Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 20113
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| How do we know you're not lying right now? | Şimdi yalan söylemediğini nereden bilelim peki? | Forever-1 | 2014 | |
| 'Cause I have proof. | Çünkü elimde kanıt var. | Forever-1 | 2014 | |
| I found this next to Lucy's body | Lucy'nin cesedinin yanında bunu bulmuştum. | Forever-1 | 2014 | |
| and kept it in case this day ever came | Bir gün polisler gelip de onu benim öldürdüğümü düşünürlerse diye sakladım. | Forever-1 | 2014 | |
| And, yeah, that's Lucy's blood. | Bu da Lucy'nin kanı. | Forever-1 | 2014 | |
| How about a game of chess? | Satranç oynamak ister misin? | Forever-1 | 2014 | |
| How about mud wrestling? | Çamur güreşi yapalım mı? Yukarıda 5 tane çıplak kadın var. | Forever-1 | 2014 | |
| I don't understand. | Galiba dışarı çıktı. Birazcık sonra geri döner herhalde. | Forever-1 | 2014 | |
| the spike marks on her leg could have been postmortem, | ...bacağındaki izler, öldükten sonra olduğunu ve onu... | Forever-1 | 2014 | |
| What is conclusive, though, is that the blood on the knife | Ama kesin olan şu ki bıçaktaki kan Lucy'nin ve parmak izleri de Eddie'nin. | Forever-1 | 2014 | |
| I was almost entirely convinced that he was innocent. | Onun masum olduğuna neredeyse kesin olarak ikna oluyordum. | Forever-1 | 2014 | |
| No. It's to find the truth. | Ben burada değilim. | Forever-1 | 2014 | |
| Well, it looks like you already found it, | Sen çoktan bulmuşsun bile. Ama olmasını istediğin gibi değil. | Forever-1 | 2014 | |
| I think I'm having déjà vu. | Sanırım dejavu yaşıyorum. Acaba bunun tıbbi bir açıklaması var mı... | Forever-1 | 2014 | |
| I can see what you're very subtly suggesting, | Kurnazca neyi ima ettiğini anlıyorum ama yanılıyorsun Abraham. | Forever-1 | 2014 | |
| This has nothing to do with me. I can handle this. | Benimle bir ilgisi yok. Halledebilirim. | Forever-1 | 2014 | |
| This is how it started, Henry. | Her şey böyle başladı Henry. | Forever-1 | 2014 | |
| No. No. Where is it? | Olamaz. Olamaz. Nereye gitti bu? Nereye gitti?! | Forever-1 | 2014 | |
| Abe? | Abe? Abe onu ne yaptın? | Forever-1 | 2014 | |
| Abe, what have you done with it? | Onların içine ne koyduklarını biliyor musun? | Forever-1 | 2014 | |
| Where have you put it? I threw it out. Everything. | Nereye koydun? Her şeyi attım. | Forever-1 | 2014 | |
| I'd die if I could, but that's not even a choice. | Elimden gelse ölürüm ama böyle bir seçeneğim bile yok. | Forever-1 | 2014 | |
| or you can work on starting to get over it. | ...ya da yaşadıklarını unutmaya başlarsın. | Forever-1 | 2014 | |
| How can you be so callous? Abigail was your mother. | Nasıl bu kadar duyarsız olursun? Abigail senin annendi. | Forever-1 | 2014 | |
| Abe, I'm sorry. | Abe üzgünüm. | Forever-1 | 2014 | |
| It's the police. | Polisler arıyor. Onu bulmuş olabilirlermiş. | Forever-1 | 2014 | |
| I'm sorry, but everything corroborates | Üzgünüm ama her şey basçının dediklerini doğruluyor. | Forever-1 | 2014 | |
| But that didn't happen. Rich is lying. | Ama o dedikleri olmadı. Rich yalan söylüyor. | Forever-1 | 2014 | |
| Is it possible that the drugs could be... | Üzgünüm. Hiç merak etme. | Forever-1 | 2014 | |
| No amount of drugs changes that. | ...zehirlendiğini kanıtlayacak delil lazım. | Forever-1 | 2014 | |
| with your prints and Lucy's blood. | Üzerinde senin parmak izlerin ve Lucy'nin kanı var. Kavga etmişsiniz. | Forever-1 | 2014 | |
| Damn it! | Lanet olsun! Onu ben öldürmedim! | Forever-1 | 2014 | |
