Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 20188
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| You're gonna be okay. | İyi olacaksın. Seni eve götüreceğim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Going to be disorientated for a while. | Bir süre için kafası biraz karışık olacaktır. | Fortitude-1 | 2015 | |
| If he complains of pain or if he's in distress... | Ağrı şikâyeti veya sıkıntısı olursa... Ağrısı falan olmayacak. | Fortitude-1 | 2015 | |
| We won't let that happen, | Bir daha bunun olmasına izin vermeyeceğiz, değil mi oğlum? | Fortitude-1 | 2015 | |
| You think murderers knock? | Katiller kapıyı çalar mı sanıyorsun? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Sorry. | Affedersiniz. Ne istiyorsunuz? Biraz fişek. Ne çeşit? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Hunting rifle. | Av tüfeği. Kalibresi nedir? 30 06 Springfield. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Oh, old school. | Eski model. Evet, klasikçi biriyimdir. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Very limited options in the 30 aught six. | 30 06'da seçenek oldukça sınırlı. Ne vurmayı düşünüyorsunuz? Ayı. | Fortitude-1 | 2015 | |
| No, don't stock it. | Hayır, stoğu yok. Satıldı mı? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Long time ago. | Uzun zaman önce. Kim satın aldı? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Maybe I can go beg a few rounds. | Belki birkaç defa isteyebilirim. Kim mi satın aldı? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Where I come from, we don't talk to policemen lightly. | Geldiğim yerde polislerle kolayca konuşmayız. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Northern Ireland? | Kuzey İrlanda mı? Fortitude'danım ben. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Under Norwegian law, | Norveç yasalarına göre yargılanmayacaklardır ama suçun ciddiyeti göz önüne alındığında... | Fortitude-1 | 2015 | |
| We're the ones | Değerlendirilecek olan bizler yani Jules ve benim öyle değil mi? | Fortitude-1 | 2015 | |
| The whole family | Liam'ın davranışlarının sebebini belirlemek için bütün ailenin değerlendirilmesi gerekir. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I'll need your passports. | Pasaportlarınıza ihtiyacım olacak. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Frank. | Frank. Frank, buraya gel hemen. | Fortitude-1 | 2015 | |
| It's magnificent. | Muhteşem. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Fucker. | Pislik! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Normal cortico medullary distinction. | Kortiko medüller ayrım normal. | Fortitude-1 | 2015 | |
| This sample will be number two. | Bu örnek iki numara olacak. | Fortitude-1 | 2015 | |
| There's no evidence of discoloration | Renk değişimi, travma geçmişi ya da... | Fortitude-1 | 2015 | |
| or historical trauma, | ...yaygın hiçbir körelme belirtisi yok. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I want to know what's going to happen to Carrie | Babasını bulamazlarsa Carrie'ye ne olacağını bilmek istiyorum. | Fortitude-1 | 2015 | |
| No. I'll look after her. | Hayır, ben ona bakarım. Bunu yapar mısın? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Yeah. She's 10, | Evet. 10 yaşında ve kendi evinde olmaya, kendi yatağında uyumaya ihityacı var. | Fortitude-1 | 2015 | |
| She can't stay here alone, | Tek başına burada kalamaz bu yüzden kalıp onunla ilgileneceğim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| ♪ Earth grows dim ♪ | Yeryüzünün sevinçleri söner, görkemi kaybolur. ~ | Fortitude-1 | 2015 | |
| ♪ Change and decay ♪ | Etrafımda gördüğüm herşey... ~ | Fortitude-1 | 2015 | |
| ♪ And all around ♪ | ...değişip çürür. ~ | Fortitude-1 | 2015 | |
| ♪ I need thy presence ♪ | Her geçen saat ihtiyacım var senin huzuruna. ~ | Fortitude-1 | 2015 | |
| ♪ Who like thyself ♪ | Senden başka kim dayanağım ve rehberim olabilir? ~ | Fortitude-1 | 2015 | |
