Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 21260
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
And these goat herds have brought other changes to the hills. | Yamaçlarda otlayan keçi sürüleri başka bir değişimi de beraberinde getiriyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Voracious and indiscriminate eaters, | Doymak bilmeyen obur keçiler, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
their grazing dramatically slows the regeneration of the forests. | istemeden de olsa ormanın yeniden canlanmasını engelliyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Rhododendrons are one of the few plants that appear immune to this onslaught. | Orman Gülü bu acımasız katliama karşı bağışıklık kazanmayı başaran nadir bitki türlerinden. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
And by June, they are in full bloom. | Ve Haziran ayında tamamen açıyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Migrating butterflies fuel up at the brilliant flowers, | Mola veren göçmen kelebekler depolarını bu harikulade çiçekten dolduruyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
while rose finches, tits and warblers | Bu arada Gül İspinozları, Baştankaralar ve Çalı Bülbülleri de | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
feed on other insects attracted to the flowers. | bu çiçeğin büyüsüne kapılan böceklerle besleniyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
These tangles of rhododendron and the higher mountain meadows | Orman gülü bahçeleri ve yüksek dağ otlakları | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
are home to one of the most secretive creatures of the Himalayas. | Himalayalar'ın en gizemli canlılarından birinin de yuvası. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Musk deer are shy and retiring, and for very good reasons. | Misk Geyiği utangaç ve çekingen ama böyle olmasının mantıklı bir nedeni var. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
They tend to emerge at dawn and dusk | Gün batımı ve şafakla birlikte gelen | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
to feed on the lichens which festoon these forest hideaways. | alacakaranlıkta, ormanın gizli saklı yerlerinde besleniyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
The males' tusks have more to do with fighting than with browsing. | Erkekler dişlerini otlamaktan çok kavga etmekte kullanıyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
But what really sets them apart are the musk glands under their tails. | Ama asıl ayırt edici özellikleri kuyruklarının hemen altında yer alan misk bezeleri. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Musk is highly prized by the perfume industry | Misk parfüm endüstrisi ve geleneksel eczacılıkta kullanılıyor | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
and in traditional medicine, | ve bu, küçük geyiklerin | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
so these tiny deer have been hunted for centuries. | yüzyıllardır acımasızca avlanmasına neden oluyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Although now protected, | Koruma altında olmalarına rağmen, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
thousands are still illegally killed in the Himalayas every year. | Himalayalar'da her yıl binlercesi kaçak avcılara kurban oluyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Despite the idyllic surroundings, life in these high valleys is tough. | Cennetten bir parça gibi görünseler de, bu dağlarda zorlu bir yaşam mücadelesi var. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Casualties don't go unnoticed for long. | Ölenler bile rahata eremiyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
A lammergeier is first on the scene. | Kuzu Kartalı olay mahalline ilk gelenlerden. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
It won't be alone for long. | Ama mutluluğu uzun sürmeyecek. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Plucky crows push to get in on the act. | Önce cesur kargalar harekete geçiyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
But they're not the main threat. | Ama asıl tehdit onlar değil. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Griffin vultures home in on the carcass from miles away. | Leşin kokusunu kilometrelerce öteden alan Kızıl Akbabalarda olay yerine hücum ediyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
And once the discovery has been made, others won't be far behind. | Etraf kontrol edildikten sonra herkes payına düşeni almak istiyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
The solitary lammergeier doesn't have a chance | Tek kalan Kuzu Kartalının | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
among these aggressive and noisy scavengers. | bu gürültücü ve saldırgan leş yiyiciler karşısında hiç şansı yok. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
It must step aside and wait for scraps. | Kenara çekilip kendine düşecek olanı beklemek zorunda. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
But it's the returning shepherds with their dogs | Bu karmaşaya son veren üst kısımlardaki otlaklardan gelen | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
