Türkçe
İngilizceAra
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 19277
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Just costing me money. Come on, Harvey. | Bana paraya mal oluyor. Yapma, Harvey. | Fighting-1 | 2009 |  |
| Why am I sitting in the car and it ain't moving? | Arabada oturuyorum ama neden hareket etmiyor bu? | Fighting-1 | 2009 | |
| Come on, these little texts that you keep sending me | Bana devamlı gönderdiğin şu küçük mesajlar | Fighting-1 | 2009 | |
| are costing me $1 a minute. | bana dakikası 1 dolara patlıyor. | Fighting-1 | 2009 | |
| So, what, I'm going to fight this guy, then what happens? | Bu adamla dövüşeceğim, sonra ne olacak peki? | Fighting-1 | 2009 | |
| Well, we go in, you win, you get $5,000. | İçeri gireceğiz, kazanırsan 5,000 dolar alırsın. | Fighting-1 | 2009 | |
| You lose, you get nothing. | Kaybedersen avucunu yalarsın. | Fighting-1 | 2009 | |
| So we get paid tonight? | Peki, bu gece parayı alacak mıyız? | Fighting-1 | 2009 | |
| Yes, we will get paid. | Evet, parayı alacağız. | Fighting-1 | 2009 | |
| All right, Harvey. | Tamam, Harvey. | Fighting-1 | 2009 | |
| So what, they got rules or something? | Kuralları falan var mı? | Fighting-1 | 2009 | |
| They don't like scared, okay. There's the church. | Korkakları sevmezler, anladın mı? Burası kilise. | Fighting-1 | 2009 | |
| Yeah, if you kick him in the nuts, you win. | Hayalarına vurursan sen kazanırsın. | Fighting-1 | 2009 | |
| Right. There's Sydney up there. | Doğru. Sydney orada bekliyor. | Fighting-1 | 2009 | |
| Gouge the eyes, everything. | Gözlerini oy, her şeyi yap. | Fighting-1 | 2009 | |
| Come on. Come on, Z. | Hadi. Hadi gel, Z. | Fighting-1 | 2009 | |
| This is Brooklyn, huh? | Burası Brooklyn demek, ha? | Fighting-1 | 2009 | |
| Yeah, as you can see. | Evet, gördüğün gibi. | Fighting-1 | 2009 | |
| Hey, there, Sydney. How you doing? | Selam, Sydney. Nasılsın? | Fighting-1 | 2009 | |
| Yeah, yeah, yeah, yeah. You're late. | İyidir, iyidir. Geç kaldın. | Fighting-1 | 2009 | |
| We have to have this place cleaned up by the morning, so hurry up. | Burayı sabaha kadar temizlemiş olmamız gerekiyor, acele edin. | Fighting-1 | 2009 | |
| Here you go, do what you got to do. | İşte başlıyorsun, yapman gerekeni yap. | Fighting-1 | 2009 | |
| Scratch, bite. | Tırmala, ısır. | Fighting-1 | 2009 | |
| Yo, smells like farts and ass in here, you smell that? | Hey, burası osuruk ve göt gibi kokuyor, kokuyu alıyor musun? | Fighting-1 | 2009 | |
| Smell like pure vodka. | Sek votka gibi kokuyor. | Fighting-1 | 2009 | |
| The place is a playground, but, like, bad. | Burası oyun alanıdır, fakat kötüdür. | Fighting-1 | 2009 | |
| Filled with bad people. | Kötü insanlarla doludur. | Fighting-1 | 2009 | |
| Fighter. | Dövüşçülerle. | Fighting-1 | 2009 | |
| Go make some money. | Git biraz para kazan. | Fighting-1 | 2009 | |
| Hey, Jack. | Selam, Jack. | Fighting-1 | 2009 | |
| Harvey, you running on Caucasian people time, huh? | Harvey, Kafkasların zamanın sürdürüyorsun, ha? | Fighting-1 | 2009 | |
| I'm running. I'm running. | Sürdürüyorum. Sürdürüyorum. | Fighting-1 | 2009 | |
| You're running? Yeah. | Demek öyle? Evet. | Fighting-1 | 2009 | |
| Yeah, you keep running. | Peki, sürdürmeye devam et. | Fighting-1 | 2009 | |
