Search
English Turkish Sentence Translations Page 146184
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
It can never be personal. | Bu asla kişisel olmamalı. Kesinlikle kişisel olmamalı. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Let's go. No. | Haydi gidelim. Hayır. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
You're not done yet. | Henüz işin bitmedi. Daha eğitimin tamamlanmadı. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Tonight you will see the difference between killing and rehabilitation. | Bu gece burada cinayet ve rehabilitasyonun farkını göreceksin. Bu gece, öldürmek ile... | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
There is another detective that you should be aware of. | Dikkat etmen gereken başka bir dedektif daha var. Dikkat etmen gereken bir dedektif daha var. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
His name's Tapp. | İsmi Tapp. Adı Tapp. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
He's smart, and he's getting closer. | Zeki adamdır. Ve gittikçe sana yaklaşıyor. Akıllı ve sana gittikçe yaklaşıyor. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
I need you to lead him to someone for me. | Onu benim için birine yönlendirmeni istiyorum. Onu bir başkasına yönlendirmeni istiyorum. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
A healer who needs some healing. | İyileşmeye ihtiyacı olan bir iyileştirici. İyileşmeye ihtiyacı olan bir iyileştiriciye. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
TAPP: Is this yours, doctor? | Bu sizin mi, doktor? Bu sizin mi doktor? | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
STRAHM: You supplied these police files, didn't you? | Ona bütün bu polis dosyalarını sen sağladın değil mi? Bu polis dosyalarını ona verdin, değil mi? | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
You're assuming this is gonna play out the way you want it. | Bunun planladığın şekilde işleyeceğini varsayıyorsun. Bu oyunun tam da istediğin gibi oynanacağını mı varsayıyorsun? | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
I assume nothing. | Ben hiçbir şey varsaymam. Hiçbir şeyi varsaymam. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
I anticipate the possibilities, and I let the game play out. | Ben olasılıkları tahmin edip oyunun oynanmasını sağlarım. Olasılıkları değerlendiririm ve... | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Then why do you need Amanda in the game? | O halde Amanda'nın oyunda olmasını neden istiyorsun? O zaman neden oyuna Amanda'yı da soktun? | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
She won't make decisions for anyone. She'll just... | O hiçkimse için bir seçim yapmayacak, sadece... Kimsenin yerine karar almayacak. Sadece... | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
...offer choices. | ...seçenekler önerecek. ...seçenekler sunacak. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Little to your left. | Çok az soluna. Biraz soluna çek. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
That leaves a lot to chance. | Bu, pek çok şeyi şansa bırakıyor. Burada her şey şansa bağlı. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
JOHN: If you're good at anticipating the human mind... | İnsan zihnini sezmekte iyiysen... İnsan beynini değerlendirmekte iyiysen... | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
...it leaves nothing to chance. | ...hiçbir şey şansa bırakılmaz. ...hiçbir şeyi şansa bırakmazsın. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
It's time. | Vakit geldi. Zaman geldi. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Jesus Christ. | Aman tanrım... Yüce İsa! | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
LUBA: Great. More bombs. | Harika. Daha fazla bomba. Harika. Yine bombalar. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
All right. What'd you do to get here? | Pekâlâ, buraya gelmeyi hakedecek ne yaptın? Pekâlâ, sen neden geldin buraya? | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
L... I did something, and a bunch of people were killed. | Ben... Bir şey yaptım... Ve birkaç insan öldü... Bir şey yaptım ve birkaç kişi bu yüzden öldü. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
I didn't mean to. | Öyle olmasını istememiştim. Öyle olsun istememiştim. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
They're still dead. | Ama yine de öldüler. Yine de öldüler işte. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
That's why you're here? Yeah. | Bu yüzden mi buradasın? Evet. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Shouldn't you have gone to jail for something like that? | Böyle birşey için hapse girmiş olman gerekmiyor muydu? Böyle bir şey yüzünden hapse girmiş olman gerekmiyor muydu? | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Nobody else knows. | Başka hiçkimse bilmiyor. Başka kimse bilmiyor. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Somebody does. | Birileri biliyor. Birisi biliyor. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
I didn't kill anybody, if that's what you're asking. | Eğer sorduğun şey buysa, hiçkimseyi öldürmedim. Kimseyi öldürmedim, eğer sorduğun buysa. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
And yeah, some people might have been more deserving than others... | Ve evet, belki bazıları bunu diğerlerinden daha fazla hakediyordu. Evet, bazıları bu izinleri diğerlerinden daha çok hak edebiliyor. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
...but you know what? That's the business. | Ama bu bir iş. Ama bilirsiniz, buna iş denir. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