that settle the dispute once and for all. | çoban ve köpekleri oluyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Forty miles and several valleys to the west of Kedarnath | Kedernat'ın birkaç vadi ilerisinde 60 kilometre batıdaki | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
is the village of Yamunotri, | Yamunotri'deyiz, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
the second sacred source of the Ganges. | burası Ganj'ın kutsal kabul edilen ikinci kaynağı. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
In reality, this temple marks the starting point | Aslında bu tapınak Ganga'nın ikiz kardeşi | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
of the Ganga's sister river, the Yamuna, | Yamuna'nın doğduğu yeri gösteriyor | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
and is not in any sense the true source of the Ganges. | ve ne ruhani ve nede coğrafi anlamda Ganj'ın gerçek kaynağı olarak niteleniyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
But this stream and temple is still hugely significant for Hindus. | Ama yine de hem bu nehir hem de bu tapınak Hindular için son derece önemli. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Before paying their respects, pilgrims must take a ritual bath | Hacıların tanrılarını saygılarını sunmadan önce tapınağın hemen altındaki | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
in the natural hot springs beneath the temple. | doğal kaplıcada, törensel bir banyo yapmaları gerekiyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Devotees cook rice, as an offering to their river goddess. | Burada toplanan adanmışlar, nehir tanrıçasına sunmak üzere pirinç pişiriyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
But the real significance of Yamunotri | Ama buharla kaplı sülfürlü havuzların | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
is what these steaming sulphurous pools say | Himalayalar'ın ortaya çıkışı ile ilgi olarak anlattıkları, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
about the deep and violent origins of the Himalaya. | bizi bu törenlerin başlangıcından çok daha eskilere götürüyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Origins that stretch back into the mists of time. | Bu olay nerdeyse zamanın başlangıcı kadar eski. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
For 70 million years, India has been drifting slowly northwards | Hindistan 70 milyon yıl boyunca yavaş yavaş kuzeye doğru kaydı | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
and ploughing its way into Asia. | ve Asya'yla bir bütün oluşturmak üzere ilerledi. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
The land caught between the two converging continents | Birbirine yapışan iki kara parçası arasında sıkışan topraklar çözüldü | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
has been squeezed and folded upwards | ve yukarı doğru kalkarak | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
to form the Himalaya, a 1,500 mile long crumple zone. | 2500 kilometre uzunluğundaki Himalayalar'ı oluşturdu. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
And they are still rising by about 5 millimetres a year. | Bu dağlar hala yılda yaklaşık 5 milimetre yükseliyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
As the mountains continue to grow, | Dağlar yükselmeye devam ettikçe, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
the meltwater rivers must carve their way deeper into the rocks. | kar sularından oluşan nehirlerinde kayaları daha derinden oyması gerekiyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
But thawing glaciers and melting snow are not the only sources of water | Ama eriyen buzul ve karlar Ganj'ı besleyen | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
that feed the Ganges. | tek su kaynağı değil. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
As the Indian summer progresses, | Yaz mevsiminin sonlarına doğru, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
these mountain streams are about to get a very welcome top up. | dağlardaki derelerin gökyüzünden ciddi bir destek aldığı göze çarpıyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Mountains create their own weather, | Dağlar kendi hava koşullarını oluşturur, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
and in the biggest range in the world, this can have a devastating intensity. | ve elbette dünyanın en yüksek sıradağlarının koşulları da sıra dışı olur. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Sudden storms pepper the hills with hail, | Ani fırtınalar dağlara dolu bırakıyor, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
returning the summer meadows to a brief wintry white. | ve yazın oluşan otlaklar ince bir kış beyazına bürünüyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Yet even as the summer begins to deteriorate, | Yaz yavaş yavaş sona ermeye başlarken bile, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
pilgrims are still making journeys across the mountains. | dağlara yol alan hacıları görmek mümkün. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Many are heading deep into the hills, to Badrinath, | Bir kısmı derin bir vadiye, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
