Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 22083
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| If people learn of this, it's all over. | Bu konu halkın kulağına giderse, her şey biter! | Giant-1 | 2010 | |
| Everything you've achieved so far will be in vain, got it? | Şimdiye dek başardıklarının hepsi bir anda yok olur, anlıyor musun? | Giant-1 | 2010 | |
| Quit your singing career and leave. | Şarkıcılık kariyerini bırak ve yıkıl karşımdan. | Giant-1 | 2010 | |
| Think people will accept an unmarried mother as a singer? | Bekar bir anneyi şarkıcı olarak kabul ederler mi sanıyorsun? | Giant-1 | 2010 | |
| Think you'll be able to continue acting like a star while hiding that? | O gerçeği saklarken yıldız olmayı sürdürebilir misin sanıyorsun? | Giant-1 | 2010 | |
| I have no confidence in someone like you. | Senin gibi birine güvenemem. | Giant-1 | 2010 | |
| Before those rumors end up on a tabloid, quit on your own. | Söylentiler gazetelerde yayınlanmadan önce, kendi arzunla bırak bu işi. | Giant-1 | 2010 | |
| did nothing wrong. | ...günah işlemedim. | Giant-1 | 2010 | |
| Not telling you was certainly wrong, | Size bahsetmemekle hata ettiğimi kabul ediyorum... | Giant-1 | 2010 | |
| but I don't believe that giving birth to a child without a father is a sin. | ...fakat babası yokken çocuk doğurmanın günah olduğuna inanmıyorum. | Giant-1 | 2010 | |
| Are you kidding me? | Benimle alay mı ediyorsun? | Giant-1 | 2010 | |
| Because if I committed any sin, that would make my son a sinner, too. | Eğer günah işlemişsem, çocuğum da günahkar sayılır. | Giant-1 | 2010 | |
| What did that poor child ever do wrong? | Zavallı çocuğun suçu ne ki? | Giant-1 | 2010 | |
| If being born that way is a sin, | Onun gibi doğmak günahsa... | Giant-1 | 2010 | |
| then how can that boy go on living? | Gyeon Gok... ...ileride hayata nasıl tutacak? | Giant-1 | 2010 | |
| What did this poor child ever do wrong? | Zavallı çocuğumun suçu neydi? | Giant-1 | 2010 | |
| Do bar girls have to go through so much scrutiny? | Bar kızları sizdeki gibi denetlemeden geçmek zorunda mı? | Giant-1 | 2010 | |
| Is it a sin to give birth to a child? | Çocuk doğurmak günah mı? | Giant-1 | 2010 | |
| Aigoo.... Really... | Aman, var ya... | Giant-1 | 2010 | |
| Fine... The hell with this. The hell with you and this place! | Pekala! Sıçayım bu dükkana! Sizin de dükkanın da canı cehenneme! | Giant-1 | 2010 | |
| Think I won't find any other place? | Çalışacak başka yer bulamam mı sanıyorsun? | Giant-1 | 2010 | |
| I'm sorry, baby. | Üzgünüm bebeğim. | Giant-1 | 2010 | |
| I scared you, didn't I? Don't cry, baby. | Korkuttum seni, değil mi? Ağlama bebeğim... | Giant-1 | 2010 | |
| I won't do it again, Jeongyeon. | Bir daha olmayacak, Jeong Yeon. | Giant-1 | 2010 | |
| Mommy won't scream again. | Anne bir daha bağırmayacak. | Giant-1 | 2010 | |
| Don't... Stop crying, Jeongyeon. | Ağlama... Ağlama, Jeong Yeon. | Giant-1 | 2010 | |
| Thank you for everything you did for me, Director. | Bugüne dek benim için yaptıklarınıza minnettarım, Hanımefendi. | Giant-1 | 2010 | |
| And sorry. | Üzgünüm. | Giant-1 | 2010 | |
| Whatever damages I caused you, I will do everything to pay them back. | Verdiğim zararların hepsini ne yapıp edip karşılayacağım. | Giant-1 | 2010 | |
| Manager Park. Come in. | Menajer Park. Gir içeri. | Giant-1 | 2010 | |
| Yes! | Geldim! | Giant-1 | 2010 | |
| Find that reporter, and keep him quiet at all cost. | O muhabiri bul ve ne yapıp edip sesini kesmesini sağla. | Giant-1 | 2010 | |
