Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 20171
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| He's alive. | Yaşıyor. Hâlâ yaşıyor. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Falling, dropping. He's falling to 42. | Düşüyor, iniyor. 42'ye düşüyor. Kalbi duruyor. Kalp masajı! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Just put as much pressure there as you can, yes? | O bölgede olabildiğince çok baskı yapabilirsin, değil mi? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Paddles! Paddles! Paddles! | Defibrilator! Defibrilator! Defibrilator! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Charging. | Şarj oluyor! Açık! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Where's Charlie? What's going on, Dan? | Charlie nerede? Neler oluyor Dan? Burada olmamalısın. Ne? | Fortitude-1 | 2015 | |
| There's nothing you can do here, Henry. | Burada yapabileceğin hiçbir şey yok Henry. Evine git. Bırak da bununla ben ilgileneyim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Go home. | Evine git. Petra neler oluyor? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Professor Stoddart's been attacked and left for dead. | Profesör Stoddart saldırıya uğrayıp ölüme terk edilmiş. | Fortitude-1 | 2015 | |
| At first, we thought it might have been a bear... | Önce ayı olabileceğini düşündük. Ne? | Fortitude-1 | 2015 | |
| but now it looks like murder, | Ancak artık cinayet gibi görünüyor bu yüzden tam adlî tıp yani cinayet adlî tıp raporu... | Fortitude-1 | 2015 | |
| not bear forens... | ...ayı adlî tıp raporu değil... içerisi korkunç durumda! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Hup. Go. Get in. | Git. İçeri gir! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Mr. Sutter! | Bay Sutter! Şimdi ne var? Neler oluyor? | Fortitude-1 | 2015 | |
| What are you doing out here? | Dışarıda ne işiniz var? Bakıyorum. | Fortitude-1 | 2015 | |
| What the hell are you looking for? | Ne halt arıyorsunuz? | Fortitude-1 | 2015 | |
| You're driving my dog nuts. | Köpeğimi çıldırtıyorsunuz! | Fortitude-1 | 2015 | |
| What were you doing earlier this evening? | Bu akşam erken saatlerde ne yapıyordunuz? | Fortitude-1 | 2015 | |
| What? Something wrong? | Ne oldu? Bir sorun mu var? Yapmamanız gereken bir şey yapıyordunuz! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Yeah. | Evet. Evet, eşyalarımı alıp beş dakikaya gelirim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Am I speaking to the same detective | Pettigrew'un ölümünü araştıran... | Fortitude-1 | 2015 | |
| who was out here, D.S. Littlejohn, | ...Dedektif Müfettiş Littlejohn'la konuşuyorum, değil mi? | Fortitude-1 | 2015 | |
| No. No, no, please, listen. Listen. | Hayır. Hayır, hayır. Lütfen dinleyin. Dinleyin. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Listen. | Dinleyin. Billy Pettigrew bir ayı tarafından yenmedi. Öldürüldü! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Her Sheriff killed them both. | İkisini de onun şerifi öldürdü! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Somebody! | Kimse yok mu? Merhaba! Natalie de orada olmalıydı! | Fortitude-1 | 2015 | |
| He thinks she was invited to dinner, too. | Onun da yemeğe davet edildiğini düşünüyor. Nerede yaşadığını biliyorum ve yoldayım. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Find her, and bring her in, Ingrid. | Kızı bulup buraya getir Ingrid. Temizleme bezi, klips, parmak izleri. | Fortitude-1 | 2015 | |
| She's not a suspect, is she? | Şüpheli falan değil, öyle değil mi? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Ingrid, it's important we can rule Natalie out. | Ingrid, Natalie'yi bertaraf edebilmemiz son derece önemli. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Okay, I'm on it. | Tamam, hâllederim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Varsagod. | Buyurun. Kasabada dolaşan bir ayı var Carrie. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Where's your dad? | Baban nerede? Çalışıyor. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Bye, Shirley. Takk. | Hoşça kal Shirley. Teşekkürler. Aldığın? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Sometimes a bear comes into town, | Bazen kasabaya bir ayı gelir ve o zaman polis yine dikkatlice kasabadan çıkarır. | Fortitude-1 | 2015 | |
| So, if you please gather around... | Pekâlâ böyle toplanırsanız... | Fortitude-1 | 2015 | |
| I've just spoken to Dr. Allerdyce. | Az önce Doktor Allerdyce'la konuştum. Kurtarmak için çok geç kalınmış. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Charlie Stoddart died on the operating table five minutes ago. | Charlie Stoddart beş dakika önce ameliyat masasında ölmüş. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Governor Odegard... Yes. | Vali Odegard. Evet. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I was hoping that we'd meet your husband | Yarın ayrılmadan önce kocanızla tanışacağımı umuyordum. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Is that going to be a possibility? | Böyle bir ihtimal var mı acaba? Hayır, üzgünüm. Eric oldukça rahatsız. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Not too serious, I hope. | Umarım ciddi değildir. Hayır, bir ayı tuzağına basmış. | Fortitude-1 | 2015 | |
| What? | Ne var? Nabız! | Fortitude-1 | 2015 | |
| It's right here. | İşte tam burada! Evet. | Fortitude-1 | 2015 | |
| When you found him, | Onu bulduğunda nabzını hissetmiştin, değil mi? Evet. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Here, | Burada, boğazında! | Fortitude-1 | 2015 | |
| And his wrist, | Ve bileğinde, burada! Evet. | Fortitude-1 | 2015 | |
| You looked into the man's eyes | Adamın gözlerine de baktın... | Fortitude-1 | 2015 | |
| face to face, | ...işte böyle yüz yüze. | Fortitude-1 | 2015 | |