| I did not kill her! | Başka bir cesedi götürürken dikkatini dağıtmak için. | Forever-1 | 2014 | |
| Maybe it was Rich. It makes sense. | Belki Rich öldürdü. Bu çok mantıklı. Lucy'i hiç sevmezdi,... | Forever-1 | 2014 | |
| He hated Lucy, | Neler oluyor? | Forever-1 | 2014 | |
| and if he's the one that found the body... | ...cesedi bulan oymuş, buralarda bir yerde zaman çizelgem var. | Forever-1 | 2014 | |
| I I I got a timeline in here somewhere. | Henry...nereye gidiyorsun? | Forever-1 | 2014 | |
| Hey! Let go of me! Why won't anyone believe me?! | Bırakın beni! Neden kimse bana inanmıyor?! Grafik roman onlar. | Forever-1 | 2014 | |
| I wouldn't murder her! I wouldn't! | Ben onu öldürmedim! Öldürmedim diyorum! | Forever-1 | 2014 | |
| Have a good night. | İyi akşamlar. Cenaze evine gittim | Forever-1 | 2014 | |
| Hey, buddy. | Selam. | Forever-1 | 2014 | |
| I'm making a toolmark comparison. | Alet izi karşılaştırması yapıyorum. | Forever-1 | 2014 | |
| I thought we compared the switchblade to Lucy's wound | İlk geldiğinde bıçağı Lucy'nin yarasıyla karşılaştırdık diye biliyorum. | Forever-1 | 2014 | |
| Yes, but the absolute accurate way to do it | Evet ama bunu kesin ve doğru şekilde yapmanın yolu... | Forever-1 | 2014 | |
| You see, quite a bit of the bone was damaged due to impact. | Darbeden dolayı kemiğin büyük kısmı zarar görmüş. | Forever-1 | 2014 | |
| Listen, uh, do you think it'd be cool if... | Şey diyorum...hayır desen de olur tabii... | Forever-1 | 2014 | |
| But, um, maybe I borrowed one of your scarves? | ...ama atkılarından birini alabilir miyim? | Forever-1 | 2014 | |
| Oh, yeah. You know what? | Hatta var ya sonuna kadar haklısın. O sınırı geçtim. | Forever-1 | 2014 | |
| It doesn't match. | Uymuyor. | Forever-1 | 2014 | |
| It's close, but the weapon that caused this | Yaklaşık ama buna sebep olan silah... | Forever-1 | 2014 | |
| is... is smaller in diameter, less flat. | Profesör gerçeği söylüyorsa... | Forever-1 | 2014 | |
| It's, uh... It's rounder in shape. | Katil o. | Forever-1 | 2014 | |
| Yes. But the extent of the bone fragmentation around the wound | Evet. Ama yaranın etrafındaki dağılmış kemik genişliği... | Forever-1 | 2014 | |
| It was something blunter, something like... like... | Daha körelmiş bir şeydi. Mesela...mesela... | Forever-1 | 2014 | |
| It's my turn for the "aha" moment. | "İşte" demek için sıra bana geldi. | Forever-1 | 2014 | |
| Something like... | Mesela... | Forever-1 | 2014 | |
| A big ass nail? | Büyüğünden bir çivi. Aynen öyle. | Forever-1 | 2014 | |
| Wow. A lot has changed. | Çok şey değişmiş. | Forever-1 | 2014 | |
| But if we compare the current configuration | Şu anki görüntüyü bu fotoğrafla karşılaştırırsak... | Forever-1 | 2014 | |
| I mean, 35 years is like 100 in club years. | 35 yıl demek kulüp yıllarında 100 yıl demek gibi. | Forever-1 | 2014 | |
| No nails. | Çivi falan yok. Ama buradalardı. | Forever-1 | 2014 | |
| and at the right height, too. | Ne istiyorsun Fabian? 50 bin. | Forever-1 | 2014 | |
| Maybe he left by this door. | Eddie bu kapıdan ayrılmış olabilir. | Forever-1 | 2014 | |
| But maybe someone else came in. | Ama başka biri de girmiş olabilir. | Forever-1 | 2014 | |
| What if the rumors were true? | Söylentiler ya doğruysa? Ya şehir dışında bir sevgilisi olmuşsa? | Forever-1 | 2014 | |
| Maybe they fought. Stop! | Kavga etmiş olabilirler. Dur! | Forever-1 | 2014 | |
| Perhaps he slammed her up against this wall... | Lucy'i duvara çarpmış olabilir. | Forever-1 | 2014 | |
| Onto one of the nails. | Çivilerin birinin üzerine doğru. Onu oradan çekmeleri gerekmiştir. | Forever-1 | 2014 | |
