Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 20174
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Promise. | Söz veriyorum! İçeri girebilir miyim? | Fortitude-1 | 2015 | |
| I see two Ski Doos. | İki kar arabası görüyorum. İçeride küçük ışıklar var. | Fortitude-1 | 2015 | |
| No more. | Başka bir şey yok. | Fortitude-1 | 2015 | |
| We have to separate 'em, | Birini dışarı çıkarmak için onları ayırmamız gerek. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Minus 30. | Eksi 30 derecede birini nasıl dışarı çıkaracağız? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Dan. | Dan. Bunu duyuyor musunuz? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Diesel generator. | Dizel jeneratör. | Fortitude-1 | 2015 | |
| And it will tell us something about the Professor's state, | Ayrıca Profesör'ün durumu hakkında bize bir şeyler anlatacak. | Fortitude-1 | 2015 | |
| whether he was agitated, nervous, relaxed. | Tedirgin miydi, rahat ya da sinirli miydi! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Well, he was preparing dinner when he was assaulted. | Saldırıya uğradığı anda akşam yemeği hazırlıyormuş. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Mm hmm. He was having red wine, | Kırmızı şarap içiyormuş bu yüzden rahat ama meşguldü. | Fortitude-1 | 2015 | |
| And a pulsing blue LED on the TV. | Televizyonda mavi led ışık yanıp sönüyor. Demek ki programı duraklatmış. | Fortitude-1 | 2015 | |
| He came down here to let somebody in, | Birini içeri almak için buraya gelmiş ve... | Fortitude-1 | 2015 | |
| and he paused the program when he heard someone... | ...birinin geldiğini duyduğunda da programı duraklatmış. | Fortitude-1 | 2015 | |
| maybe walked over there to let them in. | Belki de gelenleri içeri almak için oraya yürüyüp... | Fortitude-1 | 2015 | |
| And he paused the program | ...kalmalarını beklemediği için programı duraklatmıştır. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Time elapsed, 35 hours. | Geçen süre 35 saat. Yani artık saldırıya uğradığı zamanı biliyoruz. | Fortitude-1 | 2015 | |
| No, he knows where. | Hayır, nerede olduğunu biliyor. Harvey bu kasabayı avucunun içi gibi bilir. | Fortitude-1 | 2015 | |
| But how will I recognize your friend? | Peki arkadaşınızı nasıl tanıyacağım? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Oh, you can't miss him, Mrs. Chumley. He's a pooka. | Fark etmemeniz mümkün değil Bayan Chumley. O bir Pooka. | Fortitude-1 | 2015 | |
| A pooka? | Pooka mı? Yeni bir şey mi bu? | Fortitude-1 | 2015 | |
| No. No, as I understand it, | Hayır. Hayır, anladığım kadarıyla epey eski bir şey. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Jason. Dan. | Jason. Dan. Tüfeği kulübeden uzağa fırlat. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Dan, what... Stay there. | Dan nedir... Orada kal! Tüfeği kulübeden uzağa fırlat. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Down on your knees. | Dizlerinin üzerinde çök ve ellerini başının rakasında çapraz yap! | Fortitude-1 | 2015 | |
| What the fuck's going on? | Ne oluyor burada? Dan bütün bunlar da nedir... | Fortitude-1 | 2015 | |
| Get the fuck... | Siktir git be! Kahrolası piç! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Just stay down there. | Orada kal! Eller yukarı Natalie. Eller yukarı! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Hello, Hildur. | Merhaba Hildur. Selam Henry. | Fortitude-1 | 2015 | |
| You like that one. | Onu beğendin. Beğendim. Yaptığın işe bayılıyorum. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Without your work, | Çalışman olmadan burası hiçliğin ortasında isimsiz bir buz kütlesi olurdu yalnızca! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Thank you, Hildur. | Teşekkür ederim Hildur. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Jesus, that's awful, sitting upright. | Tanrım! Böyle dik oturmak korkunç. Çok korkunç! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Well, don't do it on my behalf. | Benim için zahmet etme. Etmedim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Will you join me? | Bana katılır mısın? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Eh, there you are. | Buyur bakalım. Şimdi... | Fortitude-1 | 2015 | |
| ready when you are, Governor. | ...hazır olduğunuzda Vali Hanım. Acaba... | Fortitude-1 | 2015 | |
| Did you see Charlie before he died? | ...Charlie'yi ölmeden önce gördün mü? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Christ. | Tanrım! Charlie öldü. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Yes, I saw him. I... | Evet, onu gördüm. Ne zaman? | Fortitude-1 | 2015 | |
| That morning. | O sabah. Sana ne söyledi? | Fortitude-1 | 2015 | |
| He wasn't going to let you build your Glacier Hotel. | Buzul Otel'in yapımına izin vermeyeceğini. | Fortitude-1 | 2015 | |
| He said that? | Öyle mi dedi? Doğru. Neden? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Because he had found | Çok ama çok değerli bir şey bulduğu için. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Precious? | Değerli mi? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Like what? What was it? | Ne gibi? Neymiş o? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Tell me, how much are you in for, Hildur? | Söylesene buna ne kadar dahilsin Hildur? | Fortitude-1 | 2015 | |
| How much have you already committed | Hâlihazırda Buzul Otel'in için ne kadar taahhüt ettin? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Too much to back out now, eh? | Vazgeçmek için artık çok geç, değil mi? Dedikleri gibi başından büyük işe mi girdin? | Fortitude-1 | 2015 | |
| What had Charlie found? | Charlie ne buldu? Bana söylemedi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| You know, I had no option | Sürgün kararını imzalamaktan başka seçeneğim olmadığını biliyorsun. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I don't make the law. | Yasayı ben yapmıyorum yalnızca uyguluyorum ve burada ölemezsin çünkü yasaya aykırı. | Fortitude-1 | 2015 | |
