Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 20855
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
and never quite settled in here with us. | ...bize ayak uyduramayıp aramızdan uçup gittiğini söyleyebiliriz. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
Some of you may say we should have made her feel more at home. | Kiminiz, kendisini evinde daha iyi hissettirmeli,.. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
That we should have helped her. | ...ona yardım etmeliydik de diyebilir. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
But it's no secret that Ingelise had a difficult disposition. | Ingelise'nin zor bir dönemden geçtiğine hiç şüphe yok. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
It's hard to help someone who doesn't want to be helped. | Yardım istemeyen birine nasıl yardım edilebilir ki? | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
Let's not in our grief reproach ourselves | Üzülüp sitem etmeyeceğiz. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
but take joy in the fact that Ingelise finally found peace. | Sevinerek söylemeliyiz ki; Ingelise, sonunda huzura kavuştu. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
The family invites you all for coffee at the bar. | Akrabaları, herkesi kahve için bara davet ediyor. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
Let me through. | Alayım. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
I propose one minute of silence in honor of the deceased. | Merhumun şerefi için sizleri bir dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
You'd better keep an eye on Jørgen. Why? | Gözün Jørgen'ın üzerinde olsa iyi olur. Neden? | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
People put up with a lot here. But not a wife killer. | Halk bunun gibi çok şey gördü. Ama bir kadın katili görmediler. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
She died from cardiac arrest. | Kalp krizinden öldü o. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
Take my advice... If you want Dorthe to keep her father. | Tavsiyemi dikkate al. Tabii Dorthe'nin babasız kalmasını istemiyorsan. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
Dorthe! | Dorthe! | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
Jørgen! | Jørgen! | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
Jørgen. | Jørgen. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
Go get him. | Ondan uzaklaşın. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
I said, go get him. | Ondan uzaklaşın, dedim. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
You're meddling in matters you don't understand. | Bilmediğin konulara burnunu sokuyorsun. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
You'll pay for this. | Bunu ödeyeceksin. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
Jørgen, get in here. | Jørgen, buraya gel. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
You shouldn't have done that. | Bunu yapmana gerek yoktu. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
Find Dorthe. | Dorthe'yi bul. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
Your boots, Jørgen. | Botların, Jørgen. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
Have any of you seen young Dorthe since the funeral? | Cenaze töreninden sonra küçük Dorthe'yi gören oldu mu? | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
Or do you know where she is? | Ya da nerede olduğunu biliyor musunuz? | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
I'm sick of being made a fool of. Then go back home to Copenhagen. | Aptal yerine konmaktan usandım artık. O zaman evine, Kopenhag'a git. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
It won't be long. I'm turning this case over to Tønder Police. | Uzun sürmeyecek. Bu işi hallettikten sonra Tønder polisliğine dönüyorum. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
Why drag Tønder into it? I will, unless you tell me where she is. | Tønder niye buraya sürdü seni? Siz kızın nerede olduğunu söyleyene dek buradayım. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
We don't want anyone from Tønder snooping around. | Tønder'dan birinin her şeye burnunu sokmasını istemiyoruz. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
Dorthe can't be alone with Jørgen. Jørgen is her father. | Dorthe Jørgen'la yalnız kalmamalı. Jørgen onun babası. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
Dorthe is afraid of Jørgen. After all, he did kill her mother. | Dorthe Jørgen'dan korkuyor. Ne de olsa karısını öldürmüş bir adam o. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
Says who? | Kim diyor ki bunu? | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
Who says Jørgen killed Ingelise? | Jørgen'ın Ingelise'yi öldürdüğünü kim söylüyor? | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
And at the end of the day, who really killed Ingelise? | Her şeyi göz önüne alarak Ingelise'yi kim öldürdü? | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
When Dorthe took the baby carriage for a stroll, her mother was beaten. | Dorthe ne zaman bebek arabasını gezintiye çıkarırsa, babası annesini dövüyor demektir. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
You all knew that. | Hepiniz bunu biliyordunuz. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
What did you do? Eco Tage? | Sen ne yaptın? Eco Tage? | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
What did you do, Hansi? What did you do, Helmuth? | Sen ne yaptın, Hansi? Ya sen ne yaptın, Helmuth? | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
You swilled your beer and let them carry on. | Biralarınızı zıkkımlanırken buna göz yumdunuz. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
That's the way it works around here. Everyone knows everything, | Burada işler böyle yürür demek. Herkes her şeyi bilir... | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
but no one does anything, and now that little girl's mother is dead. | ...ama hiç kimse kılını dahi kıpırdatmaz. Şimdi de bu küçük kızın annesi öldü. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
Well, if that's how you feel about it... | Pekâlâ. Seni böyle düşündürdüyse... | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
We'll tell you where she is, then. | ...sana onun nerede olduğunu söyleyeceğiz. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
It's the police, Dorthe. Open up. She asked to stay in there. | Polis geldi, Dorthe. Aç kapıyı. Sana bir şey soracakmış. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
Dorthe, it's Robert. | Dorthe, ben Robert. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
Hi, Dorthe. What a nice place you've got here. | Merhaba, Dorthe. Ne güzel bir yerin varmış böyle. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
Dorthe, no matter what people say, your dad didn't kill your mum. | Dorthe, kasabalının söylediklerine kulak asma. Anneni baban öldürmedi. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
It was an accident. Her heart stopped beating. | Bir kazaydı. Babanla kavga ederken kalbi duruvermiş. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
