Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 21113
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| ...among my many miracles and holy relics, | ...pek çok mucizelerim ve kutsal emanetlerimin yanında... | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| I do carry certain apothecary goods. | ...bir takım ecza malzemeleri de taşıyorum. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| In these forbidding parts, I sense a woman is a rarity. | Bu yasaklı bölgelerde bir kadının ender bulunduğunu anlıyorum. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| Which means a man must improvise. | Ki bu da bir erkeğin doğaçlama yapmasını gerektirir. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| What piece of you can I buy for a dollar? | Bir dolara neyini satın alabilirim? | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| I was being kind. | Nazik davranıyordum. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| I like my men... heartless. | Ben erkeklerimi kalpsiz severim. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| Get back to your post. | Vazifene geri dön. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| That was clever. Fancy bitch! | Çok akıllıcaydı. Süslü orospu! | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| You don't look like a thief. I'm a dancer. | Bir hırsıza benzemiyorsun. Dansçıyım. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| So, where'd you learn a trick like that? | Öyle bir numarayı nerede öğrendin peki? | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| You know if you cross his path again, he's liable to kill you. | Eğer bir daha onunla yolun kesişirse, muhtemelen seni öldürür. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| Death ain't the worst thing that can happen to you. | Başına gelebilecek en kötü şey ölüm değildir. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| You ever heard of "The Gallowwalkers"? | Hiç "Darağacında Yürüyenler'i" duydun mu? | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| This special tonic will cure all ailments, | Bu özel tonik tüm rahatsızlıkları iyileştirir... | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| and keep the Undead at bay. | ...ve ölüleri uzakta tutar. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| Dang priest! Alright, the wagon's here. Get 'em all up! | Lanet peder! Pekâlâ, vagon geldi. Hepsini kaldırın! | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| Move! Come on! Get in line! Get up! | Kımıldayın! Hadi! Sıraya girin! Kalk! | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| Move it! Come on! | Yürü! Hadi! | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| Move! Get up! Come on, you piece of shit! | Yürü! Kalk hadi! Hadi, seni işe yaramaz! | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| Come on, move your ass! Come on, get in here! | Hadi, kaldır kıçını! Gel buraya, hadi! | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| What's a girl gotta do to get rescued around here? | Bu civarda bir kızın kurtarılmak için ne yapması gerekiyor? | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| You that good or was that a lucky shot? 62b | O kadar iyi misin yoksa şanslı bir atış mıydı? | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| Lucky for you. | Senin için şanslı. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| So now I owe you? Now you owe me. | Şimdi sana borçlandım mı? Şimdi bana borçlandın. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| Do you know where we are about? | Nereye gittiğimizi biliyor musunuz? | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| "Enoch's Hammer". | "Enoch'un Çekici'ne". | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| It sounds like a church tower, a place of tolerance. | Kulağa sanki bir kilise kulesi, bir hoşgörü yeri gibi geliyor. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| They will look kindly on one of their own. Yeah? | Kendilerinden birini kibarca karşılarlar, değil mi? | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| So cruelly treated, so manifestly wronged! | Ne kadar zalim davranılıp, mağdur edildiğimiz ortada! | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| Do you know this place? | Bu yeri biliyor musunuz? | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| I have family there. Seven brothers and sisters. | Ailem orada. Yedi tane erkek ve kız kardeşim. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| All in the same grave. | Hepsi aynı mezarda. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| Whoa... Whoa there! | Çüşş, çüşş! | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| Brothers and sisters of Enoch's Hammer! | Enoch'un Çekici'nin erkek ve kız kardeşleri! | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| Eternally pure of heart. | Ebediyen saf kalpliler. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| We have gathered here to bear witness to God's justice, | Buraya Tanrı'nın günahkârlar ve lanetliler üzerindeki adaletine... | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| on the wicked and the damned. | ...şahitlik etmek için toplandık. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| Bow now your golden heads and pray for their souls. | Şimdi o aziz başlarınızı eğin ve ruhları için dua edin. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| Come on! Get down! | Hadi! İn aşağı! | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| Come on! Move! | Çabuk! Kımılda! | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| Get! Get up before I git you some! | Yürü! Seni hırpalamadan önce kalk! | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| Come on, little darlin, get up! Get up! | Gel bakalım minnoş, kalk! Kalk! | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| Welcome, pilgrims! | Hoş geldiniz seyyahlar! | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| I do not call you "prisoners". | Sizlere "mahkûmlar" demediğim gibi... | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| Nor do I call these "gallows". | ...bunlara da "darağacı" demiyorum. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| For this sacrifice... | Tanrı bu fedakârlık için... | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| God has chosen you... | ...sizleri birer kuzu olarak seçti. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| Just as he chose me... | Tıpkı beni de bu topraklar boyunca... | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| to help these righteous people spread justice across the land. | ...adaleti yaymada bu erdemli insanlara yardım etmek için seçtiği gibi. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| I was once a sinner... Damn right, you were! | Bir zamanlar ben de günahkârdım... Hem de nasıl! | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| Cherry Gaza. | Uçkur düşkünü. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| Y'all virgin eater! You whore of Babylon! | Sizi bakire bozanlar! Seni babil orospusu! | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| You painted cat! 1 | Seni boyalı kedi! Seni engerek dölü! 1 | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| The smell of Jezebel has no power over me now! | Kötü kadın kokusunun üzerimde bir etkisi yok artık! | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| When I saw the devil rise up from his grave... | İblisi mezarından yükselirken gördüğümde... | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| Sir, to whom do we plead our case? | Bayım, savunmamızı kime yapacağız? | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| St. Peter! You can not hang us without a trial! | Aziz Peter! Duruşma yapılmadan bizi asamazsınız! | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| I can and I will! | Asabilirim ve asacağım! | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| You've already been judged and found wanting in the eyes of the Lord. | Çoktan yargılandınız ve Tanrı'nın gözünde kusurlu bulundunuz. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| It's through His mercy that he brought you here to be cleansed, by the rope. | Buraya, sizi ilmek tarafından arındırmaya getiren O'nun merhametidir. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| Just as he cleansed me when I saw the devil! | Tıpkı iblisi en derinlerden yükselirken gördüğümde... | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| Rise from the gutter! | ...beni de arındırdığı gibi! | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| We've only got one color, sir. | Yalnızca tek bir rengimiz var bayım. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| You can't go wrong with white. | Beyaz kötü bir tercih olmaz. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| I'll do my best, sir. We keep more out the back. | Elimden gelenin en iyisini yapacağım efendim. Fazlasını arkada tutuyoruz. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| Kiss Cut. And you must be...? | Ben Son Öpücük. Ve sen de...? | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| What do ya' think? Is it me? | Ne düşünüyorsun? Bana gider mi? | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| Alright, stranger. | Pekâlâ yabancı. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| The cuffs are a little long. | Kol ağızları biraz uzunmuş. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| Bring 'em in. | Getir onları. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| "And hell came forth with chains and whips" | "Ve Cehennem zincirlerle, kırbaçlarla ortaya çıktı." | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| "The Horseman of the Apocalypse". | "Mahşerin atlıları". | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| I'm not takin' another step until you give me some answers. | Bazı cevaplar verene kadar tek bir adım bile atmıyorum. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| I'm standin' right here. | Tam burada dikiliyorum. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| You see this? My fuckin' hands hurt. | Bunu görüyor musun? Kahrolası ellerim acıyor. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| Put ​​it on. | Tak onu. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| Can you do it with your left? | Solunla yapabilir misin? | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| Half now, | Yarısı şimdi... | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| half when you finish the job. | ...yarısı işi bitirdiğinde. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| How many more? | Kaç tane daha var. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| Only matters if it's too many for you. | Sadece senin için çok fazla olup olmaması önemli. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| You gonna give me some answers about those things? | O şeyler hakkında bana bazı cevaplar verecek misin? | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| Now that's startin' the story... | Öylesi, hikâyeye en sonundan başlamak olur. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| It begins with a whore. | Bir fahişe ile başlar. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| She's with child when the mines dry up, so she becomes a thief. | Madenler kuruduğunda gebe kalır. Bu yüzden bir hırsız olur. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| But not very good. | Ama iyi bir hırsız değil. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| She's headed for the gallows when Sisters of San Diablo find her. | Darağacına giderken San Diablo Rahibeleri onu bulur. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| They take her in and teach her the secrets of the dead. | Onu aralarına alıp ölülerin sırlarını öğretirler. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| When the boy child is born they tell her: "You must give him up." | Oğlan doğduğunda ona çocuğu bırakması gerektiğini... | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| "The Gateway to Hell is no place to raise a child." | ...Cehennem Geçiti'nin çocuk yetiştirilecek bir yer olmadığını söylerler. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| So she sends him to an orphanage. | Böylece onu bir yetimhaneye gönderir. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| And there... he grows. And grows... | Ve orada büyür. Büyür... | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| and grows... | ...ve büyür. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| Until the clock strikes twelve. | Ta ki saat on ikiyi vurana kadar. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| And then they tell him: "You're a man. You must leave." | Sonra ona artık bir adam olduğu, gitmesi gerektiği söylenir. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| But where...? | Ama nereye? | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| A widowed woman meets him, | Dul bir kadın onu görür, ondan hoşlanır ve yanına alır. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| She is the mistress of a slaughter house. | Kadın bir kesimhanenin sahibesidir. | Gallowwalkers-2 | 2012 | |
| She teaches him a trade, puts food on the table. | Ona ticaret yapmayı öğretir, masaya yemek koyar. | Gallowwalkers-2 | 2012 |