So if someone tells you different, then they're just stupid. | Birileri bunun tersini söylüyorsa aptallığındandır... Farklı olduğunu söyleyen olursa, o söyleyen aptal demektir... | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Or naive. Or both. | Veya saflığından. ...ya da saf. Ya da her ikisi de. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
MALLICK: Bullshit. | Saçmalık! Saçmalık. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
You take bribes. You're a fucking liar. You cheat people. That's not nice. | Rüşvet alıyorsun. Yalancının tekisin. İnsanları aldatıyorsun. Bu hiç hoş değil. Rüşvet alıyordun ve siktiğimin yalancısı, insanları dolandırıyordun. Hiç de güzel değil. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Yeah, well. | Evet, ama... Evet... | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
I'm sure she's not exactly Mother Teresa either. | Eminim o da Rahibe Teresa değildir. ...ama eminim o da Rahibe Teresa değildir. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
No, I'm not. | Hayır değilim. Hayır, değilim. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
I build condos in one of the most densely populated cities in the country. | Ülkedeki en kalabalık şehirlerden birinde konutlar inşa ediyorum. Ülkenin nüfus yoğunluğu en fazla olan şehirlerinde yeni konutlar inşa ederim. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
You don't put up a new building without tearing down a few old ones. | Birkaç eski binayı yıkmadan yeni bir bina dikemezsin. Eski birkaç tanesini yıkmadan yeni bir bina yapamıyorsunuz. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
So we're all bags of shit that deserve to be here. That's good. That's great. | Yani hepimiz burada olmayı hak eden pislikleriz. Güzel. Harika! Demek hepimiz burada olmayı hakeden bok çuvallarıyız. Çok güzel, harika. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Fucking great. | Gerçekten harika. Ne kadar harika. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
So is that what you think this is? | Yani sence burada olmamızın açıklaması bu mu? Olduğunu düşündüğün şey, bu mu yani? | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
You don't think there's any other connection? | Başka bir bağlantımız olduğunu düşünmüyor musun? Başka bir bağlantı olmadığını mı düşünüyorsun? | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
No, I do. | Hayır, düşünüyorum. Hayır, olduğunu düşünüyorum. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
I do. And I don't give a shit. | Düşünüyorum ve umrumda değil. Düşünüyorum ama umrumda değil. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Close the fucking door. We have to hear the rules. | Lanet kapıyı kapatın da yeni talimatları alalım. Kapatın şu siktiğimin kapısını! Kuralları duymamız gerek. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Hello, and welcome. | Merhaba ve hoş geldiniz. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
You must all be eager to learn the next important lesson in your transformation. | Hepiniz değişiminizin sıradaki önemli dersini öğrenmeye istekli olmalısınız. Dönüşümün sürecinizdeki... | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
The game before you is designed to bridge the gap between you all. | Önünüzdeki oyun aranızdaki mesafelere bir köprü kurması için tasarlandı. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
In order to open the five locks on the door out of this room... | Bu odadan dışarı açılan kapı üzerindeki 5 kilidi açmak için... Bu kapının dışındaki 5 kilidi açmak için... | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
...the five electrical circuits powering them must be closed. | ...bu kilitleri besleyen 5 elektrik devresi kapatılmalı. ...o kilitlere güç veren 5 elektrik devresini kapatmalısınız. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
The only way to do this is to find a way to connect all five cords to the bath water. | Bunu yapmanın tek yolu ise 5 kablonun hepsini... Bunun tek yolu, beş kablonun hepsini... | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Close the circuits and the door will open. | Devreleri kapatın, böylece kapı açılacak. Devreleri tamamlarsanız, kapı açılacaktır. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
But you must work quickly... | Ama çabuk hareket etmelisiniz... Fakat, hızlı çalışmalısınız. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
...for in three minutes, an electrical current will surge through this room... | ... çünkü 3 dakika sonunda kapıyı sonsuza kadar kilitleyecek olan... Üç dakika sonra, bu odanın içinden bir elektrik akımı geçecek ve... | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
...locking the door forever. | elektrik akımı, odaya ilerleyecek. ...kapıyı sonsuza kadar kilitleyecek. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Who will bridge the gap? The choice is yours. | Mesafeye kim köprü olacak? Bu boşluğu kim dolduracak? Seçim sizin. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
MALLICK: Jesus Christ. | Ulu Tanrım. Yüce İsa! | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
It's not gonna reach. How the fuck are we gonna do this? | Bu yetişmeyecek. Nasıl yapacağız bunu? Kablo yetişmiyor. Nasıl yapacağız bunu? | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
You're gonna get in the tub... | Sen küvete gireceksin... Küvete gireceksin... | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
...and we're gonna connect the five cords to you. | ...ve biz de beş kabloyu sana bağlayacağız. ...ve biz de kabloları sana bağlayacağız. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
