
I get hunches. | Önsezilerim var. Önsezim vardır. Ortağım buna radar der. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
My partner calls it my "radar." | Ortağım bana "radar" der. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
Maybe you have been called into the Work. | Belki de bu iş için çağırıldın. Belki göreve çağrılmışsındır. Görev mi? | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
"The Work"? | "Çağırıldım mı"? | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
Yeah. | Evet. Evet. Eğer öyleyse senin için üzgünüm dostum. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
And if you have, | Ve eğer doğruysa, | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
I feel sorry for you, man. | senin için üzgünüm. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
Don't feel sorry for me. | Benim için üzülme. Benim için üzülme. Bekar kalacağına dair yemin eden sensin. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
You're the one who took a vow for celibacy. | Bekaret yemini eden sensin. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
Christina cried herself to sleep tonight. | Christina bu gece ağlayarak uyandı. Christina tüm gece kendi kendine ağladı. Ne? Neden? | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
Because she heard scratching noises under the floor in her room. | Odasındaki kapının altından gelen kazıma sesleri duymuş. Odasının tabanından kazıma sesleri duyuyormuş. Faredir dedim. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
Told her it was just mice. | Yalnızca fare olduğunu söyle ona. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
Scratching noises? | Kazıma sesleri? Kazıma sesleri mi? Evet. Çok korkmuştu. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
Yeah. She was really scared. | Evet, çok korkmuştu. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
She's not hearing mice in the floor. | Duyduğu ses fare değildi. Fare sesi duymamıştır. Biliyorum! | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
Did you hear the sounds? | Sen de duydun mu? Sen ses duydun mu? Hayır. Onun da duyduğunu sanmıyorum. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
No. I don't think she really did, either. | Hayır. Açıkçası onun da duyduğunu sanmıyorum. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
Don't you get it? The floor isn't the problem! | Anlamıyor musun? Mesele bu değil! Anlamıyor musun? Sorun tabanda değil! | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
She doesn't feel safe, | Kendini güvende hissetmiyor, Güvende hissetmiyor. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
because she needs you. | çünkü sana ihtiyacı var. Çünkü sana ihtiyacı var. Benim de öyle. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
So do I. | Benim de öyle. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
Somethings happening to me. Okay? | Bana bir şeyler oldu, tamam mı? Bana bir şeyler oluyor. Tamam mı? | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
It's something I don't understand. | Bir şey oldu, anlamadığım bir şey. Anlamadığım bir şeyler. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
You got to talk to me. | Benimle konuşmalısın. Benimle konuşmalısın. Benim de bilmem gerek. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
You know, I need to know. | Biliyorsun bilmem gerek. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
You know, I can help you, | Sana yardım edebilirim biliyorsun, Sana yardım edebilirim. Ama bana açılmalısın. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
but you got to let me in. | fakat buna izin vermen lazım. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
It's nothing. | Bir şey yok. Önemli bir şey değil. Konuşmak istemiyorum. Şu anda olmaz. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
I don't want to talk about it, okay? Not right now. | Bunun hakkında konuşmak istemiyorum, tamam mı? Şimdi değil. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
So, this is all I get? This is it? | Ne yani hepsi bu kadar mı? Bu mudur? Hepsi bu mu? Bu kadar mı yani? | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
You get the best of me. | Alabileceğinin en iyisi. Beni alt ettin işte. Peki. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
I hope not. | Umarım değildir. Umarım öyle değildir. Umarım yapabildiğinin en iyisi bu kadar değildir. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
I hope this isn't the best. | Umarım bu senin en iyi halin değildir. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
Jesus Christ. | Yüce İsa! Tanrım. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
The message he painted opened a door for the demonic. | Onun çizdiği bu mesaj, şeytan için bir geçit açtı. Üzerini boyadığı mesaj şeytani. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
Those who are susceptible can become possessed when they see this. | Bu mesajı gören duyarlı, hassas kim varsa ele geçirildi. Hassas olanlar bunu gördüklerinde ele geçirilebilirler. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
So you're saying by seeing this message, | Yani Jane bu mesajı gördüğü için, Yani Jane bu mesajı görerek ele geçirildi. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
Jane became possessed. | ele geçirildi diyorsun. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
Yes. | Evet. Evet. Sonra da kendi öz çocuğunu öldürmeye çalıştı. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
And then she tried to kill her own child. | Ve kendi çocuğunu öldürmeye kalkıştı. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
That's the mystery of primary evil. | Bu birincil kötülüğün gizemidir. Bu temel kötülüğün gizemi. Yıkıcılığı anlamsız. Bize öyle geliyor. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
Its destructiveness makes no sense. Not to us. | Bize mantıklı gelmeyen türde bir yok edicilik. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
Santino saw this message in Iraq, | Santino bu mesajı Irak'ta gördü, Santino bu mesajı Irak'ta gördü. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
became possessed. | ve ele geçirildi. Sonra ele geçirildi. Şimdi de bununla adam topluyor. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
Now he's trying to recruit with it. | Şimdi bununla yeni kurbanlar bulmaya çalışıyor. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
What this man is doing must be stopped. | Bu adam durdurulmalı. Bu adamın yaptığı şey durdurulmalı. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
He can't be allowed to keep creating these doorways. | Kendi geçidini açmasına izin veremeyiz. Böyle girişler oluşturup durmasına izin verilemez. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |
Take a look at this. | Şuna bir bak. Şuna bir bak. | Deliver Us from Evil-1 | 2014 | ![]() |