| Na zdorovie, brother. | Şerefe, kardeşim. | Fighting-1 | 2009 | |
| Let's see what you got, Shawn! | Marifetlerini görelim, Shawn! | Fighting-1 | 2009 | |
| Let's see it, Shawn! | Hadi göster, Shawn! | Fighting-1 | 2009 | |
| Go, go, go, go! | Hadi, hadi, hadi, hadi! | Fighting-1 | 2009 | |
| Excuse me, excuse me, excuse me. | Pardon, affedersiniz, pardon! | Fighting-1 | 2009 | |
| Hey, come here. It's over, it's over. | Hey, gel buraya. Bitti, bitti. | Fighting-1 | 2009 | |
| Come on, have a seat. Don't smile at nobody. | Gel, otur. Kimseye tebessüm etme. | Fighting-1 | 2009 | |
| Just sit down. Watch yourselves. | Otur şuraya. Önünüze bakın. | Fighting-1 | 2009 | |
| You got some tissue in your pocket? Anybody got tissue? | Cebinde peçete var mı? Peçetesi olan var mı? | Fighting-1 | 2009 | |
| Give him some tissue. | Ona peçete verin. | Fighting-1 | 2009 | |
| He can fight, right? | Dövüşebilir, değil mi? | Fighting-1 | 2009 | |
| On the water fountain. | Lavaboda dövüşebilir. | Fighting-1 | 2009 | |
| Told you he could fight. | Dövüşebileceğini sana söylemiştim. | Fighting-1 | 2009 | |
| So you both should come to the club. He's going to need a jacket. | İkiniz de kulübe gelmelisiniz. Bir cekete ihtiyacı olacak. | Fighting-1 | 2009 | |
| I got to get out of here. Give him your jacket. | Buradan gitmeliyim. Ona ceketini ver. | Fighting-1 | 2009 | |
| I can't stand Brooklyn. | Brooklyn'e dayanamıyorum. | Fighting-1 | 2009 | |
| You tell Jack I know what I'm doing. | Jack'e söyle, ne yaptığımın farkındayım. | Fighting-1 | 2009 | |
| No, we're special guests of Mr. Dancing. | Hayır, Bay Dancing'in özel misafirleriyiz. | Fighting-1 | 2009 | |
| Could you just see for me? | Görebildin mi beni? | Fighting-1 | 2009 | |
| I'm telling you, we're on the list. | Sana, listede ismimiz var diyorum. | Fighting-1 | 2009 | |
| Will you let Renee know I'm on the list, please? | Renee'ye listede olduğumu söyler misiniz, lütfen? | Fighting-1 | 2009 | |
| Let them through. Two of you. | Geçmelerine izin verin. İkisine de. | Fighting-1 | 2009 | |
| Now, come on, Harvey. Harvey! | Yapma, Harvey. Harvey! | Fighting-1 | 2009 | |
| I feel like a bum. | Göt gibi hissediyorum. | Fighting-1 | 2009 | |
| No, you look great. | Hayır, harika görünüyorsun. | Fighting-1 | 2009 | |
| We're VIP. We're VIP. Hi. | Özel misafiriz. Özel misafiriz. Selam. | Fighting-1 | 2009 | |
| We got VIP. | VIP kartımız var. | Fighting-1 | 2009 | |
| That's reserved for us. Right here. They ain't gonna tell us. | Bizim için ayrılmış. Burası. Bize söylemeyecekler. | Fighting-1 | 2009 | |
| Try to ink out. Come here, have a drink. | Rahatına bak. Gel buraya, bir içki al. | Fighting-1 | 2009 | |
| You gonna introduce me to your friend? | Beni arkadaşınla tanıştırmayacak mısın? | Fighting-1 | 2009 | |
| Shawn, this is Shevonne Dubai. | Shawn, bu Shevonne Dubai. | Fighting-1 | 2009 | |
| Am I pronouncing that right? | Doğru telaffuz ediyorum, değil mi? | Fighting-1 | 2009 | |
| Yo, yo, yo! | Hey, hey, hey! | Fighting-1 | 2009 | |
| Come here, where you going? | Gel buraya, nereye gidiyorsun? | Fighting-1 | 2009 | |
| Yo, man. I heard you were great out there in Brooklyn today, man! | Hey, adamım. Bugün Brooklyn'de iyi iş çıkardığını duydum! | Fighting-1 | 2009 | |
| He's a winner, he's a real winner. | O bir şampiyon, gerçek bir şampiyon. | Fighting-1 | 2009 | |
