Search
English Turkish Sentence Translations Page 14276
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Have you asked Susan about the entry? | O yazılar hakkında Susan ile konuştunuz mu? | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Oh, I asked, but as soon as I did, | Elbette, ama sorar sormaz, hemen anlamsız | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
she made some crass remarks and laughed | bazı işaretler yapıp, gülmeye başladı. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
and just said she made it all up. | Hepsini kafadan uydurduğunu söyledi. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Do you think she made it up? | Sizce, kafadan uydurduğu doğru muydu? | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Its not like her to do something like that. | Böyle bir şey yapması, onun tarzı değildi. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
I mean this is a girl who used to | Demek istediğim, bu kız küçükken | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
months at a time when she was younger. | çizim üzerinde aylarca uğraşırdık. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Oh, she loved to draw. | Resim yapmaya bayılırdı. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
How did you end up with | Siz bu günlük işine ne zaman başladınız ve sözkonusu | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
I have all the kids write them. | Bütün çocuklara günlük tutmalarını önermiştim. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Then they have to turn them in to me so I can | Sonra da, doğru dürüst bir şeyler yaptıklarını izleyebilmem için | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Susan works with me, but I always have her write one too. | Aslında Susan benle birlikte çalışıyordu ama, onun da yazmasını istiyordum. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
I thought it'd be good for her. | Onun için iyi olacağını düşünüyordum. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
She's had it pretty rough. | Çok zor günler geçirmişti. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Writing's good therapy. | Yazı yazmak, iyi bir terapidir. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
How has she had it rough? | Zor günler derken..., | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Her parents' divorce was | Anne ve babasının boşanmaları | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Dan, her father, was a drunk, pulled all kinds of awful | Babası Dan, ayyaşın tekiydi. Duvar kağıtlarını söküp | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
stunts like throwing wall insulation in with the wash, | çamaşır makinasında yıkamaya kalkışmıştı. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
I mean what kind of man does something like that? | Ne tür bir insan, böyle bir şey yapmaya kalkar ki? | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Anyway, after the divorce he | Herneyse, boşanma işlemi tamamlandığında | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
pulled up stakes and moved away. | tasını, tarağını toplayıp, çekip gitti. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
No one was really too upset about it except for Susan. | Aslında, Susan dışında, kimse buna üzülmedi. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Do you know where he went? | Nereye gittiğini biliyor musunuz? | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
No clue. | Hiç bir iz bırakmadı. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
So you spend a lot of time with Susan? | Demek ki siz, Susan'la epey haşır neşir oluyordunuz. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Well, I see her almost every day. | Evet, onu her gün görüyordum. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
I'm actually the one who drives her home | Aslında okul sonrası faaliyetler bittiğinde onu | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Her mom works a lot. | Annesi çok fazla çalışıyordu. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Okay, well, we'll be in touch. | Peki, tamam, tekrar görüşürüz. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Jennifer Borman. | Jennifer Borman. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Meghan and Pete Olyphant, this is Josh | Meghan ve Pete Olyphant, ben Josh Riedford, | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
We're here to talk about Russell. | Russell hakkında konuşmak istiyoruz. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
They're in there. | İçerdeler. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
They are in there. | İçerde olduklarını biliyorum. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Are you the one that made the call? | Telefonla arayan siz miydiniz? | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Hello?! | Kimse yok mu?! | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
I told you there were in there. | İçerde olduklarını söylemiştim. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Look if you don't open the door, | Bakın, eğer kapıyı açmazsanız... | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Meghan, this is Officer Boyd. | Meghan, ben Memur Boyd. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Open this door in three seconds or I'll do it myself. | Ya üç saniye içersinde bu kapıyı açarsınız, ya da kırarım. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
This is my building, Rick, you're not, | Burası benim evim, yapamazsın. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Meghan get out of the way. | Yolumdan çekil, Meghan. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Russell?! | Russell?! | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Josh, wait! | Josh, dur! | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Get off of me, this is. | Hemen kalk üstümden. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Pete, we're here to help! | Pete, yardım etmek için buradayız! | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