| As you said, giving birth is no sin. | Dediğin gibi, çocuk doğurmak günah değil. | Giant-1 | 2010 | |
| But it can only damage your career. | Fakat kariyerine zarar verebilir. | Giant-1 | 2010 | |
| Limit your meetings with him. | Onunla görüşmelerini kısıtla. | Giant-1 | 2010 | |
| And should any strange rumors start spreading, don't let them get to you. | Garip söylentiler yayılmaya başlarsa, sakın ucu sana dokunmasın. | Giant-1 | 2010 | |
| You better be careful as well. | Sizler de dikkatli olun. | Giant-1 | 2010 | |
| Yes, Director. All right. | Peki, Hanımefendi. Anladım. | Giant-1 | 2010 | |
| And don't you ever cry because of this again. | Ayrıca bu konu yüzünden bir daha ağlama. | Giant-1 | 2010 | |
| I don't like it. | Hoşlanmıyorum. | Giant-1 | 2010 | |
| The director is here. | Müdür Hanım geldi. | Giant-1 | 2010 | |
| Director. | Hoş geldiniz. | Giant-1 | 2010 | |
| So you said you're meeting investors today? | Bugün yatırımcılarla mı görüşecektin? | Giant-1 | 2010 | |
| I have a dinner tonight with five chairmen from the Korean Federation of Industries. | Kore Endüstri Federasyonu'ndan müdürlerle akşam yemeği yiyeceğiz. | Giant-1 | 2010 | |
| Which companies? | Hangi şirketler? | Giant-1 | 2010 | |
| Joyang Chemicals, Golden Group, Taeyang Group Oseong Electric and Cheonha Heavy Industries. | Joyang Kimya, Golden Holding, Taeyang Holding Oseong Elektrik ve Cheonha Ağır Metal. | Giant-1 | 2010 | |
| How much do you plan to raise? | Kaç para toplamayı planlıyorsun? | Giant-1 | 2010 | |
| For starters, I think over five billion. | Başlangıçta beş milyar üstü düşünüyorum. | Giant-1 | 2010 | |
| If we add all other companies affiliated with the Olympic Support Committee, | Olimpiyat Destek Komitesi'nden katılacak şirketleri eklersek... | Giant-1 | 2010 | |
| I think reaching the ten billion might be possible. | ...sanırım on milyara ulaşmamız mümkün. | Giant-1 | 2010 | |
| Baekpa always used to say that money has a soul. | Baekpa daima paranın ruhu vardır derdi. | Giant-1 | 2010 | |
| And that whomever is able to capture that soul can successfully conclude any deal. | O ruhu kim yakalarsa, başarıyla her türlü anlaşmayı sonuçlandırır derdi. | Giant-1 | 2010 | |
| He meant that you should never look at the money, but at whom is investing it. | Demek istediği, paranın miktarına değil kimin yatırım yaptığına bakman. | Giant-1 | 2010 | |
| Thank you, Director. I will bear it in mind. | Teşekkürler, Müdür Hanım. Aklımda bulunduracağım. | Giant-1 | 2010 | |
| No need to thank me. | Teşekküre gerek yok. | Giant-1 | 2010 | |
| Since I only said so hoping you will succeed. | Yalnızca başarılı olmanı umduğum için diyorum. | Giant-1 | 2010 | |
| Yes, Director. | Peki, Müdür Hanım. | Giant-1 | 2010 | |
| Did they leave? | Yola çıkmışlar mı? | Giant-1 | 2010 | |
| They all went to the golf course. | Hepsi golf sahasına gitmiş. | Giant-1 | 2010 | |
| The golf course?! | Golf sahasına mı? | Giant-1 | 2010 | |
| We had an appointment for today. | Bugüne randevumuz vardı... | Giant-1 | 2010 | |
| Their secretaries all said that the meeting would take place there. | Sekreterlerinin dediğine göre toplantı orada gerçekleşecekmiş. | Giant-1 | 2010 | |
| They never informed me of that? | Bana haber vermediler. | Giant-1 | 2010 | |
| Who changed those plans? | Planı kim değiştirmiş? | Giant-1 | 2010 | |
| Where is this golf course? | Hangi golf sahasındalar? | Giant-1 | 2010 | |