The doctor says so and he knows what he's talking about. | Doktor böyle söyledi. O ne söylediğini bilir. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
You left our house with blood all over your face. | Evimizden yüzün kanlar içinde çıkmıştın. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
You saw me? Don't you remember? | Beni mi gördün? Hatırlamıyor musun? | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
No. You were bleeding from your face. | Hayır. Yüzün kanıyordu. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
You passed by me. | Ben de oradaydım. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
You tried to stop him. Didn't you? | Onu durdurmayı denedin, değil mi? | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
Have you told this to anyone? No. | Bunu kimseye anlattın mı? Hayır. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
No matter what your dad's done, he didn't do it on purpose. | Babanın yaptığına takılma. İsteyerek olmamıştır. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
He misses your mom just as much as you do. | O da tıpkı senin kadar anneni özlüyordur. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
Right now he misses you terribly. | Şu anda seni çok özlemiştir. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
I haven't seen my daughter in ages and I'd be so happy to see her again. | Ben kızımı yıllardır göremiyorum. Onu tekrar görmek beni çok mutlu ederdi. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
Where's your teddy? Buller? At home. | Ayıcığın nerede? Buller? Evde. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
Hey Josefine. It's Dad. I just called to say happy birthday. | Hey Josefine. Ben baban. Mutlu yıllar dilemek için aradım. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
I hope you have a wonderful day. | Umarım iyi bir gün geçiriyorsundur. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
I'm coming back from Australia soon, so I hope to see you. | Yakında Avustralya'dan döneceğim. Seni görmeyi umut ediyorum. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
I'm really looking forward to it. | O anı sabırsızlıkla bekliyor olacağım. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
You sure have settled in lately. | Bakıyorum da, buraya ayak uydurmuşsun. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
That's right, I took your boots with me from the bog. | Doğru ya. Botlarını bataklığın oradan yanımda getirmiştim. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
Keep them. Thanks. | Sende kalsın. Teşekkürler. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
How are you? Is there anything I can do for you? | Nasılsın? Senin için yapabileceğim bir şey var mı? | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
I want my name cleared. I want a fair trial. | İsmimin temize çıkarılmasını istiyorum. Bir yargılama istiyorum. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
What for? For what happened. | Ne için? Olanlar için. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
Nothing happened. You haven't been charged with anything. | Bir şey olmadı. Hiçbir şeyle suçlanmadın. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
Okay, then I want to turn myself in. What for? | Kendimi ihbar etmek istiyorum. Ne için? | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
That business with Ingelise. She died from cardiac arrest. | Ingelise konusunda. O kalp krizinden öldü. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
I'll call Tønder Police myself. Maybe they can get to the bottom of this. | Tønder polisini çağıracağım. Belki bu işi iyice inceleyebilirler. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
Stop thinking about yourself. Dorthe doesn't need a father who's in prison. | Bırak böyle düşünmeyi. Hapse girersen Dorthe babasız ne yapacak? | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
I didn't do it. No. | Ben yapmadım. Hayır. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
But tell that to Tønder Police. | Ama bunu Tønder polisine anlatman gerek. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
We handle things ourselves here. | Böyle şeylerle kendimiz başa çıkmalıyız. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
The quack's got some pills that'll see you through this. | Doktorda, işini görecek haplardan var. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
Talk to Dr. Zerlang. He'll help you. | Zerlang ile konuş. Sana yardım edecektir. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
It's just like the old marshal. He could put 'em away, too. | Tıpkı eski mareşal gibi. O da devirirdi bunları. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
We thought you were a fag. But fags don't drink like that. | İbne olduğunu duymuştuk. Ama ibneler böyle içmez ki. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
You thought he was. You thought so too. | Öyle olduğunu sandın demek. Sen de öyle sanıyordun. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
We've got new seats. I told you you weren't welcome here. | Misafirimiz var. Buraya gelmenden hoşlanmayacağımızı söylemiştim sana. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
Why? I pay cash. You know very well why. | Neden? Nakit ödüyorum. Neden olduğunu çok iyi biliyorsun. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
Go home, Jørgen. | Evine git, Jørgen. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
If you throw me out, I demand that you say out loud what I've done. | Beni kovuyorsanız, sorarım size; ne yaptım da böyle konuşuyorsunuz? | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
What about you, Marshall? Can you tell me what I've done? | Mesela sen, mareşal? Ne yaptım ben, anlatır mısın? | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
If no one can, I have a right to order just like the rest of these apes. Two beers. | Eğer kimse konuşmayacaksa, ben de buradaki herkes gibi davranacağım. İki bira. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
One for me and one for the marshal. | Biri benim, diğeri de mareşal için. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
Don't you want it? Or are you still popping pills? | İstemiyor musun? Yoksa hâlâ hap mı yutmakla meşgulsün? | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
Dr. Zerlang sure has got his records straight. | Dr. Zerlang bu konuda aydınlattı beni. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
Here's to the marshall and his good ideas. | Mareşal ve onun parlak fikirlerine. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
Here's to Dr. Zerlang. | Dr. Zerlang'a. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
Two shots. | İki tane. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
And another two. | İki tane daha. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
Two more beers. | İki tane daha. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |
Dr. Zerlang sure knows where it's at. | Dr. Zerlang nerede olduğunu kesin biliyordur. | Frygtelig lykkelig-1 | 2008 | ![]() |