He needs us! | Bize ihtiyacı var! | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Seth, get him out of here. | Seth, çıkart onu buradan. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Jen, are you okay? | Jen, sen iyi misin? | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Josh, do you want me to tell her you like her? | Josh, o kızdan hoşlandığını ona söylememi ister misin? | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
No, I really rather we not get into all that here. | Hayır, bence biz bu işlere bulaşmamalıydık. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
All right, then all we've got to do | Peki o zaman, tüm yapmamız gereken | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
is go in there and film the rabies bite. | Oraya gidip o kuduz köpeği filme almak. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Its not every day your boss gets | Patronunu her gün | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
bitten by a rabid kid, right? | kuduz bir çocuk ısırmaz, değil mi? | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
You mean Russell? | Russell'ı mı kast ediyorsun? | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Yeah David, I was there when it happened. | Evet David, o sırada ben oradaydım. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
I don't think I really want to relive it. | Buna inanabileceğimi pek sanmıyorum. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
I know you saw it happen but you didn't see the bite. | Olanları gördün ama, ısırdığını görmedin. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
This is our chance to see the bite. | Görmemiz için tek şansımız bu. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
I don't really want to and | Ben bunu istemiyorum ve | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
I don't think anybody else does. | başkalarının da isteyeceğini sanmıyorum. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
I mean I don't understand why you've got to film everything. | Yani, neden her şeyi filme almamız gerekiyor ki? | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Because, why not? | Çünkü başka çaremiz yok. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
I mean if everybody was like me we'd | Yani, eğer herkes benim gibi olsaydı | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
have irrefutable proof of Sasquatch. | elimizde canavarların kesin görüntüleri olurdu. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
If everybody was like you, | Eğer herkes senin gibi olsaydı | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
nobody would get anything done. | hiç bir şey doğru düzgün çalışmazdı. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Yeah, they'd film everything | Yoo, herşeyi filme kaydeder, | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
and then you'd be able to. | sonra da hepsini düzeltirdik. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Yeah, a lot of good that would do. | Evet, bu da bayağı işe yarardı doğrusu... | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Yeah, well, whatever. | Neyse, siktir et. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
You know David, she's going to know what we're doing. | O kadının, ne yaptığımızı anlayacağını biliyorsun, David. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
I mean its very obvious that that's a camera. | Onun bir kamera olduğu çok bariz. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Okay look, its obvious if you look at it right there. | Evet, o açıdan bakarsan kamera olduğunu anlarsın. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
If you look at it head on. | Tam karşıdan bakarsan, görürsün. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
But its not. | Ama öyle olmayacak. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
It'll be low, and you'll never even tell. | Kamerayı aşağıda tutacağım ve asla göremiyeceksin. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Yeah and the big green lunchbox doesn't | Tabii ya, o küçük yeşil adamlar da | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
just scream "Hey, I'm up to something." | "hey, görün bakın size ne yapacağım" demiyecek, | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
It screams "I'm hungry." | "Karnım aaaç" diye bağıracak. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
This is so stupid. | Ööf, çok aptalca. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
So, just checking out the big boss man's house. | Büyük Patron'un evini inceliyoruz. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Hey Jen. | Hey Jen. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
I knew I should have locked all the doors. | Keşke bütün kapıları kitleseydim. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Wouldn't have done any good. | Bir işe yaramazdı. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Dave can pick locks. | Dave, bütün kilitleri açabilir. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Oh man, are those brownies? | Oh Tanrım, bunlar browny mi? | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Why don't you ever bring those to the office? | Niye bunlardan hiç ofise getirmiyorsun? | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
I mean, don't you love me and Dave? | Sen Dave ve beni hiç sevmiyor musun? | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Hey Kitty. | Hey kedicik. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
So, do you have any kids we don't know about? | Bize söylemediğin çocukların da var mı? | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
That's me and my mom. | O, annemle ben. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
No, the drawing. | Yok, şu tablo. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Oh, that's a Jennifer Borman original. | Oh, o orijinal bir Jennifer Borman. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Huh, you do that recently? | Bunu yeni mi yaptın? | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Yeah, I just framed it yesterday. | Evet, daha dün | Daylight-1 | 2013 | ![]() |
Well, it beats the hell out of my finger paintings. | çerçevelettim. | Daylight-1 | 2013 | ![]() |