| No wonder they missed this. | Bunu atlamalarına şaşmamalı. Bu dağınıklıkta... | Forever-1 | 2014 | |
| it's like a needle in a haystack. | ...samanlıkla iğne arıyor gibiyiz. | Forever-1 | 2014 | |
| Eddie didn't do it. It doesn't matter. | Eddie öldürmedi. Bunun önemi yok. | Forever-1 | 2014 | |
| Yeah, a nail that Eddie's guitar was probably hanging on, | Çiviye Eddie'nin gitarı asılı olduğu için kanla kaplanmıştır. | Forever-1 | 2014 | |
| a print that isn't Eddie's. | Bu oda Degas'ın, Monet'in ve bir sürü diğer ressamın şaheserleriyle dolu | Forever-1 | 2014 | |
| because Eddie just signed a plea half hour ago. | ...çünkü Eddie yarım saat önce savunmasını imzaladı. | Forever-1 | 2014 | |
| The case is closed. | Dava kapandı. Olay burada bitti. | Forever-1 | 2014 | |
| But he didn't do it. Why would he sign? | Ama imzalamamıştı. Neden şimdi imzalasın ki? | Forever-1 | 2014 | |
| Maybe because he's been falsely imprisoned for 35 years | 35 yıldır yanlışlıkla tutuklu kaldığı ve oradan çıkmak istediği için olabilir mi? | Forever-1 | 2014 | |
| But it wasn't about that for Eddie. | Mesele Eddie değildi. | Forever-1 | 2014 | |
| He knew he was innocent. It was about finding the truth. | Masum olduğunu biliyordu. Mesele doğruyu bulmaktı. | Forever-1 | 2014 | |
| Henry, you okay? | Henry, iyi misin? | Forever-1 | 2014 | |
| Yes, fine. Just, uh, finishing up here. | İyiyim, iyiyim. İşimi bitiriyordum. | Forever-1 | 2014 | |
| Henry, I know that you're upset about the outcome of this, | Sonuca üzüldüğünü biliyorum Henry. Ben de üzülüyorum. | Forever-1 | 2014 | |
| Is there something else going on here? | Başka bir sorun mu var? Demek istediğini anlamadım. | Forever-1 | 2014 | |
| I'm just saying, I if you need somebody to talk to | Konuşmak veya bir şeyler içmek istediğin biri olursa... Tamam, Ray. Ben yemek tabaklarını kontrol edeceğim. | Forever-1 | 2014 | |
| or, you know, have a drink... | Evet. Bu adamın karısı Miranda Browning. | Forever-1 | 2014 | |
| Thank you, Jo, but I'm fine. | O gece Raul'u gördün mü? | Forever-1 | 2014 | |
| Okay, Lucy's tox report came back, not that it matters. | Lucy'nin toksin raporu geldi ama tabii bir önemi yok. | Forever-1 | 2014 | |
| She was sober when she came back, | Geri döndüğünde ayıkmış ve saç analizine göre... | Forever-1 | 2014 | |
| Oh, my. | Tanrım. Neden "Tanrım." dedin? | Forever-1 | 2014 | |
| Hair grows, on average, about one centimeter per month, | Saç her ay ortalama olarak 1 cm uzar. | Forever-1 | 2014 | |
| Lucy wasn't just clean the night she died. | Lucy öldüğü gece madde kullanmamakla kalmamış. Geleneksel Gaskoni konfisi mi? | Forever-1 | 2014 | |
| She had been clean for approximately eight months. | Zaten yaklaşık 8 aydır madde almıyormuş. | Forever-1 | 2014 | |
| Eight months. | 8 ay. İdrar örneği almalıyım. | Forever-1 | 2014 | |
| Yes! | Evet! Primigravida. | Forever-1 | 2014 | |
| Lucy had a baby. That's why she disappeared. | Lucy'nin bir bebeği varmış, bu yüzden kaybolmuş. | Forever-1 | 2014 | |
| Question is, who's the baby daddy? | Asıl soru: Bebeğin babası kimmiş? | Forever-1 | 2014 | |
| Maybe Lucy got pregnant with someone else. | Lucy başkasının çocuğuna hamile kalmış olabilir. | Forever-1 | 2014 | |
| Maybe she tried to do the right thing, | Doğru olanı yapmaya çalışmış olabilir. Afedersiniz. | Forever-1 | 2014 | |
| Baby daddy killed her. Wow, that's messed up. | Bebeğin babası onu öldürdü. Ne berbat bir durum. | Forever-1 | 2014 | |
| I won't tell if you won't. | Sen demezsen ben de demem. | Forever-1 | 2014 |