But you're gonna kill me too. | Ve beni de öldüreceksiniz. Ama o zaman ben de ölürüm. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Get in. Yeah, I'm more of a shower guy. | Küvete gir. Küvet yerine duşu tercih ederim. Gir küvete. Ben daha çok ayakta duş almayı severim. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
I don't think I'm gonna do that right now. Get in the fucking tub. | Şimdi bunu yapacağımı sanmıyorum. Lanet olası küvete gir. Sanırım yine öyle yapsam iyi olur. Gir şu lanet küvete! | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Fuck you, you bitch. You get in the fucking tub. | Siktir git, kaltak. Sen lanet olasıca küvete girsene. Siktir git, kaltak! Kendin gir! | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
No, don't do it. | Hayır, yapma! Hayır, hayır, dur! | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Please, no. | Lütfen, yapma! Lütfen, yapma. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
You killed her. You fucking killed her. | Onu öldürdün. Lanet olsun, onu öldürdün! Onu öldürdün. Siktiğimin karısını öldürdün! | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Jesus Christ. What is it with you two? | Tanrım, siz ikinizin arasında ne vardı? Yüce İsa, siz ikinizin nesi var böyle? | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Just shut up and help me with the body. | Çeneni kapat ve cesedi taşımama yardım et. Kapa çeneni de yardım et. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Hey, hey. No. Don't let your body touch hers. | Bekle, bekle! Hayır! Vücudun onunkine değmesin. Bekle, bekle. Hayır. Vücuduna temas edeyim deme. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
MALLICK: Oh, my God, it's a hook. | Aman Tanrım, bu bir kanca. Tanrım. Bir kanca. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
BRIT: Stick it in her head or we don't get out. | Onu kafasına sapla, yoksa buradan asla çıkamayacağız! Onu kafasına saplamazsan buradan çıkamayız. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Just do it | Yap şunu! Yap artık! | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Come in. | Girin. Gelin. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Sir. It's Jill Tuck. | Efendim, Bayan Jill Tuck burada. Efendim, Jill Tuck geldi. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Special Agent Erickson. | Ben Özel Ajan Erickson. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Thank you for seeing me so late in the day. | Bu kadar geç saatte görüşmeyi kabul ettiğiniz için teşekkürler. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
That'll be all. | Tamam, çıkabilirsin. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Well, that sounds more like police work, Miss Tuck. | Bu bana polisin işi gibi geldi Bayan Tuck. Bu daha çok, polislik bir iş gibi Bayan Tuck. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
I don't think they can help me. | Polisin bana yardım edebileceğini sanmıyorum. Onların bana yardım edebileceklerini sanmıyorum. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Because? Because it's you. The FBI. | Neden? Çünkü bunu yapan sizsiniz. FBI. Çünkü? Çünkü siz takip ediyorsunuz, FBI. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
It started when John was first identified as the Jigsaw killer. | John, Testere olarak tanındığı anda başladı. Jigsaw'un John olduğu ilk ortaya çıktığında başlamıştı. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
It didn't surprise me then, but I'm still being followed. | O zaman bu beni şaşırtmamıştı. Ama hâlâ takip ediliyorum. O zamanlar buna şaşırmamıştım ama hâlâ takip ediliyorum. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
By who, Miss Tuck? Who would be following you? | Kimin tarafından Bayan Tuck? Kim sizi izleyebilir ki? Kim tarafından Bayan Tuck? Kim sizi takip ediyor? | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Agent Strahm. | Ajan Strahm mu? Ajan Strahm. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
And why would he be following you? I don't know. | Peki o sizi neden izliyor olabilir? Bilmiyorum. Peki neden sizi takip ediyor? Bilmiyorum. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Who else have you told about this? Only you. | Bunu başka kime anlattınız? Sadece size. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
HOFFMAN: What's going on with Amanda? | Amanda'nın nesi var? | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Didn't you tell me the only way to truly offer enlightenment... | Bana gerçek aydınlanma verebilmenin tek yolunun... Gerçek aydınlanma sağlamanın tek yolunun, duygusallığı... | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
...is by detaching emotionally? | ...duygusalığı işin içinden çıkarmak olduğunu sen söylememiş miydin? ...bırakmak olduğunu söylememiş miydin? | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
But you can have something Amanda doesn't. | Ama sen Amanda'nın sahip olmadığı bir şeye sahip olabilirsin. Ama sende Amanda'da olmayan bir şey var. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
Anonymity. | Gizlilik. Kendini saklayabilme. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
That's the greatest protection. That's what I've given you. | En büyük koruma budur. Sana verdiğim şey bu. En büyük korunma budur. Bu yüzden bu işi sana verdim. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |
I need you to set up a game... | Şu anda sana tam olarak anlamlı gelmeyebilecek olan... Bir oyun düzenlemeni istiyorum. | Saw V-3 | 2008 | ![]() |