| Come on in, Director Hwang. | Hoş geldin, Müdür Hwang. | Giant-1 | 2010 | |
| We've heard from Director Hwang Jeongshik already. | Müdür Hwang Jeong Shik her şeyi anlattı. | Giant-1 | 2010 | |
| If it was really urgent, you could have just canceled the meeting. | Madem işin o kadar acildi, toplantıyı direk iptal edebilirdin. | Giant-1 | 2010 | |
| Didn't I come on my sister's behalf, Chairman? | Kardeşimin yerine ben geldim ya, Müdür Bey. | Giant-1 | 2010 | |
| I've had a good time, thanks to you. | Sayende güzel zaman geçirdim. | Giant-1 | 2010 | |
| Have you had lunch... We were just about to get up. | Yemek... Tam kalkmak üzereydik. | Giant-1 | 2010 | |
| We've already discussed business with Director Hwang here. | İş meselelerini Müdür Hwang'la tartıştık. | Giant-1 | 2010 | |
| We'll let you talk with your brother. | Bırakalım da ağabeyinle konuş. | Giant-1 | 2010 | |
| Here, let's get up. Right. | Evet, kalkalım. Evet. | Giant-1 | 2010 | |
| See you next time. Yes. | Önümüzdeki sefere görüşmek üzere. Görüşürüz. | Giant-1 | 2010 | |
| See you again. See you soon. | Görüşmek üzere. Yakında görüşmek üzere. | Giant-1 | 2010 | |
| See you again, Chairman. | Görüşmek üzere, Müdür Bey. | Giant-1 | 2010 | |
| Sit down a moment. | Otur iki dakika. | Giant-1 | 2010 | |
| I'm working under President Noh Gapsoo. | Müdür Noh Gap Soo için çalışıyorum. | Giant-1 | 2010 | |
| I know. Really? | Haberim var. Gerçekten mi? | Giant-1 | 2010 | |
| That's surprising. | Şaşırdım. | Giant-1 | 2010 | |
| To hear you show any interest for me. | Meğer bana karşı ilgiliymişsin. | Giant-1 | 2010 | |
| Are you trying to steal clients under my nose? | Burnumun dibindeki müşterileri çalmaya mı çalışıyorsun? | Giant-1 | 2010 | |
| I'm afraid that won't be enough. | Korkarım o kadarı yeterli değil. | Giant-1 | 2010 | |
| I'm actually trying to bring you and your mother down. | Doğrusu seni ve anneni yıkmaya çalışıyorum. | Giant-1 | 2010 | |
| Do you even know why my mother died? | Annemin neden öldüğünden haberin var mı? | Giant-1 | 2010 | |
| It was because of your family. | Sırf senin ailen yüzünden. | Giant-1 | 2010 | |
| You and your mother... | Sen, annen... | Giant-1 | 2010 | |
| Your father. | ...ve baban yüzünden. | Giant-1 | 2010 | |
| Stop it right now. | Kes saçmalamayı. | Giant-1 | 2010 | |
| You really think you can secure any investment from them? | Cidden onlardan yatırım elde edebileceğini mi düşünüyorsun? | Giant-1 | 2010 | |
| Hwang Jeongshik! I'm Hwang Taeseop's son to them, | Hwang Jeong Shik! Onlar gözünde hem Hwang Taeseop'un oğlu... | Giant-1 | 2010 | |
| not to mention your brother. | ...hem de senin ağabeyinim. | Giant-1 | 2010 | |
| They'll soon invest in me. | Yakında bana yatırım yapacaklar. | Giant-1 | 2010 | |
| Thank you for keeping me on my toes. | Tetikte kalmamı sağladığın için teşekkür ederim. | Giant-1 | 2010 | |
| It was a welcome wake up call. | Resmen beni uykumdan uyandırdın. | Giant-1 | 2010 | |
| What? Let's do it. | Ne? Dediğini yapalım bakalım. | Giant-1 | 2010 | |
| I'll give my best, so give it your all as well. | Ben elimden geleni deneyeceğim. Sen de eksik kalma sakın. | Giant-1 | 2010 | |
| It looks much more dignified than wasting your life away on the poker table. | Sonuçta hayatını poker masasında harcamandan daha değerli durumdasın. | Giant-1 | 2010 | |
| You'll keep looking down on me to the very end, won't you? | Sonuna dek beni küçümseyeceksin, öyle mi? | Giant-1 | 2010 |