| You're sure? | Emin misin? Evet, emimin. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Okay, Jackie. | Tamam, Jackie. Bağlandı. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Mom. | Anne. Selam evlat. Buradayım. | Fortitude-1 | 2015 | |
| You're gonna be all right. The doctor's looking after everything, okay? | İyi olacaksın. Doktor her şeyle ilgileniyor, tamam mı? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Mom, what is this? | Anne bu nedir? Neredeyim? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Shh. Shh, shh. You stay down. Don't worry. | Kalkma. Endişe etme. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Okay... Hold him down. | Tamam... Kalkmasına izin verme. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Liam, this isn't going to hurt. | Liam hiç acımayacak. Her şey yoluna girecek. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Move out of the way, please. | Oradan çekilsene lütfen. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Natalie! | Natalie! Benim, Ingrid! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Dan, Natalie isn't home. | Dan, Natalie evde değil. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Her snowmobile is gone, | Kar arabası gitmiş ve görünüşe göre yolculuk için kıyafet de almış. | Fortitude-1 | 2015 | |
| She might have done a runner. | Kaçmış olabilir. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Groups of four! | Dörtlü gruplar! Sıraya girip Şef Anderssen'i dinleyin. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Fast as we can now. Come on! | Hemen mümkün olduğunca hızlı! Hadi! Mümkün olduğunca hızlı! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Can we handle this? | Bunu hâlledebilir miyiz? Yapabilir misin? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Do we have the resources, | Yeterli kaynağımız var mı yoksa anakaradan yardım talep etmem gerekir mi? | Fortitude-1 | 2015 | |
| I can handle this. | Bunu hâlledebilirim. İçiyordun. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Hildur, I was off duty. | Hildur... görevde değildim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| If the murder team come over from the mainland, | Anakaradan cinayet ekibi gelirse arayacakları kişi sen olursun Hildur, öyle değil mi? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Charlie wouldn't give you the glacier. | Charlie buzulu sana vermeyecektir. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Our missing girl's name | Kaybolan kızımızın adı Natalie Yelburton. | Fortitude-1 | 2015 | |
| 29 years old. | 29 yaşında. Hepinizde resmi var. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Many of you know her... | Çoğunuz tanıyorsunuz zaten... arkadaşısınız. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Before you leave here, | Buradan ayrılmadan önce şunu anlamanız gerek... | Fortitude-1 | 2015 | |
| Natalie Yelburton could be a victim, | ...Natalie Yelburton bir kurban da olabilir. | Fortitude-1 | 2015 | |
| missing, lost, | Kaybolmuş, kaçırılmış, alıkonuyor olabilir. Tamam, gidelim hadi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Okay, come on. Let's go. | Tamam, hadi bakalım! Gidelim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Let's go! Move it out! | Gidelim hadi! Kıpırdayın! | Fortitude-1 | 2015 | |
| I'm looking for Chief Superintendant Dan Anderssen! | Başkomiser Dan Anderssen'i arıyorum! | Fortitude-1 | 2015 | |
| I have brought back your fucking rifle! | Kahrolası tüfeğini geri getirdim! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Dan Anderssen? | Dan Anderssen! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Motherfucker. | Hay ananı! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Just thought you should know. | Yalnızca bilmen gerektiğini düşündüm. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Hello. Is... is everything okay? | Merhaba. Her şey yolunda mı? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Traditionally, they used wee. | Geleneksel olarak idrar kullanırlardı. Yaşlı kadınların idrarını. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Oh, God. You've got to be kidding me. | Tanrım! Dalga geçiyorsun! Ancak günümüzde amonyakta fermente ediliyor. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Well, that's progress. | Gelişme var demek ki. Hayır, pişirmeden önce... | Fortitude-1 | 2015 | |
| Lutefisk. Lutefisk... Lutefisk. | Lutefisk. Lutefisk... Lutefisk. Kocan için mi? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Once. Yeah. | Bir defa. Evet. Yemiyor. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Travel industry. | Seyahat sektörü. Fortitude'la ilgili anlamadığım tek şey... | Fortitude-1 | 2015 | |
| is how the people there | ...insanların karanlık aylara nasıl katlandıkları. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I mean, the isolation, | Demek istediğim birbaşınalık, soğuk, ıssızlık ve... | Fortitude-1 | 2015 | |
| the loneliness. | ...yalnızlık. Asla yalnız değildir. Değil mi? | Fortitude-1 | 2015 | |
| What about? | Hangi konuda? Rüzgâr çanlarına dikkat et. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Okey dokey. | Tamamdır. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Am I going to have a lawyer? | Avukatım olacak mı? Sanık değil yalnızca tutuklusun. | Fortitude-1 | 2015 | |
| so you're not entitled to a lawyer | Bu yüzden suçlanmadıkça ya da suçlanana kadar avukat tutma hakkın yok. | Fortitude-1 | 2015 | |
| What if I need legal help? | Peki yasal yardıma ihtiyacım olursa? | Fortitude-1 | 2015 | |
| I can give you any legal advice you might require. | İhtiyacın olduğunda sana yasal tavsiye verebilirim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I thought you said you were the governor. | Vali olduğunuzu söylediğinizi sanıyordum. | Fortitude-1 | 2015 |