| Yeah, look, I meant to say hi to you | Evet, bak, geçen gün sokakta sana selam demek istemiştim, | Fighting-1 | 2009 | |
| the other day on the street, but with Harvey, | ama Harvey ile beraberken, | Fighting-1 | 2009 | |
| you never know when anybody's anybody, you know what I'm saying? | kimin kim olduğunu asla bilemezsin, anlıyor musun beni? | Fighting-1 | 2009 | |
| Yeah, I think I saw you out there. | Evet, sanırım seni orada görmüştüm. | Fighting-1 | 2009 | |
| Yeah, yeah, you guys are just coming from dinner, right, something like that? | Evet, evet, beyler akşam yemeğinden falan mı geliyorsunuz? | Fighting-1 | 2009 | |
| Right? No. | Öyle mi? Hayır. | Fighting-1 | 2009 | |
| Yeah, listen, man, you ever want to dine, I'll take you to a place | Evet, dinle, akşam yemeği istersen, seni bir yere götürürüm, | Fighting-1 | 2009 | |
| where you don't have to sit at a counter, you know what I'm saying? | orada oturmak zorunda olmazsın, dediğimi anlıyor musun? | Fighting-1 | 2009 | |
| Shawn, right? | Shawn'dı, değil mi? | Fighting-1 | 2009 | |
| Yeah, that's his name. Listen. | Evet, onun adı bu. Dinle. | Fighting-1 | 2009 | |
| It seems we're going to be working together, okay? | Görünüyor ki biz beraber çalışacağız, tamam mı? | Fighting-1 | 2009 | |
| Yeah, yeah, yeah. You know, I heard he'd already lined up | Evet, evet. Şuradaki koca oğlanla dövüşmek için | Fighting-1 | 2009 | |
| to fight big boy over there. | çoktan sıraya girdiğini duydum. | Fighting-1 | 2009 | |
| Yeah, yeah, well, I was talking to him about that. | Evet, evet, ben de onunla bu konuyu konuşuyordum. | Fighting-1 | 2009 | |
| What is this, Harvey, $10,000? | Bu ne, Harvey, 10,000 dolar mı? | Fighting-1 | 2009 | |
| Since when are you into this kind of stakes? | Ne zamandan beri bahis işlerindesin? | Fighting-1 | 2009 | |
| Can he just rest for a minute? He just had a fight. | Biraz dinlenebilir mi acaba? Daha yeni dövüştü. | Fighting-1 | 2009 | |
| Can I get you some water? Poor Harvey, man. | Sana biraz su getireyim mi? Zavallı Harvey. | Fighting-1 | 2009 | |
| You think you could beat big boy over there? | Şuradaki koca oğlanı yenebileceğini sanıyor musun? | Fighting-1 | 2009 | |
| Do we think he can win? | Kazanabileceğini mi düşünüyoruz? | Fighting-1 | 2009 | |
| MARTINEZ: Harvey, I wasn't asking you. | Harvey, sana sormuyorum. | Fighting-1 | 2009 | |
| I was asking your friend here in the nice blazer, with the blonde. | Yanında sarışın olan, güzel spor ceketli arkadaşına soruyordum. | Fighting-1 | 2009 | |
| Can I do that? | Sorabilir miyim? | Fighting-1 | 2009 | |
| Can you all pardon me for a second? | Beni biraz mazur görebilir misiniz? | Fighting-1 | 2009 | |
| Yeah, yeah, yeah. Yeah. | Evet, evet. | Fighting-1 | 2009 | |
| Hey, Harvey, you're gonna lose that real quick. Watch. | Hey, Harvey, bunu oldukça hızlı kaybedeceksin. İzle | Fighting-1 | 2009 | |
| Excuse me, Harry Potter book. | Pardon, Harry Potter kitabı. | Fighting-1 | 2009 | |
| You got to be kidding. | Dalga geçiyor olmalısın. | Fighting-1 | 2009 | |
| I knew I was going to see you again. | Seni tekrar göreceğimi biliyordum. | Fighting-1 | 2009 | |
| Look, I feel bad about that book. | Bak, kitap konusunda kötü hissediyorum. | Fighting-1 | 2009 | |