| But as Governor of the island | Ancak adanın valisi olarak takdir yetkisine sahibim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I can make an exception | Mucbir sebepler görürsem ayrıcalık yapabilirim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Over matters of life and death, | Yaşam ve ölüm meselelerinde takdir yetkisine sahipsin. | Fortitude-1 | 2015 | |
| You are a singularly powerful woman, | Olağanüstü güçlü bir kadınsın Hildur Odegard. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I don't believe you. | Sana inanmıyorum. Şu yeni polisin... | Fortitude-1 | 2015 | |
| you think he's going to sniff you out? | ...seni ortaya çıkaracağını düşünüyor musun? | Fortitude-1 | 2015 | |
| You know, nothing buried in permafrost ever decays. | Biliyorsun kutup toprağına gömülen hiçbir şey çürümez. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Say cheese, Hildur. | "Peynir" desene Hildur. Güle güle Henry. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Charlie said he'd found something precious. | Charlie değerli bir şey bulduğunu söyledi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| He wanted to tell me about it... | Bana anlatmak istiyordu ve her şeyi değiştireceğini söyledi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I told Hildur. | Hildur'a anlatıp sonra da yatağa gittim. Gerçi pek uyku tutmadı. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Charlie again. | Charlie'yi bir daha... ama mesaj gitmişti. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Gone? | Gitmiş miydi? | Fortitude-1 | 2015 | |
| What had he found? | Ne bulmuş? Bilmiyorum. | Fortitude-1 | 2015 | |
| He said he'd have to rewrite his report. | Raporunu yeniden yazmak zorunda olduğunu söylemişti. | Fortitude-1 | 2015 | |
| What report? | Ne raporu? Hildur'ın Buzul Otel'i. | Fortitude-1 | 2015 | |
| She can't go ahead without government say so. | Hükümetin izni olmadan devam edemez. Hükümet Charlie'nin etki raporunu bekliyordu. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Charlie said in his message | Charlie mesajında her şeyi değiştirecek bir şey bulduğunu söylemişti. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Okay. All right. | Tamam, pekâlâ. Rüzgâr çanı ve aldatmayla başlayalım. | Fortitude-1 | 2015 | |
| What about them? | Ne olmuş onlara? Bilmem gereken diğer yasadışı bağlantılar neler? | Fortitude-1 | 2015 | |
| I have some information I need to feed into the interrogation. | Elimde sorgulamayla beslemem gereken bazı bilgiler var. Bilgi mi? Tabii ki. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Yeah. | Evet. Siktir git! Anlayamadım? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Oh, I'm sorry. | Affedersiniz. Aksan bu muydu? Aksan şuydu. | Fortitude-1 | 2015 | |
| You can fuck right off. | Doğruca siktirip gidebilirsiniz. | Fortitude-1 | 2015 | |
| All right. | Pekâlâ. Sana şöyle izah edeyim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Does she know that you are fucking Trish? | Trish'i becerdiğini biliyor mu? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Give that to Dan, | Bunu Dan'e ver ve videoyu benim için ayarla... | Fortitude-1 | 2015 | |
| so I can watch this interrogation... | ...ki böylece tercihen rahatsız edilmeyeceğim bir yerde sorgulamayı izleyebileyim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| When Stoddart sought police advice | Stoddart polis danışmanlığı talep etti çünkü... | Fortitude-1 | 2015 | |
| because someone was trying to extort money from him, | ...birisi ondan para koparmaya çalışıyordu yoksa o kişi sen değil miydin? | Fortitude-1 | 2015 | |
| I was attacked, assaulted. | Saldırıya uğradım, bana saldırdı. | Fortitude-1 | 2015 | |
| He had ahold of me, | Beni ele geçirdi ve arama kurtarmadaki şu adam da azarladı. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Jason, can you give us an account | Jason mümkünse Cuma ve Cumartesi akşamları nerede olduğuna dair... | Fortitude-1 | 2015 | |
| Between 7:00 and 7:30. | Akşam 7:00 ve 7:30 arası. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I was with my brother Ciaran in his shop | Kardeşim Ciaran'la dükkânında para konusunda tartışıyordum. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Bring Ciaran Donnelly in. | Ciaran Donnelly'yi getir. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Tell us about this. | Bize bundan bahset. | Fortitude-1 | 2015 | |
| That? | Bu mu? Tamam. | Fortitude-1 | 2015 | |
| It's been in a box in a cupboard | Yıllardır bizim evdeki dolapta bir kutuda duruyordu. Bir fil dişi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Why are you carrying it around? | Sağda solda neden bunu taşıyorsun? Yalnızca bulup cebime atıverdim. Sebep yok. | Fortitude-1 | 2015 | |
| This was found in Stoddart's bedroom. | Bu Stoddart'ın yatak odasında bulundu. | Fortitude-1 | 2015 | |
| What is this? | Nedir bu? Bir mamuta ait çene kemiği diyagramı. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Okay. Okay. | Tamam, tamam. Bu dişi araba parkında Stoddart'a gösterdim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I told him I found it in the ground. | Topraktan bulduğumu söyledim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| He got annoyed when I wouldn't just hand the thing over. | Dişi ona öylece teslim etmediğim zaman sinirlendi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| It got a bit shove y. | Biraz itiş kakış oldu ve kesinlikle olan biten her şey buydu. | Fortitude-1 | 2015 | |
| So this... this thing, | Peki bu şey sahte mi? | Fortitude-1 | 2015 | |
| He said if I found it on the island, | Adada bulduysam bana ait olmadığı için satamayacağımı söyledi. | Fortitude-1 | 2015 |