| ♪ Through God and sunshine ♪ | Bulutlar ve gün ışığı arasında... ~ | Fortitude-1 | 2015 | |
| ♪ Abide with me. ♪ | ...benimle kal. ~ | Fortitude-1 | 2015 | |
| Come on, sweetheart. | Hadi ama tatlım. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I brought something for Liam. | Liam için bir şey getirdim. Eve geldi mi? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Your old mom here told me you like | Annen çektiğim fotoğrafları sevdiğini söylemişti. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I was going to bring you one, | Sana bir tane getirecektim ama sonra aklıma daha iyi bir fikir geldi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I think there's something very bad | Sanırım burada çok kötü şeyler oluyor. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I'm going to leave here, | Buradan gideceğim. Siz de gitmelisiniz. Gitmek mi? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Henry. | Henry. Liam'a senden bahsedeceğim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| You know, the day I arrived in the taxi, | Buraya geldiğim gün taksideyken şoför bana şöyle dedi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| "You see all that snow out there, | Gördüğünüz bütün bu kar, buz sarkıtları ve ren geyiklerinin... | Fortitude-1 | 2015 | |
| Don't let that mislead you. | ...sizi yanıltmasına izin vermeyin. Noel falan değil. | Fortitude-1 | 2015 | |
| When the glacier hotel is finished, | ...buzul otel tamamlandığında buzulda uzun, sakin bir gece geçirebilirsin. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Sorry. I have to... | Affedersin, bakmam gerek. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Professor Stoddart hired me to look | Profesör Stoddart beni kirlilik ve çevresel toksinlerin... | Fortitude-1 | 2015 | |
| Polar bears? Yes. | Kutup ayıları mı? Evet. | Fortitude-1 | 2015 | |
| We're seeing aberrant behavior, | Yamyamlık, psikotik hareketler gibi anormal davranışlar görüyoruz. | Fortitude-1 | 2015 | |
| The tests I carried out on the bear, | Ayıya yaptığım testlerin aynılarını Shirley Allerdyce'a da uygulamak istiyorum. | Fortitude-1 | 2015 | |
| This bear attacked and devoured another adult male bear. | Bu ayı başka bir yetişkin ayı tarafından saldırıya uğrayıp yenmiş. | Fortitude-1 | 2015 | |
| We don't see that happen. It's psychotic. | Olan biteni anlamıyoruz ama bu psikotik bir durum. Shirley Allerdyce... | Fortitude-1 | 2015 | |
| What? | Ne? Bilimsel konuşursak hepimiz öyleyiz. Besin zincirinin tepesindeyiz. | Fortitude-1 | 2015 | |
| And Shirley attacked and attempted to kill her mother. | Shirley de saldırıp annesini öldürmeye teşebbüs etti. Biyomagnifikasyon. | Fortitude-1 | 2015 | |
| The toxins accumulate in apex predators. | Yırtıcı hayvanlarda toksin birikmesi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Okay, a seal absorbs a gram of mercury, | Pekâlâ, bir fok bünyesine 100 gram cıva alır ve bir ayı da 100 fok yer... | Fortitude-1 | 2015 | |
| That's 100 grams of mercury | ...böylece bu 100 gram cıva da ayının karaciğerinde birikir. | Fortitude-1 | 2015 | |
| So you want to examine Shirley's brain? | Yani Shirley'in beynini test etmek mi istiyorsunuz? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Because if we find what we're looking for, | Çünkü aradığımız şeyi bulursak o zaman burası tehlikeli bir yer demektir. | Fortitude-1 | 2015 | |
| The environment. | Çevre yani. | Fortitude-1 | 2015 | |
| It's not safe to live here... | Burası herhangi bir hayvanın yaşaması için güvenli değil. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Carrie... | Carrie! Yardım etmek ister misin? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Cool. | Harika! Çatal... | Fortitude-1 | 2015 | |
| Knife. | ...bıçak, kaşık, tatlı kaşığı. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Now you. | Şimdi sen yap. Çatal sola. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Spoon, knife. | Kaşık, bıçak. | Fortitude-1 | 2015 | |