the third of the sacred sources of the Ganges. | Ganj'ın kutsal sayılan üçüncü kaynağı kaynağı Madrinat'a gidiyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Close to the Tibetan border, | Tibet sınırı yakınlarında | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
the brightly coloured temple is over 500 years old. | parlak renklere sahip tapınak 500 yaşında. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
But the site's religious significance goes back much further. | Ama bölgenin ruhani geçmişi çok daha eskilere dayanıyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Animal gods carved into its facade are a reminder | Dış duvarlarını süsleyen hayvan tanrılar, Hindu inancında | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
of just how intertwined the natural and spiritual worlds are in Hindu beliefs. | tabiatla ruhani dünyanın ne kadar iç içe olduğunu bir kez daha ispatlıyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Surrounded by some of India's highest peaks, | Hindistan'ın en yüksek zirvelerinden birkaçıyla çevrili | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Badrinath attracts the worst of the weather | ve zorlu hava koşullarına sahip Badrinat, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
and some of the most determined pilgrims. | en inançlı Hindu hacılardan bazılarını buraya çekiyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Those who can, walk. | Yürüyebilen yürüyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Those who can't are carried. | Yürüyemeyen taşınıyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
The pull of these remote shrines is powerful. | Bu ıssız tapınakların büyük bir cazibesi var. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
To visit the sacred sources brings great blessings upon the pilgrims, | Kutsal kaynakları ziyaret etmek Hindu hacılara ciddi sevap kazandırıyor | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
helping speed their journey to a better life. | ve daha iyi bir hayata doğru yaptıkları yolculuğu hızlandırıyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
But once again, as with the first two sacred sources, | Ama tıpkı ilk iki kutsal kaynak gibi, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
this fierce torrent cannot be seen as the primary source of the Ganges, | bu azgın sularda Ganj'ın gerçek kaynağı olarak nitelenmiyor, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
at least not geographically. | en azından coğrafi olarak. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
The river at Badrinath is fed by thousands of rain swollen streams, | Çünkü Badrinat'daki nehirde Himalayalar'ın en ücra | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
tumbling down from some of the most remote | ve en ilham verici köşelerinde yağmur sularından beslenen | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
and awe inspiring corners of the Himalayas. | binlerce derenin birleşmesiyle oluşuyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Dominating the scene is Nanda Devi, India's second highest peak. | Hindistan'ın ikinci en yüksek zirvesi Nanda Devi, bu tapınağa yukardan bakıyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Regarded as a goddess in her own right, she shelters the Bhiundhar valley, | Kendisi de bir tanrıça olarak görülen Nanda Devi, Bayander Vadisine, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
one of the most magical places in India. | Hindistan'ın en büyülü yerlerinden birine geçit veriyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Covered in snow for much of the year, | Yılın büyük kısmı karla kaplı olan vadi, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
the valley is transformed during the short summer | kısa süren yaz boyunca | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
into a botanical wonderland, | büyülü bir değişim yaşıyor, ve bir botanik bahçesine dönüşüyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
the Valley of Flowers. | Burası bir çiçek vadisi. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Who could not believe that this is a blessed place? | Bayander'in kutsanmış bir yer olduğuna inanmak hiç de zor olmasa gerek. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Every day, clouds wash over these high meadows, | Bulutlar bu yüksek otlakları her gün yıkıyor, | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
coaxing new blooms from the rich glacial soils. | ve eriyen buzullar toprakta yeni tohumlar yeşertiyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Over 600 plant species have been found here. | Burada 600'ü aşkın bitki türüne rastlanıyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
And by the end of July, Himalayan Balsam cloaks the valley in pink. | Temmuz ayının sonlarına doğru açan Himalaya Kına Çiçeği vadiyi pembeye boyuyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Through the short summer season, the valley is abuzz with activity. | Kısa süren yaz mevsimi boyunca vadide yoğun bir faaliyet gözleniyor. | Ganges-1 | 2008 | ![]() |
Male monal pheasants are getting a little overheated | Erkek Monal sülünleri kendilerine eş bulmak için | Ganges-1 | 2008 | ![]() |