| What is it? | Ne oldu? Shirley annesini çatalla deşmiş. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Why did she do that? | Bunu neden yapmış ki? | Fortitude-1 | 2015 | |
| We don't know why. | Sebebini bilmiyoruz. Kimse bilmiyor. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I saw Shirley in the supermarket | Shirley'i marketteki buzdolabının yanında gördüm. | Fortitude-1 | 2015 | |
| She was... | O da... ölmüştü. | Fortitude-1 | 2015 | |
| And it frightened you? | Peki bu seni korkuttu mu? Evet. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Okay, Carrie. | Tamam Carrie. | Fortitude-1 | 2015 | |
| It's okay. I'm going to make sure that you and me are safe, okay? | Geçti. Senin ve benim güvende olmamızı sağlayacağım tamam mı? | Fortitude-1 | 2015 | |
| I'm going to protect you. | Seni koruyacağım. Anlıyor musun? Tamam. | Fortitude-1 | 2015 | |
| What has he done? | Ne yaptı böyle? Yalnızca eve gelmesini istiyorum. | Fortitude-1 | 2015 | |
| You're gonna tell me what happened | Stoddart'ın öldürüldüğü gece neler olduğunu bana anlatacaksın. | Fortitude-1 | 2015 | |
| You're gonna tell me how you got my son into his house | Oğlumun onun evine nasıl girdiğini ve... | Fortitude-1 | 2015 | |
| and how you got my son's fingernail | ...oğlumun tırnağını ölü bir adamın içine nasıl yerleştirdiğini anlatacaksın. | Fortitude-1 | 2015 | |
| How can you think... | Bunu nasıl düşünürsün? Yakınlarda bile değildim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Shirley Allerdyce attacked her own mother. | Shirley Allerdyce kendi annesine saldırdı. Sen yaptırdın. | Fortitude-1 | 2015 | |
| You messed with that poor girl's mind, | Zavallı kızın kafasını karıştırıp akıl sağlığının bozulması senin işindi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| There's no point in you talking to me... | ...tümüyle karşılıklı bir şeydi. Bilmek istediğim şeyi anlatmadıkça... | Fortitude-1 | 2015 | |
| This comes off... | Bana gerçeği anlatmaya hazır olduğunda bu da çıkar. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Never found the arm. | Kol asla bulunamadı. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Yeah, there wasn't much left of him, was there? | Evet, ondan geriye pek de bir şey kalmamış ne dersin? Aç ayı işte. | Fortitude-1 | 2015 | |
| But you said he was screaming | İyi de onu vurduğunda çığlık attığını söylemiştin doğru değil mi? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Satisfying answers | Önemli sorulara tatmin edici cevaplar. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Well, it was minus 17 degrees | Bill Pettigrew kasabadan ayrılırken... | Fortitude-1 | 2015 | |
| with a wind chill of a further 10 degrees | ...soğuk rüzgârla 10 derece daha soğuk hissedilen tam eksi 17 dereceydi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| He was a trained geologist | Yıllarca saha tecrübesi olan eğitimli bir jeologtu. Bilmek istediğim... | Fortitude-1 | 2015 | |
| how he walked seven miles in his shirtsleeves | ...ceketsiz olarak nasıl 11 kilometre yürüyüp de donarak ölmediği. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I'd like to know why he didn't take his gun. | Silahını neden almadığını da bilmek istiyorum ve bilmek istediğim diğer şey... | Fortitude-1 | 2015 | |
| why the floorboards in his room are changed. | ...odasındaki döşeme tahtalarının neden değiştiği. | Fortitude-1 | 2015 | |
| You'll have to accept that... | Asla anlamayacağımız bazı şeyler olduğunu kabul etmen gerekecek. | Fortitude-1 | 2015 | |
| You confessed to me that you shot him | Parçalanırken onu vurduğunu bana itiraf etmiştin. | Fortitude-1 | 2015 | |
| With what caliber rifle? | Kaç kalibrelik tüfekle? Polise ait bütün tüfekler aynı kalibredir. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Yes. | Evet, biliyorum. | Fortitude-1 | 2015 |